Cehennem mekan fesli meczup “Bu ülkeyi keşke Yunan işgal etseydi” demişti.
Tohumlarımız temiz ve kanımızda bozukluk olmadığı için bizler bunu diyemeyiz ama bu ülkeyi Yunan işgal etseydi acaba neler yapardı diye de düşünmeden geçemiyoruz.
Bir yunan işgaline uğramış olsaydık işgal kuvvetleri;
√ Askeri okul ve askeri hastaneleri kapatır, Türkiye’nin proje ortağı olduğu tüm anlaşmaları iptal ederek, ordunun komuta kademesine liyakat ile uzak yakın ilgisi olmayan kendi adamlarını getirirdi.
√ Ülke içinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk düşmanlığını uyandırıp; tekke, zaviye, cemaat ve türbelerin açılışına izin vererek bu tür şer yuvalarını maddi ve manevi olarak desteklerdi.
√ Bu topraklarda yüzlerce yıldır barış ve kardeşlik içinde yaşayan insanlar arasında ırk, dil, din ve köken tartışması başlatır, ırkçı siyasi oluşumlardan birini aktif siyaset içinde tutup diğerini hain ilan ederek halk arasında kin nefret ve öfkenin tavan yapmasını sağlardı.
√ Adalet sistemini ele geçirir, hakimlik ve savcılık görevini Yunanca büyük fikir anlamına gelen “Megali İdea” görüşüne sahip olanlara verirdi.
√ Ülkenin kaynaklarını yurt dışına taşır; Amerika, İngiltere ve Fransa gibi gelişmiş demokrasiye sahip ülkelerde gayrimenkul ve menkul yatırımları yapardı.
√ Kar amacı gütmeden halkın ihtiyaç malzemelerine kolay ve ucuz bir şekilde ulaşmasını sağlayan, kamu yararına faaliyet gösteren fabrikaları kendi ideallerine hizmet eden kişilere kelepir bir fiyatla peşkeş çekerdi.
√ İç karışıklık ve kaosun sadece işgal süresince değil ebediyen sürmesi için demografik yapıyı bozar, sınır kapılarını ne idiğü belirsiz ülkelerin insanlarına ardına kadar açardı.
√ Türkiye’yi Avrupa’dan uzaklaştırıp, Ortadoğu cehennemi ve bataklığının ortasına doğru sürüklerdi.
√ Hayvancılığı bitirir, tarım arazilerini imara açar, kendi vatandaşı müteahhitleri dünyanın en zengin kişileri yaparak gıda ürünlerinde Türkiye’yi dışa bağımlı hale getirirdi.
√ İşgal esnasında yaşanan ekonomik kriz, kaos ve panik ortamından faydalanarak yasa dışı faaliyetlerde bulunan suç örgütleri ile işbirliği yapar, onları ülkeye sokar, Türkiye’yi dünyada istenmeyen ülke olarak tanımlayan “gri liste” kategorisine sokardı.
√ Emellerine hizmet eden gölge bir hükümet kurar, muhalefeti ise bu hükümeti her şartta ayakta tutan, iktidar olmayı hiçbir zam düşünmeyen insanlardan oluşan bir şekilde dizayn ederdi.
Tüm bunları ve belki çok daha fazlasını yaparlardı yapmasına da…
Ama tek bir şeyi asla ve kata yapamaz, yapmayı da başaramazlardı.
Babayı oğluna, oğulu kardeşine, komşuyu komşusuna, Türkü Kürde, Kürdü Zazaya, Zazayı Aleviye, Sünniyi Şafiye, şort giyeni türban takana, türban takanı başı açığa, yüzyıllarca bu topraklarda barış ve huzur içinde yaşayan insanları birbirlerine düşman edemezlerdi.
Sokakta yürüyen ya da bir köşede oturarak konuşan insanları izleyin ve dinleyin lütfen.
Birbirlerine potansiyel düşman gözüyle bakıyorlar ve birbirlerinin yaşam tercihlerine iğrenerek bakıp tiksinti duyuyorlar.
Ne sevgi, ne saygı, ne anlayış, ne merhamet, ne de bir empati duygusu kalmamış.
Bu insanları bundan böyle yaşanacak çok büyük bir felaket veya bir savaş bir araya getirebilir mi bilinmez ama şunu açıkça ifade ederek diyorlar ki:
“Yunanistan işgaline uğramış olsaydık dahi bu kadar zarar görmezdik.”
Bu sözün açılımı “olası bir işgal eyleminde parmağımı dahi oynatmam. İşgal kuvvetleri daha fazla nasıl zarar verebilir ki” demektir.
İşte bu bir ulusun kafasındaki en tehlikeli düşünce şeklidir.
İşte bu emperyalist güçlerin “böl, parçala, yönet” stratejisinin başarıda zirve yaptığı durumdur.
İşte bu bir ulusun idam sehpasında boynuna asılmış olan ölüm fermanıdır.
Düşmanın bile başaramadığı bu ortamı yaratanlar, bu ortamı yaratanlara fırsat ve destek verenler;
Kendiniz ile gurur duyunuz.
Toprak sahibiydiniz maraba oldunuz
Kendi iş yerinizde patrondunuz asgari ücretli işçi oldunuz
Memurdunuz kapıkulu askeri oldunuz
Kendi vatanınız da sığıntı, sığınmacı oldunuz.
Tebrikler