Sevgili Okurlar,
Fenerbahçe – Galatasaray arasında Riyad’da oynanacak olan kupa maçının iptal edilmesi, Suudi Arabistan’a yönelik yerinde bir tepkidir. Süper Kupa öncesinde Arap yetkililer, 4 konuda izin vermeyerek skandala yol açmışlardır. Bunlar; Atatürk Posteri, Yurtta Sulh, Cihanda Sulh Pankartı, Atatürk Tişörtü ve İstiklal Marşı’dır.
Türkiye Futbol Federasyonu tarafından 17’nci defa düzenlenen Turkcell Süper Kupa’da Galatasaray ile Fenerbahçe karşılaşacaktı. TFF’nin 2006’dan bu yana düzenlediği ve eski Cumhurbaşkanlığı Kupası formatında oynanan organizasyon, geçen sezonun Süper Lig şampiyonu Galatasaray ile Ziraat Türkiye Kupası kazananı Fenerbahçe arasında Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’daki Al-Awwal Park‘ta (Kral Suud Üniversitesi Stadyumu) yapılacaktı.
Maçın yapılmaması yerinde bir davranış olmuştur.
Süper Kupa final karşılaşması öncesi, Suud yetkililerin her iki takım oyuncularının Atatürk portresini taşıyan 100. yıl formalarıyla ısınmaya çıkmalarını, Fenerbahçe’nin seremonide Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözlerinin yazılı olduğu, Galatasaray’ın “Ne mutlu Türk diyene” pankartıyla katılmalarını engellemeleri kabul edilmemiştir. Suudi’ler, paralarının gücüyle Türk ulusunu Atatürk’ten uzaklaştıracaklarını sanmışlar ama yanıldıklarını geçte olsa anlamışlardır.
Bu kapsamda çok önemli bir konuya da dikkat çekmek istiyorum. İslam Zirvesi için 16 Nisan 2016 tarihinde Türkiye’ye gelen Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz yüzyıllık Türk devlet geleneğinin protokol kurallarını yıkarak Anıtkabir’i ziyaret etmemiştir. Oysa Ankara’ya gelen tüm litreler Anıtkabir’i ziyaret etmeden Türkiye’den ayrılmamışlardır.
Bu vesile ile Misak’ta (Milli Strateji Araştırma Kurulu) 20 Haziran 2021 tarihinde yayınlanan yazımı, son gelişmeler üzerine virgülüne dokunmadan aynen yayınlama kararı aldım: “Araptan dost, kurttan post olmaz”
Suudi Arabistan Turizm Bakanlığı, Arabistanlı Lawrence olarak bilinen İngiliz istihbarat görevlisi Thomas Edward Lawrence‘ın evinin bölgeyi bir cazibe merkezi haline çevireceği düşüncesiyle restore edileceğini 5 Eylül 2020 tarihinde açıklamıştır.
Lawrence, 1916 Büyük Arap İsyanı sırasında Kızıldeniz’deki Yenbu Limanı’nda görev yapmıştır. Liman Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu ile savaşan İngiliz ve Arap kuvvetleri için önemli bir tedarik üssü haline gelmişti.
Tarihçilerin bölgeyi koruma çağrılarına rağmen, iki katlı ev harap durumdaydı. Yenbu Belediye Başkanı Ahmed el Mehtut, koronavirüs salgını sebebiyle getirilen seyahat kısıtlamalarına rağmen, Suudi Arabistan Krallığı’nın daha fazla yabancı ziyaretçi çekmek için yürüttüğü geniş bir kampanya kapsamında yıl sonuna kadar evin turist kabul etmeye hazır olabileceğini açıklamıştır:
“Restorasyonun ilk aşamasını yeni bitirdik. Ev değerini tarihinden alıyor ve birçok yabancı turist İngiliz istihbarat görevlisinin evini gezmek istiyor.”
Arap isyanı sırasında Lawrence, yerel Bedevi aşiretlerini Almanya ile müttefik olan Osmanlı hükümdarlarını devirmelerine yardım etmek için görevlendirilmiştir.
Lawrence otobiyografisinde, Osmanlıların Aralık 1916’da Yenbu’yu ele geçirememesini tüm Ortadoğu hamlesinin başarısı için önemli olduğunu yazmıştır. Lawrence, İngiliz ve Arap kuvvetlerinin Osmanlı ile savaşmasına yardım eden bir kişidir.
Arabistan Turizm Bakanlığı, Arabistanlı Lawrence olarak bilinen İngiliz istihbarat görevlisi Thomas Edward Lawrence‘ın evinin bölgeyi bir cazibe merkezi haline çevireceği düşüncesiyle restore edileceğini açıklamıştı.
Lawrence, 1916 Büyük Arap İsyanı sırasında Kızıldeniz’deki Yenbu Limanı’nda görev yapmıştır. Liman Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu ile savaşan İngiliz ve Arap kuvvetleri için önemli bir tedarik üssü haline gelmişti.
Belediye Başkanı Ahmed el Mehtut, koronavirüs salgını sebebiyle getirilen seyahat kısıtlamalarına rağmen, Suudi Arabistan Krallığı’nın daha fazla yabancı ziyaretçi çekmek için yürüttüğü geniş bir kampanya kapsamında yıl sonuna kadar evin turist kabul etmeye hazır olabileceğini söylemiştir.
Mehtut açıklamasında, “Restorasyonun ilk aşamasını yeni bitirdik. Ev değerini tarihinden alıyor ve birçok yabancı turist İngiliz istihbarat görevlisinin evini gezmek istiyor” demiştir.
Lawrence, “Bilgeliğin Yedi Sütunu” isimli otobiyografisinde, Osmanlıların Aralık 1916’da Yenbu’yu ele geçirememesini tüm Ortadoğu hamlesinin başarısı için önemli olduğunu açıklamıştır. Lawrence, İngiliz ve Arap kuvvetlerinin Osmanlı ile savaşmasına yardım eden kişidir. 1919 yılında All Souls Koleji’nde araştırma yapma şansı verilmiş, çalışmaları 7 yıl sürmüştür. Kitap, Lawrence’in savaş anılarını kapsar. İki kılıcın arasında şöyle yazmaktadır: “Kılıç ayrıca temiz-lik + ölüm anlamına da gelir”
Türkiye, Ermenistan’a karşı dini motiflerle hareket ederek Müslüman ülkelerden destek beklememelidir. Çünkü 57 Müslüman ülke arasında hiçbir dayanışma olmadığı gibi büyük bir hizipleşme vardır. Son örnek Suudi Arabistan’dır. Bu ülke Türkiye’ye ambargo uygulamak için girişim başlatmıştır. Suudi Arabistan’ın ardından Suud’larla yakınlığı bilinen Bahreyn ve Dubai’nin de Türkiye’ye yönelik gizli ambargo uygulayacağı gündeme gelmiştir.
Türkiye’ye ambargo uygulayan bir ülkenin İstanbul Havalimanında milli günü kutlanmıştır. Bu Suud seviciliğini anlamak mümkün değildir. Kaşıkçı cinayetini işleyenler, cinayetten sonra ellerini kollarını sallayarak Türkiye’den ayrılabiliyorlarsa, başkasını suçlamak yerine önce dönüp kendimize bakmamız gerekir.
Suud hayranlığı ile Türkiye bir yere varamaz. Türk düşmanı Suud Krallığı 5 Osmanlı eserini yıkmış, Türkiye tarafından kınanmamıştır. 1916-1918 yılları arasında Osmanlı hakimiyetine karşı üstlendiği rol ile ünlü Thomas Edward Lawrence’in bölgedeki Arap aşiretlerini silahlandırarak Osmanlı’ya karşı ayaklanmalarında rol üstlenmiş olduğunu çok çabuk umutmuş gibiyiz. Suudi Arabistan Lawrence’in evini müze yapmıştır. Osmanlı eserlerine yönelik kültür soykırımı yapan Suudi yönetimi, Kral Fahd’ın emriyle müzeye dönüştürdüğü evin kapısına, ‘‘Bu ev, Osmanlı’ya karşı bağımsızlık savaşı veren Suudilere yardımcı olan Thomas Edward Lawrence tarafından karargah olarak kullanılmıştır’’ yazısını asmıştır.
Yıkılan Osmanlı eserleri arasında en önemlisi Ecyad Kalesi’dir. Kasım 2007’de Türkiye’ye gelişinde ülkesinin bayrağı göndere çekilerek karşılanan Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Atatürk’ün ölüm yıldönümüne denk gelen 10 Kasım’da ayrılırken kendi bayrağının yarıya çekilmesine izin vermeyince uğurlanışı bayraksız olmuştur.
Kral Abdullah’ın ölümü sebebiyle Türkiye’de 24 Ocak 2015 tarihinde bir günlük yas ilan edilmiş ve Türk bayrakları yarıya indirilmiştir. Bu, büyük önder Atatürk’e saygısızlık değil de nedir? 23 Eylül 1932’de Suudi Arabistan Krallığı ilan edilmiştir. 10 Kasım 1938’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatında Suudi Arabistan ne yapmıştır? Bayraklarını indirmemesinin kendilerince makul sebebi vardır ama bir günlük yas ilan edilmemiştir.
Suudi Arabistan’a 1980’li yıllarda iki, 1990’lı yıllarda da bir defa gittim. Her gidişimde lokantada tavuklu pilavı ellerini yıkamadan yediklerini, yağların dirseklerine kadar aktığını, yemek sonrası ellerini beyaz elbiselerine sildiklerini görünce tiksindim. Bir uluslararası toplantı için Riyad’a gittiğimde manzara biraz değişmişti. Elle yemek devam ediyordu ama ellerini artık beyaz entarilerine silmiyorlardı. Annemin babası (dedem) Birinci Dünya Savaşı’nda Arabistan çöllerinden geri dönmediği için Araplara karşı hiçbir zaman sempati duymadım. Çünkü annem ve dayım Birinci Dünya Savaşı sonrasında öksüz kalmışlardı. (https://millidusunce.com/misak/araptan-dost-kurttan-post-olmaz)
***
Osmanlı eseri Ecyad Kalesi’ni yıkan Suudi Arabistan’dan dost olmaz. 2000 yılına kadar bir tepenin üzerinde Kabe’yi korumak üzere 1889 yılında yapılan Ecyad Kalesi, Kabe’nin bedevilerden savunmasına yardımcı olmak üzere yapılmış, Birinci Dünya Savaşı’nda Türk Garnizonu olarak kullanılmıştır. Kabe’ye hakim bir tepede 23 dönümlük arazi üzerine inşa edilen kale, Ocak 2002’de Suudi Arabistan tarafından yerine otel yapılmak amacıyla yıkılmıştır.
Ecyad Kalesi civarda daha önce var olan Sulful ve Hindi Kaleleri 1820’li yıllarda Osmanlı Padişahı II. Mahmud’un emriyle yapılmıştır. Osmanlı, Beytullah’ın korunması konusunda o kadar hassastır ki, 1919 yılında buraları devrederken Mescidi Elaram’ı korumak amacıyla buraya getirilen tüm teçhizatı ile beraber teslim etmiştir.
Yavuz Sultan Selim’den Sultan Abdülaziz’e kadar Mekke ve Medine’de kale burçlarına bayrak asılmamıştır. Sultan Abdülaziz döneminde yabancı güçlerin Osmanlı toprakları üzerindeki faaliyetleri artınca Osmanlı bayrağı dalgalandırılmaya başlanmıştır.
***
Sağlık, mutluluk ve başarı dolu bir yıl geçirmeniz dileğiyle, yeni yılınızı Fransa Colmar’dan kutlarım.
Yazıları posta kutunda oku