İranlı Xin liderinin Metsamor yalanı – Tahran ve İran’ın “helal” işlemi – SHARH
Ermenistan’ın Metsamor Atom Santrali’nin (AES) işletilmesi bölgenin ekolojisine zarar veriyor. Azerbaycan, Türkiye, İran ve Gürcistan’dan uzmanlar defalarca açıklamalar yaptılar.
İran Dışişleri Bakanı Hüşan Emir Abdullahiyan ise bu kez atomik, ekolojik ve ekolojik konularda uzman olarak konuştu ve Metsamor AES’in Aras Nehri’ni radyoaktif maddelerle kirlettiğine dair haberlerin yanlış olduğunu vurguladı. Konuyla ilgili bir parlamento sorusunu yanıtlarken, İran Atom Enerjisi Örgütü’nün teknik ve tanıdık bir raporuna göre, Metsamor AES’in kirlenmeye neden olmaktan çıkarıldığını söyledi.
Bakanın güveninin nedeni nedir? İran Atom Enerjisi Kurumu’nun çalışmalarının uluslararası kurumlar tarafından kabul edilebilir görülmediğini belirtmek gerekir. Aksi takdirde, ülkenin atomik-nükleer alanlardaki çalışmaları hakkında hiçbir şüphe olmazdı. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı yıllardır İran’ın nükleer alandaki faaliyetlerinin şeffaf olmadığını söylüyor. Bu ve diğer nedenlerden dolayı, Terhan hükümetinin ilgili kurumu güvenilir bir kaynak olarak kabul edilmemektedir, bu nedenle bu tür konulardaki raporunun bölgeyi değerlendirmesi imkansızdır.
Bu arada, İran’ın atom nükleer tesislerinde kullanılan radyoaktif atıkların yeri konusunda şeffaflık yok. Yerel uzmanlar, atıkların Güney Azerbaycan’ın Erdebil vilayetinde bir kutuya gömüldüğünü ve bunun bölgedeki kanser hastalarının sayısında artışa neden olduğunu belirtiyor.
İran normalde Ermenistan’ı ekolojik meselede savunuyor. Daha önce, Zanzibar’ın Bakır-Molibden kombinasyonunun, kirli suyu Araz’ın kolları aracılığıyla nehre boşalttığı söyleniyordu. O sırada Tahran yetkilileri bu ekolojik suçu örtbas etti.
Çünkü İran, Zagreb’de bir bakır katot geri dönüşüm tesisi kurma olasılığını düşünüyor. Bu bağlamda, Ermenistan Ekonomi Bakan Yardımcısı Narek Teryan ile İran’ın Elvand Madencilik ve Mineral Endüstrileri Yönetim Kurulu Başkanı Mohamed Rza Miza arasında da bir görüşme yapıldı. Bu bağlamda, Metsamor AES’in Araz’ı radyoaktif atıklarla kirlettiği yönündeki haberlere ilk itiraz eden İran hükümeti değil.
İran’ın enerji uzmanları ise istasyon ile Aras Nehri arasında çok mesafe olduğu yönündeki uygunsuz iddialarla trajediyi gizlemeye çalışıyor. Bununla birlikte, sorun doğrudan radyoaktif atık akışından doğrudan Araza’ya gitmiyor. Bölge yaklaşık 25 mil [40 km] uzunluğunda yer alır ve Karasu Nehri’nden akar. Araz’ın sol koludur. Bu bağlamda, İranlı “uzmanların” Araz ve Metsamor’u birbirine bağlayan bir “su” olmadığı sonucuna varmak yanlıştır.
Öte yandan, bu AES radyoaktif atıkların kullanıldığı yer hakkında kamuya açık bilgiler şeffaf olarak kabul edilmemektedir.
Ermenistan, Metsamor AES kullanımı sırasında Rusya’daki kirli nükleer yakıtı temizlemeyi planlıyor. Şu anda Gürcistan üzerinden Rusya’ya taşınan radyoaktif maddeler konusu tartışılıyor. İstasyon 40 yıldan fazla bir süredir sömürülüyor. Ermenistan’ın elektrik ihtiyacının yüzde 40’ını üretiyor. Atıkların Gürcistan’dan Rusya’ya taşınması konusu günlük olarak yapıldı. Ancak daha sonra bölge halkı bilgilendirilmedi.
Metsamor’un zarar verici faaliyetleri hakkında da çok sayıda gerçek var. Ancak asıl soru şu: Emir Hüseyin Abdullahiyan neden İran Atom Enerjisi Ajansı’nın yalanlarını yayıyor? Resmi bir ajans raporuna dayandığını iddia etmek mümkündür. Ama mesele bununla bitmiyor. Bakanın yanıtının başka yönler tarafından siyasi olarak motive edilmiş olması mümkündür. Abdullahiyan’ın böylece İran’ın nükleer faaliyetleri için bölgesel destek kazandığı sonucuna varıyor. Dolayısıyla bugün İran, Ermenistan’ın AES alanındaki şeffaf faaliyetlerini savunuyor ve yarın karşı tarafın kendisine bu yönde yardım edeceğini umuyor.
Ana konulardan biri, İran ile Ermenistan arasındaki doğal gaz ve elektrik alışverişidir. Başka bir deyişle Tahran, İran’a elektrikle karşıladığı “mavi yakıt” veriyor. Ve geçen yılın sonunda, taraflar borsanın hacmini üç katına çıkarma niyetlerini bile açıkladılar.
İran’ın Ermenistan Büyükelçisi Mehdi Subhani, Civilnet’e verdiği röportajda, iki ülke arasındaki “Elektrik Karşılığı Gaz” programının hacmini artırabileceklerini söyledi.
Bu nedenle, bakanın resmi kurum tarafından hazırlanan sahte bir rapora dayanarak yaptığı açıklama, “değişimi” haklı çıkarmaktı. Başka bir deyişle, İran hükümeti bölgesel ekolojik trajediyi hesaba katmadan “helal gaz” verdi ve yerine “helal ışık” koyuyor. Bu “helal” işlem fonundaki bölgedeki yaklaşık 30 milyon insanın sağlığı İran rejimi için önemli değil.
https://report.az/analitika/ TURKISHFORUM – ABDULLAH TÜRER YENER
Yazıları posta kutunda oku