Her taraftan işgal altında bir Anadolu, halk aç, yoksul, okuma yazma oranı neredeyse yok gibi. Memleket borç batağında, ordusu dağıtılmış, silahları ellerinden alınmış, iç ihanetler dizboyu, devletin başındakiler kendilerini düşünmekte, kimleri İngiliz, kimileri Amerika mandalıcığı hayali ve beklentisi içindeler.
Memleketin birçok yerinde zararlı cemiyetler (Rum Pontus) gibi, Ermeniler gibi isyan ve katliam yapmaktalar. Kars, Erzurum ve Ağrıda 20 bin civarında insanımızı okul, cami ve samanlık gibi yerlere doldurup katliam yapmışlardır.
Her taraf harap ve bitap vaziyette olup bulaşıcı hastalık ve açlık zirvede.
İngiltere Başbakanına büyük silah ve teknolojik gücünüze rağmen neden yenildiniz diye soruyorlar.
Biz dünyada ikiyüz, üçyüz senede bir gelen dahiye; bu dahi neyazık ki Türkiye’ye nasip olan Dahi Mustafa Kemal’e yenildik cevabını veriyor.
Ulu Önder Mustafa Kemal herkes gibi elbette bir faniydi.
Fakat onu “ölümsüz” kılan şey fikirleri ve bırakmış olduğu eserleridir. Bıraktığı eserler ve ileriye sürdükleri fikirler de sadece ait olduğu zamana bağlı kalmamış hep geleceğe dönük olmuştur.
“Yurtta barış, cihanda barış” diyerek dünya çapında geleceğin barış temellerini atmıştır.
Dünün düşmanı ile kavgasını sürdürmemiş. Yenmiş, hakkettikleri cevabı vermiş, ama barış için ilk hamleyi yine kendisi yapmıştır.
Yunanistan’ı perişan ederek kovmuş, denize dökmüş ama akabinde Yunanistan Başbakanı Venizelos ile barış masasına oturmuştur.
Emeğin kutsallığını ilke edinmiştir. Gerçek üretimi yapan çiftçileri, köylüleri kastederek ” Köylü milletin efendisidir” sözünü bilinçli olarak söylemiştir.
Halkına, milletine gerçekten inanmış ve güvenmiştir.
Bu inanç ve güvenin etkisi ile
“Bir Türk Cihana bedeldir” demiştir.
Bir başka sözünde “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” diyor.
Her şeyin çözümünü eğitime ve bilime bağlamıştır.
“Öğretmenler yeni nesil sizin eserinizdir” sözünü söyleyerek öğretmene inanıp güvenmiştir.
Bir veciz sözünde “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” demiştir.
Gençlere ve gençliğe ayrı bir önem vermiştir. Bu nedenle “Cumhuriyeti” gençlere emanet etmiştir.
Ulu Önder, yalanla, dolanla kendisini dün olduğu gibi bugünde istismara kalkarak yakıştırmalar yapan, kendisini dinsiz olmakla suçlayanlara ve din tacirlerine de hak ettikleri cevabı “Türk Milleti daha dindar olmalıdır. Yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum.
Dinime bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna öyle inanıyorum” sözü ile vermiştir.
Kadınlara da ayrı bir önem vermiştir. Kanıtı ise birinci mecliste 18 kadın parlamenter mevcut idi.
Atatürk ” yaşadığı dönemle kıyaslamak gerekir.
O dönemde kimsenin hayal dahi edemeyeceği her şeyin en iyisini ve güzelini vermeye çalışmış ve vermiştir.
Diktatörlüğü asla kabul etmeyen Atatürk, çağın demokrasi oyasını örmüş ve sağlıklı temeller atmıştır.
Atatürk aynı zamanda ezilmiş ve geri kalmış devletler içinde örnek alınıp kurtarıcı olmuştur.
Örneğin Cezayir gibi.
29 Ekim 1923 bir tarih yazılarak “Cumhuriyet” ilan edilmiştir.
O günün şartlarında imkansız basarılmiştır.
Dilde devrim yapılarak Latin harflerine geçilmiş.
Kılık kıyafetde devrim yapilmış.
Ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel boyutlarda beklenenin üzerinde başarılara imza atılmıştır.
15 yıl içinde elli civarinda fabrika yapılmıştır.
Bir tek şeye ihtiyacımız vardır, Atatürk devrimciliğini ve milliyetçiliğini yeniden alevlendirmek gerekiyor.
Atatürk demek gelecek ve çağdaşlık demektir.
Türkiye Azerbaycan Dernekleri Federasyonu
Kurucu ve Onursal Başkanı ve Kocaeli Haydar Aliyev Kültür Evi Yönetim Kurulu Başkanı Bilal Dündar
BİLAL DÜNDAR / TURKISHFORUM – ABDULLAH TÜRER YENER
Yazıları posta kutunda oku