Süt fiyatlarındaki artış, peynir üretimini etkiliyor. Bu nedenle piyasada sahte peynirin bollaştığına dikkat çekiliyor.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamasıyla Ülkemizdeki peynir üretimi ve taklit tağşiş sorununa dikkat çekti. Bayraktar sahte peynir konusunda şunları söyledi:
“Haksız kazanç sağlamak ve birim maliyetleri düşürmek için peynir yapımında; süt yağı haricinde yağ kullanımı, koyun ve keçi peynirlerine inek sütü karıştırılması, ürün yapısını sertleştirmek için nişasta kullanımı, küf ve maya oluşumunu engellemek amacıyla izin verilen miktardan fazla natamisin kullanımı gibi değişik yöntemlere başvuruluyor. Özellikle piyasada tost peyniri, üçgen peynir ve kahvaltılık peynir gibi eritme peynirler sorunu çok daha önemli hale getiriyor. Bu peynirler birçok peynir çeşidinin süt tozu ve tereyağı bazlı süt ürünlerinin ve homojenliği sağlayıcı kimyasal maddelerin karıştırılması ile yüksek sıcaklıklarda işlenerek elde edildiği için tağşişe en açık ürünlerdir. Ne yazık ki tüketicilerimizin bütün tağşiş ve taklitleri fark etmesi de mümkün değildir. Halk sağlığını tehdit eden bu konuda kontrol ve denetimlerin sıkılaştırılarak, taklit ve tağşişe yeltenenlere müsaade edilmemesi gerekiyor. Tüketicilerimizin de ürünleri ambalajlı ve etiketli, güvendikleri markalardan almaları yararlarına olacaktır. Etiket bilgisi çok önemlidir ve tüketicilerin etiket bilgisini dikkatli incelemesi gerekiyor. Dünyada yaklaşık 22 milyon ton peynir üretiliyor ve 39,3 milyar dolarlık ihracat yapılıyor. Ülkemiz 723 bin ton üretim ile dünyanın 9’uncu, Avrupa Birliği ülkeleri arasında 6’ncı sırada yer alıyor. Dünya peynir üretiminde ABD 6,4 milyon ton ile ilk sırayı alırken, ABD’yi 2,5 milyon tonla Almanya, 1,7 milyon tonla Fransa, 1,2 milyon tonla İtalya, 1,1 milyon tonla Rusya, takip ediyor. Türkiye gerçekleştirilen üretim ile dünyanın en büyük peynir üreticilerindendir. Ülkemizin yöresel zenginliği peynirde çeşit sayısını artırıyor. Üretimi yapılan peynir çeşidinin 200’e ulaştığı biliniyor. Türkiye’de tüketimi en yaygın olan peynirler; beyaz peynir, deri peyniri ve kaşar peyniri olmakla birlikte, yöresel peynirler yönünden de ciddi bir çeşitlilik bulunuyor. Ürettiğimiz 200 peynir türüne karşılık ihracatımız 203 milyon dolar. Peynir ihracatımız, 2022 yılında 203 milyon dolar olarak gerçekleşti. Fakat ülkemiz dünya peynir ihracatında hak ettiği konumda değildir. Ülkemiz, Dünya peynir üretiminde 9. sırada yer almasına rağmen ihracatta 25. sırada yer alıyor. 2022 yılında ürettiğimiz toplam peynirin sadece yüzde 6,2’si ihraç edildi. 2023 yılı Ocak-Ekim döneminde ise peynir ihracatımız 156 milyon dolar oldu. Bu rakamlar oldukça düşüktür. Almanya 6,2, Hollanda 5,4, İtalya 4,6 milyar dolar ile dünyanın en büyük peynir ihracatçılarıdır. Peynir ihracatının hak ettiğimiz değeri almamız ve ihracatta daha iyi seviyelere ulaşmamız gerekiyor. Türkiye yaklaşık 133 ülkeye peynir ihraç ediyor. Ancak ihracatın yüzde 76,5’i sadece 10 ülkeye, yüzde 23,5’i ise 123 ülkeye yapılıyor. Peynir ihracatında birim fiyatları diğer ülkelere göre düşük kalıyor. Türkiye bir kilo peyniri 4,18 dolara ihraç ederken, İtalya 2 kat, Fransa 1,4 kat, Hollanda ise 1,3 kat daha pahalıya satıyor. Bu durum hedef pazarlara girmek kadar mevcut pazarlardaki payımızın da artırılmasına yönelik çalışmaların artırılması gerektiğini gösteriyor. Ülkemizde çeşitli yörelerde üretilen zengin peynir çeşidimiz bulunuyor. Bu peynirden 40 tanesinin coğrafi işareti bulunuyor. Ezine Peynirimiz ise Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret tescili alan ilk Türk Peyniri olmuştur.”
TZOB Başkanı Bayraktar daha sonra şunları söyledi:
“Ülkemizdeki peynir çeşitlerinin her biri AB tescili alabilecek kalitededir. Amacımız bu lezzetleri dünya tüketicisiyle buluşturmak, Türk mutfağının vazgeçilmez bir parçası olan bu peynirleri bir marka haline getirerek sınırlarımızın dışına çıkarmak olmalıdır. Üretimde yaşanan sorunlar çözüme kavuşturulmadan dış pazarlarda rekabet etmek mümkün değildir. Hedefimiz 200’e yakın çeşit peynirimizi dünya tüketicisiyle buluşturmak olmalıdır. Önceliğimiz; yem başta olmak üzere girdilerdeki fiyat artışlarına yönelik etkili tedbirler almak, üreticilerimize sürdürülebilir gelir, tüketiciye ulaşılabilir fiyattan gıda sağlayacak politikaları hayata geçirmek olmalıdır. Çiğ süt fiyatları değişen piyasa koşullarına göre güncellenmeli, süt üreticilerimiz mağdur edilmemelidir. Ülkemizde üretilen sütün büyük bir kısmı, çiftçilerimizi kırsalda tutan, küçük aile işletmeleri tarafından üretiliyor. Bu sektörü ayakta tutan aile işletmeleridir. Bu işletmeler üretime küstürülmemeli, ayakta kalması sağlanmalıdır. Ülkemizde süt ürünlerinde tüketim alışkanlığı kazandırmak için okul sütü programının tekrar hayata geçirilmesi, peynir gibi süt ürünleriyle çeşitlendirilerek, sosyal yardımlarda peynire de yer verilmesi gerekiyor. Peynir tüketiminin artırılması için üretim maliyetleri düşürülmeli, uygun fiyatlı sağlıklı ürünlerin tüketici sofrasına ulaşması sağlanmalıdır.”
Bir yanıt yazın