Turizmde “her şey iyi gidiyor” derken Rehberlik Yasa Tasarısının Türk turizmine büyük zarar vereceği ifade ediliyor. Tasarının bu hali ile çıkmasının da büyük bir işsizlik ordusunu oluşturacağı söyleniyor. “Rehbersiz bir turizm düşünülemez” deniliyor. Bizim görüşümüz de şu: Türk turizmi çok büyük zarar görür.
Turist Rehberliği Meslek Kanununda yapılmak istenen değişiklikler rehberleri kızdırdı. Taslakta, ‘Türkçe rehberlik’ kavramını mesleğe yerleştirirken, otobüslerde rehber bulundurma zorunluluğunu da ortadan kaldırıyor. Düzenleme ayrıca, her 5 yılda bir rehberlik yaptıkları dille ilgili sınava girme zorunluğu getiriyor.
Yapılmak istenen değişiklikleri protesto etmek için Nevşehir Valiliği önünde toplanan rehberler “Turist Rehberliği Meslek Kanunu ile Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile ilgili basına açıklamalarda bulundu.
Ellerinde döviz ve pankartlarla çok sayıda rehberin katıldığı basın açıklamasını Nevşehir Rehberler Odası (NERO) Başkanı Özay Onur okudu.
Ellerinde döviz ve pankartlarla yaklaşık 1000 kişinin katıldığı basın açıklamasında Nevşehir Rehberler Odası (NERO) Başkanı Özay Onur şunları ifade etti;
“Bugün burada toplanma amacımız turist rehberliği meslek kanununda yapılması düşünülen ve haksız rekabet ortamı yaratacak yeni düzenlemeyi sizlere aktarmak ve kaygılarımızı bildirmektir. 6326 sayılı meslek yasamız rehberleri koruyan, biz kültür elçilerinin haklarını savunan bir yasa iken; şu anda meclis komisyonuna yeni getirilen yasa taslağı ile tam anlamıyla rehber karşıtı bir yaklaşım ve rehbersiz bir turizm sektörü inşa etme çabası görülmektedir. Biz turist rehberleri Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana, ülkemizi ziyaret eden yerli ve yabancı misafirlere ülkemizin tanıtılması için canla başla çalışmaktayız. Her zaman yabancı dil bilme şartı bu tarihsel süreçte talep edilmiştir. Bir dilin insana kattığı bilgi birikimiyle ülkemizi hep en iyi şekilde tanıttık. Ancak mevcut taslak bizlerin mesleğimizi icra etmemize engel olmaktadır. Rehberlik mesleği, birçok farklı lisans mezunlarına açılarak “Türkçe rehberlik” adı altında, büyük bir işsiz ordusu oluşturulacaktır. Bugün, halihazırda yaklaşık 14 Bin Türkçe konuşan ve en az bir yabancı dil bilen turist rehberi bulunmaktayken, sektörel gerçeklerle çatışan bir istihdam algısı oluşturulmaktadır. Bazı kötü niyetli acentelerin baskısıyla, sözde “rehber bulunamıyor” söylemi piyasaya servis edilmiştir. Ülkemizde hem Türkçe gruplara hem de yabancı gruplara yetecek kadar turist rehberi bulunmaktadır. Rehberlik mesleğini itibarsızlaştırmak için eklenen maddeler, rehberleri saf dışı bırakarak acenteler ya da taşıma firmaları tarafından istenen “rehbersiz” bir turizm piyasası oluşturma isteğinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Ancak; unutulmamalıdır ki, turist rehberleri turizmde eğitimini sınavlarla kanıtlamış tek paydaştır. Biz, turist rehberleri üniversite yıllarının başından bu yana sürekli dünyayı ve ülkemizi tanıyarak, özveri göstererek mesleğimizi saygın bir konuma getirmeyi başardık. Rehber olmak için üniversite mezuniyeti ve dil bilme şartı varken, şimdi dil bilme şartını kaldırmak mesleğimizi ve Türk turizmini alt seviyelere çekmekten başka bir manaya gelmemektedir. Turist rehberleri, sanılanın aksine sadece müze ve ören yerlerinde rehberlik yapmamaktadırlar. Bizim sadece bir ziyaret noktasını anlattığımızı düşünmek çok büyük bir yanılgıdır. Turist rehberleri kültürümüzü, gelenek ve göreneklerimizi, inanç dünyamızı ve sosyal hayatımızı anlatan kişilerdir. Bizler misafirlerimizin başından sonuna kadar Türkiye’de en iyi şekilde vakit geçirmesi için gecesini gündüzüne katan kimseleriz. Şimdi bizleri saf dışı bırakarak karşı adım atmak isteyen bu yasa tasarısı Türk turizmine büyük zarar verecektir. Rehberlerin yerine ehliyetsiz, eğitilmemiş sadece acente görevlisi olan kişileri rehbermiş gibi göstermek büyük bir gaflet olacaktır. Rehberleri ekstra maliyet olarak gören acenteler maalesef bizim ne kadar önemli bir misyon üstlendiğimizi unutmuş durumdadırlar. Bizlere kültür elçisi denmesinin sebebi; bu ülkeyi “gururla, aşkla” anlatmamızdan ileri gelmektedir. Yine turist rehberleri için koyulmaya çalışılan ek kurallar da sanki biz istediğimiz turu yapıyormuşuz algısı yaratmaktadır. Rehber acente tarafından yazılan tur programını yapmakla yükümlüdür. Bu yıllardır hiç değişmemiştir. Rehber ve acente hep birlikte çalışmış ve birlikte kazanmıştır. Mevcut yasada bu gayet açık bir şekilde belirtilmektedir. Ancak; yeni yasada rehber sadece alışveriş yerine götürüyormuş algısı yaratmak, bizi derinden üzmüştür. Üniversitelerde açılmış onlarca programın mezun ettiği, dil bilmeyen mezunlar bir anda mesleğe girerek sektörde yıllarca verilen emek sonucu oluşturduğumuz kaliteyi, ne yazık ki, olumsuz yönde etkileyeceklerdir. Biz rehberler; haksız ithamlarla mesleğimizi itibarsızlaştırmak isteyen bu yasa tasarısının bu şekliyle çıkmasını istemiyoruz. Yasamızın liyakat ile revize edilmesini istiyoruz. Biz; devletimizin bizlere sahip çıkmasını istiyoruz. Yıllardır üvey evlat gibi görülen rehberlerin artık devletin koruması altında olmasını istiyoruz. Rehberliğe, mesleğimize zarar verecek bu yasanın meclisimiz tarafından düzenlenip koruyucu bir hale getirilmesini talep ediyoruz. Son sözümüz şudur ki, rehber, bu memleketin yüzüdür, kültür elçisidir, turizm emekçisidir. Rehberin itibarı, ülkenin itibarıdır. Rehberin, turizm emekçilerinin kazanılmış hakkına dokunmayalım.”