SİYASETTE AYDINLANMAYA EN BÜYÜK RAKİP, KENDİSİ SİYASET OLAN İSLAMDIR

TÜRKİYE’DE SİYASETTE AYDINLANMAYA VE UYGAR OLMAYA KARŞI EN BÜYÜK RAKİP BİZZAT KENDİSİ SİYASET OLAN İSLAMDIR

Türkiye’de siyaset yapacaksanız kendisi zaten siyaset ve siyasi bir güç olan İslam’ı ideolojik ve siyasi olarak karşınıza almak zorundasınız.
Bu konu Atatürk’ten sonra ciddi olarak ele alınmadığı ve mücadele edilmediği için İslam din ve inanç pazarlaması adı altında siyasi olarak büyüdü.

İslamcılık ve islam aynı şeylerdir. Kimse eğip büküp kıvırmasın lafı lütfen. Milleti kavram kargaşasına sokmaya hiç gerek yoktur bu konuda.

Şu anda bu zorba ve sömürücü İslam dininden kopan çok fazla insan var Türkiye’de. Özelliklede eskiden islamcı olan veya İslam dinini kabul etmiş ailelerin çocukları içinde dinden kopma genişliyor Türkiye’de.

Hemde binlerce….

Çünkü çağ dışı bir siyaset (İslam) olan İslam’ın hiç bir derde derman olmadığını ve sorunları katmerli hale getirdiğini dijital çağın çocukları her anlamda hayatın her alanında görüyor ve yaşıyor. Ve kendilerinin günlük olarak içinde bulunduğu Türkiye toplumunda hayatlarına karışan İslam’ın hiç bir üretimi olmadığını, ortaçağdaki rivayetlerle hareket ettiğini, gelişmeyi engellediğini yaşayarak görüyor.

Eğer işte bugün Türkiye’de İslam olgusunu karşınıza almazsanız ve doğru bir şekilde mücadele etmezseniz o zaman RTE’nin İslam dinini ( siyasetini) Türkiye’de en iyi temsil eden kişisi olarak onunla başa çıkamazsınız.

Bu siyasi din düzeni ( İslam) özellikle 1946-1960 arası ve 1971 -2024 arasında emperyalist ABD’nin desteği ile aydınlanmayı önlemek için Türkiye’de böyle kuruldu. Çeşitli adlar altında yönetildi.

Köy Enstitüleri bundan dolayı kapatıldı.

ABD ve Türkiye arasındaki 1946 Kahire eğitim ve kültür anlaşması bundan dolayı yapıldı.

Bizde açıkça İslam’la yani dinle uğraşmayalım vs diyerek bu zorbalık ve ganimetçi İslam düzeniyle hiç mücadele etmedik. Güya iktidara geldiğimizde sorunu çözeceğimizi zannettik. İslam ile mücadeleyi sözde bu nedenle erteledik ve erteledikçede geldik bugünkü rezil duruma.

Milletimizin inancı safsataları ve tecrit olunma korkusuyla hiç uğraşmadık siyasetin bizzat kendisi olan İslam denilen bu korkunç siyasi yapıyla.

Bize karşın ise, Batı aydınlanmacılığı ve Batıda ilerleme esas olarak din ile savaşarak, dini gerileterek, dine bedel ödeterek ve bedel ödeyerek oldu.

Bugünde Batılılar bizden kat kat güçlüler ve fersah fersah ilerdeler bu yüzden.

Kendimizi din konusunda tabular yaratarak kandırmayalım.

Kişilerin inancı kişiye aittir ilke olarak evet.

Ama islam yıkıcı bir kurumlaşma ve öldürücü bir siyasettir.

Dünyadaki en tehlikeli üç semavi dinden biridir.
Ülkemizde de en yaygın olan bir dindir.

Ülkemizdeki sorunda bundan kaynaklanmaktadır potansiyel olarakta zaten. Ülkemiz İslam’ın yoğun bir şekilde tehdidi altındadır.

Türkiye’de ki siyasette İslam heryerde karşınızdadır. Ve bugün hemen hemen her alanda herkezin en büyük rakibidir.

Bugün bu yüzden İslam dini ile mücadele etmeyenler ve bunu göze alamayanlar, işte bugün İslam’ın izin verdiği kadar siyaset yapıyorlar zaten.

Aynen evet aynen bugün Türkiye’de
siyaset alanı İslamın izin verdiği kadar .. yürüyor, hayatın her alanında ve siyasette… İslam vıcık vıcık karşımıza çıkıyor.

Bugünün Türkiye’sinde İslam her şeye doğrudan el atıyor, yaşamı kısıtlıyor, insanların özgürlüğünü ve sorgulamasını, düşünmesini, özgürce yorumlamasını elinden alıyor sokakta, iş yerinde ve evde.

İşte bu yüzden İslam, Türkiye’nin en büyük ve temel sorunlarından biridir.
Baş tehlikelerden biridir.

Ve bu yüzden İslam, Türkiye’de hayatın her alanında, mutlaka yenilmesi gereken en önemli bir rakiptir.

Bu sorunu çözmek ise, aynen Batı’da olduğu gibi milletin aydınlanması için, korkusuzca, tavizsiz, ilkeli, ideolojik ve siyasi mücadele verilmesi gerekmektedir..

Başka türlü İslam’ı kontrol altına alacağız diye başka yollar deneyenlerin bu dine karşı hiç bir şansı yoktur.

Tek şans, İslam’ı bir inanç değil, bir siyaset olarak görüp onunla ilkeli mücadeleyi programa koyup fiilen uygulamaktır.

Buda sadece laiklik ilkesini benimseyerek ve uygulamasını yaparak olmaz.

İslama karşı ideolojik ve siyasi mücadelede laiklik yetersizdir.

Çünkü laiklik sadece akılcılığı, din ve vicdan hürriyetini kapsar, ama islama karşı çıkmaz.

Bu aradaki farkı iyi bilmek ve ona göre İslama karşı farklı bir aydınlanma hareketi yaratmak lazımdır.

Buda gerçek aydın insanların, bilinçli bir şekilde uygarlığı benimseyenlerin, deist ve ateistlerin , gerçekten Türkiye’de açıkça örgütlenmesi ve milleti İslam’a karşı seferber etmesi ve doğru bir şekilde hiç yalpalamadan iktidara gelmesi ile olacaktır.

Sefa Yürükel

Türkiye’de siyaset yapacaksanız kendisi zaten siyaset ve siyasi bir güç olan İslam’ı ideolojik ve siyasi olarak karşınıza almak zorundasınız.Bu konu Atatürk’ten sonra ciddi olarak ele alınmadığı ve mücadele edilmediği için İslam din ve inanç pazarlaması adı altında siyasi olarak büyüdü. - sefa yurukel

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir