Sevgili okur ve takipçilerim. Cumhurbaşkanlığı makamı, bu asil milletin saygı duyduğu, saygıda kusur etmediği ulvi bir makamdır.
Onun için bu makamın tarafsız, tartışılmasız olması gerektiğine inanıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Bahçeli’nin, “Sen Anayasa’ya uymuyorsun, Anayasa’yı sana uyduralım” önerisi ile denetimsiz ve geniş yetkilerle donatılmış, sıfır sorumlu: “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine” geçmiştir.
Buna, kimileri daha cazip gösterme adına “Türk tipi başkanlık” sistemi dedi.
Adı öyle ya da böyle fark etmiyor.
Bu sistem, ülkeye ve demokrasimize ne getirdi, ne götürdü ona bakmak gerekiyor.
Bu sistem, öncelikle Sn. Erdoğan’ı yıprattı.
Bu sitem, tarafsız olması gereken CUMHURBAŞKANLIĞI makamını yıpratmakta!
Bu sitemle cumhurbaşkanı, ülkenin bütün erkini kendinde topladı.
Türkiye gibi büyük bir ülkenin tek elden yönetilmesi, sosyal ve siyasi olarak elbette zordur. Sn. Erdoğan’da bu zorluklarla baş başa kaldı ve üstesinden de gelemiyor. Gelmesi de olası değil.
Ülke de hukuk politikası tartışılıyor,
Ülke de eğitim politikası tartışılıyor,
Ülke de göçmem politikası tartışılıyor,(Eski AKP’li Sn. Metin Külünk bile rahatsız)
Ülke de sağlık sistemi politikası tartışılıyor,
Ülke de ekonomi politikası tartışılıyor.( Nas var faiz: 8.5 oluyor. Nas ne oluyorsa faiz; 45 oluyor. Büyük bir tutarsızlık)
Ülke de tarım politikası, hayvancılık tartışılıyor,
Ülke de maden ve madencilik politikası tartışılıyor,
Ülke de iç politikanın yanında dış politika da tartışılıyor,
Ülke de adalet, asayiş ve güvenlik politikası tartışılıyor,
En enteresanı da ülkede DİB ve Diyanet politikası tartışılıyor.
Bütün bunların odağında da partili cumhurbaşkanlığı sistemi ve Sn. Erdoğan eleştiriliyor.
Sn. Erdoğan, bütün bu sorunların nedeni kendisi ve sistem değilmiş gibi, bunları yine biz çözeriz demekte.
Bu asil milletin vefalı seçmeni, Sn. Erdoğan ve AKP’ye defalarca kredi verdi. Müslüman dedi verdi, alnı secdeye değiyor, ağzı dualı dedi verdi.
Pekiyi, pek güzel de AKP ve Sn. Erdoğan bu asil millete ne verdi?
Emekli geçinemiyor, memur geçinemiyor, çiftçi kazanamıyor, eken ve üreten karşılığını alamıyor.
Ev almak, araba almak hayal oldu. Millet sofrasına yiyecek koymanın derdinde, ucuz et, ekmek kuyruklarında gecelemekte. Eskiden ev araba alınca gurur duyulurdu, şimdilerde yağ, şeker, et alınca gururlanma başladı.
Sn. Erdoğan, “sabredin biz çözeceğiz, farkındayız” demekte.
İyi de göle su gelene kadar kurbağanın, gözleri patlayacak.
Bunlardan dolayı Sn. Erdoğan ve cumhurbaşkanlığı makamı oldukça yıpranmakta!. Vatandaş soruyor: Sn. Erdoğan AKP ile AKP’lilerin mi yoksa 85 milyonun cumhurbaşkanı mı diye.
Elbette Sn. Erdoğan yıpranırken, eleştirilerin odağında iken, gariban Türk insanı da zarar görmekte; yoksullaşmakta, itibarsızlaşmakta, vize isteyen ülke sayısı günden güne artmakta.
Onun için, tarafsız Cumhurbaşkanı ve güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyoruz.
Ne Cumhurbaşkanı yıpransın, eleştirilsin ne de demokrasimiz, laik sistem zarar görsün.
Sn. Erdoğan il il dolaşıyor, sanki bütün illere kendisi belediye başkanı olacakmış gibi. Şehirler kaybedilirse, Sn. Erdoğan’ın meşruiyeti de yara alıp, tartışılmaz mı, erken seçim söylemlere gündeme gelmez mi? Cumhurbaşkanının belediye başkanı ile polemiklere girmesi ne kadar etik ve ne kadar demokratiktir?
Kaldı ki her canlı gibi Sn. Cumhurbaşkanı da fanidir. Bu sistemde bu yetkilerle art niyetli es kaza birisi seçilirse; bir CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ ile ülkede neler yapamaz, hiç düşündünüz mü?
Bu ülkenin kimyasına ve fıtratına en uygun sistem: Tarafsız Cumhurbaşkanlığı ve güçlendirilmiş Parlamenter Sistemdir diye düşünmekteyim. En uygunu laik, demokratik parlamenter sistemdir.
Esen kalınız.
Bir yanıt yazın