Tarihin artık haykırırcasına gün yüzüne vurduğu gerçekler ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün
kendi dizelerinde yazdığı gibi;
Anadolu toprakları en az 16 bin yıllık bir Türk beşiğidir;
“… Beşik tabiatın rüzgarları ile sallandı;
beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurları ile yıkandı.
O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu;
sonra onlara alıştı;
onları tabiatın babası tanıdı,
onların oğlu oldu;
Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu;
şimşek, yıldırım,
güneş oldu;
Türk oldu.
Türk budur.
Yıldırımdır, kasırgadır,
dünyayı aydınlatan güneştir.”
23 Aralık 2023’de
Türk Milli Hareketi’nin kurulması ile başlayan yeni bir süreç;
Anadolu’dan yeniden Doğan Güneş,
başta Türkiye olmak üzere tüm dünyayı andınlatmak için yeniden ve bu yüzden harekete geçmiştir.
TMH şartların dayatması ve koşulların olgunlaşması ile birlikte, Milli Gerçeklik bazında tüm Türkiye’de ve yurtdışındaki Türklerin içerisinde örgütlenmek için ve örgütlü bir şekilde milleti kurtarmak ve iktidar olmak için hareketi başlatmıştır.
19 Mayıs 1919 ruhuyla
Büyük Türk Milletinin üzerine doğan güneş,
TMH önderliğinde yeniden bir atılımla, bilim ve akıl ışığında
Türk Çağının devam ettirileceğini bizlere müjdelemektedir.
TMH’nin kurulmasıyla birlikte fakru zaruret içerisinde harap ve bitap düşmüş olan milletimiz artık çaresiz ve sahipsiz değildir.
TMH milletimize sahip çıkacak ve bu umutsuz gibi gözüken girdaptan milletimizi aydınlığa çıkartacaktır.
Milletimizin hiç kuşkusu olmasınki, Türk Milletinin egemenliğine ve yaşam hakkına kastedenlerin karşısında artık örgütlü bir şekilde birlik ruhuyla hareket edecek bir Türk Milli Hareketi vardır.
Bu yüzden, Büyük Türk Milletini bu kutlu yolda birlik olmaya ve TMH saflarında yeniden kurtuluş ve iktidar olmak için kenetlenmeye çağırıyoruz.
Ülkemiz, emperyalizmin yerli işbirlikçileri ile birlikte planlı bir biçimde ve stratejik olarak getirilen, sığınmacı adı altında öne sürülen 10 milyon mülteci ile demografik olarak işgal ettirilmiştir.
Türkiye, Türk düşmanlığı bazında kürtleştirilme ve din bazında ise raplaştırılma ile asimile edilmek ve bu süreçte nihai olarakta Türklük yok edilmek istenmektedir.
Bize bu hainliği yapanlar şu anda bizzat içimizdedir.
Son olaylarda gösteriyorki,
Ülkemiz ve Milletimiz bu yüzden Ulus – Devlet Soykırımı ile karşı karşıyadır.
Bugünkü durum göstermektedir ki, şu anda ülkemiz askeri, ekonomik ve siyasi olarak abluka altına alınmıştır, milletimiz ve devletimiz bilinçli bir plan çerçevesinde Emperyalizm ve yerli işbirlikçiler vasıtasıyla çaresiz ve sahipsiz bırakılmıştır.
Bugün bakıldığında Türkiye Büyük Millet Meclisi artık Gazi Meclis olmaktan çıkmıştır;
Emperyalizmin güdümünde ki sermaye sahiplerinin finanse ettiği Büyük Holdinge ve borsaya dönüşmüştür .
Milletimizin ali menfaatlerini gözetip kollayan bir meclis yapısı
bugünkü Türkiye’de maalesef yoktur.
10 Kasım 1938 ile başlayan Büyük İhanet Süreci,
85 yılda artık tamamen ayyuka çıkmıştır,
Millet ve devlet için katlanılamaz hale gelmiştir.
İşte tüm bu nedenlerden dolayı, 10 Kasım 1938 ile duraklatılan Türk Devrimini kaldığı yerden ve güncelleyerek TMH olarak devam ettirmek boynumuzun borcudur ve bunu artık milletimizin huzurunda alenen haykırıyoruz.
Büyük Türk Milleti,
19 Mayıs 1919’da Atalarının çizdiği yolda Türk Devrimini devam ettirmeyi elbette başaracaktır.
Buna milletimiz muktedirdir.
Tüm bunlar için muhtaç olduğu kudret,
damarlarında ki asil kanda mevcuttur.
Varlığımız Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!
TÜRK MİLLİ HAREKETİ TÜRKİYE
LOGO VE RENKLERİN ANLAMI;
İlelebet payidar kalacak olan Türkiye Cumhuriyeti haritası,
dünya üzerine doğan bir güneş olarak sarı renkle betimlenmiştir.
Anadolu’nun ortasında Göktürkçe Orhun Alfabesi ile Türk yazmaktadır.
Dünyayı çevreleyen dış kenarları Türklüğün kadim rengi turkuaz rengi ile ve dıştaki koyu mavi halkaları Büyük Türk Milletinin egemenliğini, özgürlüğünü
ve bağımsızlığını vurgulamaktadır.
TÜRK MİLLİ HAREKETİ YEMİNİ
Yemin, üç TMH üst düzey yönetici önünde sol el Türk Bayrağı üzerine konarak, sağ el yumruk şeklinde sıkılı olarak kalbinin hizasına getirilerek yapılır.
Bu yeminden sonra kişi üye olarak kabul edilir.
YEMİN:
Ben XX, Türk Milleti ve Devletinin ebedi varlığı ve koruma kollanması amacı ile,
iç ve düş düşmanlara karşı kurulan TMH’nin:
ideolojisi, ilkeleri, programı, stratejisi, siyaseti, sosyal ve kültürel yapısı için
mücadele edeceğime ve gerektiğinde her türlü bedel ödeyeceğime,
verilen tüm görevleri yapacağıma, TMH’ni her türlü zararlı unsura karşı koruyacağıma,
fikir ve düşüncelerimle gelişmesi ve büyümesi ve iktidara gelmesi için
tüm benliğimle çalışacağıma ilişkin olarak:
Hareketin benimsediği, uyguladığı ve uygulayacağı tüm siyasi ve eylemsel ve söylemsel pratiğini yönelteceği ve bağlı kaldığı 1924 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na,
Atatürk ilke ve devrimlerine, Türkiye Cumhuriyeti’nin devrim kanunlarına,
Atatürk’ün Türk Milletine emir ve görev olarak sunduğu Türk Gençliğine hitabesi’ne ve Bursa Nutku’na, Hareketin aidiyet olarak benimsediği 16.000 yıllık Türk tarihine,
gelenek ve göreneklerine, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kuruluşundaki temel İlkeleri olan 6 Ok’a; Milliyetçilik, Devletçilik, Halkçılık, Laiklik, Devrimcilik, Cumhuriyetçilik ilkelerine sahip çıkacağıma, kollayacağıma, koruyacağıma,
gerekirse her anlamda kendimi TMH siyaseti ve ideoloijisi olan Atatürk ilke ve düşünce yapısı,
Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti için gözümü kırpmadanve hiç tereddüt etmeden feda edeceğime ve tüm bunlar için bedel ödeme ve bedel ödetmeye hazır olduğuma,
kanımın son damlasına kadar bu uğurda var olacağıma, namusum, şerefim ve
tüm varlığımla yemin ederim.
YEMİN:
Atatürkün Türk Gençliğine Hitabesi okunarak tamamlanır.
ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen;
Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin.
Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar,
bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş,
bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere,
memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar,
gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı!
İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen,
Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır.
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Yemin:
Üç TMH üst düzey yöneticisi tarafından imzalanır ve onaylanır.
Kişi artık üye olarak kabul edilmiştir.
Göreve hazırdır.
BURSA NUTKU
“Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu,
“Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir.
Elle, taşla, sopa ve silahla;
nesi varsa onunla
kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek,
ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır.
Yine düşünecek,
“demek adalet örgütünü de düzeltmek,
yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını,
kayrılmasını istemeyecek.
Diyecek ki,
“ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.
Araya girişimde ve eylemimde haklıyım.
Eğer buraya haksız olarak gelmişsem,
bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
www.turkmillihareketi.com
Bir yanıt yazın