TARIMSAL ÖĞRETİMİN ÖNEMİ

TARIM İÇİN TARIMSAL ÖĞRETİMİN ÖNEMİ

Bugün ülkemizde tarımsal öğretimin 177. yılını kutluyoruz. Eğitimi 1846’dan bu yana devam eden, alternatifi olmayan tarımsal öğretimin bir mensubu olmanın haklı gururunu yaşıyoruz.

Tarım sektörü; gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun tüm ülkelerin ekonomik hayatlarında önemli bir yere sahiptir. Ayrıca insanların beslenmesi için gerekli gıda maddesi ve ham madde üreten bu sektörün başka bir ikame kaynağı da bulunmamaktadır.

Ülkemizde ilk tarımsal eğitim-öğretim faaliyetleri, Osmanlı İmparatorluğu Tanzimat Döneminde 10 Ocak 1846’da İstanbul-Yeşilköy Ayamama Çiftliğinde Kurulan Mekteb-i Zirai Şahane ile başlamış ve bu tarihten itibaren 10 Ocak gününü kapsayan hafta ülkemizde Tarım Haftası olarak kutlanmaktadır. Tarımsal eğitim; çok kapsamlı bir bilim dalı olup, insanların neredeyse tüm ihtiyaçlarının karşılanmasında rol oynayan temel bir sektördür.

Bugün ülkemizde tarımsal öğretimin 177. yılını kutluyoruz. Eğitimi 1846’dan bu yana devam eden, alternatifi olmayan tarımsal öğretimin bir mensubu olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. - asar osur vergisi cumhuriyet ziraat

Tarım ve öğretimi bu kadar önemliyken tarıma bakış açısı nasıl?

Tarım ülkemizde ve dünyada önemli değişimlerin ve toplumsal bakış açısı gelişimlerinin olduğu bir sektör oldu. Ülkemizde sanayileşmeye bağlı olarak tarım değersizleştirmeye çalışılan bir sektör oldu. (küçümsenen, bilimsel bir değerlendirmeye tabi tutulmadan toplumun üzerinde yük görülen, yapılan teşvikler için gereklilik tartışması acılan bir sektör.)

Girdi fiyatları ve maliyet karşılaştırması yapılmaksızın, salt tarım ürünleri fiyatlarının dünya fiyatları ile karşılaştırılıp, dünyadan pahalı üretiyoruz, o halde ne gerek var üretmeye, daha ucuz üreten dünyadan satın alalım sığ düşüncelerine muhatap olan bir sektör.

Dünyanın hiçbir yerinde üretime cesaret edilemeyecek kuru tarım alanlarında (yaklaşık 6 milyon hektar nadas) üretim yapılmasının değerini ve takdirini göremeyen bir sektör.

2016-2017 yılında yaşanan kuraklık sonrası parası ile ithalat yapılacak buğday bulamayınca, üretimin değerinin tüm gerçekliği ile toplumun gündemine düşmesi, en azından bazı ürünlerde stratejik davranılması gerektiği söylemleri. Pandemi döneminde dünyada kapanmanın üretimde düşüş ile sonuçlanması, tedarik zincirlerindeki zorluklar sonucu gıda arzındaki sıkıntılar ve gelişmiş ülke raflarında tarım ürünleri ve işlenmiş gıdaların bulunamaması ile görülen boşluklar.

Covid 19 salgını tüm dünyada ve ülkemizde tarımın stratejik bir sektör olduğu ve gıda güvenliğinin önemini bir kez daha perçinledi. (Ülkemizde fiyatlar dünya fiyatları ile eşitlendi.) Aslında “tarımın önemi arttı “ söyleminin yerine “tarımın önemi anlaşıldı” ne kadar da doğru bir yaklaşım değil mi?

Ülkemizde bu hamlelerle tarımsal üretim faaliyetleri durmadı. Yaşanan kuraklığın hububat üretiminde düşüşü dışında gıda arzında ve tedarikinde sorun yaşanmadı. Sadece ihracat artışında kontrol edilemeyen süreç, iç piyasada birçok ürün fiyatlarında artışa neden oldu. Girdi hammaddelerinde (enerji, ilaç, gübre, mazot) başta olmak üzere üretim ve tedarik sorunları nedeni ile tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de fiyat artışları yaşandı. Diğer ülkelerle farkımız ülke ve vatandaş ekonomisi olarak bu krize hazır değiliz.

Tarımsal hasılada Türkiye Avrupa’da 1. Dünyada 10. Sıraya yükseldi. Türkiye tarım dış ticaret fazlası olan bir ülke konumunda. (6 milyar dolar). Ancak ekonomik kalkınma modeli ve oluşturulan hamlelerde tarım nedense hep görmezden geliniyor.

Özelde Konya tarımsal hasılada Türkiye’de ilk sırada. Çok sayıda üründe ilk ya da ikinci sırada. İklim olarak üretilebilen ürünlerde genel olarak tartışmasız en fazla üretimi yapmakta. En fazla tohumluk üreten il, Tarım makineleri üretiminin yarısından fazlasını, tarım makinaları ihracatının yarısını gerçekleştirmekte. Basınçlı sulama sistemlerinin en geniş kullanıldığı, kısaca ülkeyi besleyen en önemli üretim bölgesi Konya diyebiliriz.

Tüm olumsuzluklara rağmen tarımsal üretimdeki başarıyı şu örnekle perçinleyebiliriz. 15 yıl önce 9 milyon hektar buğday ekim alanı ve 16-18 milyon ton üretim var iken, üretim alanı 6,8-7,1 milyon hektara düştüğü halde üretim 18 -20 milyon ton düzeylerine yükselmesidir. Bu başarı, üretimi her şarta devam ettiren üreticimizi, üreticimizi eğitimle işleyen teknoloji ile buluşturan meslektaşlarımızın ve zirai öğretimin başarısının altını çizen bir sonuçtur. Bundan sonraki başarıda aynı istikamette birim alan, birim hayvan başına elde edilen verimin artışı ile olacağından, tarımsal eğitim ve ziraat mühendislerinin önemi yadsınmaz bir gerçektir.

Ziraat Mühendislerinden Türk Tarımının beklentileri Neler?

Tarım ve gıda/ meslekle ilgili ilke ve dünya gündemini takip etmek, zaman zaman fert ve grup olarak değerlendirmelerde bulunmak. Okumayı tavizsiz bir yaşam tarzı haline getirmek ve sürekli, araştırıcı olmak.

Tarımın makro plandaki / gündemdeki konularla ilgili veri ve bilgiye dayalı görüşler oluşturmak, uygun zaman ve zeminde bunları paylaşmak.

Örnek mi? Tohumculuğumuzun İsrail tohumu, hibrit tohumluk / gdo karıştırılması, yerli tohum /ıslah edilmiş tohum, genetiği değiştirilmiş organizmalar, CO2 salınımı ve tarımın etkileri, yapay et-süt, yeşil mutabakat, Paris iklim antlaşması, dahilde işlem rejimi kapsamında ithalat, tarımda dışa bağımlılık söylentileri, tarımdaki konumumuz, tarımsal ithalat ve ihracatımız. Hadi şimdiden araştırmaya başlayalım mı?

Mesleki alanda yaşanan baş döndürücü gelişmeler dikkate alındığında sürekli güncelleme, yenileme ve geliştirme ihtiyacını dinamik olarak karşılamak gerekir.

Nasıl mı? Akıllı tarım teknolojileri, tarım 4.0 kapsamında sürekli okuma, eğitimler, sertifika programları diye sıralanır gider.

Ziraat mühendisliği mesleki dayanışma için yeterli olmalı, bölüm taassubundan ayrıştırıcı- lığından kaçınılmalıdır.

Ziraat fakültesi öğrencilerine kurumlarını, işletmelerini ve gönüllerini açık tutmak, onlara kurumsal gönüllü mentörlük yapmak, yetişmelerine katkı sağlamak, ufuk ve vizyon kazandırmak gerekir.

Ziraat fakültesi mezunlarının iş bulmalarında / iş kurmalarında kurumsal gönüllü rehberlik yapmak gerekir.

Mezun oldukları fakültelere aidiyetlerinin süreklilik arz etmesi, geri bildirimlerle eğitimde iyileştirme fırsatları sağlamaları gerekir.

Tarımsal eğitimden beklentiler;

Sektör odaklı, sektörün sürece aktif dahil olduğu eğitim modelinde, istihdam ve iş kurma oranlarında önemli artışlar beklenir gerçeğinin göz önünde bulundurulması gerekir.

Her bölümde müfredat çalıştayları düzenlenerek müfredatlar gözden geçirilip, güncellenmelidir. (akademisyen- mevcut, ülke sathı, tarım kuruluşları ve sektörden yönetici ve çalışanlardan oluşan)

Sektörel bir eğitim modeli kurgulanmalıdır. Müfredat, zorunlu staj, gönüllü staj, sektör danışmanlığı, işi yerinde gözle programlasın, son sınıfta yoğun sektör çalışmasına geçilsin.

Fakülte seçmeli ders havuz sistemi; bu sistemde mezun oluncaya kadar, her bir öğrencinin havuz derslerinden belirli bir kredi ders alma zorunluluğu konarak, havuzdaki bu dersleri bölüm farklılığı olmaksızın tüm öğrenciler seçebilmelidir. Bu dersler; girişimcilik, bilim, kültür, sanat, etik içerikli öğrencinin entelektüel birikimini arttırarak, kişilik gelişimine ve yetenek gelişimine katkı sağlayacak dersler olmalıdır.

Tarımsal girişimcilik önceleyecek, teknokent tecrübe ve birikiminden yararlanılacak, girişimcilik eğitimleri fikir ve proje yarışmaları, mentörlük programları, bitirme tezlerinin bu bölümde yer alması ve bunların teknofeste, TÜBİTAK 2209 AB gibi programlara yönlendirilmelidir.

Kariyer geliştirme ders ve programları düzenlenmelidir.

Türk tarımının Ziraat Mühendislerinden beklentileri, Ziraat Mühendislerinin Türk tarımından beklentileri ve tarımsal eğitimden beklentiler başlıklarına açıklık getiren bizim için bir hocadan çok fazlası olan Prof.Dr. Bayram SADE hocamız her daim yanımızda ve yol göstericimiz olmuştur.

Tarımsal eğitim, ülkemizdeki tarımsal potansiyelin gelişmesi, tarımsal üretimde bilimsel tekniklerin egemen kılınması ve çiftçilerimizin bilinçlendirilmesi yolunda çok önemli katkılar sağlamıştır. Ayrıca birim alandan ve birim hayvandan elde edilen verimde de yükselmeler meydana gelmiş, ülkemiz dışındaki tarımsal gelişmelerin ve yeni bilgilerin ülkemize transferi gerçekleşmiştir. Ülkemizin tarımsal yapısı geleneksel yetiştiricilik yöntemlerinden modern yetiştiricilik tekniklerine doğru hızla ilerlemektedir. Değişen dünya koşulları ve giderek artan dünya nüfusunun ihtiyaçları doğrultusunda mesleğimizin bizlere yüklediği görev ve sorumluluklarla beraber mesleğimizin önemi de artmıştır.

177 yıl önce Halkalı Ziraat Mektebinde başlayan ilk tarımsal eğitim-öğretim faaliyetleri bugün 39 Ziraat Fakültesi, 33 Veteriner Fakültesi, 6 Doğa Bilimleri Fakültesi ile ülkemizde tarımsal yükseköğretim devam etmektedir. Bu fakülteler bugüne kadar yaklaşık 130 binin üzerinde Ziraat Mühendisi, 40 binin üzerinde Veteriner Hekim yetiştirmiştir. Ziraat ve Veteriner Fakültelerinin bu kadar sayıya ulaşması ve birçok fakültemizde bazı bölümlerin öğrenci bulamamasından, endişe duymaktayız.

Türk tarımına hizmet etmiş tüm meslektaşlarımızı saygı, ebediyete intikal edenleri rahmetle anıyor, 175 yıl boyunca tarım öğretimine emeği geçen tüm hocalarımıza şükranlarımızı sunuyorum.

#topragınadamı / TURKISHFORUM – ABDULLAH TÜRER YENER

Yazıları posta kutunda oku

Bugün ülkemizde tarımsal öğretimin 177. yılını kutluyoruz. Eğitimi 1846’dan bu yana devam eden, alternatifi olmayan tarımsal öğretimin bir mensubu olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. - ataturk orman ciftligi tarim

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir