Emekçilerin yarıya yakın bölümünün ve önemli bir emekli kesiminin gelir düzeyi olan asgari ücret konusu da gündemde iken;
*Yıllık enflasyon oranı %72,5’u bulmuşken
*Sınai ve tarımsal üretim gerilerken, inşaat sektörü ve tüketim harcamalarından kaynaklanan son 3aylık %5.9 içi kof büyüme oranı ile avunulurken,
* Yeterli düzeyde teknoloji içermeyen,
*Katma değeri düşük, ucuz-emek yoğun,
*Ucuz ihracat, pahalı ithalata bağlı,
*Giderek büyüyen cari açığı 24 – 25 Milyar doları bulan ne idüğü belirsiz kaynağı belli olmayan para ile bir nebze olsun giderilmeye çalışılan,
*Gelir dağılımı sıralamalarında en gerilere düşmüş, Gini katsayısı zaten çok düşük,
*Belirli kesimlere durmadan vergi lafları uygularken, yakaladığını vergilendiren bir ekonomik yapının sonucu emeğin, emeklinin üretimden alabileceği pay ne ola ki…
Hüsranla sonuçlanan tüm dünyada hayret ve şaşkınlıkla izlenen “nevi şahsına münhasır-kendine özgü” ekonomi teorimizin vahim ve dramatik sonuçlarını elinden geldiğince gidermek için “İthal Sihirbazımız” sahnelerimizde ama …
Piyasalar izlendiğinde Sihirbazın lambasından ya da şakasından çıkacak sonuç da aşağıdaki fıkradan daha iyi anlatılamaz dostlar… 🤔🤷♂️👇
Hikaye bu ya…
Çok eskilerden bir gün, İstanbul’dan Erzurum’a tren gider.
Velhasıl tren Aşkale’yi geçer geçmez arıza yapar. Makinist ve ilgililer Daphan Ovası’nın yanıbaşında duraklayan treni tamir etmeye çalışsa da boşadır…
Durum başkondüktöre aktarılır ve gereğinin yapılması istenir.
Bu arada yolcular merakla camlardan dışarı bakmaktadır.
Baş kondüktör önce birinci mevki vagonuna gider ve oradaki yolculara şöyle seslenir;
-“Çok kıymetli yolcularımız! Trenimiz şu sebepten dolayı arızalanmıştır.
Arkadaşlar ilgilendi ama arızayı gideremediler.
Devlet Demir Yolları adına sizlerden özür diliyorum. Hazırlıklarınızı yapın, bir saate kadar otobüsler gelecek ve sizleri Erzurum’a götürecek.”
Açıklamanın ardından başkondüktör ikinci mevkinin olduğu vagonlara ulaşır ve şöyle der;
-“Beyler ve bayanlar!
Trenimiz arızalandı.
Şu karşı tarafta Aşkale-Erzurum minibüsleri geçiyor.
Şimdi hemen başınızın çaresine bakın ve treni tezden boşaltın…”
Bu arada ikinci mevkiden transferle giderek sayısı artan garibanların olduğu tıklım tıklım üçüncü mevkide bir telaş vardır.
Telaşının arasında başkondüktör üçüncü mevki vagonunun kapısına gelir.
Garibanlar trenden inmeye çalışırkenn başkondüktör engel olur ve der ki;
-“Hele durun bahalım…
Nereye bele?
Bu telaş niye?
İçlerinden biri öne atılır ve derki;
-“Ağabeyi!
Belli ki tren arızılandi.
Anlaşılan o ki tamir edemediz. Bizde ufağ ufağ yürümeye başliyağ.
Erzurum’a daha çoğ yol var.”
Başkondüktür vagonun kapısını sert bir şekilde kapatır
ve oradaki ahaliye şöyle seslenir;
-OLA OĞLUM…
SİZ GİDECEĞSIZ YA…
BU TRENİ ERZURUM’A KADAR KİM İTELEYECAĞ?…
Kıssadan hisse; bu baş kondüktörlerle işimiz çok zooor sevgili ikinci ve de üçüncü mevkidaşlarımız…
Bunların vaktiynen yediği hurmalar şimdi bizleri tırmalar…
Gazamız mübarek ola…