Kendi söylemiyle ekonomist Cumhurbaşkanımız, EMEKLİLER YILI ilan ettiği yılda: “Emekli için Kaynak Bulmamız İmkânsız.” Demekte. Ekonomi düzelirse emekliye para verilecekmiş. Buna züğürt tesellisi denir. Göle su gelene kadar kurbağanın gözleri patlayacak.
Acaba bu gerekçe ne kadar doğru?
Sahi koskoca, dünyanın ilk on ekonomisi arasına gireceğimiz 2023 yılının ertesinde; emekliye vereceğimiz seyyanen yedi ya da on bin liramız yoksa vallahi yandığımızın resmidir.
Hani büyüme de bile Çin’i sollamıştık, hani 2023’de: 4.5 büyümüştük?
Ben Ekonomi okumadım; onun için de asla ekonomistim demiyorum.
Yani okula gitmeden lise mezunu olanlardan değilim. Üniversite görmeden üniversite diploması alanlardan da hiç değilim.
Piyasayı okuyorum, ekonomistleri dinliyorum, döviz bürolarını dolaşıyorum, çarşı pazarı dolaşıp fiyatların nasıl zıpladığını da görüyorum.
Almanya’da 6 yıl öğretmenlik yaptım. Batıyı az çok biliyorum. Lüks bir hac yaptım, geçenlerde de 20 gün kadar Qatar’da idim.
Yani birazcık da Arap dünyasını tanıyorum.
Şunu gördüm ve öğrendim ki, Türkiye’nin kaynakları da, insan gücü de çok çok iyi. Sn. B. Arınç Bey’in: “İsraf ve lüks olmasa vergi bile almaya gerek kalmaz” sözüne aynen katılıyorum.
Buna rağmen, haddim olmayarak: “ ben ekonomistim, bunların kafası basmaz” diyen Sn. Cumhurbaşkanına kaynak konusunda bazı önerilerde bulunacağım.
Kanal İstanbul gibi uçuk projelere son verilirse, muhalefetin 5’li çete dediği şirketlere, yabancı madencilere vergi affı sağlanmazsa, yolcu, araç, hasta garantili kıyak ihaleler verilmezse,
Hiçbir yaptırım gücü ve işlevi kalmayan şehirlerdeki muhtarlıklar kaldırılırsa,
Sn. Milletvekillerinin maaş, yolluk ve ödenekleri yarıya indirilirse, milletvekilliği emeklilik sistemi bitirilirse,
Mv’lerinin danışman, araç ve şoför kadroları iptal edilirse,
Kamu kuruluşlarının reklam ve harcamaları sıfırlanırsa,
Vatandaş dilimle karpuz, taneyle soğan, patates, biber, domates alırken; saraylarda manda yoğurdu, kestane balı, Medine hurması, ejder meyvesi lüksünden vaz geçilirse,
Bütün devlet kurumlarında çalışanlar kendi özel harcamalarını, kendi keselerinden öderse,
Koruma, uçak, araç saltanatına son verilirse, siz de dahil Batı’da olduğu gibi kullandığınız araçların, doğalgazın, elektriğin faturasını cebinizden öderseniz,
İslam’ın örfü üzere; cami görevlilerinin maaşlarını devlet değil de; cami sakinleri ödemesi başlatılırsa,
Yatırımlar biz yaptık oldu değil de bölgenin ve ülkenin gereksinimlerine göre yapılırsa: Kütahya havaalanı gibi değil.
Çiftçinin mazotundan KDV, ÖTV alınırken, platin, pırlanta, kürk, zenginlerin zevk taşıtı yatlar gibi şeylerden de gerektiği gibi vergi alınırsa,
Ekilmeyen tarım arazilerine değil, üretene destek verilirse ve üretim desteklenirse,
Parayla vatandaş yapılan yabancılardan her yıl. “ Mülk Savunması” vergisi alınırsa,
Yolsuzlukla, kara parayla ve vergi kaçırmayla ciddi önlem alınıp, gerektiği gibi vergi alınırsa,
Yandaş yazılı ve görsel medyaya, devlet reklamları verilmezse, Ziraat Bankası’nın, Halk Bankası’nın reklama ne ihtiyacı olabilir?
Ticaret yapan vakıf ve derneklerden de gerektiği kadar vergi alınırsa,
En önemlisi de, mültecilere göğsünüzü gererek “40 milyar Dolar harcadık, gerekirse bir 40 milyar Dolar daha harcarız” konuk severliğinizden (!) vaz geçerseniz,
Bırakın emekliye gerektiği kadar zam yapmayı, inananın IMF’ye bile 5 değil, 15 milyar Dolar borç veririz.
Bütçeniz fazla verir; Merkez Bankası, Dolar koyacak kasa bulamaz.
İnanmıyorsanız bir deneyin. Ne kaybedersiniz ki?
Sizi temin ederim, “Nas var nas! Sana bana ne oluyor?” dedikten sonra 8,5 olan politika faizini 45’e çıkarmanızdan daha risksizdir.
Benden söylemesi.
Esen kalınız.