Öğretmenler Günü uluslararası düzeyde 5 Ekim tarihinde kutlanmaktadır.
5 Ekim günü, 1966 yılında Paris’te gerçekleşen “Öğretmenlerin Statüsü Hükümetlerarası Özel Konferansı’nın sona erip UNESCO temsilcileri ile ILO tarafından “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi”nin oy birliği ile kabul edilişinin yıl dönümüdür.
Kendi kültürel ve tarihî özelliklerine, okul tatil günlerine göre çeşitli ülkelerde farklı tarihler Öğretmenler Günü olarak belirlenmiştir.
Öğretmenler Günü, meslek olarak öğretmenlik mesleğini seçenleri onurlandırmak için çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir kutlama günüdür.
Bizde 24 Kasım’da kutlanırken pek çok ülkede 1994’ten beri her yıl 5 Ekim’de kutlanmaktadır.
Bizler Öğretmen okullarında tam bir öğretmen olarak yetiştik.Köylüyle köylü,şehirliyle şehirli olmayı başardık.Her dalda çok iyi hocalar tarafından yetiştirildik.Zaten son sınıftaki uygulamaları göz önüne alırsak nasıl öğretmen olunur kısmını iyice pekiştirdik. Sonra yıllar içinde piştik.
Buna rağmen Köy Enstitülerinde yetişmeyi çok isterdim.
Bizden sonra Öğretmen lisesi oldu. Öğrenciler formasyon derslerinden,köy ve şehir stajlarından uzak,lise öğrencisi gibi yetişti.
Daha sonra üniversite mezunu olacak öğretmenler dendi ama öğretmen olarak yetiştirmediler.Şehir çocuğu köye gittiğinde kalakaldı ne yapacağını bilmeden.
Daha sonra okulu bitiren öğrencilere”sözlü sınav yapacağız”dendi ve hep kendilerine yakın kişilerin tayini yapıldı.
Bir yandan öğretmen açığı var deyip,diğer yanda öğretmenler yıllarca tayin edilmeyi bekledi…
Tayinleri yapılmayan öğretmenler işsiz kalırken,köylerdeki okullar bir bir kapatıldı.Öğretmen öğrencisiz,öğrenci öğretmensiz kaldı.
Bizim nesil atandığı okulun;sınıflarını boyayıp, sobasını yakıp temizledik.Sobanın üstüne ihlamur koyup kaynattık,öğrencilerimiz üşümesin diye.Kayıp düşmesinler diye karları kürüdük.
Sınıfımızdaki fakir öğrencilere kıyafet, ayakkabı, kalem,defter alamasak da temin etmeye çalışan öğretmenlerdik.
Çok basit şikayetlerle ceza alan, görevine son verilen, görev yeri değiştirilen öğretmen ve yöneticiler her türlü zorluğa katlandı…
Öğrencilerimizin sadece dersleriyle ilgilenmedik,ergenlik ve psikolojik sorunlarını da saatlerce dinlerdik.
Kütüphanelerimiz yoktu,karton kutuları grapon kağıtlarıyla kaplayıp,okulumuza, sınıfımıza kitaplıklar kurmuştuk.
Köylere uygulama bahçeleri kurup,ağaçlar dikip,verimli tarım nasıl yapılır ön ayak olmuştuk…
Kurslar açarak tarhana,makarna,reçel,konserve,dikiş nakış öğretmiştik köyün gençlerine…
Bazı siyasilerin,köy muhtarlarının olmayacak isteklerini geri çevirmekten çekinen yönetici ve öğretmenler olmadık hiç…
Siyasi nedenlerle oradan oraya sürüldük,aileler parçalandı,yine gıkımız çıkmadı…
Okulun temizliği, araç ve gereci için azmı sağa sola koşup bağış toplamaya çalıştık…
Şimdi İyi öğretmen, başarılı öğretmen, uzman öğretmen diye statülere ayırdınız öğretmenleri…
Yıllardır öğretmenlik yapan insanlar,yeniden sınava sokuldu,kucağında çocuğuyla…
Her türlü özveriyle çalışan bu öğretmenleri acaba hangi sorularla ölçülebileceksiniz?
Amaç öğretmeni itibarsızlaştırmak mı,yoksa öğretmenlik formasyonu olmayan insanları öğretmen tayin etmek mi?
Ya maaşlar…ABD ve Avrupa’daki öğretmenlerin aldığı maaşın yanında bizimkilerin maaşı sadece ekmek peynir almaya yeter diyecektim ki…Peynirin de yanına varılmadığı aklıma geldi.
Ülkeme geldiğimde ABD de olduğu gibi dönem tatilleri dörde çıkarılmış birer hafta.Keşke tatilleri örnek alırken öğretmen maaşlarını,tayin yönetmeliklerini,her öğretmene ve öğrenciye verilen Ipod leri,en küçük köylerdeki okulları da örnek alsaydınız.
Cerrah olup insanları iyileştirmeyi çok istemiştim.Küçücük bir dağ köyünde dünyaya gelmiştim.
Ortaokul bitti ben yeniden her gün ağlamaya başladım.”Baba yalvarırım izin ver ben üniversiteye gidip doktor olmak istiyorum. ”Son söz söylenmişti.”Ben seni istanbul gibi yere tek başına gönderemem ya öğretmen olursun,ya da kocaya gidersin”…
Hep kocaya vermekle korkuturlardı beni. İnanamıyordum babam gibi ileri görüşlü aydın bir adam bunu nasıl söyleyebiliyordu.Sonunda kocaya gitme korkusundan Öğretmen okuluna gittim ve öğretmen oldum.
Şimdi mi ne düşünüyorum!İyi ki öğretmen olmuşum,iyi ki bir sürü öğrencilerim olmuş…Bin defa dünyaya gelsem yine öğretmen olurdum…
Çok şey mi istiyorlar sizce…Onlar geleceğin cumhurbaşkanını yetiştiriyorlar ve bu kadarını da hak ediyorlar…
Yonca Şentürk Yüksel
Öğretmenim demek bana hafif geliyor.siz benim için bir idolsünüz desem yine olmuyor.bir akrabam gibi yakın hissediyorum sizi çok görmek sarılmak,teşekkür etmek istiyorum desem yine hislerime tercüman olmuyor.yanımda olsanız o kadar saygınsınız ki benim için ne yapacağımı şaşırabilirim de.öğrencinizken beni çok sevdiğinizi düşünsem de diğer birçok öğrenciniz olduğunu bilmek hem beni gururlandırıyor hem de onları kıskanma ma yol açıyor.çünkü hep sizin için en özel olmak istiyor insan.sizin emekleriniz yanında size gereken ilgiyi gösterdim mi hayır.hep sizi kalbimde yaşattım bir hayat koşturmacasına kapıldım.son 3 yıldır size ulaşmayı o kadar istedim ki çınarcık ilköğretimi aradım,yardımcı olamadılar.çınarcık,ilkokul arkadaşları ile hiçbir bağım kalmadığı için,bilgisayar ile aram olmadığı için size ulaşamadım.eski isim ve soyadınızla facebooka girdim olmadı.eski kız arkadaşlarımın soyadı da değiştiği için cesaret edemedim iletişim kurmak için çaba göstermeye. 4 gün önce Filiz Türkkan’a oradan Tülin Engin’e ve sonra size ulaştım.Bunları yazarken ki halimi tahmin edemezsiniz.eşime resminizi gösteriyor bak benim öğretmenime ne kadar güzel ne kadar asil ne kadar güzel işler yapmış bak beni kimler eğitmiş diye hava atıyorum.Öğretmenim aslında sayenizde dilbilgisi kurallarına hep uyar,güzel yazarım cümleleri fakat bilgisayara ve tuşlarına alışkın olmadığım için böyle yazıyorum kusura bakmayın.hislerimin yoğunluğu da cabası.Öğretmenim hiç İstanbul’a,Adapazarına ya da ÇınarcıK’a daha doğrusu Türkiye’ye geliyor musunuz?
İlkokul 4 veya 5.sınıftaydım hayatımın ilk travmasını yaşadığımda Canım öğretmenim Umran Unlu sınıf öğretmenliğini bırakıp müdür yardımcısı olduğunda üzüntüden hasta olmuştum hatta su çiçeği dökmüştüm,daha sonra kıvırcık gür saçlarıyla canım öğretmenim TC Mesude Aktaşın geldi,kök söktürmüştüm ona başlarda sanki herşeyin sorumlusu o diye . Sabırla sevgimizi kazanmak için ne mücadele vermişti…Bugun bu iki isim ilk aklıma geliyor ise bunun nedeni bu iki kahraman,her manavda taze hurma gördüğümde gözlerimin dolması ve yüzümde ki tebessüm gibi…İyi ki varsınız,sizin gibiler hep olsun…Tüm okul hayatımda ki canim öğretmenlerimin emek,sabır ve sonsuz sevgileri için çoook teşekkürler…
“Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır!”. Diyerek gelecek kuşakları öğretmenlere emanet eden.
BAŞÖĞRETMENİM ATATÜRK”üm, Kurtarıcım, Yol gösterenim Umut ışığım Yaşam biçimim…
Değerli Öğretmen arkadaşlarım,biliyorum yükünüz ağır,yolunuz uzun,biliyorumki sorunlarınızı aşıp mum gibi eriye eriye etrafınızı aydınlatmaya devam edeceksiniz.
Önünüzde saygıyla eğilip,Öğretmenler Gününüzü kutluyorum…