Çocukluğumuzdan beri tarih dersleri gerektiği gibi sevdirilmedi bizlere ve bu konuda ne kadar eksik kaldığımızı özellikle dün gittiğim konferansta öğrenip, çok utandım.Tarihimizi gerektiği bilmediğimiz yetmiyormuş gibi,bir sürü şeyi de yanlış biliyoruz.
Hocamız yaptığı araştırmalarla bizlere ışık tuttu,ben çok aydınlandım, istedimki çevremizdeki insanları da aydınlatıp,bu araştırmaya gerekli değeri verelim istedim. Çok uzun olduğu için noktasına virgülüne dokunmadan bölümlere ayırıp yayınlayacağım.
AMAZONLAR ASİL SAKA (İSKİT) KIZLARI ESKİ ÇAĞLARDA SAVAŞÇI KADINLAR
“Unutmamalı ki, Anadolu ve Ege kadınları Amazon torunlarıdır”
“HALİKARNAS BALIKÇISI”-Cevat Şakir KABAAĞAÇLI
İsviçreli hukuk profesörü ve antikçağ ve antikçağ eserleri uzmanı Johann Jakob BACHOFEN, 1861 yılında Amazonlar’ın eski dünyada var olduğunu ve insanlığın kadın soyunun egemenliği altında başladığını, daha sonra ataerkil düzene belirtir. Eskiçağların bilinen dünyasında, Grek-Roma öncesi tüm toplumlarda anayanlılık hakimdi ve soy, kız çocuktan yürüyordu. Kadın inanç önderleri vardı ve kadınlar üstün konumdaydılar.
Bu, Asya’ya özgü bir sistemdi. Dünyada yitirilen mutluluk anaların egemenliğinde yaşanmış; ataerkilliğin doruğa çıkmasıyla da barış yeryüzünden silinip gitmiştir. Eski çağların ana tanrıça kültü ve inancının temsilcileri olan Amazonlar’ın yenilgisi ile erkek egemen değerlerin ortaya çıkışı aynı zaman diliminde olmuş gibidir.
Eski dünyada Amazonlar, devlet kuran-yöneten ve savaşanlar olmanın yanı sıra inanç önderleri olarak da bu kültürü temsil etmişlerdi. Anadolu’da bereketin, doğurganlığın ve erdemin ana tanrıçası olan KybeleKubele inancı, Amazonlar ile Artemis’e dönüşmüştür. Anadolu’daki Artemis ile Grek ana karasındaki Artemis’in çok farklı olduğunu belirtmeliyiz. Ataerkil Grek toplumundaki Artemis bakire iken, Anadolu Artemis’i bereket ve doğurganlığı gösterir.
Bu inanç, Umay Ana’dan Kibele’ye, Kibele’den Artemis’e ve günümüzde Tunceli Munzur yakınındaki Fatma Ana’ya kadar uzanır. Ana Fatma güzelliği, temizliği, dürüstlüğü, bereketi ve anneliği temsil etmektedir. Yörede Fatma Ana’nın sembolü, Artemis ve Umay Ana’da olduğu gibi “Ay” dır. Tunceli’de insanlar dolunay olduğu zaman, “Ya Ana Fatma” seslenişiyle aya yönelip dua ederler. Fatma Ana ışığın, aydınlığın, bereketin ve bilgeliğin sembolüdür. Aynı inanç ritüeli, Azerbaycan’da da bulunmaktadır
Amazon sözcüğü, Greklerin tanımlamasıyla “memesi olmayan, göğüssüz” anlamında literatüre girmişse de, sözcük kesinlikle Grekçe kökenli değildir. Amazon adını eski Anadolu yerleşim adlarında aramak doğru olacaktır. Eski çağ kaynaklarının bazılarında Amazon-Sarmat topluluklarındaki kadınlarda rahat ok ve yay kullanabilmek için sağ memelerinin dağlandıkları belirtiliyorsa da, mozaik resimlerinde, Grek vazolarında, taş kabartmalarda vs. betimlenen Amazon kadın savaşçılarının memelerinin olduğu görülmektedir. Asya’da Amazon savaşçılar ile ilgili pek çok arkeolojik keşif yapan arkeolog Jeannine Davis KIMBALL da Asyalı kadın okçuları ve hünerlerini gördükten sonra, memenin alınması gibi bir zorunluluğun asla olmayacağını belirtmiştir.
Hatti dilinde Ama sözcüğü anne anlamına gelmektedir. Hatti eserlerinde Amazon kabartmaları çok yaygındır ve bazı araştırmacılarca Amazonların Hattiler’in kadın inanç önderleri olduğu ileri sürülmüştür. Kadın ve anneliği belirten “Ama”, “Ma” sözcüklerindeki harflerin yan yana gelmesi, Amazon sözcüğünü çağrıştırmaktadır: Anadolu yerleşimlerinde de “Ama” ya da “Ma” biçiminde pek çok yerleşim adı karşımıza çıkar. Kafkas bölgesinde, Amezan olarak seslendirilen A-mez-a-ne sözcüğü, “orman ana” ya da “Ay Ana” anlamındadır. Amazonlar, “Ay Kızları” olmaktadırlar.
• Amazon sözcüğünü Azzi kavmi ile ilişkilendirenler de vardır.
• Eskiçağ doğu Anadolusu’nda yer alan Azzi ülkesinde, kadınlarının özgür oluşu ile Hattilerin dikkatini çeken bir kavim yaşıyordu: Azziler ya da Az/As’lar.
• Hattilerde anne anlamına gelen “Ma” ile “Azzi” nin birleşiminden Amazon sözcüğüne ulaşılacağını belirtenler de vardır; Ama-zzi yani “Azzi’li kadın/ Azzi’li Ana”…
Türkiye’de Amazonların yaşadıkları yer olarak kabul edilen orta Karadeniz bölgesinde Amasya (Amaseia) ve Samsun (Amissos) kent adları Amazon adıyla doğrudan ilişkili görünmektedir.
• Eski çağlarda Samsun bölgesi Amisene olarak bilinmekteydi ve Amazonların merkezi Themiskyra (Terme) kenti, Amisene topraklarında idi.
• Amisene adının eski Anadolu dillerindeki karşılığı Amissa ülkesi anlamına gelen Amissa-wana idi. Bu sözcüğün Amazon olarak dönüşmesi pek mümkündür. Amissa-wana sözcüğünün son ekinin “Ana” olması ilginçtir.
• Eski Ön Asya dillerinde “sin” Ay demektir ve olasılıkla Amisene sözcüğü “Ay Ana/tanrıça”yı temsil eder. Sinop’un Hititçe Sinova adı ile anıldığını Hitit kaynaklarından öğreniyoruz.
Atinalı yazar ve hatip Lysias, Amazonlar’ın yurdu olarak Orta Anadolu ve Batı Anadolu’yu göstermiş, onları Ares’in kızları olarak tanımlayarak, demir zırh giydiklerini ve ata binen ilk insanlar olduklarını belirtmiştir.
• Eski Grekçe dışında diğer dillere bakıldığında Amazon kelimesi Persler için “güçlü kadın” ve “savaş yapan” anlamına gelmektedir. Amazon adının, eski Pers dilinde savaşçı anlamına gelen “ha-mazon” kelimesinden de türemiş olabileceğini belirten araştırmacılar da vardır.
Ermenice’de ise Amazon sözcüğü “ay-kadın” anlamına gelir ve bu sebeple Amazonların yarım ay şeklinde kalkanlarının, bahsedilen Ay kültü ile alakalı olduğu düşünülmektedir. Ayrıca Amazon kelimesi kadın inanç önderi yerine kullanılan isimlerden biridir.
•Amazonları’ın/İskitler’in eskiçağlarda bugünkü Ermenistan topraklarında yaşamış oldukları tarihsel gerçekliktir; zira tüm Kafkasya bölgesi Türk boylarının yurdu idi. Son yıllarda Ermenistan’da bulunmuş kadın savaşçı kurganı bunu göstermektedir.
• Bazı araştırmacılar da Amazon kelimesinin Hint Tanrıçası Uma’yı andırdığını, bu sebeple Amazon adının “Uma-Soona” kelimesini çağrıştırabileceğinden bahseder. “Uma-Soona” Uma’nın çocukları anlamına gelmektedir. Hintlilere atfedilmiş “Uma”, gerçekte Türklerin Umay Ana’sından başka bir şey değildir.
• Amazonları’ın/İskitler’in eskiçağlarda bugünkü Ermenistan topraklarında yaşamış oldukları tarihsel gerçekliktir; zira tüm Kafkasya bölgesi Türk boylarının yurdu idi. Son yıllarda Ermenistan’da bulunmuş kadın savaşçı kurganı bunu göstermektedir.
• Günümüzde Amasra olan Amastris de “Uma’nın kadınları” anlamını kazanır. “Ama” hecesinin “Uma” olduğu, “Stri” kelimesinin de kadın anlamında olduğu belirtilmiştir. Eski Fenike dilinde de anneye “Am-a”. Denirdi.
• Eski kaynakların sunduğu bilgilere göre Amazonların yaşadığı bölgeler; Asya stepleri, Kafkasya, Trakya, Anadolu yarımadasında Karadeniz ve Ege bölgesi ile; Sicilya, Libya ve Libya’dan Atlas okyanusuna kadar uzanan bölgelerdi.
• Nil kıyılarından Karadeniz kıyılarına, Asya steplerinden İtalya’ya kadar Amazonlar’ın adları ve edimleri, sonraları ün kazanmış kentlerin kuruluş tarihleri ile iç içedir.
• Eski çağ Anadolu coğrafyacılarından STRABON da, Geographika adlı eserinde, Amazonlar’ın yaşadıkları yerin geniş bir ova olan Themiskyra (Samsun-Terme) olduğunu belirterek, buradan Suriye’ye ordular gönderdiklerini yazar.
• Eskiçağ yazarlarının eserlerinde anlattıkları dünyada, İskitler, Sarmatlar, Germenler, Gotlar ve diğer kavimler, kuzeyli göçer-evliler olarak biliniyorlardı ve hepsi İskitler olarak tanımlanıyordu.
• Eskiçağda hakimiyetlerini Afrika’ya kadar genişletmiş Amazon ile Amazig sözcükleri arasında hem fonetik hem de anlam açısından güçlü benzerlik olduğu görülmektedir. Bugün dünyanın Berberi dediği, kendilerini Amazigler olarak tanımlayan toplulukların gelenekleri ile Amazonlar’ın gelenekleri arasında inanılmaz benzerlikler dikkat çekicidir.
• Kuzey Afrika toplumlarında kadının üstün bir konumu vardır. Kuzey Afrika kültürlerindeki antik yerleşim isimlerinin, Trakya, Anadolu ve doğu Anadolu eski yerleşim alanlarındaki şehir adları ile müziklerinde, folklorlerinde güçlü benzerlik tespit edilmiştir.
• Eski haritalarda Libya’da Zygrtae ve Nasamone adları İskit/Saka ve Amazon’ları işaret etmektedir. Eski çağlarda bu bölgede Sakalar’ın bulunduğunu antik yazarlar ve onların anlatımına göre yapılan haritalar göstermektedir.
• HOMEROS Destanı’nda. M.Ö. 1184 yılında yaşanan Turoya savaşında Amazonlar’ın kraliçe PENTHESILEA önderliğinde hilal biçimli kalkanlarıyla savaştığından bahsedilmektedir.
• Troya savaşına katılan Amazonların, savaşın geçtiği tarihten önce de Anadolu’da var oldukları anlaşılmaktadır.
• Tarihçi HERODOTOS’un, Historiae adlı eserinin ağırlıklı bölümlerinden biri de İskitler’dir ve Amazonlar hakkında da ayrıntılı bilgi verir.
• Amazonlara ilişkin en kapsamlı tanımlamayı, adından İskit olabileceğini düşündüğümüz DIODORUS SICULUS yapmıştır.
• Sicilyalı DIODORUS, İskitlerin Kafkasya ve Maeotis Gölü (Azak Denizi) etrafından Trakya’ya, hatta Mısır’a kadar yayıldıklarını, İskit boylarından bazılarının Assurlar’ın baskısıyla Pontus ve Paphlagonia’ya doğru göç ettiklerini, diğerlerinin ise Media ve Tanais (Don Nehri Deltası) arasında kaldıklarını ve bunlara Sarmatlar dendiğini bildirir.
• Grek sanatı betimlemelerinde Amazonlar’a M.Ö. VIIIinci yüzyıldan itibaren tanık oluyoruz.
• Hellen sanatında Amazonlar tasvir edilmişken, İskit sanatında betimlenmemiş olmamaları da son derece ilginçtir.
• Eski Grek sanatı ve kaynaklarında özellikle vazoların üzerinde Grek dili ile de açıklanamayan yüzlerce Amazon adı bulunmaktadır.
• Bu adların sıfat olduğu ve yeteneklerine göre verildiği anlaşılmaktadır.
- Sibel ZEREN (M. A.)
- İstanbul, Aralık 2023
Yazıları posta kutunda oku