ÇİN’İN NAZI TOPLAMA KAMPLARI VE BEYİN ÖZÜRLÜ KONSOLOSUN HEYEZANLARI
Çin Halk Cumhuriyeti’nin İstanbul Başkonsolosu Cui Wei, Doğu Türkistan’da ihdas ettikleri soykırım kamplarını sanki insani bir tavırmışçasına hayasızca savunmakla kalmadı aynı zamanda bizim topraklarımızda hem de hiç çekinmeden, utanmadan ve sıkılmadan Uygur Türk’ü kardeşlerimize hakaret etme küstahlığı gösterdi.
Doğu Türkistan’da yaşayan mazlum kardeşlerimizin haklı davalarında yıllardır güçlü bir şekilde yanlarında duramayışımızı ve onları yalnız bırakışımızı sinsice yüzümüze çarparcasına son derece pervasız açıklamasında şöyle dedi Cui Wei; “…onların beyinleri hastalandı. Biz de kurduğumuz okullarda onları gönüllü olarak tedavi ediyoruz…”
Bu ne insanlık dışı bir yaklaşım ne denli müflis bir ruh hali ve nasıl virüslü bir beyindir Bay Cui Wei? Bilmem farkında mısın? Siz, beyinleri hastalandı dediğiniz o mazlumların topraklarını işgal etmekle yetinmeyip şimdi de dillerini, dinlerini, kültür ve öz benliklerini silip yok etmeye kalkışıyorsunuz. Bu hangi insanlığa, hangi vicdana, hangi insafa sığar. Bir de bu cürmünüzü dünya kamuoyuna insanlık adı altında lanse etmeye yelteniyorsunuz. İnsanları evlerinden barklarından koparıp zorla toplama kamplarına götürmek ve buna da hiç utanmadan mesleki eğitim kampı adı vermek insanlık mı? Bunun adı buz gibi soykırım. Aklın sıra bu suçu örtbas etmekle yetinmiyor, kardeşlerimize yönelik insanlık dışı uygulamalarınızı, onların dini ve kültürel birikimlerini yok etme girişimlerinizi bütün dünyanın gözlerinin içine bakarak tedavi adı altında herkese yutturmaya kalkışıyorsun. Bunun adı algı operasyonudur ve siz düpedüz insanların aklıyla alay edip algı yapıyorsunuz.çin zulmü
Size bir şey söyleyeyim mi Bay Cui Wei?
Siz önce kendi beyinlerinizi tedavi ettirin bence, zira dünyanın bütün akıl ve ruh hastalıkları mütehassısları toplanıp bir araya gelse Doğu Türkistan’da sizin yaptığınız insanlık dışı uygulamaların, vahşetlerin, sürgünlerin ve insani hak ihlallerinin analizini yapmaya, bunları raporlaştırmaya güç yetiremez. İnsanlık dünyasında ötekini düşmanlaştırmak ve kendinizden olmayan insanlara böylesine marazlı bir yaklaşımda bulunmak yoktur zira. Sizin bu hastalıklı yaklaşımınızı ancak hayvan hastalıkları uzmanları tedavi edebilir. Bu yüzden meseleyi onlara havale etmek en doğru yöntem olur kanaatimce. Bu zihniyetinizi onlara analiz ettirirseniz belki onlar, kedi-köpekle beslenen ve bu yüzden hayvan hastalıklarına yakalanıp kuduz virüsü kapmış zihniyetinizi karantinaya alıp tedavi edebilirler diye düşünüyorum.
Şimdi kalkmış, işgal ettiğiniz ve her türlü soykırım enstrümanını üzerlerinde uyguladığınız, anavatanında kendi dini-milli kimlikleriyle yaşamaya çalışan Uygur Türk’ü kardeşlerimize “hasta beyinli” deme alçaklığı gösteriyorsunuz.
Bay Konsolos! Şimdi size açık açık soruyorum;
Acaba işgal edilmiş topraklarında insanlık dışı onca zulüm ve ötekileştirme altındayken dahi kendi kimliklerini, dinini ve milli kültürünü ayakta tutmak için olağanüstü çaba harcayan, her türlü baskıya direnen ve zulme boyun eğmeyen bu asil insanlar mı hasta beyinlidir yoksa doğup büyüdüğü topraklarını işgal ederek onları ötekileştiren, düşmanlaştıran, terörize eden ve zulmün her türlüsünü yıllardan beri bu mazlum insanlara gözünü kırpmadan reva görenler mi?
Doğu Türkistan sınırları içinde toplama kampları ihdas ederek milyonlarca Müslüman Türk’ü oralarda esir eden, bu insanlara esaret prangası vuran, insanlık dışı muamelelere tabi tutan ve bu mazlumların bütün maddi-manevi haklarını gasp edenler mi hasta beyinlidir yoksa böylesine insanlık dışı zulme canı ve malı pahasına direnmeye devam eden cesur yürekliler mi?
Tarihi ve kültürel değerleriyle hemhal olarak geleceğe yürüme iradesi gösteren bir milletin bütün onurunu ayaklar altına alırcasına “Kardeş Aile” uygulaması adı altında mahremiyetlerini yerle yeksan eden, kutsallarını çiğneyen ve onların kızlarını rızaları olmadan Çinlilerle evlenmeye zorlayan çağ ve insanlık dışı bir yaklaşım mı hasta beyinlidir yoksa içi kan ağlayarak bu değer kırıcılığa boyun eğmeyen ve böylesine insanlık dışı bir zulme direnmeye çalışanlar mı?
Kirli ayaklarıyla bu kutlu beldeye girdikten sonra yüz binlerce masum çocuğu ailesinden koparan, aile bağlarını zayıflatmak için kardeşleri birbirinden ayıran, geride kalan yakınlarıyla bütün iletişim kanallarını tıkayan ve her türlü akraba ziyaretine engel olan çağdışı bir zihniyet mi hasta beyinlidir yoksa böylesine insanlık dışı yaklaşıma karşı var güçleriyle direnip sesini yükseltenler mi?
Bütün dünyanın gözleri önünde asil bir milletin özgürlüğünü, hak ve hukukunu çalarak onları köle işçi statüsüne indirgeyen ve ucuz iş gücü oluşturmak adına bu milletin fertlerini işyerlerinde zorla çalıştırmaya yeltenen fosilleşmiş bir zihniyet mensupları mı hasta beyinlidir yoksa özgürlüğü, insanlığı ve onuru adına böyle bir zulme karşı duranlar mı?
Bu sorular daha da çoğaltılabilir Bay Konsolos.
Ak koyun kara koyun apaçık ortaya çıkmıştır diye şimdilik bu kadarıyla yetiniyorum. Görüyorum ki siz birtakım algı çalışmalarıyla Doğu Türkistan’da yaşanmakta olan bu çıplak gerçekleri karartmaya, dünya kamuoyunu yanıltmaya çalışıyorsunuz. Halbuki güneş balçıkla sıvanmaz. Bu algı işlerini bırakın da başta ülkemiz olmak üzere uluslararası bağımsız heyetlere Doğu Türkistan’da insan hakları ihlallerine yönelik gözlem ve araştırma yapabilme izni verin. Bu işler oraya davet ettiğiniz heyetleri sizin seçtiğiniz yerlere götürüp gerçekleri gizlemekle ve çıplak hakikatleri saptırmakla olmaz. Şeffaf olun. Hak ve hakikatten yana olun.
ÇİN KONSOLOSU, ÇKP’NIN DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ İNSANLIK SUÇLARINI NASIL İNKAR ETTİ ?
En önemlisi de tavrınızı insanlıktan yana koyanlardan olun.
Şimdi sizin çok iyi anlayacağınız bir dille konuşayım. Epey süreden beri “Bir Kuşak Bir Yol” adında ekonomik bir açılım rüyasıyla yatıp kalkıyorsunuz. Bu projenin en mühim güzergahları Türk ve Müslüman ülkelerin topraklarını ihtiva ediyor. Şimdi siz Doğu Türkistan’daki Müslüman Türklere soykırım uygulamaya devam ederseniz, toplama kamplarında onlara işkenceler yapıp dini ve kültürel değerlerini acımasızca yok eder ve kardeş aile saçmalığı adı altında mahremiyetini yerle yeksan etmeyi sürdürürseniz bu büyük rüyayı nasıl gerçekleştireceksiniz. İyi bilirsiniz ki Doğu Türkistan bizim kök vatanımız, zulmettiğiniz o mazlumlar ise kök kardeşlerimizdir. Şimdi siz, kök kardeşlerine zulmettiğiniz insanlarla nasıl sağlıklı ticari ilişkiler kurup bu alanda üstün başarılar elde edeceksiniz?
Fırsat eldeyken bunu da hesaba katın derim.
Kalın sağlıcakla efendim.
EDİTÖR: TDH Türk Haber / TURKISHFORUM- ABDULLAH TÜRER YENER
Yazıları posta kutunda oku