KUR’AN’ın Arapça inme sebebini açıklayan Ayetler!
Asırlardır Arapça okuma-okutulma dayatma zulmü ile insanlar KUR’AN’ın söylediklerini anlamak özgürlüğünden
yoksun bırakılmışlardır.
KUR’AN’ın anlaşılmasını engelleyip
konuşulan, yazılan insanlararası iletişim amaçlı Arapça lisanını kutsallaştırarak; dile,
Arapça diline taptırmışlardır!
Amaçları;
KUR’AN bilinmesin,
TANRI uyarıları ile
bilinçler, gözler açılmasın,
insanlar özgürleş(e)mesin ki
kula kulluk;
emperyalizm, kapitalizm, faşizm, teokrasi gibi sömürü zulüm sistemlerine, dinci rejimlere,
din saltanatlarına
kölelik kolay olsun!
Kutsal olan indiği dil-Arapça değil; Mesajının kendisi,
KUR’AN öğütleri,
TANRI SÖZLERİ,
Sözün Söyledikleri, verdiği BİLGİler,
Söylemek istedikleri, anlattıkları!
Tüm dillerin sahibi TANRI ve
her peygamberine içinde yaşadığı toplumun diliyle Kitap indirmiş,
her peygamber toplumuyla aynı dili konuşuyor, kitaplar da aynı dilde!
Musa-Tevrat İbranice,
İsa-İncil Aramice gibi…
(İbrahim,4)”Biz, görevlendirdiğimiz her resul-elçiye, ayetlerimizi kendi milletinin ana diliyle gönderdik ki halkı, (Allah’ın buyruklarını)-elçilerin tebliğ ettikleri ayetleri anlayabilsin.”
(Ahkaf,12)”Biz Kur’an’dan önce, Musa’ya, (İbranice olarak) Kitabı-Tevrat’ı bir yol gösterici ve bir rahmet olarak indirmiştik. Bu Kur’an’ı da, Arapça-Arap diliyle indirdik ki ortak koşucu Araplar-insanlar-zulmedenler uyansınlar ve güzel davrananlara da müjde olsun diye.”
Geçmiş tüm ilâhi kitap orjinalleri inananlar tarafından korunmadığından, din satıcıları tarafından para karşılığı tahrifle satıldığından-tâbir KUR’AN’ındır-;
(Âli İmran,187)” Allah, geçmişte kendilerine kitap verilenlerden: ‘Onu(n hükümlerini)-Kitaptakileri insanlara açıklayacaksınız ve ondan hiçbir şeyi gizlemeyeceksiniz!’ diye sağlam bir söz almıştı. Ama onlar (antlaşmayı hiçe sayarak) sözlerini kulak ardı etmişler-kitaptakileri gizlediler, kendi sözlerini kitaptan diye açıkladılar-onu küçük bir kazanç karşılığı (mal, servet, şan, şöhret gibi dünyalıklarla) değiştirmişlerdi.”
Kitapların sonuncusu KUR’AN, TANRI sistemi korumasındadır, orijinal metne bir harf dahi eklen(e)memiştir!
(Hicr,9)”Kuşkusuz zikri-Kur’an’ı Biz, gerçekten biz indirdik ve onu koruyacak da elbette Biziz.”
(Nahl,103)”Andolsun ki biz, ortak koşucuların, Kur’an’ı ona-Muhammed’e bir insan öğretiyor’ dediklerini-dedikodularını elbette biliyoruz. İma ettikleri-öğrettiğini söyledikleri kişinin dili Arapça değildir-yabancıdır (Rumcadır). Muhammed’in dili Arapçadır ve gönderdiğimiz ayetler de apaçık Arapça bir dildir-bu Kur’an ise gayet açık bir Arapçadır.”
*Cemal Külünkoğlu: ‘İnkârcılardan bazıları Kur’an’a, ümmî yani daha önce vahye muhatap olmayan, önceki ilahi kitaplar üzerinde çalışma yapmamış, kutsal kitapları okumamış bir peygamberin ‘uydurmaları’ gözüyle bakarken, bazıları da Rum ve Hıristiyan olan, Arapça bilmeyen bir köle tarafından öğretildiğini düşünüyordu.’
(Şuara,198,199)”Kur’an’ı Arapça değil de, yabancı bir dilde indirseydik ve Kur’an ayetlerini ortak koşucu Araplara, yabancı bir dille anlatsaydın, anlamadıkları için, ona itiraz edeceklerdi-yabancı (ana dili Arapça olmayan) birisine indirseydik de bunu onlara o okusaydı, yine ona iman etmezlerdi.”
(Meryem,97)”Ey Resul-Muhammed! Biz, Allah’a ortak koşmaktan sakınanları Kur’an ile müjdeleyesin, inat eden bir topluluğu-ortak koşucu Arapları-insanları uyarman için, senin dilinle (Arapça indirip) kolaylaştırdık.”
(Yusuf,2)”Ey Muhammed! Biz sana bu Kitabı, diliniz Arapça olduğu için anlayasınız diye, Arapça bir Kur’an olarak indirdik-aklınızı işleterek belki onu kavrayıp özümsersiniz.”
(Fussilet,44)”Eğer biz Kur’an’ı (onların konuştuğu Arapça dışında) başka bir dille indirseydik, ortak koşucu Araplar: ‘Onun ayetlerinin (Arapça olarak) genişçe açıklanması gerekmez miydi? Başka dilde bir kitap, Arap bir peygamber ve muhatapları-Arab’a yabancı dilde bir kitap olur mu?’ diyeceklerdi.”
(Şuara,193-195)”Ey Muhammed! Uyaran nebilerden olman için indirilen o ruh-ul emin’i-güvenilir vahyi, senin kalbine ana dilin olan açık ve anlaşılır-apaçık bir Arapça ile indirdik ki dili Arapça olan halkını ruh-ul emin-güvenilir vahiy ile uyarasın diye.”
*Mustafa Sağ: ‘Lisan toplumsal bir olgudur, iletişime aracılık eder. Kelam kelimesi, anlamı olan bir vahiy’dir. Allah’a izafe edildiği için kelamullah’tır. Allah, Kendisine ait kelam’ı, insana ait bir lisan vasıtasıyla beşer seviyesinde indirmiştir. Kur’an, ‘Lisanullah’ değil, ‘Kelamullah(Tevbe,6)’ dır.
Son peygamber Muhammed’in dili Arapça olduğu için, Allah, kelamını Vahye ilk muhatap Araplar anlasın diye, Arapça olarak indirmiştir. Allah kelamı-Kur’an, Araplar için gelmiş bir kitap olmayıp, tüm insanlığa gönderildiği-evrensel olduğundan, her toplumun bilim adamları, Arapça olan Kur’an’ın lafzını-Allah kelamını, kendi toplumlarının dilleriyle ifade edeceklerdir.’
(Ta Ha,113)”Ey Muhammed! Halkının dili Arapça olduğu için, Biz bu Kur’an’ı sana Arapça olarak-onu (insanlar anlasın diye) Arapça bir Kur’an olarak indirdik.”
(Zümer,28)”Biz onu, Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar (anlamakta zorluk çekmesinler) diye hiçbir eğriliği bulunmayan Arapça bir Kur’an olarak indirdik.”
(Fussilet,3)”(Bu öyle bir) Kitaptır ki, (taşıdığı) mesajlar, (aklını işleterek) anlama ve kavrama yeteneğini kullanan (her) bir topluluk için ayetleri belli bir sistem dahilinde dizilmiş Arapça bir hitap-Arapça bir Kur’an olarak, ayetleri açıklanmış bir kitaptır-apaçık beyan edilmiştir.”
(Zuhruf,2,3,4)”(Gerçekleri) apaçık (gösteren) Kitab’a andolsun ki, aklınızı kullanarak iyice anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur’an yaptık-dili Arapça olan halk anlasınlar, düşünsünler diye, bu kitabı Arapça bir Kur’an kıldık. Kuşkusuz lafzı Arapça olan bu Kur’an’ın içeriği, yanımızda bulunan yüce ve çok hikmetli ana kitaptandır-katımızda bulunan bütün vahiylerin kaynağından çıkmıştır. Tüm insanlık içindir.”
KUR’AN Türkçe çeviri kaynaklar:
Cemal Külünkoğlu
Mustafa Sağ