Türkiye’de siyanür ile altın arayan firmanın sahibi Kanadalı
Kanada’da, siyanür ile altın aramak yasak.
Altın arama taleplerine resmi makamlar tarafından uygun görülen yerlerde 60 gün ile sınırlı bir şekilde izin veriliyor.
Ayrıca 60 gün sonunda kazılan arazinin tekrar eski haline getirilmesi şartı da konuluyor.
Kanada’da, dere yataklarından taş toplamak yasak.
Aykırı davrananlara doğal yaşamın ekolojik dengesini bozduğu gerekçesiyle 3000 Kanada dolarına kadar para cezası veriliyor.
Kanada’da, baharda çiçek açmış meyve ve diğer ağaçlardan dal koparmak yasak.
Polen taşıyarak meyve oluşmasını sağlayan kanatlı böceklerin zarar gördüğü gerekçesiyle 5000 Kanada dolarına kadar para ceza veriliyor.
Bırakın bunları bir tarafa
Kanada’da, sivrisinek ilacı kullanmak bile yasak.
Bu ilaçların başta arılar olmak üzere faydalı böceklere de zarar verdiği gerekçesiyle 7.000 Kanada dolarına kadar para cezası veriliyor.
Kanada Türkiye’de siyanür ile altın çıkarıyor.
Peki siyanür ne demek?
Herkes anlasın diye çok basit anlatımla açıklayalım.
26 Nisan 1986 yılında Ukrayna’nın kuzeyinde bulunan Kiev oblastında Çernobil Nükleer Santrali infilak etti. Yayılan radyasyon nedeniyle Ukrayna ve çevre ülkelerde ölenlerin sayısı 100 kişiyi geçti.
O topraklarda en az 20 Bin yıl boyunca tarım yapılamayacak.
O bölgede ki yer altı doğal suları 90 Bin yıl boyunca kullanılmayacak.
Doğal yaşam minimum 120 yıl boyunca normale dönmeyecek.
Şimdi bu verileri 2 ile çarpın.
İşte siyanür’ün toprağa karışması budur.
O toprak Fırat nehrine ulaşır ise başta Şanlıurfa, Elazığ, Diyarbakır, Gaziantep, Adıyaman olmak üzere nehrin geçtiği yerlerde tarım ve hayvancılık gibi faaliyetler bitecek. Nehirde yaşayan tek bir canlı kalmayacak.
ORADAN ALTIN ÇIKACAK ZENGİN OLACAĞIZ DİYEN KİMLER?
Vicdanını ve ahlakını, koltuğu ve cüzdanı arasında saklayan siyasiler ve evlatlarının kanı, canı ve geleceği ile beslenen embesiller…
KANADA’NIN YÜZÖLÇÜMÜ TÜRKİYE’NİN TAM 12 KATI
Ama orada altın arayamıyorlar
Ama orada altın çıkaramıyorlar
Ama orada doğayı katledemiyorlar
NEDEN?
Çünkü orada:
Yaşayan ölüler ve evlatlarının kanı, canı ve istikbali ile beslenen embesiller yok…
Vicdanını koltuğu ile cüzdanı arasına sığdıran siyasiler yok…
BİLE BİLE GÖRE GÖRE DUYA DUYA ADIM ADIM ÖLÜME YÜRÜYEN BİR TOPLUM ASLA VE ASLA YAŞAMAYI HAK ETMİYOR DEMEKTİR
Bir yanıt yazın