İsrail ve Hamas’ın işlemiş oldukları soykırımı suçlarının yargılanması gereken doğru makam Uluslararası Ceza mahkemesi (UCM) olmalı, Uluslararası Adalet Divanı (UAD) değil. Hatta, daha önce Filistin devletinin şikayeti üzerine o zamanki UCM Savcısı Fatou Bensouda’nın Filistin ile ilgili dava açma yetkisi sorusuna UCM 5 Şubat 2021 tarihinde savcının Filistin’de işlendiği iddia edilen muhtemel savaş suçları konusunda dava açmaya yetkisi olduğuna karar vermişti ( https://www.reuters.com/article/idUSKBN2A52CV/ ).
2021 yılında Savcı Bensouda “Doğu Kudüs dahil Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde Filistinli ve İsrailli aktörler tarafından savaş suçları işlendi veya işleniyor” diye iddia ederek soruşturma başlatmıştı ( https://www.icc-cpi.int/news/statement-icc-prosecutor-fatou-bensouda-conclusion-preliminary-examination-situation-palestine ).
O tarihten bu yana UCM’ye Filistin ile ilgili birçok resmi şikayet daha yapılmış bulunuyor. Bazı örnekler:
6 Aralık 2022 tarihinde Filistinli muhabir Shireen Abu Akleh’in İsrail askerleri tarafından öldürülmesinin ardından Al Jazeera Medya Ağı tarafından verilen şikayet dilekçesi ( https://www.aljazeera.com/news/2022/12/6/al-jazeera-takes-the-killing-of-shireen-abu-akleh-to-the-icc )
8 Kasım 2023 tarihinde insan hakları örgütleri Al-Haq, Al Mezan ve Filistin İnsan Hakları Merkezi tarafından verilen şikayet dilekçesi ( https://www.aljazeera.com/news/2023/11/9/three-rights-groups-file-icc-lawsuit-against-israel-over-gaza-genocide#:~:text=Three%20Palestinian%20rights%20groups%20have,arrest%20warrants%20for%20Israeli%20leaders. )
9 Kasım 2023 tarihinde Filistinli mağdurların UCM nezdindeki temsilcisi Gilles Devers, beraberindeki 4 kişilik delegasyonla UCM Savcılığına verdikleri şikayet dilekçesi ( https://www.aa.com.tr/tr/dunya/filistinli-magdurlarin-avukatlari-israilin-gazzedeki-soykirimini-ucmye-sikayet-etti/3049016 )
23 Kasım 2023 tarihinde İstanbul 2 No’lu Barosu Başkanı Yasin Şamlı ve 15 avukat tarafından , Türkiye’den ve çok sayıda ülkeden avukatların imzaladığı İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırıma ilişkin İsrail hakkında soruşturma açılması için Hollanda’nın Lahey kentinde kendileri tarafından bizzat UCM’ye verilen dilekçe ( https://www.sabah.com.tr/gundem/2023/11/25/turk-avukatlar-filistin-icin-laheyde )
24 Kasım 2023 tarihinde Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu’nun İsrail’in işlemiş olduğu suçlarla ilgili UCM’e başvuruda bulunması ( https://www.hukukihaber.net/tbb-israilin-islemis-oldugu-suclarla-ilgili-uluslararasi-ceza-mahkemesine-basvurdu ), vs., vs.
Bu kadar başvuruya rağmen iki yılı aşkın bir süredir Uluslararası Ceza mahkemesi’nin (UCM) niye harekete geçmemiş olmasının sanırım başlıca nedenlerinden biri, daha önce UCM Savcı görevini yürüten Gambia Afrika kökenli Fatou Bensouda’nın görev süresinin 15 Haziran 2021 tarihinde sona ermiş olması. Yerine seçilen UCM Savcısı Karim Khan’ın ise kanımca Batı’nın bu konudaki tutumunu benimsemiş bir İngiliz avukatı olup bu nedenle Filistin konusunda bilhassa yavaş hareket ediyor olması.
Şimdiye kadar İsrail her iki yargı makamını da tanımayı reddetmiş bulunuyordu. Uluslararası Adalet Divanında (UAD) birdenbire kendini savunmaya razı olmasının birkaç nedeni olabilir ( https://www.jpost.com/israel-news/article-780488 ):
1- İsrail, Birleşmiş Milletler Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesini (Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide) 9 Mart 1950 tarihinde imzalamış bulunmakta. Bu husus ve Uluslararası Adalet Divanının (UAD) BM kapsamında olması nedeni ile soykırımı konusunda, 2004’de Batı Şeria duvarı ile ilgili daha önceki UAD davasında olduğu gibi İsrail’in UAD’nin ülkesi üzerinde yetkisi olmadığını iddia etmesi daha zor.
2- Eğer 2004 yılında UAD tarafından yargılanan Batı Şeria duvarı davasına İsrail katılmış olsaydı belki farklı karar verilmiş olabileceği düşüncesi.
3- İsrail’in 22.000’den fazla Filistinliyi öldürmüş olmasından dolayı UAD tarafından soykırımı işlemiş olmaktan suçlu bulunmasının ABD ve AB’deki itibarına önceki çatışmalara nazaran daha kalıcı zarar verebileceği olasılığından endişe duyması.
4- Uluslararası Adalet Divanı (UAD) İsrail karşıtı karar verse bile yaptırım uygulama yetkisi bulunmaması. Halbuki Uluslararası Ceza mahkemesinin (UCM), Putin ile ilgili yaptığı gibi, uluslararası tutuklama kararı verme yetkisi bulunuyor olması.
Bakalım netice ne gösterecek.
Enis Pınar