J.G.ARSLAN Hanım “CKD Tüzüğünde nato ya hayir mi yaziyor?…anlamadım.” diye yazmış ve ardına da eklemiş “ Ayrica vatan partisi benim ilgi alanının dışında bir parti..” demekte.
CKD’nin tüzüğünde NATO’ya hayır yazmaz. Ancak tüzüğünün 2.madesinde ne amaçla kurulduğu yer almaktadır. “5 Oca 2024 Cum, 23:28” tarih saatli iletimde CKD’nin Amaç ve İlkeleri ‘ne yer verilmişti. CKD’nin bağ(link)dan da açıp okunabilir.
Ülkemizde çok sayıda kadını örgütü vardır. Bunların bir kısmı Türkiye Cumhuriyeti’ni ve değerlerini tasfiye etmek; sayıları birkaçı geçmeyen Cumhuriyetimizin kuruluş değerlerini kamuya mal etmek için çalışmaktadır.
Değerli tıp insanı Türkan Saylan’ın “ Okumuş kadınların Cumhuriyete borcu vardır” demektedir.
Bu özlü sözüne değer veren okumuş (yurt içinde/dışında) Türk kadınları ülkemizdeki faaliyet gösteren kadın örgütlerinin iyi takip etmek zorunlulukları vardır. Doğru karar vermek için de işin ABD-C’sinin dernek tüzüklerinin incelenmesidir.
Öte yandan [E-Türkiyeyiz Biz]Öbeğinin çok değerli üyeleri gibi bende kimin ülke içi siyasette hangi partiden olduğunu, sempati duyduğunu merak etmiyorum. Niyet okumaya itibar etmem, Yeter ki Cumhuriyet’in 6 okta ifadesini bulan ilkelerine saygılı olunsun. İnsanların her konuda aynı düşüncede olması da zaten beklenmemelidir.
***
J.G.ARSLAN Hanım iletisinde “Ancak NATO dan çıkar çıkmaz Türkiye’nin başına ne geleceği malumdur.
Çıkınca ekmeğine yağ sürülecek,, hemen onlar da Türkiye’ye girecek. Hiç şüphesiz hem de.
O yüzden düşmanını yanında tutmak en akıllıca yöntemdir.” dese de düşman zaten Türkiye’nin içinde.
Emperyalist örgüt OTAN(nato) kurucu devletleri bir ülkeyi silahlı güç olan ordusuyla işgal etmez. O yöntem son çaredir. Biler ki eninde sonunda Viyetnam’da, Afganistan’da ve de Afrika ülkelerinde olduğu gibi büyük insan kayıpları ve maddi yıkımla oradan kaçacaklardır.
Daha ucuz maliyetli iki yöntem uyguladıkları malum.
İlki: Bölgesel vekalet savaşlarını örgütler. Güneybatı Asya’da olduğu gibi…
İkincisi yumuşak gücüyle işgallerini gerçekleştirmenin yollarını arar. Genellikle de bulur.
Şu anda Türkiye’yi OTAN’ın yumuşak gücüyle ve üsleri ile işgal altındadır.
Dönemin siyasilerinin “zafer-mış gibi” Türkiye’yi 1952 yılında içine attıkları OTAN’ın kurucu devletlerinin yumuşak güçlerinin işgali altına girmeye başlamıştır.
Bankaları, sanayi /ticaret şirketleri eliyle tedricen gerçekleştirilen bu işgalin göstergelerinden bir kaçı…
Türkiye’nin yumuşak güç işgali göstergeleri:
* Plansızlık(..bize plan değil pilav lazımcılık ),
* Türkiye’nin dış borcu,
* Bankaların açıkladığı yıllık %400 karlılık,
* Karayolu, havayolu taşımacılığı çıkmazı.
* Enerji bağımlılığı,
* Dışsatımdaki aramal bağımlılığı v.b.
***
İşin bir başka boyutuna da değinilmezse konu eksik kalır.
Tuzu kuru devletlerin eğitim yoluyla ülkelerden devşirdikleri közkamanlar vardır.
Ağacın baltaya “..sapın bendendir” dediği gibi bunlarda genellikle ülke olanaklarıyla okumuşlar içinden çıkmakta. Bilindiği gibi uygun kişiliktekiler sözde bilim adına cazip olanlar sağlanarak emperyalist ülkelere göç ettirilmekte.( Bak : Mustafa Yıldırım’ın Sivil Örümceğin Ağında kitabı)
Yetiştirildikten sonra mazlum devletlere geri yollanmakta ve her kurum, kuruluşuna açık gizli yerleştirilmiş/yerleşmişlerdir. Her kılıkta içimizde yaşamaktadır.(1)
Bunların sayıları siyasi partilerde, devlet organlarında, üniversitelerde, sanayi ve ticari şirketlerinde, NGO’larda sayıları az değil…
Közkamanların ölümüne neden oldukları Prof.Dr.Türkan Saylan’ın dediği gibi okumuşların, özelliklede okumuş kadınların Türkiye Cumhuriyeti’ne borçları vardır. Devleti, milletiyle sorunu olmayanların sevmedikleri şeylerin ülkede gerçekleşmesi onların sorumluluk almaktan kaçınmalarındandır. En çok şikayet edenler de bu vatandaşlar(**) içinden çıkmaktadır.
***
Sn.Demirmen’in “Huyu kötü olan “arşiv”den alıntılar” ile ilgili,05 Ocak 2024 tarihli yazısında Demir Karsan Bey “ABD su anda Türkiye’ye düşmanca davranıyor. Nedeni, TC hükûmetinin son 21 senedir yürüttüğü dış siyasettir.” tümcelerinden konunun yabancısı olanlara “ Vay anasını 1919’dan beri Türkiye Cumhuriyeti’ne düşman sandığımız ABD’nin düşmanlığı kendi kotarıp iktidar yaptığı zihniyet nedeni ile 21 yıldır düşmanmış” dedirtir mi? Dedirtir…!
Bir süper NATO (Gladyo) tertibi ile24 Ocak 1993 sabahında öldürülen Türk aydını Uğur Mumcu’nun” Bütün Yazıları “nda (um:ag Yay.) NATO hakkındaki değerlendirmesi (kendi tümceleriyle):
1- Türkiye NATO’ya emperyalist çıkarlara bekçilik yapması için alındı.
ABD çıkarları uğruna Ortadoğu’ya askeri müdahalede bulunacağı sözünü verdikten sonra NATO’ya kabul edilmişti.
2-NATO Türkiye’yi hiçbir zaman eşit statüde görmedi
ABD, yapay bir komünizm tehlikesini yaratıp Türkiye’yi soğuk savaş koşulları içinde kendi siyasal ve stratejik amaçları için kullandı.
3- NATO Türkiye’de iç istikrarsızlığı örgütledi ve ikiyüzlü davrandı
“Kontrgerilla” kökü ve kaynağı Amerika’da bulunan ve NATO ülkelerinde solcu örgütlenmeleri bastırmak için kurulan silahlı bir örgüttür.
Kıbrıs Barış Harekâtımızdan sonra ASALA terörü icat edilmiş, diplomatlarımıza saldırılar hep NATO üyesi ülkelerde yapılmıştı. Şimdilerde ise PKK yine NATO üyesi ülkelerde örgütlendirilmektedir
4- ABD Türkiye’yi oyaladı ve bağımlı hale getirdi
ABD, sahte bir Sovyet tehdidi üzerinden Türkiye’yi esir aldı.
5- NATO’culuktan kopamayanlar iddialarında tutarsızdır
Emperyalizm, ekonomik siyasal ve askersel öğelere dayanır. Sanayileşmiş uluslar yoksul ulusları, uluslararası ekonomik siyasal ve askersel kuruluşlar aracılığı ile sömürüp baskı altında tutarlar.
6- Türkiye derhal NATO’dan çıkmalıdır
Türkiye’nin yapması gereken iş, ikili anlaşmaların yürürlükten kaldırılması, Amerikan üslerinin Türk denetimine geçmesi ve en kısa zamanda NATO’dan çıkılmasıdır.(1)
Not: Demirmen Bey “Atütürk’ün bu prensibi bu liderler tarafından neden görmezden gelindi? ” dese de düşünceme göre O dedikleri önder olsaydı görülerdi!. Her gördüğüm sakallıya dedem demediğim gibi her parti başkanına da önder(lider) denmesini doğru bulmam! Atatürk’ten sonra Türkiye’de önder çıkmadı!
Efkarı umumiyenin bilgisine arz….
(**) T.C kimliği taşıyanlardan hak ve yükümlülüklerinin bilincinde olanlara “yurttaş”, olmayanlar “vatandaş” demek uygun olur.
(1 ) “BİR ulus kendi içindeki aptal ve hatta muhteris olanlarla baş edebilir. Fakat içerisindeki satılmış ve hainlerle yaşayabilmesi olanaksızdır. Sınırları zorlayan düşman silah ve alemlerini açıkta taşıdığı için daha az tehlikelidir. Fakat bir hain, hain gibi görünmez, kurbanları ile aynı aksanda konuşur, onların çehresine bürünür ve onların argümanlarını kullanarak ulusun politik yapısına nüfuz eder, bütün kapılardan serbestçe geçer, sesi en üst düzey hükümet koridorlarında duyulur, ulusun ruhunu çürütür. Politik yapıya her türlü hastalık bulaştırarak ulusun yaşam gücünü elinden alır. Bir katil daha az korkutucudur.” Çiçero (MÖ 106 – MÖ 43): Romalı büyük devlet adamı, hatip ve düşünür.)
( 2) Uğur Mumcu, Bütün Yazıları, um:ag Yay.,c 39, s.36