Cumhuriyet ülkesi
olarak uyandık!?
milli eğitim bakanı,
tarikatlar için STK ve
‘tarikatlarla protokol yapmaya devam edeceğiz’ dedi diye!
Çözüm de;
bakanın suç duyurusu ile
görevden alınması!
Kim? görevden alacak;
göreve getiren zihniyet mi!?
Diyelim alındı!
Kanser hücresi metastazı gibi
tüm ülkeyi sarmış tarikatlar sorunu çözülmüş, bitmiş, tarikatların bataklığı kurutulmuş mu olacak? Yerine gelebilecek binlerce tarikatçısı, dincisi devlet kadrolarında!
Asker gibi hazırolda komut bekliyor; onları ne yapacağız?!
Üstelik en radikal dincisi
iktidar ortağı, iktidarda!
Daha ötesi var mı?!
Yerin altında hiç durmadan çalışan dinci yapılanmalar artık
ülkenin tüm parasal kaynaklarını,
iktidarı, gücü ele geçirdiklerinden;
düşüncelerini de, eylemlerini de, kendilerini de saklama gereği duymuyorlar, olan sadece bu!
Ve o kadar çoklar ki;
diyanet ve özellikle diyanet vakfı(!?), tarikatlar, cemaatler,
mezhepçi vakıflar-dernekler, tasavvufçu dergâhlar,
sakal, cüppe, sarıktan oluşmuş hacılar, hocalar, cinciler, büyücüler, muskacılar, falcılar,….
Bilimsel olduğunu iddia eden gökyüzü falcılarını ve gizem-sır merak sömürüsü yapan kahinleri de, inancı paraya çevirenlere dahil edersek, dipsiz derin, karanlık kuyu!
Başta diyanet ve tarikatlar inanılmaz bir örgütlenme ile;
çocukları kuran kurslarında,
gençleri üniversitelerde,
okullar, yurtlar, dernek, vakıflarda,
kadınları sohbet toplantılarında, evlerde, el işi, beceri kurslarında,
parasal kazanç, elden satış sistemlerinde(?),
yaşlıları, emeklileri, tv programlarında,
câmilerde,
‘Kur’an-Allah’ başlıklı,
iftira-yalan dolu peygamberin sünneti-hadisi(?!) dinci söylemleriyle kendilerine kullar ve din kullanan siyasilere de bilinçsiz seçmen kitlesi yarattılar!
Maaşlarını halkın alın terinden alan, Cumhuriyet ilkelerine bağlılık, laiklik yemini edenler;
sürekli başörtüsü ile
bilgisizce uğraşırken,
başları örten arka plan zihniyetin,
koskocaman bir dinci yapılanmanın çok tehlikeli bir Cumhuriyet, devrim
karşıtı ordu haline geldiğini
belli ki işlerine gelmediğinden görmediler.
Canla-başla çalıştıkları bir tek konu vardı; seçimler!
Seçim çalışmaları da;
her dâim gizli-saklı,
çıkarı tarafında olanlara toptan oy pazarlayan toprak ağaları, aşiret reisleri, terör örgütü uzantısı,
etnik köken mazlumunu kullanan siyasilerle işbirliği!
Kadın-çocuk haklarını yok sayarak, eğitimi engelleyerek cehalet üreten, büyük oy kitlelerine sahip(!), temellerinde esas radikal dincilik de olan bölücülerle işbirliği!
(Nisa,114)”Gizli toplantı-toplanmaların-görüşmelerin ve konuşmaların çoğunda hayır-iyilik yoktur-faydasızdır. Yalnız, muhtaçlara yardım etmeyi veya güzel bir iş yapmayı ya da insanlar arasını düzeltmeyi amaçlayanların ki hariç-barışı sağlamayı teşvik edenler müstesna.”
(Mücadele,10)”(Meşru konularda olmayan) kulis ve toplantılar-gizlilik içinde(art niyetli olarak) yapılan görüşmeler şeytancadır-şeytanın telkin ettiği davranışlardır.”
Çıkarından ötesini görmeyen,
oy-koltuk hesabı ile hareket eden ve
kontrolü altında-kölesi olduğu
terör örgütü-tarikat-sermaye bağlantılı olanlarla;
en başta Laiklik,
Cumhuriyet ve değerleri korunmaz,
amaç millete hizmet olmaz,
haklara ulaşılmaz,
yasalar uygulanmaz,
adalet sağlanmazmış.
Acı tecrübelerle
yaşayarak öğreniyoruz.
Artık tarikatlara dokunan
kurgu dizilere bile izin yok!
Bu çok büyük ve organize kötülük ile yıllardır tek başına mücadele edenler teker teker linç edilirken, tarikatlarda tecavüz, küçücük kız çocuklarının evliliği, kadınlara zulüm, öldürme davalarında,
konserlere, festivallere, içkiye, giyinmeye, özgür yaşama yasaklar, baskılar, dayatmalar olduğunda hep sustuk!
‘Susma, sustukça sıra sana gelecek’ ne doğru bir slogan!
Hepimize tek tek sıra geliyor!
Ülkenin parasal kaynaklarına zulümle el koyduklarından;
bizler de haklarımızdan yoksun bırakılmışlar, ekonomik olarak yoksul hale gelmişler, sanat, bilim, eğitim harcamalarını kısarak yozlaşanlar olarak
sırası gelmişler oluyoruz!
Bu gidiş, bu sıralanma hâli
tarikatları koruyan, kollayan, destekleyen, iktidarda tutana, nemalanana, sermayedara
gelene kadar belli ki sürecek!
Hiç şüphesiz onlara da sıra gelecek;
onların da canı yandığında ise,
Özgürlüğün dehası Atatürk’ün, ‘kimsesizlerin kimsesi’ dediği Cumhuriyet kazanımları,
Cumhuriyet değerleri ve
en önemlisi kimsesizler
çok büyük zarar görmüş olacak!
Yeni yeni toplu bildiriler imzalanıyor, sesler yükseltiyor!
Bildirileri, bildirimleri geçelim; çözüme gelelim!
Ve çözüm; BİLGİ’de!
Sistemin anayasası olan KUR’AN, KUR’AN bilgisinde; cesarette!
(Haşr,13,14)”İkiyüzlüler, Allah’tan daha çok sizden korkuyorlar. Çünkü onlar anlayışsız, korkak bir topluluktur.
İkiyüzlüler toplu halde, açıkça sizin karşınıza çıkıp savaşamazlar-ancak korumalar arkasından-duvarlar arkasında sizinle savaşabilirler. Onların kendi içlerinde şiddetli kavgalar-anlaşmazlıklar-derin ayrılıklar-rekabet vardır-aralarındaki düşmanlık had safhadadır. Siz onları birlik ve beraberlik içinde sanırsınız, içten param parçadırlar-kalpleri ayrı ayrı amaçlar için çarpar. Çünkü onlar, akıllarını işletmeyen-kullanmayan bir topluluktur.”
Çözüm, KUR’AN bilgisi;
özgürlükten, haktan, hukuktan, adaletten yana birlik beraberlikte!
(Enfal,25)”Uyarılara rağmen sorumluluğu paylaşmaz, herkesin yararına birliği sağlamazsanız, geldiği zaman, sadece zulmedenlerin-haksızlık edenlerin başlarına gelmekle sınırlı kalmayacak, tüm herkesi kapsayıp perişan edecek toplumsal ateşlerden-felaketten-karışıklıktan sakının-kötülük yönündeki ayartıya-fitneye karşı uyanık-tedbirli ve duyarlı-sorumluluğunuzun bilincinde olun.”