Balkanlar’ın en eski halkı Traklardır (Türükler/Türkler). Kimmerlerin kendileri olan Traklar bu topraklarda binlerce yıl yaşamışlar ve Balkanlar’ın yanı sıra tüm Doğu Avrupa’ya yayılmışlardır.
Hakhamenşlerin (Elamlıların) geri çekilmesinden sonra tüm Trak boyları, yine bir Trak uygarlığı olan Makedon Kırallığının egemenliği altına girmiştir. Makedonya Kıralı II. Philip ve oğlu Büyük İskender (MÖ 356-MÖ 323) diğer Trak boylarını egemenliği altına almıştır.
Trakların bir bölümü de MÖ 3. yüzyılda Orta Asya’ya göçmüş ve daha sonra MS 6. yüzyıl ortalarında Türük (“KökTürk”) Kağanlığını kurmuşlardır.
Selanik şehri Makedonlar tarafından kurulmuş ve adını Philip’in kızı ve İskender’in kızkardeşi Tesalanik’ten almıştır. Etrüskçe “tesa” sözü, bakmak; korumak; sevmek anlamına; “tesalanik” de bakılmış; korunmuş; sevilmiş anlamına gelmektedir.
Bugün bu söz birçok Türk dilinde unutulmuştur, ama Çuvaşçada bakmak; korumak; temizlenmek; arıtmak anlamına gelen “tasa” olarak yaşamaktadır.
Philip, doğru okunuşuyla “Pilip” adı, Türkçe “bil” kökünden türeyen “bilip”, yani bilmiş; bilgili demektir (-miş ekiyle yapılan geçmiş zaman kipiyle aynı anlamı veren -ip ekiyle yapılan geçmiş zaman kipi, Anadolu Türkçesinde gidip gelmek gibi biçimlerde yaşamaktaysa da, örneğin Azerbaycan Türkçesindeki gibi kullanılmamaktadır).
İskender ya da Alexander adının aslı ise, Etrüskçe canlı; hareketli; cesur; güçlü anlamlarına gelen “alxa” (okunuşu alkha) sözünden türemiş olan ve “Alixsantre” biçiminde yazılmış olan Etrüskçe bir erkek adıdır.
Bu söz, bugün Çuvaşçada güç anlamına gelen “hal” olarak yaşamaktadır ve Çağataycada da yine güç anlamına gelen “yukul” olarak yaşamıştır.
Günümüzde Makedonya Cumhuriyetinde yaşayan Makedonların ise tarihteki Makedonlarla doğrudan bir bağlantısı yoktur. Günümüzün Makedonları, yine bir Türk halkı olan Bulgarların bir koludur ve konuştukları dil de bir Bulgar lehçesidir.
Traklar daha sonra Balkanlar’daki diğer halklarla karışmıştır. Günümüzün Arnavut halkı, Trakların Balkanlardaki ardıllarındandır. Bu nedenle Arnavutçada Ön Türkçeden kalan sözler kolayca farkedilmektedir.
.
Örneğin:
baba anlamına gelen “baba”, ön Türkçe baba demek olan “babay” sözünden;
ana anlamına gelen “nënë”, önTürkçe sütanne demek olan “nene” sözünden;
elma anlamına gelen “mola”, alma sözünden;
armut anlamına gelen “dardha”, ön Türkçe armut demek olan “hurmada” sözünden;
alın anlamına gelen “bal”, Ön Türkçe ve Çuvaşça ön anlamındaki “mal” sözünden;
erkek anlamına gelen bur, er anlamına gelen ön Türkçe “bur”ve “ur”, sözlerinden;
oğul anlamına gelen “djal” (okunuşu dyal), ön Türkçe “ul” sözünden;
kız anlamına gelen “chik”, ön Türkçe çocuk/uşak ya da kız anlamına gelen “şek/şak” sözünden;
insan anlamına gelen “njeri” (okunuşu nyeri), diri anlamına gelen ön Türkçe “neri” sözünden;
Kızdanay Alpova
Yazıları posta kutunda oku