Site icon Turkish Forum

Bir Millet, İki Devlet

Yumruğa çevrilən “bir millət, iki dövlət” QARDAŞLIĞI - atakule azerbaycan

Gönüllü İsmailova: “Her iki ülke de bölgenin geleceğini barışçıl iş birliğinde, barışta görüyor”

Yumruğa çevrilən “bir millət, iki dövlət” QARDAŞLIĞI

“Sayın İlham Əliyev’in cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana Türkiye’ye ilk resmi ziyaretini gerçekleştirmiş olması, iki ülke arasındaki kardeşlik ilişkilerinin artan hızının bir işaretidir. Sayın Raghab Tayyib Ardoğan’ın “Azerbaycan’ın üzüntüsü bizim üzüntümüzdür ve sevincimizdir” ve İlham Əliyev’in “Türkiye’nin üzüntüsü bizim üzüntümüzdür, sevincimizdir” şeklindeki açıklamaları, kardeş devlet olarak dünyaya verdiğimiz ortak mesaj olarak değerlendirilmektedir.”

Versus.Az, Modern Mısır Partisi Siyasi Konseyi ve Yönetim Kurulu üyesi Köln İsmailova’nın, Cumhurbaşkanı İlham Eliyev’in Ankara’ya yaptığı resmi ziyaret sırasında basına yaptığı açıklamada bunu duyurduğunu bildirdi.

Gönüllü bayan, Cumhurbaşkanı İlham Əliyev’in Türkiye Cumhuriyeti’nden ilk resmi gezisine ulusal egemenlik ve toprak bütünlüğünün sağlanmasında lider olarak başlamasının tesadüf olmadığını vurguladı. “Bir millet, iki millet” ilkesinin önemine değinen K. İsmailova, Türk-Avrupa birliğinin sadece bölge için değil, Avusturya için de önemli bir faktör haline gelen tarihi bir geçmişi olduğunu kaydetti. Türkiye’nin bugün küresel bir söz sahibi olduğunu ve sadece bölgemizde değil, uluslararası alanda da birçok konunun Türkiye’nin konumuna bağlı olduğunu söyledi:

“Sayın İlham Əliyev’in cumhurbaşkanı seçildikten sonra Türkiye Cumhuriyeti’ne yaptığı ilk resmi ziyaret, Türkiye’nin Azerbaycan hükümetinin dış politikasında önemli bir yere sahip olduğunu gösteriyor. Küresel lider Heydər Əliyev’in dediği gibi, biz “bir millet, iki milletiz”. Son zamanlarda, Sayın Cumhurbaşkanı İlham Əliyev’in de söylediği gibi, “bir millet, iki devlet”ten tek bir yumruk haline geldik. Hem Azerbaycan hem de Türkiye bölgede barış için çalışan ülkelerdir. Azerbaycan-Türkiye ilişkileri üçüncü bir ülkeye veya uluslar grubuna yönelik değildir. Her iki ülke de bölge hükümetleri ve halkları arasında barış ve işbirliğini teşvik etmeye çalışıyor. Sayın Cumhurbaşkanı İlham Əliyev’in ziyareti, doğası gereği ikili ilişkilerin çerçevesini de aşıyor ve açıklamalar bölgenin barış, güvenlik ve karşılıklı işbirliğine odaklandığını da açıkça ortaya koyuyor. Azerbaycan, Türkiye, kesin bir savaş istemiyor, bölgenin geleceğini barışçıl işbirliği ve barışta görüyor” dedi.

K. İsmailova, Türk devletlerinin işbirliğinin bazı Batılı ülkeler tarafından iyi karşılanmadığını da vurguladı:

“Türk Devletleri Teşkilatı’nın zayıf olmasını istiyorlar ve buna çalışıyorlar. Bunu yapmak için çeşitli araçlar kullanırlar. İslamofobiyi, Türkofobiyi ve baskıyı demokrasi, insan hakları ve ifade özgürlüğü gibi çeşitli şekillerde güçlendiriyorlar. Bir başka baskı biçimi de, antitröst güçlerinin Güney Kafkasya’da barışla ilgilenmemesidir. Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki gergin ilişkilerin devam etmesi gerektiğine inanıyorlar. Bu nedenle barışın imzalanmasını engelliyorlar, Türkiye’yi Türk dünyasından kovmaya çalışıyorlar. Ama işe yaramayacak.”

K. İsmailova, Azerbaycan ile Türkiye arasında imzalanan Şuşa Deklarasyonu’nun önemine dikkat çekti. Şuşa Deklarasyonu’nun iki ülke arasında siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri güvenlik, enformasyon, sosyal, kültürel, insani ve diğer birçok alanda ortak eylem için uluslararası yasal zemini güçlendirdiğini söyledi. Şuşa Deklarasyonu’nun Güney Kafkasya’da barış ve güvenliğin sağlanmasına hizmet ettiğini belirten bir bayan siyasetçiye göre, 1921 tarihli Otomobil Anlaşması’na yapılan atıf, tarihi mirasın bu devletlerin siyasetinde temel olduğunu ve diğer iddialara bir cevap olduğunu gösteriyor.

K. İsmailova, Cumhurbaşkanı İlham Əliyev’in Türkiye ziyareti sırasında bir Türk-Avrupa Üniversitesi’nin kurulmasına ilişkin anlaşmanın imzalanmasının tarihimizde bir ilk olduğunu söyledi:

“Azerbaycan ve Türkiye ilk kez ortak bir üniversite kurdu. Bu üniversitenin kurulması, eğitim ve bilim alanındaki işbirliğimizde yeni bir kalite aşaması açacaktır. Üniversite, Türk ve Azeri bilim adamlarının ve öğretmenlerinin çalışmaları ve ortak ders kitapları, ders kitapları, monografiler ve bilimsel makalelerin yazılmasıyla sonuçlanacaktır. Gençler üniversitede açılan modern derecelere kaydolacak ve yeni teknolojiler öğrenecekler. Yeni teknolojileri uygulamayan, sahip olmayan, modern koşullarda rekabetle baş edemez. Bu nedenle, böyle bir üniversitenin kurulması doğal olarak tarihi bir olay olarak görülmelidir.”

VERSUS.AZ / TURKİSHFORUM – ABDULLAH TÜRER YENER

Exit mobile version