CİNAYET İŞLEMEYE DOYMADINIZ!

2002 YILINDAN BERİ BAZEN TEK TEK, BAZEN TOPLUCA ÖLÜYORUZ!

İşçi olduk; madende, inşaatta, yandaş patronun masraf olmasın diye yeterli tedbir almadığı her yerde öldük. Yerin altında kaldı cesetlerimiz, iyi öldüler dedi vicdanı olmayan ruhsuz bir bakan!

Asker olduk; kumpaslarda, neden savaştığımızı bilmediğimiz yerlerde öldük. Paralı asker, fıtratında var ölmek dedi çocuklarına çürük raporu alan vicdanı pörsümüş ötekiler.. Tedavi ettirip, Ankara’nın göbeğinde eleman devşirmelerine göz yumdukları İŞİD diri diri yaktı ikimizi. Yakma emrini veren cani benim yurdumda, Antep’te işyeri açtı. Yakalanıp serbest bıraktıklarını basından öğrendi benim halkım. Oysa saklamışlardı yandığımızı anamızdan-babamızdan…

Hendeklerde öldük. Çünkü hendekler kazılırken kazanlara, bomba düzenekleri kuranlara kol-kanat gerdi bizden gibi görünenler. Sonra birden girin hendeklere dediler bize. Kıbrıs Savaşında verdiğimiz şehit sayısından fazla öldük. Ötekilerin keyfi öyle istiyor diye öldük biz.

Doktor olduk, hemşire olduk, öldük. Giderse gitsinler dediler bize. Yerimize Suriyeli, Filistinli, Iraklı, Afgan doktorlar getirmek için…

Deprem oldu, 3 gün vatansız, sahipsiz göçebeler gibi öldük. Diri diri öldük. Bağırarak, donarak öldük. Biz bağırarak ölürken evlerimiz soyuldu. Çocuklarımız kaçırıldı… Adeta; “bırakın ölsünler” dedi birileri…

Kadın olduk, sokaklarda kuş gibi avlandık. Ölmeye devam ediyoruz. Kadın erkek eşitliği fıtrata aykırı dedi birisi. Oysa eşitlik fiziki anlamda değil, adalet ve fırsat eşitliği anlamında bir eşitlikti. Kültürleri o kadarına yetmedi.

Kadın çalıştığı için işsizlik artıyor dedi ortaçağ kalıntısı bir bakan. Kadın aşağılandıkça, değersizleşti. Değersizleştikçe “öldür, kurtul” dedi canavarlar. Şiddet diliyle ŞİDDETİ BESLEDİLER…

Hep öldük biz. Biz öldükçe, onlar zenginleşti. Pudra şekeri çekti bazıları… Kimi dolar saçtı sosyal medyada… Kimi armatör oldu, kiminin oda dolusu tapusu…  Ayakkabı kutularında saklandı dolarlar… Biz ise hep öldük. Yemen’de, Filistin’de, Kafkaslarda, Balkanlarda öldüğümüz gibi öldük.

Nemrut Paşa’nın varisleri Boğazlayan Kaymakamı Kemal  Bey’in varislerini boğazlamaya devam ediyor.

Biz ölmeye devam ediyoruz. Kanımdan olanlar Seri katilleri alkışlıyor.

Kubilay’ın başını kör testere ile kesenlerin varisleri, Kubilay’ın varislerini kesmeye devam ediyor. Kubilay’ın kafasını kesenlerden biri olan hain Esat Erbil’in mezarına bir müftü yardımcısı çocuklarımızı götürüp dua ettiriyor.

Kubilay’ın beş komutanı diri diri mezara gömüldü. Üstlerini örtmek için ölmeleri bekleniyor.

İdam cezası kalktı diyorlar. Bütün katiller, ajanlar, hainler, terör örgütü elemanları, uyuşturucu baronları, hırsızlar, resmi evrakta sahtecilik yapanlar için idam cezası kalktı. Ulus devleti savunan askerler, vatanseverler, bütün uğursuzluklara, yağmaya, cinayetlere karşı duranlar için idam cezası devam ediyor. Nemrut Paşa, Esat Erbil, Şeyh Sait, İskilipli Atıf, Seyit Rıza varisleri Türk askerini boğazlamaya devam ediyor.

İki gün önce 84 yaşındaki Orgeneral Çetin Doğan, diri diri tek başına gömüldüğü esir evinde hastalandı. Eşine hastaneye kaldırıldıktan sonra haber verildi. Eşinin açıklamasına göre, o kadar sancılanıyor ki, acil butonuna bile basamıyor. Paşa Ege Üniversitesinde ameliyat oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

Esirlerden Orgeneral Fevzi Türkeri 83 yaşında. Korgeneral Yıldırım Türker 83 yaşında. Tümgeneral Cevat Temel Özkaynak 79 yaşında. Tümgeneral  Erol Özkasnak 78 yaşında… Birçok sağlık sorunları var. Haklarında dava açan F-CİA yargıcı şimdi hapiste ama esir aldığı komutanlar da hala esir tutuluyor. Adalet yerini bulsun davası değil, KİN DAVASI nedeniyle içerideler.

Bu arada domuz bağı ile insan öldüren, Emniyet Müdürümüz Gaffar Okkan’ın katili Hizbullahçılar hastalık bahanesi ile serbest bırakıldı.

Sivas’ta insanları diri diri yakanlar hastalık bahane edilerek serbest bırakıldı.

40 İNSANIMIZIN KATİLİ, bebek katili Öcalan için üç defa gizli af çıkartanlar, beş paşamızı ölsün diye bekliyor. Bebek katiline LCD Televizyon veren, kaldığı yeri İtalyan kağıtla kaplatan, spor aletleri      veren, canı sıkılmasın diye yanına teröristlerden arkadaş gönderenler, Çetin Paşa’yı tek başına bir odaya diri diri gömdü.

İnsanların bir kısmı sanıyor ki, kin sadece bu paşalara yönelik. HAYIR! Bu kin T.C. Devletinin kuruluş değerlerine sahip çıkan bütün Türklere karşı duyulan kinin askerler üzerinden bir ifade şeklidir. Bizi nasıl uyarmıştı Mareşal Mustafa Kemal Atatürk?  

“Türk Milletine taarruz eden düşman önce Türk Subayını aşağılamak ister” diyerek uyarmıştı değil mi?

Ergenekon, Balyoz ve türevi  kumpas davaların aslında Türk Milletine kurulan bir tuzak olduğu anlaşılabilseydi, “Türklüğümden estağfurullah” diyen hain, İngiliz-Yunan sevici  Şeyhülislam Mustafa Sabri’nin varisleri bu kadar cesur olamazdı. Türk Milleti bu gerçeği anlayıp kumpasların karşısında güçlü bir şekilde duramadığı için bu günkü karanlık süreci yaşıyor. Türk Ordusu Genelkurmay Başkanları  ve kuvvet komutanları tarafından feda edilmeseydi, Türkiye bu günkü tabloyu yaşamazdı.

Türk askerinin başına, AKP Liderinin dua ettiği Amerikan askerleri çuval geçirdiğinde, Neçirvan Barzani resim çekiyordu. O Neçirvan Barzani kırmızı halılarda kabul edildiğinde T.C. Devletinin büyük bir beka sorunuyla karşı karşıya kaldığını bağıra bağıra haykıracak gerçek bir muhalefetimiz olsaydı, bugün bu rezillik yaşanmazdı.

Demirtaş ile yatıp, Kavala ile kalkan muhalefetin;

Yargıyı kullanarak ölüme mahkum edilen paşalara gerçek anlamda sahip çıkmayışları ne anlama gelir?

Askerler üzerinden Türk Milletine parmak sallayanlara pasif destek anlamına gelir.

Bu yaşıma gelene kadar çok kötü insanlar gördüm. Kötü dediğimiz insanların 9 kötü yanı varsa, iki iyi yönü vardı. Yaşadığım 22 yılda, kötülüğün bedenlendiği, vicdanı olmayan, sadece kötülükten beslenen bu kadar ruhsuz insanın nasıl örgütlü hareket edebildiğini ürkerek izliyorum.

Cinayet işlemeye doymadılar. Seri katil olsa 22 yılda biraz utanır, vicdanı harekete geçerdi. Bunların vicdanı tamamen ölmüş, uyanmıyor.

Biat etmeyenlere İDAM CEZASI DEVAM EDİYOR.

Ve;

Beş paşamızın eşleri hasta olmaktan korkuyor. Ölmekten korkuyor. Kendileri için korkmuyor. Eşleri yalnız kalır, esir evinde onlara moral desteği veremeyiz diye korkuyor. Bu çok acı bir gerçek.

Türk Milleti olarak seyirci kaldığımız sürece bu cinayetin ortağıyız. Bizlerin suskunluğu, onların öldürülmesine neden oluyor. BU CİNAYETE TEPKİ VERELİM.

Paşalara ve paşalar üzerinden ailelerine işkence yapanlara diyorum ki;

Yatağınızda ölemeyin! Bu topraklarda yatacak bir mezarınız olmasın. Yaptığınız zulmün aynısını yaşamadan ölmeyin!

Zahide UÇAR (08. 03. 2024)

2002 YILINDAN BERİ BAZEN TEK TEK, BAZEN TOPLUCA ÖLÜYORUZ! - zahide engin ucar

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir