Philip Pettit’nin yeni bir cumhuriyetçilik anlayışı geliştirmeye çalıştığından söz ediyorduk.
Öyle ki, bu girişim, ‘sosyal ontoloji’ ile ‘politik kurumsallık’ı belli bir kavşakta buluşturma çabasına dayanmakta idi.
Bir başka deyişle, sosyal düzenlemenin (régulation) ve o arada ekonomik mücadele ve cumhuriyetçi özgürlüğe demokratik bir meşruiyet kazandırma çabasıydı söz konusu olan.
Türkçesiyle, bir tür ‘Cumhuriyet’i Demokrasi ile taçlandırma’ çabasının felsefî altyapısını oluşturmak da denilebilir.
Oysa biliyoruz ki, Cumhuriyet’in (ve Demokrasi’nin) farklı ve çoklu düşünce (idée), biçim (forme), oluş (configuration), yapı (structure) ve vücûd bulması (incarnation) söz konusu olabilmektedir.
Nitekim, Fransız Devrimi’yle birlikte, modern diyebileceğimiz bir anlayışa kavuşan Cumhuriyetçilik bile 1848’lerde, 1870’lerde ve 1958’lerde farklı kavramsallaştırma çabalarının nesnesi olmuştur.
Örneğin Türkiye’de, Fransız Devrimi denildiğinde ilk akla Robespierre ve jakobenlik gelmesine karşın, Charles-Renouvier (1815-1903) hakkında pek az şey bilinmektedir diyebiliriz.
Oysa Renouvier, 1848 Devrimi ertesinde İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesine gönderme yaparak, Eğitim Bakanlığı desteğiyle, İnsan ve Yurttaşlar İçin Cumhuriyetçilik El Kitabı (Manuel républicain de l’homme et du citoyen) başlıklı bir kitapçık yayınlamıştı.
Kitapçıkta Cumhuriyet’in,
– faiz gelirlerini artan oranlı vergilerle azaltarak ortadan kaldırması
– ticareti yavaş yavaş belli merkezlerde yoğunlaştırarak bireysel çabalardan arındırması
– Vergileri artan oranlı olarak artırarak kamusal sermaye birikimine yönelmesi gerektiğini ileri sürüyordu.
Dikkat edilirse, Renouvier, arkadaşı olup Fransa’da ‘sosyalizm’ sözcüğünü bulan Pierre Leroux ile birlikte Proudhon ve Fourrier gibi Fransız filozofları gibi, Cumhuriyet ile Sosyalizmi, aşamalı olarak buluşturmak çabası içerisinde idi.
Ancak, kitapçığın bastırılmasına yardımcı olan Eğitim Bakanı’nın istifasına yol açtığı gibi görüşlerinin toplumun geneline yaygınlaşmasına da engel olundu.
Tam da bu nedenle olsa gerek, Pascal Engel, Philipp Pettit’in görüşlerini eleştiren yazısının başlığını, Petit adının Fransızca ‘küçük’ anlamına geldiğine gönderme yaparak “Büyük ve Küçük Cumhuriyetçilik” olarak koymuştur.
Dahası günümüzdeki ‘ekonomik liberalizm’ anlayışının temeli de bu ‘Cumhuriyetçilik’ anlayışının anti-tezi olarak geliştirilmiş ve artık neredeyse bilimsel olarak tartışılmaz bir ‘temel önerme’ (axiome-postulat) olarak benimsetilmiştir.
Nitekim ‘ekonomik liberalizm’i eleştiren her yaklaşım ‘ideolojik’ olarak nitelendirilmektedir, ki ‘ekonomik liberalizm’in kendisi bir başına ‘ideolojik’ olduğunun ayırdında değildir.
İşte Pettit veya Skinner gibi ‘yeni cumhuriyetçiler’, tam da bu nedenle ‘liberalizm’e yeni bir boyut kazandırma çabasına girişmişlerdir.
Geçerken, Fransa’da Jacques Chirac ve Nicolas Sarkozy’nin seçilmelerine yol açan ve değişik siyasal oluşumların ‘ittifak’ına dayanan Halkçı Hareket İçin Birlik diyebileceğimiz UMP (Union Pour un Mouvement Populaire) hareketinin, sonradan LR yani Cumhuriyetçiler olarak değiştirildiğini anımsatalım.
Böylece, gerçekte neo-liberal, muhafazakâr ve sağcı olmasına karşın, Cumhuriyetçi adını almaktan çekinmeyen siyasal hareketlere bir örnek vermiş olalım.
Ki, Cumhuriyetçiliğin özüne karşı olan bu tür ‘siyasal hareketler’in, aslında gerçek bir ‘kavram kargaşası’ yaratmanın ötesinde, Cumhuriyet ilkeleriyle herhangi bir ilişiklerinin olmadığını rahatlıkla ileri sürebiliriz.
Nitekim Jean-Fabien Spitz de, Philip Pettit’ninki dahil bu tür çabaların, Cumhuriyet’in kendi ‘öz’ünü (substance) boşaltmaktan başka bir işe yaramadıklarını söyleyecektir.
(Sürecek)
(1) Pascal Engel, « Le grand et le petit républicanisme », En attendant Nadeau, 22 novembre 2022,
(2)Jean-Fabien Spitz, Philip Pettit. Le républicanisme, Paris, Michalon, 2010.