Son günlerde depremlerle ilgili çok yazdık. Bunun nedenlerinden biri depremlerin ciddiye alınması. Ülke olarak deprem kuşağındayız. Marmara’da beklenen depremin 7.2 veya 7.4 büyüklüğünde ve yıkıcılık gücünün büyük olacağı tahmin ediliyor.
İzmit’te de 7 büyüklüğünde bir deprem bekleniyor. Uzmanlar Bingöl’de de yıkıcı bir depremin olacağını söylüyor.
İşin özeti şu:
Deprem geliyor. Hazırlıklar ortada yok.
Türkiye, özellikle 6 Şubat depremlerinin ardından Marmara’yı konuşmaya başladı. Fransız deprem bilimci Xavier Le Pichon’un öğrencileri, jeofizikçi Pierre Henry ve Romain Bousquet, Türkiye’de meydana gelebilecek yeni depremlere ve aktif fay hatlarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Henry ve Bousquet’in açıklamalarının satır başları şöyle;
“Doğu-Anadolu fayı üzerinde Kahramanmaraş’ta deprem yaşandı. 2020’de Elazığ’da da büyük bir deprem yaşandı. Şimdi aynı fayın başka bir parçası yani Bingöl kaldı. Dolayısıyla orada da büyük bir deprem bekleyebiliriz. Aslında haritada gözüken bütün kırmızı bölgelerde eğer yakın bir zamanda kırılma olmadıysa deprem beklemeliyiz.
Bingöl civarı çok kısa bir fay alanı, Kahramanmaraş bölgesine göre çok daha kısa bir alan dolayısıyla mantıksal olarak Kahramanmaraş’takinden çok daha küçük bir deprem beklenmeli. Ama bilim bize hep yanıldığımızı gösterir. Mesela Elazığ sekmeni tekrar kırılmaz mı? Kırılırsa şaşırtıcı olur, şaşırırız ama bu mümkün.
Tabii bir de fayın güney ucu var. Ölüdeniz fayı yani. Deniz’den Kıbrıs ile de bağlantısı var. Burada da denizde bir deprem ihtimali var. Yapılara daha az zarar verecek olsa da, bu mümkün. Aslında burası daha az bildiğimiz bir alan. Her zaman denizin altını daha az biliriz. Güncel olarak denizde çok fazla gelişmiş sismik faaliyet gözükmüyor. Ama Hatay’ın altından geçen fay, denizin altından geçerek Kıbrıs’a kadar uzanıyor. Bu da risk demek.
En muhtemel senaryo ile ilgili çok büyük bir değişiklik yok. Fayın Silivri’den İstanbul’a olan bölgesi kırılacak ama belki de buna Marmara Adaları segmanı da eklenecek. Burada 7.2-7.4’e uzanan bir büyüklükte deprem bekliyoruz.
Güncel senaryoya göre Silivri-İstanbul arasında bir depremin olmasını bekliyoruz. Ama bir segman kırıldığında bitişik segmantte bir deprem olduğunda eskiden kırılan segmant bir daha kırılmaz diye bir şey yok. Hatta bu çok sık olur. Yani kırılan bir segmanın bitişik bir segmanda deprem olduğunda yeniden kırılması mümkün.
1912’de Çanakkale Ganos’ta büyük bir deprem oldu. Bu bölümdeki kırılma ciddiydi. Ama daha az önemli olsa da bu denizden Marmara’nın merkezi havzasına kadar uzandığını düşünüyoruz. Diğer tarafta büyük İzmit Depremi’nde kırılma karada çok daha ciddiydi. Körfezde ise giderek gücünü yitirdi. Paleosismik kayıtlar gösteriyor ki, tarihsel olarak İzmit Körfezi’nde Marmara Denizi’nin merkez hafzasına oranla çok daha fazla deprem olmuş.
Bu bize şunu söylüyor. En muhtemel senaryo beklenen depremin Silivri-İstanbul arasındaki fayda olması ama kırılmanın daha uzun veya daha kısa olması farklı segmanları da etkilemesi ihtimal dışı değil. Ganos ve İzmit’te 7 şiddetinin üstünde yeni bir depremin olması ihtimali elbette daha düşük ancak en azından 1966’dan bu yana büyük bir deprem olmayan Silivri-İstanbul hattında 7’nin üstünde bir deprem olursa, yani bir kırılma olursa Adalar segmanına da İzmit körfezine de Ganos’a da etki edebilir.
Son araştırmalar fayın Silivri-İstanbul sürekli bir biçimde kaydığını gösteriyor. Biz bunun doğudaki segmanla batıdaki segment arasında kırılmanın muhtemel sınırı olacağını düşünüyoruz. Ama 1766’daki depremde bir kırılmanın daha doğudaki bölümde mayıs ayında, diğer bir kırılmanın da ağustos ayında daha batıda olduğunu göz ardı etmememiz lazım.
İkisi de 7’den büyüktü, 7,2 ve 7,4 olması lazım. Eğer aynı fayda 3 ay geçtikten sonra deprem oluyorsa bu 3 saat geçtikten sonra da olabilir. Kesin bir kural yok.”
Yazıları posta kutunda oku