Arap alfabesi, Müşrik/putperest Araplarca geliştirilmiştir.
Yani Kur’an’ın indirildiği sırada Arapların, Kur’an-ı eksiksiz olarak yazıya geçirecek seviyede gelişmiş bir yazısı zaten vardı ve o sebeple, Peygamber inen ayetleri kolayca yazıya geçirtmiştir!
Sadece hareke denilen işaretler sonraki yıllarda (M.S.8.yy.) bulunmuştur.
Sırf Arap olmayan ve Arapça bilmeyen ulusların Kur’an-ı yanlış okumalarının önüne geçmek için bulunmuştur hareke denilen işaretler.
Yoksa Araplar, Arapçayı dün harekesiz olarak okur ve yazarlardı, bugün de harekesiz olarak okuyup yazarlar.
Bugün Arap dünyasında yayınlanan kitap, gazete ve dergiler de zaten harekesizdir.
Hz. Peygamber, tıpkı Müşriklerce Tanrıların temsilcisi denilerek Kâbe’ye doldurulan putları kırdırıp çöpe attırdığı gibi, tıpkı münafıklarca yapılan Dırar Mescidi’ni yıktırdığı gibi, Araplara daha kolay bir şekilde anlatabileceği başka bir imkan bulsaydı (Örn. Tanrı katından mucizevi bir şekilde öğrenip öğretebileceği bir alfabe gönderilseydi), muhtemelen Müşriklere benzememek için de Arapların geliştirdiği alfabeyi kaldırıp çöpe atardı!
Ne diyordu bir hadisinde “Kim bir kavme benzerse, o kavimdendir!”
Hz. Peygamber bu düşüncesini sadece söylememiş, gereğini de yapmıştır.
Mesela; ezan vaktini bildirme konusunda Hıristiyanlara benzememek için çan çalmayı, Yahudilere benzememek için Şofar öttürmeyi reddetmiştir.
Yani bu düşünce ile eğer Kur’an’ı yazıya geçirmek için başka imkanı olsaydı sırf Müşriklere benzememek için bile Arap alfabesini kaldırıp çöpe atardı.
Ancak hayır, Peygamber hem Arapçadan başka dil bilmeyen Arapların içinde yaşadığı ve kendisi de Arapça konuştuğu için, hem de İslam dini öncelikle Arapları muhatap aldığı için Kur’an Arapça olarak indirilmiş ve Arap alfabesiyle yazıya geçirilmiştir.
Allah Kur’an’da der ki; “Eğer biz Kur’an-ı, Arapça dışında bir dille indirseydik, Araplar diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Arab’a Arapçadan başka dilde (kitap) olur mu?”(Fussilet-41/54)
Yani ayette demek isteniyor ki; “Eğer biz Kur’an’ı Arapça dışındaki bir lisan ile indirseydik Araplar, ayetlerimizi kabul etmemek ve inkarcılıkta devam etmek için Kur’an’ın dilini bahane edeceklerdi. Bu sebeple Kur’an-ı onların kolayca anlayacağı kendi dilleri ile vahyederek, bütün bahanelerini geçersiz kılmış olduk”
Dolayısıyla, sırf Arapları memnun etmek ve Arapça konuşan bir halka kolayca tebliğ edilebilmesi için kullanılan alfabe, kutsal mutsal değildir.
Kutsal olan Kur’an’dır, alfabe ve yazı değil!
Çünkü Arap alfabesi Tanrı’nın dizayn edip gönderdiği bir alfabe değil, putperestlerin icat ettiği bir alfabedir.
Biz Müslümanlar Tevrat, Zebur ve İncil’in de ilahi kelam olduğuna inanıyoruz.
Peki o kitaplar hangi dilde gelmişlerdi?
Musa, Davut ve İsa İbrani olduklarına göre; o kitaplar da muhtemelen İbranice olarak tebliğ edilmiş ve İbrani alfabesiyle yazıya geçirilmişti.
Şu halde İbranilerin kullandığı alfabe de en az Arapça kadar kutsaldır!
Öte yandan Kur’an-ı Kerim, bütün alfabelerle yazılabilir; Lâtin, Kiril, Çin ve Japon alfabeleriyle de yazılabilir.
Bu durumda o alfabeler de en az Arap alfabesi kadar kutsaldırlar!
Öte yandan Arap alfabesi ile sadece Kur’an değil, en pespaye, hatta ahlaksızlık içeren erotik romanlar ve Tanrı’yı inkar eden kitaplar da yazılabilir ve yazılıyor da.
“Abbasi Geceleri” isimli erotik fıkraları ve o devrin işret sofralarına dair anlatıları okuyanlarınız mutlaka vardır.
Peki Kur’an’ın indirildiği yıllara yakın zamanlarda yazılan bu kitaplar hangi dilde yazılmışlardı?
Elbette Arapça ile.
Ya da Türkleri aşağılayan, Türklere hakaret eden uydurma hadisler hangi alfabe ile yazılmıştı?
Elbette Arapça ile.
…
Böyle bir yazıyı neden yazma gereği duyduğuma gelince:
Bir arkadaşım aşağıda demiş ki: “Bizde Kur’an’ı Kerim yazılan harflere saygı duyulur..”
Evet, eskiden okuma yazma oranının düşük olduğu, Arap harfleriyle okuyup yazanın nadir olduğu, cehaletin hayatın her yanında yaygın olduğu, Arap harfleriyle okuma yazma bilen mollaların halkı adeta esir aldığı zamanlarda, belki biraz da softaların ve yobazların telkinleriyle Arap harflerine saygı duyulmuş, mesela içeriğinin ne olduğuna bakılmaksızın bu alfabeyle yazılan her türlü evrak kutsal kabul edilmiş, üzerinde ne yazdığına bakılmaksızın yere düşen Arap harflerini taşıyan kağıt parçaları bile yerden alınarak yüksek bir yere konulmuştur!
Yani Kur’an’a duyulan saygı, giderek Arap alfabesine duyulur hale gelmiştir.
Ancak şu zamanda hala bu düşüncede olanlar varsa onların aklına şaşarım.
Bu arkadaşımız, bildiğim kadarıyla öğretmen ve bulunduğu ilde dini, milli, tarihi ve kültürel programlar da hazırlayıp sunuyor yerel televizyonlarda.
Dolayısıyla; bu arkadaşımızın kullandığı “Biz Kur’an’ı Kerim yazılan harflere saygı duyulur” şeklindeki ifadesini, espri niyetine kullandığı ve beni tahrik ederek böyle bir yazı yazmamı istediği şeklinde yorumluyorum.
Çünkü bu arkadaşımız münevver sınıfına girecek çapta bilgi birikimi olan bir arkadaşımızdır.
Aksi takdirde işte…