Batı Azerbaycan’ın jeopolitiği ve Kuzey Irak ve özellikle Erbil’in patolojisi.
Batı Azerbaycan tarih boyunca hem güvenlik hem de stratejik açıdan Doğu’nun ve Batı’nın kapısı olmuş ve farklı kültürlerin geçiş kapısı olarak kabul edilmiştir. Son yüzyıllarda Azerbaycan, bu bölgenin doğusunda ve batısında Safevi ve Osmanlı olmak üzere iki Türk devletinin kurulmasıyla özel bir siyasi önem kazandı. Her iki tarafta Safevi ve Osmanlı hükümetlerinin egemenliğini pekiştirme sürecinin devamı ve bağımsız Maku, Hoy ve Urmiye hanlıklarının (Urmiye’den Tekab Afşar’a kadar) oluşumu ve Kaçar döneminde dörtlü vilayetin oluşumu (Urmiye, Hoy, Salmas ve Maku) Azerbaycan’ın batısında bir özellik yaratdı ki birisi Rusya ve Osmanlı ülkeleriyle ortak sınırı olmsıydı.
Yörüklerin Batı Azerbaycan’ın dağlarından kentsel alanlarına her yıl yaptıkları akınlara rağmen, Kaçar döneminde hükümet otoritesinin oluşturduğu güvenliğin gölgesinde bölgede kültür ve medeniyetin gelişmesi ve hatta ticaretin yayılması sağlam şekilde sürdürülürdü.
Modern zamanlarda, Şeyh Ubeydullah’ın Osmanlı Hakkari’sinden Urmiye’ye, Marağa ve Binab’a otuz bin gönüllü göçebe ile saldırısı, göçebelerin Azerbaycan’da ilk sistematik zorlama hareketi olarak kabul edilebilir. Azerbaycan generallerinin olgunlaşmamış ve başarısızlığa mahkum bu hamleye şaşırmaları, Azerbaycan’ın gücünü ve askeri potansiyelini bilmelerine rağmen çocukça terör eylemlerinin gerçekleştirilmeyeceğine olan inançlarından kaynaklanıyordu. Şeyhi ve ordusunu püskürtmek için gönderilen Azerbaycan ordusunun komutanı Timur Paşa Han Maku’i, kendisine Azerbaycan’daki durumu ayrıntılı bir mektupla anlatmasını ve yardımcı kuvvet göndermesini istemiştir.
3 Ekim 1880’da Nasreddin Şah, Timur Paşa Han’a bir telgrafla şunları yazdı: “Detaylı telgrafınızı okudum.” Gerçek şu ki, Şeyh Ubeydullah’ın aptallığı gibi hepiniz çıldırmış görünüyorsunuz. Şeyh ya başkası kimdir ki buna cüret etsin? Dört Kürt, neden sizi bu kadar aciz kılmış ki böyle dilekçeler telgraflar gönderiyorsunuz? Bırakın Azerbaycan’ı, Maku, Hoy, Salmas ve Urmiye bizzat kendileri bu sorunların bin bir türlüsünü çözmeli. Ne oldu da bu kadar gayretsiz oldun bilmiyorum? Bu ne anlama geliyor? …”.
(Şeyh Ubeydullah’ın Fitnesi , Kacar döneminde Kürt’lerin Azerbaycan’a saldırısı olaylarının raporu, Meclis Yayınları)
Nasreddin Şah’ın bu kararlı emirlerinden sonra kısa sürede bu saldırı tasfiye edildi, ittifağı dağıldı ve Şeyh Osmanlı’da tutuklanarak sürgünde öldü.
Azerbaycan Meşrutiyetinde, Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında Simitko liderliğinde yürütülen göçerlerin kötülükleri Azerbaycan halkının gözden kaçırdığı konular değildir.
Simitko’nun çalıp çapmaları 1926’a kadar devam etti ve 1930’a kadar kuzey Irak dağlarında hükümet güçlerinden kaçmak için dolaştı.
Bölgedeki devrim karşıtı unsurların kötülükleri de ortadadır. Yabancıların desteğiyle katlettiler, yağmaladılar ve halkı rahatlarından mahrum ettiler.
Tarih gösteriyor ki Kandil ve Kuzey Irak iki bölgesi Batı Azerbaycan vilayetinin Aşil topuğudur ve halkın bu iki isme karşı duyarlılığı bölgenin tarihini bilmesinden ve geçmiş yüzyıllarda bu bölgeden savaş sırasında almış oldukları zararlardan kaynaklanmaktadır. Son yıllarda terör, IŞİD’in yarattığı blunderbus’ı kullanarak ve Batı’nın açık sulara yolladığı silahlar yardımıyla, Akdeniz’in sıcak sularına ulaşmaya çalışarak, büyük ülkeler Akdeniz’den nefes almayı düşünüp, aralarındaki dört parçayı birbirine bağlamaya çalışıyor. Batı Azerbaycan halkı, Suriye’nin kuzeyindeki etnik temizlik çabaları, yatırım adı altında Urmiye’nin kalbine 300 milyar şüpheli para enjekte edilmesi, Kerkük Türkleri ve Araplarının kaotik durumu, Urmiye’deki kültürel-etnik savurganlık, sınıra yönelik saldırılar, bölgeyi terk etmek için Azerbaycan’ın adını kaldırıp yerine Urmiye Vilayeti veya A.G. sözde Urmiye Üniversitesi’nde ama pratikte Batı Azerbaycan’ın yumuşak işgal süreci, Urmiye Gölü’nün restorasyonunun aksaması, hepsi Kandil ve Erbil zanlılarının hayalini kurduğu senaryolar olduğunu inanıyor.
Bu hafta Kandillilerin Urmiye’de yapacakları toplantılarda, Kuzey Irak dilinin (hangi lehçe olduğu bilinmiyor) öğretilmesi talebi Kandilliler tarafından Batı Azerbaycan eyaleti yetkililerine resmi olarak duyurulur. Yavaş yavaş zamanın geçişine konu olan Kandillilerin hayali haritasının logosu İranlı yetkililer tarafından kabul edilir. Karabağ’ın işgali sonunda Azerbaycan’ın Muzaffer ordusunun zaferlerine karşı “Vay Irana” ve “Vay Islam” diye bağıran ırkçı farsların bağırmaları nerede?
Azerbaycan size tekrar güvenebilir mi?
Dr. Tohid Malekzade” – 2023 / TURKISHFORUM – ABDULLAH TÜRER YENER
Yazıları posta kutunda oku