Süt ve süt ürünleri yine zamlandı. Peynir fiyatları füze gibi. Artık süt ve peynirin yanına yaklaşılmıyor. Üreticiler kazanamadıklarını söylüyor ve yeni teşvikler bekliyor.
Ulusal Süt Konseyi (USK), çiğ süt tavsiye fiyatının 22 Ocak’tan geçerli olmak üzere, üreticinin eline litre başına net 13,5 lira geçecek şekilde belirlenmesine karar verdi.
Konseyin internet sitesinde yer alan duyuruda, çiğ süt fiyatlarına ilişkin tavsiye fiyatı yer aldı.
Duyuruda, “22 Ocak 2024’ten itibaren geçerli olmak üzere yüzde 3,6 yağ ve yüzde 3,2 protein içeriğine sahip çiğ inek sütü tavsiye satış fiyatı, üreticinin eline litre başına net geçecek şekilde (çiğ süt desteği hariç) 13,5 lira olarak belirlenmiştir.” ifadesi kullanıldı.
Süt fiyatı geçen yılın temmuz ayında 11 lira 50 kuruş olarak belirlenmişti.
Duyuruda, soğutma, nakliye ve diğer cari giderler üretici tarafından karşılandığı takdirde bu giderlerin üreticiye ilave olarak ödeneceği ve baz alınan yağ ve protein oranlarındaki her bir dizyem (0,1’lik değişim) için 20 kuruş fark uygulanacağı kaydedildi.
Süt üreticilerinin sıkıntıları bitmiyor.
Zor şartlarda üretim yapan gerçek üreticilerin, ekstra mali yüklerle daha da zorlandığını belirten Milas Süt Birliği Başkanı Ali İhsan Gezgin, “Milas Süt Birliği olarak Ticaret Borsası’na, tescil ödemesi adı altında yıllık 500 bin liraya yakın para ödemekteyiz. Üretici örgütleri olarak tüm verileri ilgili mercilere bildirirken, üretici örgütleri üzerinden pazarlanan sütte, borsa tescil işlemine gerek olmadığını düşünüyoruz ve bu konuda gerekli düzenlemenin de acilen yapılmasını bekliyoruz.” diye konuştu.
Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkan Vekili ve Milas Süt Birliği Başkanı Ali İhsan Gezgin, hayvancılık ve süt sektöründe son dönemde yaşanan sancılı süreci değerlendirdi.
Küçük aile işletmeciliği yapan üreticilerin, üretim maliyetlerinin artması sebebiyle zor günler geçirdiğini ifade eden Başkan Gezgin, yakın dönemde süt fiyatlarının sabit bir seyir izlemesi, süt fiyatının güncellenmesinin geç yapılması ve buna karşın girdilerdeki artışların devam etmesinin hayvancılık ve süt üretimini sıkıntıya soktuğunu söyledi.
Üretici açısından oldukça sancılı geçen bu sürecin, damızlık değeri yüksek olan hayvanların kesime gitmesiyle sonuçlandığına dikkat çeken Başkan Gezgin, “Geçmiş yıllarda 3 bin 100 Euro’ya yani bugünkü parayla yaklaşık 60 bin liraya mal olan, ithal edilen damızlık düveler, bugün 20-25 bin liraya kesime gitti. Sütten para kazanamayan üreticilerimiz damızlık değeri yüksek hayvanlarını kesime gönderdi. Bu sebeplerle Türkiye hayvancılığı, süt üretimi zarara uğradı.” dedi.
Sütün para ettiği dönemlerde, hayvancılığı ve süt üretimini hobi olarak gören sermaye sahiplerinin uygun kredi ve desteklerle çok büyük çiftlikler kurduğunu hatırlatan Gezgin, “ithal hayvancı” olarak tabir ettiği bu sermaye sahiplerinin, bu zor şartlarda işletmelerini kapatıp sektörden çekildiğini söyledi. “Milas genelinde de aynı, bölgemiz genelinde de, ülkemiz genelinde de mevcut durum böyle… Hobiciler yüzünden hayvancılık ve süt üretiminde arz talep dengesi bozuluyor.” diyen Gezgin, bu dönemde en ağır darbeyi küçük aile işletmelerinin aldığına vurgu yaparak şunları kaydetti:
“Samanın kilosunun 3,5 – 4 liraya çıktığı, yem fiyatlarının her hafta zamlandığı, silajın bin 500 lira olduğu bir dönemde hayvancılık yapmak çok güç. Bu kötü dönemde küçük aile işletmeciliği yapan üreticilerimiz, kendi imkânlarıyla hayvancılık ve süt üretimi yaparak, Türkiye için üretime devam etti. Gerçek üreticiler, sermaye sahipleri gibi üretimi terk etmedi. Üretimin lokomotifi olan küçük aile işletmelerimiz, her zaman söylediğimiz gibi üretimin sigortasıdır. Küçük aile işletmeleri için hayvancılık ve süt üretimi hobi değil, geçim kaynağıdır.”
Açıklamasında örgütlü üretimin altını çizen Gezgin’in açıklamaları ve önerileri şöyle:
“Bugün örgütlü üretimin bir örneği olarak Milas Süt Birliği, 3 bin üyesiyle üretim yapıyor. Emek emek üretilen sütün, değerinde pazarlanmasını sağlıyor. Toplu alımın gücünü kullanarak, üretimdeki bir çok girdiyi uygun fiyatlarda temin edip, üreticilerimize uygun koşullarla sunuyoruz. Örgütlü üretim sayesinde aynı zamanda sütte kayıt dışılığın, vergi kaybının da önüne geçilmesini sağlıyoruz. Ülke hayvancılığının, süt üretiminin sıkıntıya girmemesi için küçük aile işletmelerimizi, üretici örgütlerimizi ve örgütlü üretimi güçlendirmeliyiz. Sektör dışından gelen sermaye sahiplerine verilen uygun kredi, hibe, destekleme gibi imkânlar bu gruplara değil gerçek üreticilere verilmeli.” diyen Gezgin, küçük aile işletmeciliği yapan üreticilerin tedirginliğini ise şu sözlerle dile getirdi: “Korkumuz, bir döngü haline gelen bu durumun devam etmesi… Yani, süt sektörü düzeldiğinde sermaye sahipleri yeniden hayvancılığa, süt üretimine girerse, yüksek bedellerle hayvan ithalatı yapılacak. Daha önceki yıllarda yaşadığımız gibi ithal damızlık düveler, ithalat bedelinin çok çok altında tekrar kesime gidecek. Böylelikle ülkemizin üretimdeki istikrarı bozulacak, ekonomide milli kayıp yaşamak durumunda kalacağız.”
Yazıları posta kutunda oku