Site icon Turkish Forum

İFFET ANITI

21 OCAK 2024 VAN ‘’İFFET ANITI‘’ ETKİNLİĞİ, ETKİNLİĞİN AMACI, ERMENİ TEHCİRİ, SOYKIRIM VE SOYKIRIMIN HUKUKİ BOYUTUNUN İNCELENMESİ

Van Küresünni Oğuz Çepni Boyu Derneği Üyelerinin yanı sıra, Milliyetçi Aydınlar Ocağı’ndan Vedat Çakıroğlu, Oğuz Çepni Boyu Federasyonu Onur Kurulu Üyesi olarak benim de katıldığım etkinlikte Azerbaycan Savaş Gazisi Kadınları Sosyal Yardım Birliği’nin Türkiye Şube Başkanı Zülfiye Güneş, Bir Dileğim Var Derneği’nden Esen Göktan da katılımcılar arasındaydı.

Etkinlikte Ermeni Soykırımı emperyalist bir yalan ve uydurmadır. Ancak Ermenilerin uyguladığı vahşet ve tecavüz ise hakikattir. 1.Dünya Savaşında Van’ın Zeve Köyünün bütün halkı, kadın, çocuk ve yaşlı demeden, Ermeniler tarafından öldürülmüş bulunduğu Zeve Anıtı’ndaki saygı duruşu İstiklal Marşı sonrasında yapılan konuşmalarda Ermeni mezaliminin kıyamete kadar unutulmayacağı vurgulandı.

Van Küresünni Oğuz Çepni Boyu Derneği Üyelerinin yanı sıra, Milliyetçi Aydınlar Ocağı’ndan Vedat Çakıroğlu, Oğuz Çepni Boyu Federasyonu Onur Kurulu Üyesi olarak benim de katıldığım etkinlikte Azerbaycan Savaş Gazisi Kadınları Sosyal Yardım Birliği’nin Türkiye Şube Başkanı Zülfiye Güneş, Bir Dileğim Var Derneği’nden Esen Göktan da katılımcılar arasındaydı. - vanda ermeni cetelerin katliam ve isyanlari 1

VAN’’ İFFET ANITI ‘’ETKİNLİĞİ

20 Ocak 2022 Cumartesi günü; 1915 Van işgalinde Ermeniler tarafından katledilen iki bin beş yüz Müslüman, Türk Zeve Şehitler Anıtı’nda ve Akdamar Adası’na işkenceye götürülürken Van Gölü’ne atlayıp intihar eden 50 Türk kadını ve kız çocuğu da Van Gölü’nde anıldı .

Zeve ‘den sonra İFFET ANITI etkinliğin farkındalık amacına uygun olarak ,Milli Aydınlar Ocağı Platform Başkanı Sayın Vedat Yenerer, Van Gölü ‘nde yaptığı konuşmada “50 bacımızın kemikleri bu sularda *duruyor diyerek Van Valiliği’ne seslenerek kadınlarımızın anısına bir meydana “İffet Anıtı” dikilmesi gerektiğini bir kez daha yineledi. Bu konu hakkında oluşturulan dilekçeye imza attı.

Gerekli hassasiyeti gösteren ve güvenlik önlemleri alan Van Valiliği’ne ve Van Belediyesi’ne misafirperverlikleri için teşekkür etti ve Milliyetçi Aydınlar Ocağı Platformu Başkanı Vedat Yenerer, Van Küresünniler Tarih ve Kültür Araştırma ve Oğuz Çepni Boyu Doğu Anadolu Bölge Başkanı Bilal Yücebaş‘a bir plaket vererek değerli çalışmaları ve mücadelesi için teşekkür etti.

Van’da Türk varlılığının devamlılığı için bu etkinliklerin önemine inanarak bu etkinliklerin devamlılığı ve Türk lobisinin yurtdışında da aktif olması ülke çıkarlarımız ve tarihimiz için önem arz ettiğinin farkındayız

1915 Ermeni mezaliminde, Akdamar adasına işkenceye ve tecavüze götürülürken iffetlerini korumak için Van denizine atlayarak hayatlarına son veren 50 kadar bacımızın anısına, Van’da Valilik tarafından uygun görülecek bir meydan ya da parka ‘’İffet Anıtı’’ yapılması talepleri ,Van Valiliği ‘ne 25.1.2024 tarih ve 6382 sayılı kayıt numarası ile kayda alındı ve Federasyon Başkanımız ve katılımcı Milli Aydınlar Platformu Başkanlığı tarafından takip edilerek ,Van Gölü nde tevacüze uğrayan 7 yaşında Fatma ve 9 Yaşında Güfaz ve Ermeni soykırımına direnen kadınlarımızı unutmadığımızı gösterilmesi açısından İFFET ANITI talebi ve ERMENİ zulmünü ortaya koyan etkinlik yurtiçi ve yurtdışı ve Azerbeycan basınında geniş yer etmiştir

Bu etkinlik tanıtımından sonra VAN ‘da ve ülke genelinde yaşanan süreçlerİ ve Ermenilerin yapığı katliamlar ve tecavüzlerden sonra zorunlu göç ve soykırımın hukuki tanımını kısaca açıklamakta ve incelemekte yarar görmekteyim

Ermeni meselesi uzunca bir müddettir, emperyalist devletler tarafından, Türkiye’yi dünya siyaset arenasında köşeye sıkıştırmak ve kendi siyasi emellerini gerçekleştirmelerine zemin hazırlamak için gündemde tutulmaktadır. Her sene 24 Nisan tarihi geldiğinde ya ABD Kongresinde başkan tarafından yapılan konuşmada, ya AB Parlamenterler Meclisinde ya da Almanya gibi bir Avrupa Devletinin Parlamentosunda, sözde “Ermeni Soykırım Günü” anısına bir kısım açıklamalar yapılmaktadır.

· Ermenistan ve özellikle Ermenistan Diasporası’nın Türkiye Cumhuriyeti’ni uluslararası arenada zor durumda bırakmak niyetiyle ortaya attığı asılsız Ermeni soykırımı iddialarına karşı sessiz bir çığlık niteliğinde olan, daha 1915 Ermeni Meselesi tazeliğini korurken, Türklerin maruz kaldığı haksız ithamlara karşı o tarihte yaşananların iç yüzünün anlatıldığı ; olayları tarafsız gözlerle ele alan Ermenistan’ın ilk Başbakanı Ovanes Kaçaznuni tarafından hazırlanmıştır – Bakınız Taşnak Partisi’nin yapacağı bir şey yok : 1923 Parti Konferansı’na rapor : Kaynak Yayınları İstanbul, Kasım 2005 de yayınlanmıştır ve RAPOR incelendiğinde

· . Ovanes Kaçaznuni’nin (Hovhannes Katchaznouni) Parti Konferansı’na verdiği Rapor ,çıkarımlar sözde soykırım döneminde etkin rol oynayan Ermenistan Devleti’nin ilk Başbakanı olan Ovanes Kaçaznuni’ye aittir ve dış politikada yapılan hatalara ilişkin öz eleştiri niteliğinde Ermenistan Başbakanı tarafından tespit edilen önemli bir kaynak olarak ERMENİ tezini çürütmektedir

· 1923 yılı Nisan ayında Taşnaksutyun Partisi’nin Bükreş’te yapılan Yurtdışı Konferansı’na sunulmuş olan bu tarihî rapor, Ermenistan’da yasaklandığını ,kitabın çeşitli dillerden yayımlanan basımlarılarının Avrupa kütüphanelerinden toplatıldığını görmekteyiz

Soykırıma uğradıkları iddia edilen Ermenilerin Başbakanı, olayı bir savaş olarak değerlendirmekte ve daha önemlisi, emperyalistlere alet olduklarını açık yüreklilikle ortaya koymaktadır.

Kaçaznuni’nin raporu, emperyalizmin büyük yalanına son veren önemli bir kaynakça olduğunu belirtelim .Bakınız . Yayınevi: Kaynak Yayınları İstanbul, Kasım 2005

ABD Başkanı Ronald Reagan’ın hukuk danışmanlığını yapan Bruce Fein, sözde Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin::

“Osmanlı İmparatorluğu’nun azınlıklara karşı “müthiş” sayılabilecek bir özen gösterdiği gerçeğini unutmamak gerekir. Azınlıklar, kendi dini özgürlüklerini ve hayatlarını son derece rahat bir şekilde sürdürdü. Ermeni terör çeteleri I. Dünya Savaşı sırasında Fransa ve Rusya ile birlikte Osmanlıları öldürdü. Bu rakamın 2 milyon civarında olduğu bir gerçek. Ermeni kayıplarının ise 300-500 bin civarında olduğu araştırmalarla kanıtlandı. Burada asıl önemli konu, Ermenilerin ihanetidir. Osmanlı da kendisini savundu. Özellikle ABD’de yaşayan Ermeniler, soykırım yalanı ile büyük getiri sağlıyor. ABD yönetimi de, büyük paralar döndüğü için Ermenileri karşısına almak istemiyor. Ermeniler ısrarla kendi arşivlerini açmıyor. Çünkü yıllardır soykırım yalanı ile dönen getirimi kaybetmek istemiyorlar. Arşivler açıldığı anda gerçek ortaya çıkacak.”
Prof. Stanford Shaw (ABD`li tarihçi)

‘’Osmanlı tarihi ve sözde Ermeni soykırımı alanında birçok çalışma yaptım. Ortaya çıkan gerçek, bu iddiaların asılsız olduğudur. 1977 yılında doğruları söylediğim için Ermeniler evimi yaktı.Dayanağı olmayan hiçbir bilgiyi kabul etmem. Tarih de kabul etmez.

Dünya üzerinde “Ermeni Soykırımı iddialarını ” bağımsız tarihçiler tarafından yapılmasını talep ettiğimiz araştırmayı reddeden ülke Ermenistan’dır.

21 Nisan 1915; Ermenilerin yaptığı Van Soykırımı Müslüman erkeklerin cephelere gitmesini fırsat bilen Ermeni Hınçak, Taşnak ve diğer çeteler 21 Nisan 1915 günü savunmasız 22.900 soydaşımızı haince soykırıma tabii tutmuştur!

Van da “Zeve Şehitliği,nde bir köy yok edilmiştir Türk Tarih Kurumunun 1990’lı yıllarda Zeve Şehitliği yakınlarında yaptığı kazıda toplu mezara rastlandığını,. Baltayla başına vurularak öldürülen insan kafatası bulunduğu , Zeve yakınlarındaki kazıda ortaya çıkarılan toplu mezardaki insanlar kurşunla değil, eziyet ve işkenceyle öldürüldükleri görmekteyiz

“Ermeni çeteleri, Rusların verdiği destekle 20 Mayıs 1915’te Van’ı işgal etti, yakıp yıktı. Sadece Van’ın işgaliyle yetinmediler. Van ve Erciş arasında bulunan köyler işgal edilmeye başlandı. Derebey, Hakis, Zorava, Hıdır, Göllü, Şeyhayne, Şeyhkara köylerinde yaşayan Müslüman halk, Ermeni çetelerinden kaçarak batı vilayetlerine gitmek için Zeve köyüne geliyorlar ,kentin 7 köyünde yaşayan Müslüman halk,Zeve köyüne geldiği ve Ermeni çetelerinin saldırılarına maruz kalan kadın, yaşlı ve çocuk 2 bin 500 Müslüman katledildiğini karınları yarılıp çocukları çıkartılarak öldürülen hamile kadınlar, çocuğunun eti yedirilerek işkence edilen kadın hikayeleri vardır

Ruslardan destek alan Ermeniler, ülkenin birçok yerinde isyanlar, olaylar çıkarmışlardı. Bu olayların en kanlı ve yoğun yaşandığı yerlerden biri de Van idi. 1915’te çıkardıkları isyan Van merkez dâhil köy ve kazaların tamamına yayılmıştı. 20 Mayıs 1915’te Rusların Van’a girmesi Ermeniler tarafından sevinç gösterileriyle karşılandı. Ruslar savaşta şehri ele geçirmelerine yardımcı olan Ermeni çete lideri olan Aram Manukyan’ı Van valisi olarak atadı. Osmanlı Ordusu Van’ı geri alana kadar Ermeniler Van’da savunmasız Müslüman halka akla hayale gelmeyecek işkence ve katliamlarda bulunmuşlardı. Ermeniler, devlet dairelerini ve Müslümanlara ait olan evleri yakıp yıkmışlardır .
Bu yaşananlar Ermenilerin yaptığı toplu katliamlar sadece VAN ‘da değil Erzurum, Van, Bitlis vilayetleri, -Halep vilayetinin merkez kazası hariç Belen, Cisr-i Şuğur ve Antakya dahilindeki köy ve kasabalar, -Maraş şehir merkezi hariç Maraş sancağı,-Adana, Sis (Kozan) ve Mersin şehir merkezleri hariç Adana, Mersin, Kozan’da yaşanmıştır ve Cebel-i Bereket Sancakları.10” Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, Yayın No: 14, Ankara, 1994, s.6. 6 Yusuf Halaçoğlu, Ermeni Tehciri ve Gerçekler, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2001, s.68.

ZORUNLU GÖÇ İNCELEMESİ :

Yukarda açıkladığımız olaylar karşısında Osmanlı Hükümeti Tehcir kararı almak zorunda kaldığını görmekteyiz

Tehcir, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Hükümeti 24 Nisan 1915 tarihinde bir karar alarak Ermeni komite merkezlerini kapatmış, evrakına el koymuş ve İçişleri Bakanlığı tarafından 14 valilik ve mutasarrıflığa gönderilen emirname ile İstanbul’da 2345 komitaci tutuklamıştır

Hükümet öncesinde isyanlarla ilgili tedbirler almaya çalışmış ancak başarılı olamamıştır Ardından Talat Paşa 26 Mayıs 1915 tarihli bir tezkireyi Sadaret’e göndermiştir5 . 29 Mayıs’ta hazırlanan bir tezkire ile durum Meclis-i Vükela’ya iletilmiş ve sevk kanununun uygulanması için gerekli resmi belge hazırlanmıştır6 . Böylece isyanların olduğu yerlerdeki Ermeniler’in başka bölgelere taşınması imkânını veren bir kanun yürürlüğe girmiştir
Bu kanun 3 maddeden oluşmuştur:

“Madde 1: Sefer zamanında ordu, kolordu ve tümen komutanları ve bunların vekilleri ve bağımsız bölge komutanları, halk tarafından herhangi bir şekilde hükümet emirlerine, yurt savunmasına, mevcut düzene ve güvenik işlerine karşı durum alan ve silahla saldıran ve direnenleri görürlerse hemen askeri kuvvetlere karşı koyacaklardır. Saldırı ve direnmeyi kökünden yok etmekle yetkili ve yükümlüdürler.

Madde 2: Ordu ve bağımsız kolordu ve tümen komutanları, askeri nedenlere dayanan casusluk ve hainliklerini hissettikleri bölge halkını tek tek veya toplu olarak, memleketin diğer bölgelerine gönderebilirler ve oralarda oturtabilirler.

Madde 3: Bu kanun yayımlandığı tarihten geçerlidir. (27 Mayıs 1915)
” Bu kanunla birlikte tehcir kararı alındıktan sonra birtakım tedbirler uygulanmaya konmuştur. Hazırlanan talimatnamede şu hükümler yer almaktadır: “-Tahliye edilen bölgelere hiçbir şüpheli şahıs girmeyecektir. -Göç ettirilen Ermeniler, istedikleri eşyaları götürebileceklerdir. -Yanlarında götüremeyecekleri eşyaların bozulacak olanları satılacak, bozulmayacakları ise sahipleri adına korunacaktır. -Göç ettirilen Ermeniler mallarını yabancılar hariç istedikleri kişiye satabileceklerdir.”

Ayrıca, bu talimatname ile tehcire tabii tutulanlara ait içinde eşya bulunan binalar mühürlenip koruma altına alınmış, satılması gerekli eşya ve hayvanlar satılarak bedeli hak sahibine ödenmiş, göç edenlere ait emlak ve arazinin cinsi, miktarı ve kıymeti belirlenerek kayıt altına alınmıştır
Soykırım suçu, ilk kez 09.12.1948 tarihinde BM Genel Kurulu’nda kabul edilen Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi ile uluslararası hukuk alanında tanımlanan uluslararası suçlardandır.

Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü’ndeki tanıma göre, soykırım suçunun oluşabilmesi için suçun maddi unsurunu oluşturan fiilden soykırım suçu, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel herhangi birinin; ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu kısmen veya tamamen yok etmek özel kastıyla işlenmesi gerekir ki tarihi belgelerde zorunlu göç soykırım değildir

1915 yılındaki Ermeni tehciri Osmanlı-Rus Savaşı, Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı şartlarında gerçekleşmiştir. Çeşitli bölgelerde ayaklanmalar çıkararak özellikle Rusya ile işbirliği yapan Ermeniler alınan bir karar ile göç ettirilmişlerdir ve bu kontrollü ve tehcirin soykırım olmadığı acıktır
Justin McCarthy, Tehcir Kanunu’na giden süreci şöyle değerlendirmektedir: “I.Dünya Savaşı öncesi hükümetin askere alma işlemleri dolayısıyla başlayan ilk Ermeni ayaklanmaları, asker kaçaklarının Ermeni asilere katılma kararı almasıyla daha da şiddetlenecektir. Van’ın işgali ve özellikle savaş sırasında Ermeni çetecilerinin askeri açıdan stratejik noktalarda tehditler oluşturması, karakolların basılması, mahalli devlet memurlarının öldürülmesi gibi olaylar ve özellikle de Rus birliklerinin öncü hücum birlikleri olarak görev yapmaları, cephe gerisinde tacizler de bulunmaları, iletişim hatlarını kesmeleri tehciri hazırlayan şartlar olmuştur.” bkz. Justin McCarthy, Osmanlı’ya Veda, İmparatorluk Çökerken Osmanlı Halkları, (çev.: Mehmet Tuncel), İstanbul, Etkileşim Yayınları, 2006, s.s.199-202.

Zorunlu göçe tabi tutulan ERMENİLERİN ,1915 yılında var olan şartların 1918’de değişmesi ile tehcirden geri dönen Ermeniler’le mal ve mülklerinin iadesi olmuştur. Tehcire tabi tutulan kişilerin mallarının çoğu iade edilmiştir. Öte yandan Teslim edilen malların hukuki düzenlemesiyle devlet uhdesinde kalan veya satılan mülklerin nasıl iade edileceği konusunda kanunlar çıkartılmıştır. 1918 Kasım ayından bu konuda hukuki çalışmalara başlanmış ve bu çalışmalar 8 Ocak 1923 tarihinde sonuçlanmıştır. Burada tehcir esnasında tasfiyeye tabi tutulan mallar hakkında Bakanlar Kurulu tarafından bir kararname çıkartılmıştır (bakınız Atnur, Osmanlı Hükümetleri…, s.136.

Kadınlar ve Çocuklar Geri dönüş sürecine kadar eşleri tehcire uğramış ya da orduya alınmış birçok kadına Osmanlı Hükümeti destek vermiştir. Aynı şey çocuklar için de geçerlidir. Babaları tehcir edilmiş, orduya alınmış ya da tüm aileleri tehcir edilmiş çocukları hükümetin himayesine alınmışlardır. Kadın ve çocukların çoğunlukla tehcirin dışında tutuldukları bilinmektedir. Fakat aynı zamanda bunların Müslümanlar tarafından kendi iradeleriyle ya da zorla alındığı da bilinmektedir. Geri dönüş sürecinde yayınlanan kararnameler hassasiyeti sebebiyle sürekli bu durumdan söz etmişlerdir.

Kafilelerin hangi güzergahtan gideceği, toplanma mahallerinin önceden tespiti ve nakilde tren istasyonlarının merkez olarak seçilmesi gibi bütün özellikleriyle Ermeni tehciri, asrın en sistemli yer değiştirme hareketidir diyebiliriz ve zorunlu göç soykırım tanımına hukuken ve fiilen girmemektedir
Akdamar Adası’nın adı tarihe Tecavüz Adası olarak geçmiş ve Ermeni soykırımı yoktur aksine Ermenilerin, Türklere yaptığı katliamlar ve tecavüzler vardır. Ermeni zulmüne ve tecavüzüne uğramamak için intihar eden 7 yaşında Fatma ve 9 yaşında tecavüze uğrayan Gülfaz olmak üzere 50 genç kadın ve kızın Van Gölü nde ölümü göze alması vardır;

Van Valiliği ‘ne 25.1.2024 tarih ve 6382 sayılı kayıt numarası ile kayda alınan dilekçemizin takipçisi olarak ,VAN VALİLİĞİ’nin onurlarını korumak için ölümü seçen kızlarımız ve kadınlarımızı unutmadığımızın göstergesi olarak ‘’İFFET ANITI’’nın açıklanan tarihi gerçekler ışığında hayata geçireceğine ve VAN ‘da Van Gölü kenarında yapılacak ‘’İffet Anıtı’’ temel atma ve açılışı için tekrar Oğuz Çepni Boyu Federasyonu Başkanlığı ve yönetimi ,Milli Aydınlar Ocağı Platformu ve katılımcı Dernekler ile Van’da buluşmayı diliyoruz
04.02.2024
Müş. Av.Emine AYGÖREN H.
Oğuz Çepni Boyu Federasyonu Danışma ve Onur Kurulu Üyesi

Exit mobile version