BİZ DAHA NELEEER NELEEER GÖRECEĞİZ
İktidar din siyaseti sayesinde saltanatını sürdürmek için tarikatları ve vakıf adı altında din ticareti yapan oluşumları büyütüp besliyor.
Tarikat denilen suç yuvalarında milletin evlatları zehirli çiyanlar ve onların yavruları tarafından ele geçirilip beyinleri yıkanarak kusursuz teröristler haline getiriliyor.
Sonra o beyinsiz teröristlerden bir tanesi caminin içine girip 1 hafta önce iktidarın düzenlediği miting de kullanılan “Kahrolsun İsrail” diyerek sloganını atmaya başlıyor.
Cami imamı camide slogan atılmaz diyerek din teröristi cami dışına çıkarıyor. Cami imamının gözden kaçırdığı detay ise bu tür eylemlerin ilk değil, bu iktidar tarafından normal hale getirilmesi ve hatta kabir başında organize bir şekilde defalarca yapılmış olmasıydı.
Terörist dışarı çıkıp hem imamı hem müezzini boğazlamak amacıyla bıçağını alarak tekrar camiye dönüyor. Bu sırada mesai saatinde görevini yapması gerekirken cami avlusunda oturup namaz kılan polis memuru olayı sadece izlemekle yetiniyor.
Terörist bu eylemini yaparken onu etkisiz hale getirmek cami içindeki cemaate düşüyor. Bu sırada eli kanlı cani katil tekbir getirerek bıçağını rastgele savurmaya devam ediyor.
Din teröristi gözaltına alınarak iki kişiyi öldürmek kastı ile yaralamak suçundan mahkemeye gönderiliyor. Mahkeme yapması gerekeni yaparak terörist hakkında tutukluluk kararı veriyor.
İsmail Küçükkaya sabah haberlerinde bu tutukluluk haberini bir müjde gibi izleyicilere duyurarak doğal olanı yaptıkları için adli makamlara methiyeler dizerek teşekkür ediyor.
Sonrası malum
İktidarı, muhalefeti, esnafı, memuru, işçisi, inananı, inanmayanı herkes kınıyor.
Şimdi şu olayın kronolojik sıralamasına bir bakar mısınız?
Baştan sona skandal ve saçmalık
Trajik ve aynı zamanda trajikomik
Bu din terörist gruplarını besleyip büyütenler belli
Yetiştirip sokaklara salanlar belli
Suçlu belli, kanunlarda bu suçun karşılığı olan ceza belli
Buna rağmen;
Kimileri her zamanki gibi kınım kınım kınıyor
Kimileri kendi oluşumu içinde yaşayan provakotorleri arıyor
Kimileri işini yapmakla yükümlü olan adli makamlara minnet duyguları ile teşekkür ediyor.
Kimileri de Görevi başında işini bırakıp secdeye duran polisi ne görmek nede konuşmak istiyor.
Ve bizler de…
Halen daha bu ülke düze çıkacak diye umut besliyoruz.
Bu ülkenin şirazesi siyasi tarafı halen daha karanlıkta olan 15 Temmuz hain darbe girişiminde kaydı ve bir daha da düzelmedi.
Bu ülkede, Anayasasının 38. maddesinde “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” maddesine rağmen köprüde insanların boğazı kesilerek vahşi cinayetler işlendi.
Bu gün bu yüzden katiller ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşıyorlar.
O katillere siz neden bu insanları yargılanmadan infaz ettiniz, yada sizlere infaz etme yetkisini kim verdi?” diyerek bir hesap sorulmadı. Aksine bu katillere ömür boyu sürecek dokunulmazlıklar ve ayrıcalıklar tanındı.
Ve işte o gün hukuk bitti, adalet öldü.
Ve işte o gün insanlar öldürme yetkisi kazandı
Ve işte o gün sokaklar mahkeme, caniler hüküm veren oldu.
İnanın ki bunlar daha bir şey değil
Bizler bu kafayla gidersek daha neleeer neleeer göreceğiz.
Evlatlarımızı kurban verip arkasından dualar edeceğiz.
Bizler bizi tüketinceye kadar durmayacağız.
Bir yanıt yazın