“Râviyân-ı ahbâr ve nâkılân-ı âsâr” (2)

HÜSEYİN MÜMTAZ

HÜSEYİN MÜMTAZ - kibrista bayrak

                Önümde iki kitap var.

                İlki, Mehmet Ali İzmen’in “2’inci DÜNYA SAAŞI ve KIBRISLILARIN KATKISI”…

                “KIBRISLILARIN”.

                Yazar, “Onaltı yaşında iken İngiliz Ordusuna katılıp Orta Doğu’da Mısır, Suriye, Filistin ve İtalya’da savaşa katılmış ve üç yıl sonra 1945 Eylül’ünde Kıbrıs Alayı’ndan terhis olup Kıbrıs’a dönmüş”. (Sayfa 292)

                Kitabın sonunda İngiliz üniformalı, Türkçe konuşan “Kıbrıslı” mutena şahsiyetlerin Rum “arkadaşları” ile boy boy, poz poz fotoğrafları…

                Hâttâ “Major Müftüzade”nin, Baf Komiserliğinde, komiser sıfatıyla kraliçenin doğum günü kutlamalarında geçit resminin selamını alırken” fotoğrafı bile var. (Sayfa 260)

                Ama benim aradığım o değildi.

                “Katırcılar”ı arıyordum.

                Fakat İkinci savaşa Türkiye girmediğine göre mümkün değildi.

                Birinci Dünya Savaşına döndüm ki, giriş o giriş.

Çıkamadım.

                Sevgül Uludağ ile başlayalım.

“Örneğin, birinci dünya savaşı boyunca İngilizler Kıbrıs’tan katırcı yazmışlar ve bu katırcılar Çanakkale yanında Makedonya cephesi gibi cephelerde Osmanlı’ya ve Almanya’ya karşı savaşmışlardı”.

(Çanakkale Savaşı, Alternatif Tarih ve Kıbrıslı Katırcılar)

“Çanakkale’de katırcı olarak bulunduğu iddia edilen Lefkoşa’nın bir döneminin meşhur simalarından Çoronik, orduya ekonomik sıkıntılarını gidermek için katıldığını, Çanakkale’ye gidene kadar da nereye gittiklerini bilmediklerini ve Osmanlı’ya karşı savaşmak için götürüldüklerini anladıktan sonra çok korktuklarını ve utandıklarını ve kendi aralarında Türkçe konuşmaktan vaz geçip, Arap rolü yapmaya başladıklarını iddia etmiştir”

(Nurperi Özgener, “Sarayönü’nün Unutulmayan Renkli Siması; Çoronik,” )

“Kıbrıs I. Dünya Savaşı Gazileri Derneği, Kıbrıslı Ortodokslar ve Müslümanlardan oluşan Katırcı birliklerinin, 3 yıl boyunca, Makedonya, Serez, Rodop, Varna, Rostouki ve Çanakkale cephelerinde savaştıklarını ve bazılarının Bulgaristan’a ve İstanbul’a zafer kazanan İtilâf Devletleri ordusuyla girdiklerini iddia eder. İstanbul’a giden İtilâf ordularının içerisinde bazı Kıbrıslı Türklerin de olduğu İngiliz belgelerinde görülmektedir. Geçen haftalarda, Poli dergisi genel yayın yönetmeni Öntaç Düzgün ve abisi Niyazi Düzgün’le yaptığım sohbette, Hem büyük dayılarının hem de dedelerinin İstanbul’un İngiliz işgaline katılan birliklerinde yer aldığını öğrendim. Düzgünler bu sohbette ayrıca bana, Kalamış’a konuşlandırılan Kıbrıs katırcılarının İstanbul’da olduklarını ancak bir süre sonra anladıklarını anlattı.”

(Çanakkale Savaşı, Alternatif Tarih ve Kıbrıslı Katırcılar-2 – Sevgül Uludağ)

“İngiliz ordusunda Osmanlı’ya karşı Çanakkale Arıburnu’nda savaşa katılan dellal Mustafa Çoronik ve arkadaşlarının hikayesini adanın ünlü simalarından Serden Hoca, küçük bir çocukken 1965 yılında bizzat Mustafa dayının ağzından dinlemiş. Serden Hoca şöyle anlatıyor:

‘Rahmetli babam Mehmet Hoca 1964 ile 1968 arasında Lefkoşa Saray Otel’in karşısında bugün eczane olan dükkanda antikacılık yapıyordu. Komşusu ise, o zamanların meşhur dellalı Mustafa Çoronik’ti. Mustafa dayı, babama utanarak, sıkılarak bazen de gülerek, ‘Türkiye’nin harbe gireceğini düşünmüyorduk. Yanlışlıkla orada bulunuyorduk. Bu durumdan kurtulana kadar akla karayı seçtik’ diyordu.

Mustafa dayının anlattığına göre 1914’de birinci Cihan Harbi patladığında İngilizler Kıbrıs’ta iyi maaşla katırcı olarak kullanılmak üzere asker alımı başlatmış. Mustafa dayı Osmanlı’nın harbe gireceğini aklına bile getirmiyormuş. Parasız bir gençmiş. Birçokları gibi askerliği iyi bir gelir kapısı düşünerek müracaat etmiş, askere alınmış. Mısır’a gönderilmiş. O sırada esas amacı, Sırbistan’a taarruz için Avustralya ve Yeni Zelanda’dan getirilen ve tarihte Anzak olarak bilinen askeri birliklere katılmış ve katırlarla bu birliklere su taşımaya başlamış.

Anzaklar Kahire’nin dışında çölde piramitlerin olduğu yerde Sırbistan’ı vurmak için eğitim yapıyormuş. Bir gün ansızın Anzakların intikal emri çıkmış. Bizim 12 katırcı arkadaş da Anzaklarla beraber gemiye bindirilmiş ve bir yere yollanmışlar. Nereye gittiklerini Anzaklar dahil hiçbiri bilmiyormuş. Kendilerini Ege’de Çanakkale açıklarında Limni adasında bulmuşlar. Komutanları Çanakkale’ye taarruz için getirildiklerini söylemişler. Mustafa dayı ve arkadaşlarının korkudan ödleri patlamış.

Mustafa dayı, ‘Bizim isimlerimiz Mustafa, Ali, Hasan gibi isimler, bunlar da Arap isimleri. Mısır’da o gümbürtüde herkes bizi Mısırlı Arap zannediyordu, Türk olduğumuz fark edilmedi, bu nedenle getirildik’ diyordu. Limni adasında başlarına gelen olayın vahameti anlamışlar. Birliklerinde 12 katırcı Kıbrıslı Türk varmış. Çok korkmuşlar. Türk olduklarını saklamaya karar vermişler. Yani yanlışlığa kurban gitmekten korkmuşlar.

Çıkarma başlayınca katırcı Mustafa dayı ve arkadaşlarını da Arıburnu’nda cepheye sürmüşler. Harp müddetince sahilden cephede çarpışan askerlere katırlarla su taşımışlar ya da diğer ayak işlerini yapmışlar. Mustafa dayı babama oradaki harbi anektodlarıyla anlatırdı. Cephenin bazı yerlerinde Türk ve İngiliz askerleri arasındaki mesafe 4-5 metreye kadar azalırmış. Harbin durağan zamanlarında birbirlerine sigara atarlarmış. Mustafa dayı bu anıları övünerek değil sıkılarak başka kimseye anlatmaması kaydıyla babama anlatırdı.

https://www.hurriyet.com.tr/anzak-ordusunda-kibrisli-mustafa-dayi-6526085

“Birinci  Dünya  Savaşı  sonrasında  Kıbrıs  Türk  toplumu  için  yeni  bir  kimlik arayışı  başlamıştır.  Birinci  Dünya  Savaşı’nın  devam  ettiği  dönemde  kandırılarak  ve zorla cepheye sürülerek Anadolu’da savaşmaya zorlanan pek çok Kıbrıslı Türk bunu reddederek Türk askerinin saflarına katılır. Bu noktadan bakıldığında Kıbrıslı Türklerin Birinci Dünya Savaşı döneminde  İngiliz ordusunda ve Anadolu topraklarında görev yapmış  olmaları  zayıf  bir  ihtimaldir.  Örneğin  Kıbrıslı  araştırmacı-yazar  Haşmet Muzaffer Gürkan “Bir  Zamanlar Kıbrıs’ta”isimli kitabında 16.000 Kıbrıslı Türk ve Rum’un katırcı olarak İngiliz ordusuna yazıldıklarını belirtir. Burada en hassas ve can alıcı  nokta  asker  olarak  yazılmış  olsalar  bile  Kıbrıslı  Türklerin  özellikle  Çanakkale Cephesi’nde  Türk  askerlerine  karşı  savaşmayı  reddetmeleridir.  Resmi kayıtlarda olmamakla beraber Kıbrıs’ta halk arasında anlatılan bazı hatıralarda Kıbrıslı Türklerin askere alınarak Çanakkale’ye götürüldükleri; ancak savaşmak istemedikleri için firar ettikleri veya Türk askerleri arasına katıldıkları anlatılmaktadır. Bu dönemde İngiliz ordusunda görev yapan ve Türk askerine karşı Çanakkale’de savaşan Kıbrıslı Türk katırcılar söz konusu değildir;  ancak daha sonraki dönemde İkinci Dünya Savaşı sürecinde  olduğu  üzere  İngiliz  askerî  birliklerine  bol  miktarda  katır  satıldığı  ise bilinmektedir.  Burada bahsi geçen söz konusu bu katırcılar İkinci Dünya Savaşı döneminde askere yazılan Kıbrıslı Türkler ve Rumlardır. Bu askerler de hiçbir şekilde Türk askeriyle karşı karşıya gelmemişlerdir. Bununla beraber özellikle Kıbrıslı Türkler arasında Çanakkale’de katırcı olarak görev yapmak üzere askere alınmaların olduğu konusunda hikâyeler bugün bile anlatılmaktadır;

https://studylibtr.com/doc/1261791/kibris-ta-%C3%A7anakkale–%C3%A7anakkale-de-kibris-ve?ysclid=ltx0f2lyk0530166969


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir