Bilmiyorum kaçınızın hatıralarında ‘Hayali Küçük Ali’ vardır. Televizyon’un 1968 yılında ülkemize giriş yapması evvelinde bizim perdelerimiz vardı. Kimi zaman sinema, kimi zaman ise Karagöz ve Hacivat karakterlerinin bir çubuk marifeti ile oynatıldığı perde oyunları vardı. İlk okula gittiğimiz senelerde zaman zaman okulda Hayali Küçük Ali adıyla bilinen, asıl adı Mehmet Muhittin Sevilen tarafından, perdede Karagöz ve Hacivat oyunu sergilenir, eğlenerek izlerdik. Mehmet Sevilen 1886 İstanbul doğumlu olduğu bilinir.
İstanbul’un çeşitli semtlerinde sanat icra eden Hayali Ömer efendi, Hayali Memduh efendi, Hayali Arap Cemal, Hayali Sobacı Ömer Efendi, Hayali Serçe Mehmet efendi ve Hayali katip Salih efendi gibi gölge oyunlarında söz sahibi olan ustaları seyreden Muhittin Sevilen, çocukluğunda onlardan ilham almış olduğu bilinir. Onların yanında çıraklık dönemini yaşamış bir gölge sanatçısıdır, Hayali Küçük Ali. Benimde birkaç kez onun gösterilerini izleme fırsatım olmuştu.
Hacivat’la Karagöz gerçekte yaşamış mı , yoksa yaşamamış mı, kesin bir bilgi bilinmemekle birlikte, zamanın sosyal yaşamın bir çok yönlerinin yansıtıldığı bir gösteri sanatı olduğu bilinir.
Rivayet odur ki Orhan Gazi Bursa’yı aldıktan sonra, Orhan Gazi adı ile camii inşaatını Bursa surlarının dışında inşa edilmesini ister. Bu gün Atatürk caddesine yakın bir yerde inşa edilen bu camide, Karagöz demirci ustası, Hacivat ise duvarcı ustası olarak çalışır. Karagöz ve Hacivat çalışma sürecinde verilen molalarda ortaya koydukları oyunlarla çalışan diğer ustaları eğlendirir, bu nedenle inşaat gecikmeye başlar. Bu eğlendirme aslında hem güldürme hem de düşündürme esasına dayanır.
Karagöz oyunda ana karakter olarak görünür. Tedrisat görmemiş, cesur, tepkilerini çabuk açığa vuran , çabuk öfkelenip kavga eden , yalancılığa ve ikiyüzlülüğe tahammülü olmayan gerçekçi bir halk adamıdır. Halk diliyle konuşur. Kelimeleri ters anlar , anladığı şekli ile ters cevap verir. Hacivat ise tam tersi bir karakter sergiler. Asude bir hayatı olan Hacivat sinirlenmez, teskin eden , problemlere çare arayan bir karakter sergiler. İkisinin bu eğlenceli oyunlarını cami inşaatında çalışanlar seyreder, bu nedenle caminin yapımı gecikir.
Yine tevatür odur ki, Orhan Gazi, Hacivat ve Karagöz’e, çalışan işçileri geciktirmemelerini yoksa kellerini alacağını söyler. Ancak huylu huyundan vaz geçemez. Hacivat’la Karagöz oyunlarını icra etmekte devam eder ve cami inşaatı gecikir. Sonunda her ikisi de idam edilir.
Bu gün Çekirge semtine giden yol üzerinde her ikisinin de sembolik figürleri, bir set üzerinde sergilenmektedir.
Bu sanatı devam ettiren Hayali Küçük Ali 1900 yılında İstanbul da, Draman semtinde HIMHIMLI MANDRA adı ile ilk oyununda büyük ilgi çekmiş ve beğeni toplamıştır. Osmanlı döneminde böyle bir sanat icra etmek için özel izinler gerektiğinden , Hayali Küçük Ali’nin, Şehreminin den aldığı icra belgesinde şu ibareler bulunur’’ Mevlana kapı yokuşunda Velet Karabaş Mahallesinde Çarıkhane sokağında 16 numaralı hanede mukim bâlâya , fotoğrafı ilişik Ali Efendiye, edep ve terbiye dairesinde hikaye söylemek, meddahlık yapmak ve hayal oynatmak için müsaade edildiğini bildirir işbu vesika kılındı’’
Mehmet Muhittin Sevilen’i çocukluğumda birkaç kez izlemiştim. Radyo ve Televizyon’da da programlarını izlediğim oldu. Muhittin Sevilen, meddahlık üzerine kitapları da bulunan bir sanatçıdır. Ayrıca Halk Evleri’nde öğretmenlik yapmıştır. Bir çok öğrenciyi yetiştirdiği bilinir.
Hacivat ve Karagözü oyununun özelliğini hiç bozmadan günümüze kadar ulaşmasında büyük katkıları olmuş bir sanatçıdır Hayali Küçük Ali. Hatta hasta yatağında bile sanatı konusunda kasetler doldurup , meddahlık ve Perde oyununun, günümüze kadar ulaşmasında verdiği büyük katkılarını yok sayamayız.
Bütün Oyunlarının sonunda hep Hacivat, bir repliğinde Karagöz’e şöyle söyler,’ Yıktın Perdeyi Eyledin Viran, Varayım Sahibine Haber Vereyim Heman’
Günümüzde yaşadığımız hukuka aykırı olayların merkezinde, ülke yönetiminin olması, ve de milletin gözüne baka baka yapması, sizce bir orta oyununu anımsatmıyor mu? Çubuklara bağlı figürlerin arkasında iki el onları oynatmakta. Kameralara kapalı bir konumda, yerel seçimlerde oy pusulası sıralamasında, hep aynı partinin 1 inci sırada çıkması tesadüf eseri olarak mıdır? Yoksa görülmeyen elin içinde hazır bir topun kasenin içine girip çıkmasını, orta oyun mu olarak seyredeceğiz?
Yüksek Seçim Kurulu tarafından adaylığı kabul edilmiş bulunan bir vatandaşın , Milletin oyu ile VEKİL seçildikten sonra, tutuklu olarak bir yerde alıkonması konusunda, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararı, yerel mahkemenin uygulamaması sizce yine ORTA OYUNU değil mi ?
Durum bu halde statik dururken, Büyük Millet Meclisi Başkanı Yurt Dışında iken, işgüzar Başkan vekili, Saraydan aldığı talimatla, Hatay Millet Vekili Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi teskeresini okutturmasını, MEDDAH‘lık gibi algılandığını düşünmekteyim. Hatay millet vekili ATALAY’ın vekilliğini sona erdirmek için hazırlanan senaryo da, bir orta oyunu mizanseni sezmiyor musunuz?
Hayali Küçük Ali yaşasaydı bu günlerde, oyun sonundaki Hacivat’ın repliğini, meclisteki Başkan Vekilinin yapmış olduğu eylem için nasıl söylerdi : ‘ Yıktın Perdeyi Eyledin Viran , Varayım Anayasayı Yazanlara Haber Vereyim Heman’ diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.