Pulat Tacar[1]
Özet çeviri
(ERMENİ ASILLI AMERİKALI AVUKATLARIN SİGORTA TAZMİNATI SOYGUNU)
KALİFORNİYA TİMES SORUŞTURMALARI (Mart 2023)
(Harriet Ryan.Matt Hamilton, (Paris ve Erivan’da gazeteci) Astrig Agopyan)
Büyük harfli ara başlıklar Los Angeles Times raporundaki başlıklardır
Bu inceleme raporu hakkındaki kişisel görüşlerim çeviri sonuna eklenmiştir
—————————————————————————————-
Los Angeles’te Ermeni asıllı ABD vatandaşı üç avukat Osmanlı döneminde bazı Ermeni asıllı Osmanlı vatandaşlarının sigorta şirketlerine yaptırdıkları sigortalardan alacaklarını bunların varisleri adına tahsil etmek amacı ile 2000’li yıllarda bir kampanya başlattılar.
Ermenilere soykırımı suçu işlendiği iddiasını sigorta şirketlerine dava (tehdidi) yoluyla kabul ettirerek 37,5 milyon dolar tazminat parası aldılar. Bunu izleyen yıllarda o avukatların Ermenilerin varislerine dağıtmak için aldıkları paraların büyük kısmını kendi hesaplarına ya da yandaş hesaplara geçirdikleri ortaya çıktı. Los Angeles Times gazetesi Harriet Ryan , Matt Hamilton ve Astrig Agopyan adlı gazetecileri görevlendirerek bu olayı inceletti ve aşağıda geniş çeviri sunulan araştırmayı yayımladı
Fransız AXA Sigorta Şirketi
New York Hayat Sigortası Şirketi ile Fransız AXA Sigorta Şirketinden de tazminat parası sızdırıldı. AXA’dan sağlanan para Bewerly Hills de bulunan Ermeni asıllı bir avukatın hesabına aktarıldı. Sigortalara dava açanlar arasında bu avukatın adı geçmemekte..
Fransız sigorta şirketinden alınan paranın, bir Fransız Vakfı tarafından hak sahiplerine dağıtılacağı söylenmişti Ama böyle bir Vakıf yoktu ve hiçbir zaman da olmadı.
Tazminat parasının yaklaşık 1 milyon doları Loyola Hukuk Fakültesi (Okulu) (Loyola Law School) hesabına yatırıldı .Bu okulun muhasebesinde yapılan araştırma, anılan okulun iki Ermeni asıllı avukatın kontrolunda olduğunu ortaya çıkardı (Bu konuya araştırmanının sonunda yeniden değinilecek)
Dünyanın çeşitli ülkelerine dağılmış olan bazı Ermeniler ailelerinden kaldığını iddia ettikleri Fransız sigorta poliçeleri karşılığında para alacaklardı. Ancak, bunların sundukları belgelerin % 92 sinin geçersiz veya sahte oldukları söylenerek talepleri reddedildi. Bu sözde belgeler arasında ailelere ait İncillere yazılmış doğum kayıtları bile vardı. Samuel Şorkohyan adlı bir emekli iş adamı: “bu bizim kan paramızdı , anılan paraların avukatlar tarafından çalınacağını tahmin edemedik” dedi
Sigorta Şirketlerine dava açma fikri: Vartkes Yağcıyan
Sigorta Şirketlerine dava açarak tazminat alma düşüncesi ilk olarak, 1986 yılında Glendale kentinde avukatlık yapan Vartkes Jeghian (Yağcıyan) ‘ın aklına gelmiş. “Ermeni soykırımından” kurtularak Amerika’ya kaçtıklarını söylenen bir Ermeni çiftin oğlu olduğunu söyleyen Yağcıyan,, soykırımı konusunu Osmanlı Devleti nezdinde ABD Büyükelçisi olan Morgenthau’un anılarını okuyarak öğrendiğini ve soykırımında ölenlerin hayat sigortalarını araştırarak para kazanabileceğini düşündüğünü söylüyor. O dönemin Osmanlı İçişleri Bakanının (Talat Paşa) Morghenthau’ya, “Ermenilerin coğu bilfiil öldü; sigorta poliçelerinden yararlanacak makam Hükumetimizdir” dediğini de okumuş.…
Yağcıyan günün birinde “ Sigortalıların bir listesi olmalı .O listeyi bulmalıyız” demiş ve araştırmaya başlamış. Tam 13 yıl sigorta poliçesi aramış. Ermenice gazetelere ilan vermiş . Vaşington, Cenevre, Halep arşivlerinde araştırma yaptığını yazmış..
Sonunda, New York Hayat Sigortası Şirketinin elinde bulunan, hayatlarını kaybeden Sigorta Poliçesi sahibi Ermeni müşterilerine ait 7 milyon dolarlık hayat sigortası bulunduğunu ileri süren bir mektuba rastlamış. “O zamanın 7 milyon doları; günümüzde 100 milyon dolar eder “diyen Yağcıyan, Sigorta Şirketinin bu parayı Ermeni hak sahiplerine zamanında ödemediği , şimdi ödemesi gerektiğini savunarak yola çıkmış ve “Ermeni soykırımında” hayatlarını kaybedenlerin çocuklarını ve torunlarını aramaya başlamış (Kaynak: Robert Gauthier/Los Angeles Times).
Yağcıyan amacının sadece sigorta poliçelerini bulmak değil, aynı zamanda soykırımı suçunu ispatlamak olduğunu söylüyor. Bu işe koyulduğunda parası yokmuş. Örneğin, bir ara Glendale Halk Kütüphanesinde 494 sayfa mikrofilmi kağıda bastıracak parasının bulunmadığını , kendi avukatlık bürosunun vergilerini ödeyemediğini , bu nedenle iflas masasına başvurduğunu söylüyor. Yağcıyan, buna rağmen araştırmalarını sürdürmüş ve 1999 yılında New York Hayat Sigortası Şirketine dava açmış. Bunu üç yıl sonra Fransız AXA Sigorta şirketi davası izlemiş
Marc Geragos
Aynı konuyla ilgilenen bir başka Ermeni avukat Marc Geragos ta Los Angeles’te daha ziyade cinayet davalarına bakarak çalışmaktaymış. Bir dönem Clinton ailesine yakın bir kişi olan Susan Mc.Gougal’ın davasını almış; bu onun sosyetede tanınmasını sağlamış. Bu sayede Wimona Ryder ve Mıcheael Jackson’un davalarını da almış
Brian Kabateck
Yağcıyan önce Marc Geragos ile temas etmiş ve 2001 yılında onu da sigorta davalarına methaldar etmiş . Bu avukatlar Brian Kabateck adında L.A. barosu başkanı da olan tanınmış bir avukatı da yanlarına almayı başarmışlar .
Bu grup soykırımı söyleminden yararlanarak dava açabileceklerini ve para kazanabileceklerini düşünmüşler ; bunu başarmışlar.
Dava yoluyla önce New York Hayat Sigortası şirketinden 2004 yılında 20 milyon dolar, AXA Sigorta Şirketinden de 17,5 milyon dolar sigorta tazminat alınmasını sağlamışlar
Bu paranın 7 milyon dolardan fazlasını dava masrafı ve avukatlık parası olarak kayda ve doğrudan kendi hesaplarına geçirdikleri sonradan yapılan incelemelerden anlaşılmış.
Sigorta Şirketleri ödedikleri paranın bir bölümünün, Sigorta Poliçesi sahibi Ermenilerin ardıllarına veya onların varisi olduklarını ispat edebilenlere ödemişler. Sigorta şirketlerinden sağlanan ama hak sahiplerine dağıtılamayan paranın Ermeni toplumuna yardım vakıflarına ödenmesi konusunda Sigorta Şirketleri ile anlaşmışlar.
New York Hayat Sigortası (Life Insurance)
New York Hayat Sigortası Şirketi ödemeler için bir Tazminat Talebi Değerlendirme Komitesi kurmuş ; başına Paul Kirkoryan adında bir sabık Belediye Başkanı Yardımcısını getirmiş. Tazminat talep eden Ermeniler bu Komiteye poliçe sahibi olan akrabaları ile bilgi ile hayatta kalanların ve ardıllarının ABD de Fresno’da, Erivan’da, Fransa’da Marsilya’da, Beyrut’ta yeni bir hayat kurduklarını gösteren kanıtlar sunmuşlar. Bu kanıtlar çok çeşitli: Örneğin, bir aile, büyükannelerinin çölde yürüdüğü ve orada öldüğü dönemde üzerinde uyuduğu bir kumaşı yollamış; bir başkası yaşlı bir adamın Osmanlı döneminde, Harput’ta terzi dükkanının önünde dikiş makinası olan fotoğrafını göndermiş . Komite kendisine ulaşan taleplerin %44 ünü kabul etmiş
Ancak, avukatların New York Hayat Sigortası Şirketinden ve Fransız Sigorta devi AXA şirketinden sağladıkları 37,5 milyon dolar tazminatın tümü Ermenilere dağıtılmadığı için hak sahibi olduklarını düşünenler kızmışlar (Nick Ut /Associated Press)
AXA tazminat paraları
Olayın kamu oyuna yansıması Paris’teki bulunan AXA şirketinin Osmanlı Ermenilerinin ardıllarına 11,35 milyon dolar tazminat tahsis ettiğinin açıklanması ile tetiklenmiş. (AXA 17,5 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etmiş . Hak sahiplerine ödenmeyen, – geri kalan- para Hayırsever Ermeni Derneklerine ödenecekti)
Tazminat taleplerinin haklı olup olmadığının saptanması, yargıya sunulan belgelere ve tazminat ödeme koşullarını irdeleyecek olan Ermeni asıllı üç Fransız vatandaşının üye olduğu bir Heyet tarafından karara bağlanacaktı. Ancak Amerikalı Ermeni avukatlar Fransız AXA’dan sağlanacak paranın dağıtımının kontrolunu da ellerinde tutmak istemekteydiler.
Fransa’da oluşturulacak Heyete atama yapılmadan aylar önce, Amerikalı avukatlar (Kabateck, Yağcıyan ve Geragos) Los Angeles ‘te yürütülen tazminat sürecine sunulan belgelerin önemli bir bölümünü, bu konudaki e-posta yazışmaları ve mahkeme zabıtlarını bir araya getirmişler. Talepleri ele alacak bir koordinatör de atamışlar. . Bu koordinatör Glendale de bir mahkemenin Ermeni tercümanı. Bu kişi daha önce New York Hayat Sigortası dosyaları incelenirken de görev yapmış.. Bu tercüman koordinatöre L.A. kent merkezinde Wildshire Bulvarında bir ofis tutulmuş ve kendisine yardımcı o personel bulması istenmiş.Avukatlar böylece Paris’teki AXA şirketinden sağlanan paraların dağıtımı da L.A. de kendi kontrollerine almak için gerekli tertibatı almışlar. Ama, bu yöntem 9.000 km uzakta bulunan Fransız Tazminat İnceleme Heyetinin süreci etkin biçimde yürütmesini adeta imkansız kılmakta. Paris’teki Heyetin bir üyesi olan Şnorhokyan adlı üst düzey memur emeklisi: “ Biz Fransa’dayız ve Amerika’dakilerin nasıl çalıştıklarını , ne yaptıklarını bilmemiz mümkün değildi” demiş.. Marsilya’da cerrah olan bir başka Heyet üyesi Dr. Jean-Charles Zaven Gabrielyan,: “ bizim görev yapmamız fiilen olanaksız hale getirilmişti” demiş. Buna rağmen, Heyet üyeleri avukatların ABD de bir koordinatör atanmasına karşı çıkmamışlar; hatta atanan koordinatöre güvendiklerini söylemişler.Bu konuda, diğer iki Amerikalı avukata 2008 yılında bir e-posta yollayan Kabateck, “ Heyet üyelerinin güvenlerini yitirmemelerini sağlamamız çok önemli. Böylece , ileride Heyet üyelerinin tazminat talepleri konusunda ( verecekleri kararlarda ) daha muhafazakar olmalarını sağlamış oluruz” demiş.
Heyetin muhafazakar olmasını sağlayan taktik başarılı sonuçlanmış ve talep sahiplerinin çok azına olumlu cevap verilmiş. Sigortadan sağlanan paranın büyük kısmı “hak sahiplerine dağıtılamayan paralar” havuzunda kalmış. (Artan paralar Ermeni sivil toplum örgütlerine ve hayır cemiyetlerine ödenecekti)
Geragos ve Kabateck kendilerinden bilgi isteyen The L.A. Times gazetesi muhabiri ile görüşmeyi reddettiler ve yazılı cevap verebileceklerini bildirdiler. Yağcıyan ise 2017 de öldü
Kabateck in ortaklarından olan Şant Karnikyan , The Times ‘a yazdığı bir mektupta “ avukatların eline geçen paraların savrulmasının ardında talepleri değerlendirme görevlisi ile bir başka avukatın parmağı vardı ” demiş. Talepleri değerlendiren Heyetin “muhafazakar” davranması konusundaki tavsiyenin nedenini de “ her talebin otomatik olarak kabul edilmemesinin sağlanması” olarak izah etmiş. Karnikyan’a göre “ belgeyle desteklenmeyen ve çoğu sahte olan tazminat taleplerinin liberal bir şekilde toptan kabul edilmesi, daha ileride çıkabilecek haklı taleplere para kalmaması sonucunu verecekti”.
Sigorta poliçesi sahiplerinin ardıllarına önce e posta ile “ taleplerinin kabul edilebilir kategorisinde bulunduğu” yolunda genel ön bilgi iletilmiş. .Bunlar kendilerine iletilen belgeye imza atmışlar ve ön ödeme olarak bir çek almışlar. Tabii , gerisi gelmemiş . Avukatlar böylece çok para kazanmışlar.
Kimin ardılının atası soykırımına uğradığı için tazminat alabileceği konusu ise daha karmaşık. Eylemlerden kaçan Ermeniler ayrılırken her şeyi arkalarında bırakmışlar. Sigorta poliçelerini de yanlarına almamışlar Kaçanlardan hayatta kalanlar dünyanın çeşitli kıtalarındaki ülkelere dağılmışlar. Kim ölmüş, kim kalmış belli değil. Bunların adları sığındıkları ülkelerde soyadı sırasına göre bazı belgelere yazılmış. Sığınmacılarla ilgili öyküler kulaktan dolma bilgilere dayanmakta ve zaman geçtikçe bu bilgiler silinmiş, araştırılamaz duruma gelmiş.. Birinci elden bilgi sahibi kişi sayısı yok denecek kadar az..
Bu olağanüstü koşullar nedeni ile Heyet ,AXA tazminat taleplerini kabulü konusunda görece gevşek bir ölçüt kabul edilmiş. Nihai karar mercii Heyet olmakla birlikte , tazminat talep eden kişi kanıt sunamazsa, sigorta poliçesi sahibinin yasal varisi olduğu konusunda vereceği bir yeminli ifadenin yeterli sayılması kararlaştırılmış.
Fransız Tazminat Komitesine mensup üyeler 2008 yılı Mart ayında Los Angeles’e tazminat süreci konusunda brifing almak için gittiklerinde, kendilerine tazminat onayı için Amerika’da çok daha katı ölçüt uygulandığının söylendiğini belirtmişler. Talep sahiplerine istemlerinin kabulü için , çoktan ölmüş olan akrabalarının ikamet ettikleri kentin adını doğru bildirmeleri gerektiği bile söylenmiş. Hatalı kent adı verirlerse sundukları kanıta bakılmaksızın talepleri reddedilmekteymiş
Emekli bir iş adamı olan Samuel Şnorhokyan , talepleri inceleyen heyette görev almış. Hem kendisi, hem de diğer üyeler tazminat fonlarının dağıtımının hakça yapılmadığına ve usulsüzlükler yapıldığına kanaat getirmişler. Şnorhokyan, yıllar boyu ‘hem FBI , hem de diğer yetkili makamları bu konuları tahkik etmeleri için iknaya çalışmış. Fransız Tazminat Heyeti üyesi olan Şnorhokyan, Ermeni avukatların kendisine ve diğer Komite üyelerine AXA dan sağlanan tazminatın dağıtım ölçütlerinin New York Sigorta şirketinden a sağlanan paraların dağıtım ölçütü ile aynı olması gerektiğini söylemişler. Komiteye dayatılan yeni ölçütler “olumlu sonuç” sağlamış olacak ki , mahkeme zabıtlarına göre, AXA’ya sigorta tazminatı ödenmesi için sunulan taleplerin sadece % 8 ine olumlu cevap verilmiş. Bunun sonucu olarak ta milyonlarca dolar “ Ermeni hayır derneklerine” havale edilmek üzere hesapta kalmış .
Oysa L.A. The Times’ın araştırmacı gazetecileri arşivlere konulmuş dosyaları tarayarak kabul edilmemiş olan geçerli belgelere rastlamışlar ve sağlam kanıtlara rağmen taleplerin reddedildiğini saptamışlar.
KALİFORNİYA The Times 23 Mart 2022
Sylvia Bergin adında bir İngiliz emeklisi, büyük babasının sigorta poliçesini, doğum belgelerini, polis raporlarını ve pasaportları sunarak tazminat talebinde bulunmuş. Los Angeles’te (L.A.) bu belgeleri inceleyen eksper belgeleri inandırıcı buldu ve “bu bayanın sigorta poliçesi sahibinin torunun olduğu anlaşılmıştır” diye yazdı. Ancak sigortalının oturduğu yer ile sigorta poliçesinin hazırlandığı yer Rodosto ( Günümüzde Tekirdağ/Türkiye) aynı değil diye kayıt bir ek düştü. Talep bu nedenle ret edilmiş: Bayan Bergin büyükbaba ve büyük annesinin Tekirdağ’daki evlerinin bulunduğu mahalle 1970 te gittiğini söyleyerek itiraz etmiş. İtirazı kabul edilmemiş olacak ki “Bunlar güya Ermenilere yardım için görev yapmağa çalışan başka Ermeniler, ama işlerini dürüstçe yapmıyorlar ve beni hasta ettiler” demiş
Tazminat konularına bakan Koordinatör Parseğ Kartalyan bu konu gazeteciler tarafından kendisine sorulduğunda cevap vermeyi reddetmiş, beyin ameliyatı olduğu için, ayrıca başka hastalıkları sebebi ile belleğini kaybettiğini ileri sürmüş
2009 yılında tazminat taleplerinin değerlendirilmesi süreci sona yaklaşırken, L.A. bürosu , incelediği taleplerin yaklaşık dörtte birini değerlendirmek için Fransa’daki Heyete yollamış. Heyet (Komite) üyelerinin talepleri kabul veya ret yetkisi var. Bunlar yaptıkları inceleme sonunda L.A.’ daki uzmanlar tarafından “reddi gerekir” notu düşülen taleplerin çoğunun kabul edilebilir olduğu sonucuna varmışlar. Ama sonuçları düzeltmeğe kalktıklarında Avukat Geragos devreye girmiş ve Fransa’daki Komite üyelerine kendilerine karşı dava açılabileceği yolunda tehdit ile , “ Tazminat Taleplerini Değerlendireme Komitesinin kabul eğilimi gösterdiği talepleri yeniden gözden geçirmesini tavsiye ederiz “ demiş . Komite de bu tavsiyeye uymuş . AXA sigorta şirketi yapılan incelemenin sonuçlarını talep sahiplerine 2010 yılı başlarında duyurmaya başlamış. Alınan 13.856 talepten 12.795’ i reddedilmiş Bu da talepleri reddedilen Ermenilerin ayaklanmasına neden olmuş.
Bir talep sahibi ABD’de bu davalara bakan Yerel Mahkeme Hakimi Chrstina Snyder’e “ Ben gereken tüm belgeleri yolladım. Asıl varis benim; büyükbabamın sigorta parasını kim aldı ? “ diye yazmış . Bir başka talep sahibi: “23 belge yolladım Bu paraya kalp ameliyatım için gereksinme duyuyorum Büyük babamın başını babamın önünde kesmişler” diye yazmış
Başka talep sahiplerinden örneğin ikiz kardeşlerden biri tazminat taleplerini aynı gün, aynı postaneden yolladıklarını, ama sadece ikizlerden birinin talebinin onaylandığını yazmış, “ Kızkardeşim aldığı parayı bizimle paylaşmayı reddediyor; size para ödenmemiş olması beni ilgilendirmez” diyormuş.”
Büyükbabalarının sigorta poliçesini sunan altı yeğen aynı kanıtları göstermişler, bunlardan sadece üçüne çek yollanmış. Bu yakınmalar üzerine, tazminat talebi belgelerinin hazırlanmasına yardımcı olan Ermenistan Adalet Bakanlığı bile devreye girmiş, 2020 yılında L.A. yargıcına “ son derecede rahatsız ve şikayetçi olduklarını” bildirerek mahkemelerin devreye girmelerini talep etmişler ve “bu yapılmaz ise tüm sürecin amacının ne olduğu belli değil” diye yazmışlar.
Yağcıyan rahatsız oluyor ve devreye giriyor
Tazminat talebi sürecini başlatan ve yazıhanesi Brand Bulvarında bulunan Yağcıyan her geçen gün bu gelişmelerden daha fazla rahatsız olmaya başlamış. Kabateck ‘e ve Geragos’a yazdığı e posta mesajlarda “Şikayet edenlerin kendisinin ve diğer avukatların “Türklerden daha kötü olduklarını” yazdıklarını söylemiş . Mark Geragos ve Brian Kabateck 2008 yılında bu projeden koptuklarının söylemişler. Kabateck’in iş ortağı olan avukat Şant Karnikyan ise The Times gazetesine yazdığı bir mektupta “tazminatın dağıtılmasında ortaya çıkan usulsüzlüklerin sorumlularının, tazminat taleplerini inceleyen yöneticiler ile başka avukatlar olduğunu “ yazmış.(Rick Loomis /Los Angeles Times
Yağcıyan kızgınlığını ve rahatsızlığını, sorumlu saydığı diğer avukatlara iletmekle kalmamış, yetkili hakime yazdığı bir yazıda , bağımsız bir denetçinin devreye sokulmasını istemiş, “ Geragos ile Kabateck’in birinci sınıf uçak bileti ile seyahat ettiklerini ve talep sahiplerinin parasını savurduklarını da” ileri sürmüş. . Bu suçlamalara kızan Geragos ise Yağcıyan’a e posta ile yolladığı mesajda” Bu yalan iddiaları ortaya atmanızın sebebi sadece umutsuz durumda olan para sıkıntınızdır ” demiş. Geragos ve Kabateck yargıça verdikleri uzun cevapta “Yağcıyan’ın elinde hiç bir kanıt bulunmadığını” bildirmişler ve “yargının tazminat dosyalarının yeniden gözden geçirmesini kabul etmediklerini ” söylemişler; yargıca işlemlerin en doğru şekilde yapıldığı konusunda teminat vermişler; kendilerinin Ermeni halkı adına kutsal bir görevi ifa etmekten şeref duyduklarını ilave etmişler. Yargıç ta bağımsız denetici atama talebini reddetmiş. İhtilafla ilgili sorulara bir yardımcısı vasıtası ile cevap vererek, “yargılama usulü hukukunun kendisinin bu konuda yorum yapmasını engellediğini” söylemiş .
2011 yılı Şubat aydında Fransa’daki Tazminat Heyeti üyeleri, L.A. dan aldıkları bir e- posta mesajı okuyunca donup kalmışlar. Kabateck ve Geragos “Tazminat Komitelerini lağvetmek ve dünyanın dört bir yanından gelen talep dosyalarını, bu dosyaların hepsi tarihsel değeri olmayan belgelerdir” gerekçesi ile imha etmeğe karar vermişler “. Bu talebe karşı çıkan diğer avukatlara göre ise, bu belgeler Ermeni soykırımı konusunda son derecede önemli bilgiler içermekteymiş ve bunlar ABD Shoah Vakfında ileride yapılacak araştırmalarda kullanılmak üzere kilit altında tutulmaktaymış.
Geragos ise tazminat taleplerinin incelenmesi süreci sona ermiş bulunmasına rağmen, Komitelerin yapılan şikayetleri ele almaya ve talep sahiplerine ödeme yapılıp yapılmadığını incelemeye devam etmelerine itiraz etmiş.
Yargıcın belgelerin imha edilmesine ilişkin talebi kabul etmemesi üzerine Komite üyelerinden bir bölümü L.A. giderek incelemek istemişler.
Kabateck L.A. gelecek Komite üyelerini kabul etmeye vakti olmadığını e-posta ile bildirmiş. Geragos ise “ bu dosya artık benim için kapanmıştır” cevabını vermiş. Yağcıyan bir Fransız Komite üyesine yazdığı “Fareler batan gemiyi terkediyorlar” mesajını daha sonra yetkili makamlara da tevdi etmiş. Kabateck’in hukuk bürosundaki ortağı Karnikyan, belgelerin imhasına ilişkin soru soran Fransız Komitesi üyesine cevap vermemiş. Ancak daha sonra , belgelerin imhasına ilişkin talebin muhtemelen bu konudaki belgeyi yazan genç bir avukatın “yanlış anlaması sonucu” oluştuğunu ve “talebin birkaç saat içinde geri çekildiğini” söylemiş. Dosyada yapılan inceleme ise belgelerin imhası talebinin hiçbir zaman geri çekilmediğini göstermiş
Fransız Komitesi belgelerin imha girişiminden sonra alarma geçmiş ve Yargıça doğrudan başvurarak Komite üyeleri Güney Kaliforniya’ya gelinceye kadar belgelerin güvence altına alınmasını talep etmişler. Komite üyelerinin doğrudan başvurdukları Yargıç Snyder, Komite üyelerinin belgeleri incelemelerine izin vermiş. Bu incelemeler sonucunda ciddi usulsüzlükler saptanmış ama sonuç alınamamış.
AXA fonlarından ödenen tazminatlar arasında yer alan Zaven Halepliyan adlı Suriyeli bir kişiye 574,425 dolar ödendiği anlaşılmış.. Bu para bir tazminat talebi sahibine ödenen en yüksek tazminatmış. Ancak, Fransız Tazminat Komitesi Halepliyan’ın bu tazminattan hiç haberi olmadığını; hatta tazminat talebinde bile bulunmadığını saptamış . Bunun üzerine hem Yağcıyan , hem de Fransız Komitesi konuyu araştırmaya başlamışlar. Yağcıyan Halepliyan’ı Halep’te bulmuş. Bu kişinin ABD’ye gelerek mahkemeye ifade vermesini sağlamış . Halepliyan kendi adına çekler yazılmış olduğunu duyunca çok geçirdiğini , tazminat tahsil belgelerinde adı Fındıklıyan olarak yazılı olan sözde ataları hakkında hiçbir bilgisi olmadığını belirtmiş.
Fransız Komitesi ile Yağcıyan’ın ele aldıkları bir diğer konu, gizli bir banka hesabına ilişkin. Kabateck ve Geragos Fransa’daki Tazminat Komitesine ve daha sonra yetkili yargıca , Pacific Western Bank ‘ta bir hesapta bulunan 11 milyon dolar paradan, ödenen tazminatlar ile harcanan idari giderlerden geriye 346.050,62 dolar kaldığını belirtmişler. Ancak Fransa Komitesi hesapları incelerken, Geragos ve Kabateck, yetkili yargıca Comerica Bankasında bir hesap daha olduğunu, orada da 2,5 milyon dolar bulunduğunu açıklamışlar.
AXA tazminatı dosyasının muhasebecisi Parseg Kartalyan’ın, kendi eşi ile eşinin annesine tazminat parasından 300.000 dolar ödendiği ortaya çıkmış. Kartalyan, bu konuda kendisine sorulan sorulara ameliyat olduğunu ve bellek kaybına uğradığını hiçbir şey hatırlamadığını söylemiş (Kaynak: Aram Arkun/ Armenian Mirror- Spectator)
Bu konuda ne diyecekleri sorulan avukatlar, bilgi sahibi olmadıklarını, Kartalyan’ın daha iyi faiz sağlamak için parayı başka hesaba yatırmış olabileceğini , ama kendilerine haber vermediğini söylemişler. Bu konuda yapılan inceleme, yüzbinlerce doların kimliği açıkça belli olmayan kişilere ödendiğini ortaya çıkarmış. Mahkeme kayıtlarına ve mali belgelere göre, bunlar arasında güya Bağdat’ta ikamet eden Aşot Mikhitaryan adında bir Hristiyan Ermeni var. Mahkeme kayıtlarına göre bu kişiye toplamı 400.000 dolara ulaşan 5 çek ödenmiş.Yağcıyan ve ortakları bu kişiyi bulmak için Ermeni ve Irak Hükumetlerine başvurmuşlar. Ama böyle bir insana rastlanamamış. Bu adamın sözde adresine yollanan kişi orada yaşayan Sünni Müslümanlarla görüşmüş, ama hiçbiri, böyle bir kişinin orada yaşadığını doğrulamamış. Bu durumu belgeleyen evraklar Mahkemeye sunulmuş. Banka kayıtları Mikhitaryan adına yazılan çeklerin Güney Kaliforniya’da nakite çevirildiğini kanıtlamakta.
Los Angeles Times gazetesi 574,425 dolar ödendiği ileri sürülen Halepliyan ile Mikhitaryan konusunu fotoğraflarla kamu oyuna açıklamış. Tazminat Komitesi ve Mahkeme bu iki, örnekle ilgili belgeleri incelemek isteyince, belgelerin dosyadan kaybolduğu anlaşılmış . Bunlar dışında Suriyelilere , Iraklılara ve bir düzine başka kişiye ödendiği ileri sürülen 2.000.000 dolarla ilgili belgelerin tümünün de yok edildiği ortaya çıkmış. Yeminli ifadesine başvurulan Kartalyan, kaybolan belgelerin nerde olduğunu biliyor musunuz? Sorusuna. “Bilmiyorum” cevabını vermiş
Loyola Hukuk Okulu
AXA arşivlerinde araştırma yapanlar 50 den fazla Banka dosyasında ve Loyola Hukuk Okulu kütüphanesinde bulunan belgelerde çok sayıda usulsüzlük saptamışlar.
Atlanta’da yaşayan June Howard adlı bir kadın “soykırımı olaylarından” önce Amerika’ya göç etmiş olan Ermeni büyükbabasına ve akrabalarına ait olduğunu söylediği 17 değişik poliçe sunmuş. Bu belgeler Bodros Bazyan adınaymış. Ancak talebi sunan ile poliçe sahibi arasında bir akrabalık bağı bulunduğu ispatlanamamış. Buna rağmen kadının talepleri kabul edilmiş ve kendisine 100.000 dolar para ödenmiş . Howard 2019 da ölmüş. Ailesi önce basına konuşmayı kabul etmiş , ama kendilerine sorulan soruları görünce cevap vermeme kararını almış
Geragos ve Kabateck ise bu usulsüzlüklerden sorumlu olmadıklarını söyleyerek, mesuliyeti Fransız Tazminat Komitesi ile Fon Yöneticisine atmışlar. Bu konu Kabateck’e 2011 yılında sorulduğunda, “bu süreç ile hiç bir ilişkimiz olmadı “ demiş
Bewerly Hills te ikamet eden bir başka avukat ,Beri Boyacıyan da bu olaylara karışanlardan biri. Banka hesaplarını inceleyen Komite üyeleri ile Yağcıyan, kimi şahıslara ödenen banka çeklerinin arka yüzünde Boyacıyan’ım imzasının bulunduğunu saptamışlar . Bu çeklerin toplamı 312.000 doları bulmaktaymış.
Boyacıyan bu tazminat sürecini iyi bilen bir kişi. New York Hayat Sigortası sürecinde de değerlendirme heyetinde bulunmuş . Bürosu AXA tazminatı değerlendirme komitesinin görev yaptığı binada; tazminat taleplerini değerlendiren pek çok uzmanı yakından tanıdığı ortaya çıktı. Ancak, Boyacıyan’ın AXA dosyalarının incelenmesinde hiçbir resm,i görevi yok. Buna rağmen çeklerin arkasında imzasının neden ve nasıl bulunduğu hiçbir zaman ortaya çıkarılamamış. Boyacıyan’ın bu konudaki rolü Kartalyan’a sorulduğunda, onun tazminat talepleri konusunda alınan kararlarda rolü olmayan bir danışman olduğunu söylemiş. Tazminat talepleri listesine nasıl ulaştığı, çeklerin ardındaki imzanın neden ona ait olduğu sorusunun cevabı bulunamamış. Ama Mahkeme kayıtlarına göre Boyacıyan, Kartalyan’ın eşine ve kayınvalidesine yazılmış 90.000 dolarlık çeki de tahsil eden kişi. Boyacıyan, en yakın arkadaşlarından biri olan Kaliforniya milletvekili, Walter Karabiyan’ın kız kardeşi adına yazılmış 23.805 dolarlık bir çeki de tahsil etmiş.
Tazminat talebinde bulunmamış olan Suriye’de mukim Halepliyan’ın, Boyacıyan’ın çocukluk arkadaşı olduğu da ortaya çıkmış. Onun adına yazılmış olan yarım milyon dolarlık çekteki paralar, bir L.A. bankasında Boyacıyan tarafından Halepliyan adına , ama Halepliyan’ın haberi olmadan- açılmış bir hesaba yatırılmış. Bu husus Halepliyan’ın Mahkemeye verdiği ifadede kayıtlı.
Bütün bu hususlar mahkeme dosyalarına girince Boyacıyan bir ceza hukuku avukatına vekalet vermiş ve ABD Anayasasının tadil edilmiş 5.ci maddesinde kayıtlı, kişinin kendi kendini suçlamama hakkından yararlanarak mahkemede kendisine sorulan soruları yanıtlamamış. . Daha sonra Baro’ya bir bildirimde bulunmuş ve AXA tazminat talepleri konusunda Geragos ve Kabateck ile bir ek anlaşma yaptığını ve bu anlaşma gereğince tazminat paralarından bir kısmını almağa hakkı bulunduğu kanısında olduğunu açıklamış. Bu anlaşmaya göre, Geragos ve Kabateck in kendisine , Hayır Vakıflara ödenecek paraların % 25 sini vermeyi kabul ettiklerini söyleyerek , bu konuya ilişkin e – posta yazışmaları mahkemeye sunmuş.. Kabateck in ortağı ise böyle bir uzlaşma olduğunu yalanlamış
KALİFORNİYA, ERMENİ SOYKIRIMI PARALARI KONUSUNU NASIL VE NEDEN AÇIKLADIK ?
23 MART 2022
Boyacıyan, Kalforniya’da Trusdale Estate’e nazır malikanesinde yüzme havuzunun kenarında gazetecilere verdiği demeçte “ Ben yoksul biri değilim Kimsenin 100.000 veya 200.000 dolarını çalmaya ;Tazminat paralarını kendi hesabıma geçirmeye ihtiyaç duymam” dedi. Tazminat talepleri dosyasında hak sahiplerinin tahsil etmediği, bazı çeklere rastlamış ve bunları kimse tahsil etmesin diye yazıhanesindeki dosyalarda muhafaza etmiş.
Suriyeli Halepliyan’a verilen 500.000 dolarlık çek konusunu izah edemiyor. Ama başka bir hatasını kabul ediyor. Tazminat fonlarından bir arkadaşına 150.000 dolar yollamış. Bu arkadaşı L.A. bir mücevherci. Tanınmış L.A. avukatlarından biri olan Tom Girardi, Erika adlı eşine bir takı satın almak istemekteymiş ve bunu alabilmek için kendisine o 150.000 doları borç vermiş. Bu para sonradan iade olunmuş.
Kabateck, ortağı olan Boyacıyan’ın tazminat talepleri konusunda büyük sorunlara sebep verdiğini; kaybolan dosyaların sorumlusu olduğunu söylemiş. ”Boyacıyan sahtekarlığın ortaya çıkmasını engellemek için bazı dosyaları yok etti” demiş. Boyacıyan ise bu ididaların tümünün yalan olduğunu belirtmiş. Ancak tazminat talepleri dosyası konusunda özeleştiri de yaparak “bu dosyalar hakkında benim rolüm neydi? ; ben de bilmiyorum; aptallık ettim” demiş. Araştırmalar sonunda ortaya çıkan şu: Avedis “Avo” Markaryan adlı bir bankacı, Boyacıyan’ın çok eski arkadaşı ; hatta onun kişisel bankeri. Bu bankacı AXA tazminat taleplerinin ele alındığı dönemde L.A. Pacific Western bankasında görevliymiş. Gazeteciler kendisi ile Pasadena’da görüşmüşler ve o görüşmede, anılan bankacı, Boyacıyan’ın kendisine demet demet çek getirdiğini , kendisinın de uzun zamandır tanıdığı arkadaşı olduğundan, Boyacıyan’ın getirdiği bu çekleri, iyi incelemeden işleme koyduğunu kabul etmiş. Daha sonraki dönemde AXA fonlarının usulsüz dağıtımında Pacific Western Bankasının oynadığı rol ortaya çıkmış Banka da Markaryan’ın görevine daha önce son vermiş . Markaryan Bankadaki işine son verilmesinin AXA tazminatındaki yolsuzlukla ilişkisi ulunmadığını söylemekle birlikte, o tarihten bu yana daha ihtiyatlı davrandığını da kabul ediyor.
Hesapların denetlenmesi gündeme gelince, Geragos ve Kabateck tazminat talepleri konusunun denetlenmesini önce reddetmişler, ancak Fransa Tazminat Komitesi yargıya başvurduktan sonra, bu konunun temelden araştırılmasını kabul ettiklerini belirtmişler . Geragos , ertesi yıl, yargıca Boyacıyan’ın avukatlığından ayrıldığını ve müvekkilinin eline geçen parayı şimdi geri ödeyeceğini söylemiş. Yaklaşık 700.000 dolar fona iade olunmuş. Boyacıyan geri kalan paranın hak sahiplerine dağıtıldığını ileri sürmüş. Yağcıyan ise, Boyacıyan’ın hak sahiplerine ödeme yaptığı savının doğru olmadığını söylemiş . “Ortada işlenmiş bir suç var. Şimdi bu hırsızlığın üstünü örtecek uzlaşma yoluna mı gidiyoruz? “ diye sormuş.
Ancak, bu sırada tüm hukuksal süreci başlatmış olan YağcıyanIn kendisi soruşturmaya konu olmuş. Geragos ve Kabateck, Yağcıyanı ve kendisi gibi avukat olan eşini dava etmişler ve onları “ soykırımı parasından hayırsever derneklere aktarılan paraları yağmalamakla” suçlamışlar; Yağcıyan ve eşini , eğitim alanında görev yapan hayır derneklerine tahsis olunann paranın yaklaşık 300.000 dolarını kendi kızlarına ödemekle suçlamışlar. Bu paranın 11.000 doları kızlarının hukuk tahsili için ödedikleri kayıt parasıymış. Yağcıyan ve eşi kendilerine karşı açılan bu davanın, yaptıkları şikayete karşı misilleme olduğunu söylemişler. Yağcıyan ve karısı hayır derneği tarafından kendilerine derneğin yönetim kurulu onayı ile ödenen paranın , AXA tazminatının sağlanması ve dağıtımı için ücret almadan yaptıkları çalışmalar karşılığı olduğunu vurgulamışlar . Konu Baro tarafından irdelenmiş; Baro da Yağcıyan’ın eşinin ve kızının bu tazminat dosyası konusunda azımsanmayacak çalışmalar yaptıklarını ve masrafa girdiklerini kabul etmiş.
Yağcıyan kendisine ödenen paranın 31.000 dolarını iade ederek kendisine karşı davayı sonuçlandırmış; suçlamaların kendisini ve Ermeni toplumunu aşağılamayı amaçladığını belirtmiş. Yağcıyan öldükten sonra eşi Rita Mahdesyan bu konuda sorulan sorulara cevap vermemiştir.
Yağcıyan ölmeden önce, tazminat hesapları konusundaki yazışmaları, banka hesaplarını ve mahkeme zabıtlarını içeren bir dosya hazırlamış; Garagos, Kabateck ve Boyacıyan hakkındaki suçlamaları konusunda 20 sayfalık bir belge kaleme almış ve başlığına “AXA sahtekarlığı” yazmış. The Times gazetesinin elinde bulunan ve yargıya da sunulmuş olan bu belge , baştan itibaren AXA fonları hakkındaki usulsüzlükleri tarih sırasına koyarak anlatmakta. Yağcıyan’ın yazışmaları, 2021 yılından itibaren hem ABD savcılığına, hem de FBI a şikayet iletildiğini göstermekte. Ancak her iki, kurumun sözcüleri de bu konudaki iddiaları ne doğrulayacaklarını ne de reddettiklerini beyan ettiler. Kabateck ve Geragos un temsilcileri ise kendilerine karşı açılmış bir ceza davası bulunmadığını veya yaptıkları işlerde hatalı olduklarına dair bir sonuca rastlanmadığını açıklamışlar.
Geragos firmasının bir ortağı olan Ben Meisalas , L.A. Times gazetesinin yönelttiği soruları “aşağılayıcı, yanlış ve tuhaf” olarak nitelemiş, bu suçlamaların Baro, yerel ve federal makamlar ile Federal Mahkeme başkanı tarafından reddedildiğini belirtmiş. Federal makamların Yağcıyan’ın şikayetlerini inceleyip incelemediği ise belli değil. Yağcıyan 2013 yılında FBI ın kendisine umut kırıcı bir haberle geri döndüğünü, ve “yetkili yargıç bizzat devreye girip talep etmeden Federal Adalet Bakanlığının hiçbir soruşturma yapılmayacağını” belirttiğini söylemiş.
Soykırımı davalarına 2000 yılından bu yana bakan hakim Snyder , Fransız AXA şirketi konuyu 2022 yılında dile getirdiğini duyduğunda hayret ettiğini, bu sorunların kendi dikkatine çok daha önce getirilmesi gerektiğini, elinde 350 den fazla dava olduğunu, 5 milyon dolar kadar Tazminat parası eksikliği hakkında yeni bir soruşturma açmağa niyetinin bulunmadığını açıkça söylemek istediğini belirtmiş . Oysa, gerek Yağcıyan, gerek Fransız Tazminat Komitesi yargıç Snyder’den beş kez bu konuyu araştırmasını istemişlerdir. Yargıç Snyder yeni bir denetlemenin giderinin, hak sahiplerine ödenmesi gerekirken, geri kalmış paraları da tüketeceğini söylemiş. Kabateck ve Geragos yargıcın bu görüşünü desteklemişlerdir
Hakim Snyder binlerce dolar usulsüzlük yapmış olan Boyacıyan’ı Baroya şikayet etme konusunda da duraksama yaşamış, elinde yeterli kanıt olmadan böyle bir adım atmayacağını söylemiştir. Bu konuda daha sonra açılan dosyalar da kapatılmış ve L.A.Times o dosyaları inceleme talebinde bulunduğunda, bu isteme karşı çıkan tek avukat Geragos olmuştur. Hakim de kendisini desteklemiştir. L.A. savcılığının 2016 yılında konuyu yeniden açmak istediği tarihte ise zaman aşımı engeli ile karşılaşılmıştır. AXA avukatı Profesör Lee Boyd bu konuda “Hakım hayır dedikten sonra yapacak şey kalmıyor”
2014 yılı ilkbaharında Kabateck ve Geragos bu tazminat davaları dosyasını kapatmak istemişler, Fransız AXA Tazminatı Komitesine başvurarak avukatlar hakkında açılabilecek davalardan vazgeçmelerini talep etmişlerdir. Ancak Komite bu talebi reddetmiştir. Geragos ta Komite üyelerinin araştırmayı sürdürmek için yapacakları seyahat masrafları için talep ettikleri 30.000 doların ödenmemesini yargıçtan istemiş . Yargıç Snyder Komite üyelerine sadece 3.000 dolar tahsis ederek , ret kararının temyiz edilmesini engellemiş. Ama aynı hakim Geragos ve Kabateck’in 1. Milyon dolarlık mahkeme ve avukatlık giderini onaylamış. Bu paranın 450.000 doları Geragos ‘un şirketine ödenmiştir.
Yargıç Snyder bu dosyayı 2016 yılında kapatmıştır. Kabateck Snyder’e Ermeni asıllı avukatlar Barosu adına bir ödül vermiştir. Yargıç şerefine düzenlenen yemek davetinde “ Her yargıç Sayın Christina Snyder’i örnek almalıdır. Kendisi herkese sabır göstermiş, ama mahkeme salonundaki kontrolunu da kaybetmemiştir; hukukun girdisini çıktısını iyi bilen bir yargıçtır” demiştir. Alkışlar sonunda söz alan Hakim Snyder, “soykırımı tazminatı davasının ilgi çekici bir deneyim “olduğunu söylemiştir.
AXA tazminatı davası Fransa’da yaşayan yaklaşık 600.000 Ermeni asıllı kişiyi ilgilendirmiştir. Paris’te imzalanan tazminat anlaşmasından sonra Paris’e yaptıkları zafer kutlama ziyaretinde konuşan Geragos , Yağcıyan ve Kabateck Fransız Ermeni Hayır Derneklerine en az 3 milyon dolar yardım sağlayacaklarını söylemişlerdi. Ara Toranian adındaki gazeteci ve Fransız Ermeni sivil toplum örgütlerinin lideri , “ben bu avukatların gerçekten kahraman olduklarını sanmıştım” demiştir. Tazminat Komitesi üyelerinden Şnorhokyan ‘ın söylediğine göre, Los Angelesli avukatlar, Fransız -Ermeni sivil toplum örgütleri temsilcilerine bu parayı nasıl harcayacaklarına dair teklifler hazırlamalarını istemişlerdir. Kendilerine 50 kilodan fazla ağırlığı bulunan talep listeleri verilmiştir. Yapılan anlaşmaya göre, ilk aşamada 3 milyon dolar ve daha sonra da ödenmeyen tazminatlardan artacak olan paralar Fransa’daki Ermeni toplumunun çıkarlarını korumak için oluşturulacak bir Hayır Vakfına ödenecekti. L.A. avukatlar bu parayı hayır işlerine en uygun şekilde dağıtmak için bir Komite oluşturacaklardı.
Ancak öngörülen Fransız Vakfı hiçbir zaman oluşturulamadı. Avukatlar – mahkeme kayıtlarına göre- sivil topluma aktarılması planlanan fonları kendi seçtikleri bazı Hayır Derneklerine yolladılar ve yetkili makamlara bu konudaki e-posta yazışmalarının örneklerini aktardılar. Her üç avukat, daha sonra mahkemeye yaptıkları duyurularda tazminat ödeme uygulamalarında bazı değişiklikler yaptıklarının kabul ettiler . Bunun sebebi olarak Fransa’da bir Hayırsever Vakfı kurmanın ve devamını sağlamanın çok pahalıya mal olacağını vurguladılar. Daha sonra bu konu kapatıldı ve bir daha kamu oyunun önüne getirilmedi…Kabateck ‘in ortağı olan Karnikyan, AXA ile yapılan anlaşmanın Vakıf kurulmasına ilişkin hükmünün uygulanmayacağı konusunu yargıya açıkça duyurduğunu ve ne AXA, ne kamu oyu, ne de hiç kimsenin buna itiraz etmediğini açıkladı. Fransa’daki ( Ermeni Hayırseverler Genel Birliği) AGBU’nun Paris şubesine 1 milyon dolardan fazla para ödendi. Bunun dışında (parasal açıdan) daha küçük hibeler çeşitli kültür gruplarına ve okullara yollandı.
Bu arada, Fransız-Ermeni toplumu ile ilişkisi bulunmayan bazı örgütlere de para dağıtıldı. Kabateck, bizzat kurduğu L.A. Kent Konseyi Komşuluk Bürosu Hukuk Servisine 25.000 dolar ödemiş. Bu ödeme avukatların hakime sundukları “para verilen hayır kurumları “listesine dahil değil. Kabateck’in ortağı Karnikyan yetkili yargıca haber vermeden ödeme yaptığını ; ancak tazminat yönergesine göre bunu haber vermek zorunda olmadığını bildirdi.Oysa, o tazminat yönergesi bu paraların Fransız Ermeni Hayır örgütlerine ödenmesini öngörmekteydi. Karnikyan bu paranın düşük gelirli Ermenilere dağıtıldığını söyledi.
AXA tazminatından para ödenen (Fransız Ermenileri dışında) kurumlar arasında L.A. merkezinde bulunan Loyola Hukuk Okulu var. Bu kurumun Fransa ile bazı ilişkileri bulunuyormuş. Ama okul asıl Geragos ve Kabateck ile yakın ilişki içinde. Bu iki avukat sık sık okulun Kampusuna gelirlerdi ve okul öğrencilerine iş sağlarlardı. Kabateck uzun yıllar okulun yönetim kurulu başkanlığını yapmıştı. Geragos ile Yağcıyan’ın çocukları bu okuldan hukuk diploması almışlar. Bu okul yönetimi New York Hayat Sigortası ile AXA tazminatı parasından 1,4 milyon dolar hibe aldıklarını açıkladı. Bu para herhangi bir başka kurumun aldığın paradan fazla. Ama, avukatların yargıca verdikleri listede Loyola okuluna sadece 400.000 dolar verildiği yazılı. (Fransa’da Ermeni Hayır Dernekleri Çatı Örgütü olan) AGBU’ya verildiği belirtilen 350.000 dolar da Loyola okuluna ödenmiş. Kabateck’in ortağı AGBU’nun bu parayı belge karşılığında Loyola’ya havale ettiğini kabul etti. AGBU Başkanı olan Berge Setrakian paranın Loyola okuluna avukatların “yönlendirmesi” ile havale edildiğini söyledi. Hayır Derneği yetkilileri bu ödemeye ilişkin bilginin Mahkemeye nasıl ulaştığını bilmediklerini söylediler. AGBU ‘nun parasal konulardan sorumlu muhasebecisi Mark Gitlen kendisine soru soran gazeteciye, “ bu konu bizi ilgilendirmiyordu, zira bu ödemenin saygın bir amaca yönelik olduğuna inanmaktaydık” demiş
Loyola okulu daha sonra Soykırımı Hukuku Araştırma Merkezi olarak tanınmaya başladı . Geragos ve Kabateck in de hocası olan Stanley Goldman adında bir uluslararası hukuk profesörü Holokost ve soykırımı dersi verilmesi için az da olsa bir para bulunmasına gayret etmekteydik demiş. Kabateck alacakları tazminat parasından 50.000 dolar kadar para sağlayabileceklerini kendisine bildirmiş. Daha sonra para akmaya başlayınca oldukça şaşırmış
Kabateck’in ortağı Karnikyan, Loyola’ya bağış yaptıklarını bunun bir kısmı için AXA dan sağladıkları tazminat parasını kullandıklarını söyledi. Ancak bu konuda hiçbir kanıt veya belge göstermedi. The Times adına araştırma yapan gazeteciler avukatların Dinsel Ermeni derneklerine 750.000 dolardan fazla yardım edildiğini, bunun 100.000 dolarının Katolik ve Protestan Ermeni Kiliselerine ödendiğini yargıça söylediklerini, ancak bunu kanıtlayacak bir belge sunamadıklarını saptadılar. Kendilerine para ödendiği Kabacek, Yağcıyan ve Geragos tarafından mahkemeye sunulan listede kayıtlı bazı Kiliseler para almadıklarını bildirdiler
Kabateck’ın ortağı paranın hesaptan çıkmış gözükmediğini ve sonradan Ermeni Derneklerine dağıtılmış olacağını söylemiş. Geragos 450.000 dolarlık bir hibenin Ermeni Apoyolik Kilisesine yapıldığını söylemiş Apostolik kilisenin sözcüzü Kabateck’in kiliseye 2008 yılında 300.000 dolarlık , 2010 yılında ise 50.000 dolarlık bir çek imzaladığını doğrulamış . Kilisenin merkez teşkilatı ile Fransa’edaki Ermeni kilisesi ise böyle bir para almadıklarını beyan etmişler. Avukat Geragos 450.000 dolarlık çek koçanlarını araştırıcalara göstermiş, ama orada alıcıların ad ve unvanları yazılı değilmiş. Geragos’a Ermeni kilisesinin neden hiçbir para almadıklarını söylemiş olacağı sorulmuş; ama cevap vermemiş
Burbank Diyosezi (Psikoposluğu) temsilcisi ise “bize verilen fonlar ilgili yerlerde kullanılmıştır” demekle yetinmiş. Burbank Ermeni Psikoposluğu ile Geragos arasındaki ilişki uzun yıllara dayanmakta. Geragos 20 yıl o kilisenin avukatlığını yapmış ve Kilisenin Pasadena’daki şubesine kiliseye yaptığı yardım nedeni ile Geragos adı verilmiş .
Kabateck firmasının ortağı olan Karnikyan, Loyola’ya ve diğer sivil toplum örgütlerine Fransa ile bağlantı kurulmadan yapılan hibelerde AXA’dan alınan paranın bir bölümü vardı diyerek olanları kabul etmiş The Times adına araştırma yapanlar, sözleşmelerde bu konuda bir kayıta rastlamamışlar..Karnikyan ise sözlerini destekleyecek bir kanıt gösteremedi
Yardım vakıflarına yapılan ödemeler konusu açıklığa kavuşamadı.The Times araştırıcıları avukatların bazı dini örgütlere ödendiğini söyledikleri 750.000 dolardan fazla hibe kaydına rastlamadılar. Temas edilen kilise yetkililer kendilerinde böyle bir hibe kaydı bulunmadığını söylediler. Avukatlar hakime 100.000 doların Ermeni Katolik ve Ermeni Protestan Kiliselerine verildiğini söylemişler.. Kilise yetkilileri ise böyle bir para almadıklarını belirttiler. Kabateck’in avukat ortağı, bu paranın hesaplarından hiç çıkmadığını, yardım vakıflarına daha sonraki tarihlerde verildiğini söyledi
Geragos, 2010 yılında, birm dava dosyasına, okyanus ötesinden bir Ermeni Apostolik Kilisesine 450.000 dolar verildiği yolunda bir kayıt düşmüş. Anılan kilisenin Paris bürosunda görevli bir kişi AXA parasından 300.000 dolarlık bir çek alındığını 2018 yılında doğruladı. 2010 yılında da Geraagos imzalı 50.000 dolarlık bir çek almışlar. Fransa’daki Ermeni kilisesi Ermeni merkezi The Times’a 450.000 dolarlık bir hibe almadıklarını yazılı olarak bildirdiler. Daha sonra bu ifadelerini mahkemeye de teyit ettiler. Bu paraları ödediklerini söyleyenler paranın bilfiil kime verildiğini açıklamadılar. Bu paranın kaynağı olan AXA Sigorta Şirketi ile Geragos sorulan sorulara cevap vermediler. Geragos, parayı Ermenistan’a transfer eden Kilisenin yerel psikoposluğunun sözü edilen paranın 10 yıl önce hesabına geçirdiğini söylemiş. Bu sözünü kanıtlamak için Pacific Bankasındaki Piskoposluk hesabından “Tüm Ermenilerin Katolikosluğuna” 450.000 dolar dolar yollandığına dair iki yazılı belge sunmuş. İngilizce “Catholicos of all Armenian” terimi Ermeni Kilisesinin başına (Yani Ermenistan’daki Eçmiazin Kilisesine) verilen ad. Yazılı metinde ne alıcının kimliği, ne de transferin kaynağı olarak AXA yazılı. Geragos, Ermenistan’daki Kilise yetkililerinin böyle bir para almadıklarına dair beyanının nedenini soran gazeteciye hakkında cevap veremedi .
Burbank’taki kilise temsilcileri de aldıkları tazminat parasım konusunda bilgi vermekten kaçındılar , sadece “ Tüm paralar gerektiği gibi dağıtılmıştır” dediler. Geragos, Burbank kilisesi psikoposluğu ile yakın ilişki içindeydi ; 20 yıl boyunca onların avukatlığını yapmıştı. O dönemde Pasadena’daki kilisenin idare binasının girişindeki büyük salona – kiliseye yaptığı katkı karşılığında- Geragos’un ebeveyninin adı verilmişti
Yağcıyan, Geragos’un ebeveyninin adının o salona konulmasıda atıf yaparak, tazminat paralarının kötüye kullandığını Fransadaki Tazminat Komitesine şifahen söylemiş, yazılı olarak teyit etmiş : “Geragos AXA’ nın verdiği yoksullara yardım parası ile ebeveyninin adının kilise salonuna konulmasını sağladı ( satın aldı) ” demiş.
Bir dönem Pacific Western Bankasının sahiplerinden olan Markaryan tazminat dağıtımı uygulamasının muhasebesini tutuyordu . -Tazminat dağıtımı işi yanında Burbank kilisesinin muhasebesini de yürütmekteydi. Kendisi ile yapılan bir söyleşide “tazminata ilişkin çeklerin tevdii AXA hesabından deniz ötesi kiliselere doğrudan yollanarak yapılsaydı, daha doğru olurdu” dedi .
Başkan Biden’ın Ermeni soykırımı savını tanıması
Geçen yıl, ABD uzun baskılar sonucunda Ermeni soykırımını tanıdı. 24 Nisan’da verdiği bir demeçte Başkan Biden 1915 yılında Osmanlı Ermenisi entellektüellerin ve cemaat liderlerinin tutuklanmasının yıldönümünde “ hayatta kalanların ve onların ardıllarının direnme gücünü inatla sürdürmelerini” övdü.” Onlar (Ermeniler) trajik tarihsel olayların bizim kıyılarımıza sürüklediği atalarının hiçbir zaman unutmamışlardır” dedi
Geragos yayımladığı haftalık Podcast’ta Biden’in attığı bu adımın siyasal bir sembolden daha fazla önemi bulunduğunu ve Türkiye Hükûmetine veya bankalarına karşı açılacak davalar konusunda kendilerine yeni bir kapı açtığını beyan etti. “Bu konuda bulunacağımız yer ilgi çekici olacaktır” dedi
Sigortalardan sağlanan tazminat paraları konusu hala savsaklanmakta. Fransa’daki Tazminat Komitesi ile bir avuç talep sahibi Fransız Barosuna şikayette bulundular. Baro Boyacıyan’ın avukatlık yapma yetkisini 2018 yılında elinde aldı. Boyacıyan da avukatlık ruhsatını iade etti
ABD Barosu, Yağcıyan’a soruşturma açtı ve eşini Baro’dan uzaklaştırmak için başarısız kalan bir girişimde bulundu. Oysa, Baro Kabateck ve Geragos’a karşı harekete geçmedi. Bir baro müfettişi , zarar gören bir şikayetçiye “bir kişi hakkında kuşku duymak soruşturma nedeni olmaya yetmez” demiş
Fransız barosu üyelerinden Şnorhokyan, ABD Barosuna ve diğer ABD soruşturma makamlarına Geragos ve Kabateck’ın bu dosyaları suiistimal ettiklerine ve yolsuzluk yaptıklarına dair kanıt saydığı belgeleri yollamaya devam ediyor. “Ben sadece adaletin yerini bulmasını istemekteyim. Sonuna kadar mücadele edeceğim” diyor.
Yağcıyan Baronun yönelttiği suçlamalara karşı kendini savunma olanağını bulamadı. Soykırımı davalarının mimarı olan bu kişi 29 Eylül 2017 tarihinde 81 yaşında öldü. Öldüğü sene You Tube ta yayımlanan bir demecinde Ermeni toplumunun bu tazminat sahtekarlığını ortaya çıkarmak için yaptığı çalışmaları desteklediğini söyledi. “Kirli çamaşırlarımızı başkalarına açıklamamak tipik bir Ermeni davranışıdır” dedi.”Kirli çamaşırlarımı ortaya çabuk çıkarırsak, gelecek kuşaklar Ermeni örgütlerinden para çalmaya cesaret edemeyeceklerdir” dedi
———————————————————————————————————————–
Pulat Tacar’ın bu araştırma konusundaki görüşleri,
Ermeni avukatlarının New York Life Insurance ve Fransız AXA sigorta şirketlerinden sağladıkları toplam 37,5 milyon dolar tazminat parasının büyük bölümünü nasıl “yağmaladıklarını” ortaya çıkaran bu araştırma kanımca “dehşet verici” bir belgedir. Demokrasi ile yürütülen, yargının tamamen bağımsız olduğu bir ülkede bu araştırmanın yapılmış ve yayınlanmış olması doğaldır. Ancak, yargının, baronun ve ABD’de federal makamların bu yolsuzluğa yeterli tepkiyi göstermemiş olmalarını; olan bitenin üstünün adeta kapatılması eğilimini soru işaretleri ve teessüfle karşıladım .Dünyanın neresinde olursa olsun böyle bir yolsuzluğun çok daha büyük dalgalara neden olması ve cezaî sonuçları bulunması gerekirdi
Bu araştırmanın geniş özetini yaparak yayına hazırlamamın nedeni , ilgilenenlerin ve akademisyenlerin raporu ibretle okumasını sağlamak; Türkiye’yi ve Türkleri karalamak için kapsamlı bir siyasal propaganda savaşı açmış olanların, yüklü paralar harcayarak giriştikleri ve görece başarılı oldukları beyin yıkama faaliyetinden almamız gereken dersleri düşünmek ; bunlara karşı koymak için yapmamız gerekenleri yeniden tezekküre yönlendirmekti.
1)Bu araştırma çevirisinin de yer aldığı e-kitapta sunulan daha önce AVIM tarafından yayımlanmış olan makalemde[2], Ermeni avukatların Alman Münih Sigorta şirketine götürü tazminat sağlamak için dava açtıklarını bildirmiştim. Alman Sigorta şirketi (Victoria & München Reassuranz ) baskılara boyun eğmemiş, Amerikalı Ermeni avukatların açtıkları davaları göğüslemiş , kendini savunarak davayı kazanmıştır. Yukarıda çeviri özetini sunduğum The L.A.Times araştırmasında Münih Şirketinin kazandığı dava konusunda bilgi bulunmaması eksikliktir.
2)Bir diğer dikkat çekici husus, yapılan araştırmanın odak noktasının AXA dan alınan tazminat fonlarına yönlendirilmiş olmasıdır. Oysa, Ermeni avukatlar New York Hayat sigortasından da 20 milyon dolar sigorta parası sağlamışlardı. O paraların hesabı bu araştırmada ele alınmamıştır. New York Sigorta Şirketinden sağlanan paraların dağıtımında da yolsuzluk yapıldığı hususunda kuşkum yok. Ama, o dağıtımın hesabı verilmemiştir , Los Angeles Times gazetesi AXA’dan alınan 17,5 milyon dolar tazminatın dağıtımındaki usulsüzlere yoğunlaşmakla yetinmiştir. Neden? Büyük olasılıkla New York Hayat Sigortası şirketi kendi usulsüzlüklerinin açıklanmasına engellemek için devreye girmiştir. Zira bunların açıklanması New York şirketinin ticari ve hukuksal güvenilirliğine zarar getirecekti. Şirketin borsadaki hisseleri bundan olumsuz etkilenebilirdi.
3) Gerek New York Hayat Sigortası, gerek AXA çok köklü sigorta şirketleri. Her ikisinin de ehil ve sigorta talepleri konusunda kılı kırk yaran hukuk bölümlerinde çok deneyimli avukatları var. En ufak usul hatası, belge eksikliği buldukları zaman, sigortalıların tazminatlarını ödemedikleri veya pazarlık ederek ödeyecekleri tazminatı azalttıkları herkesin bilgisi dahilindedir. Bu sigorta şirketlerinin “ soykırımına uğramış bir halkın ardıllarına” ve “kiliseleri ile yardım derneklerine” yardım bahanesi ile , fazla kurcalamadan , poliçe veya kanıt belgesi aramadan toplam 37,5 milyon dolar tazminat parası ayırmalarının ardında farklı bir irade , başka bir neden bulunmalı. Normal koşullarda bu iki sigorta şirketinin de tahsil olunacak sigorta tazminatı konusunda karar vermeden önce poliçeler üzerinde ayrıntılı bir araştırma yapması gerekirdi. Hiç olmazsa o dönemde yapılan sigorta mukavelelerinin birer örneği sözü edilen iki sigorta şirketinin de arşivinde bulunuyordu. Bu araştırma yapılmamış, Axa ile New York Sigorta şirketinin üst düzey karar vericileri, 1915 te Osmanlı topraklarında kırıma uğradığı konusunda genel kanaat oluşmuş bulunan bir Hristiyan azınlığın ardıllarına ve bunların hayır dernekleri ile kiliselerine para transferi yapılmasının, kendi şirketleri açısından, talebi reddetmekten daha fazla yarar sağlayacağını düşünmüşlerdir.
Ben Lozan’dan sonra ABD ile Türkiye arasında yapılan 29.12.1923 tazminat anlaşması ile 1934 Ek Anlaşma dosyalarını ve ABD Hükûmeti vasıtası ile Değerlendirme Komitesine iletilmiş tazminat taleplerini Dışişleri Bakanlığı arşivlerinden çıkararak, iki hafta inceledim. O nedenle geçerli tazminat taleplerinin niteliklerini biraz olsun öğrendim. Yüzlerce tazminat talebi arasında Amerikalı Ermeniler tarafından sunulmuş sadece iki dosya vardı. Bu dosyalardaki belgeler de geçerli kanıt olmaktan uzaktı ; sonunda iki dosya da ABD değerlendirme heyeti tarafından reddedilmişti. Yapılan müzakereler sonunda Türkiye ABD uyrukluların Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyetine intikal eden topraklarda savaş nedeni ile oluşmuş zararların tazmini için ABD ‘ye 899.333,09 dolar ödedi. ABD bu ödeme ile ABD uyrukluların olası tüm tazminat taleplerinden nihai olarak vazgeçti.[3]
4) Ermeni toplumunun daha fazla huzursuz edilmemesi için tazminat parasının dağıtımındaki yolsuzluk daha ziyade Fransa’daki dağıtım Komitesine ve Kaliforniya’daki birkaç Ermeni avukata odaklandırılmış, Ermeni kilisesi ve Ermeni toplumunun geniş kesimleri , hayır dernekleri korunmak istenmiştir. Süreçte görev alan yargıcın verdiği kararların tümüne bakıldığında, hem yerel makamların, hem de ABD federal makamlarının bu can sıkıcı yolsuzluk davasını halı altına süpürmek sureti ile konuyu daha fazla kurcalamama eğilimleri ortaya çıkmaktadır. ABD iş politikasında ve Kaliforniya’da Ermeni toplumu çok etkilidir ve köşe başlarını tutmuş bir cemaattir. Kişilere, sivil toplum örgütlerine ve kiliselere ödenen paraların akibeti ciddi şekilde araştırıldığı takdirde, kilise dahil pek çok kurum ve (tanınmış) kişiye bulaşan bu usulsüzlük lekesinin çok geniş alanlara dağıldığı görülecektir.
5) Bu “halı altına süpürme sürecinde” yargının oynadığı rolü ve siyasal/toplumsal açıdan hassas konularda yargının tarafsız ve bağımsız hareket ederek adalete uygun ve hakça karar verme olasılığını düşük gördüğüm için, soykırım iddiası yoluyla tarihimize , onurumuza zarar verildiğini ileri sürerek, başka ülkede dava açılması girişimlerine olumlu bakmadım. Buna Uluslararası Adalet Divanında dava açma düşüncesi de dahildir. Orada görevli yargıçlar da ülkelerinin aday göstermesi sonucunda yargıçlığa seçilmişlerdir ve kanımca pek çoğu siyasal baskılara boyun eğmektedir. Bunun en bariz örneği Sırbistan ile Hırvatistan’ın birbirlerine karşı açtıkları davada Uluslararası Adalet Divanının (UAD) verdiği karardır. Anılan kararda UAD, (AB üye adayı Hırvatistan başta olmak üzere) tarafların karşılıklı eylemlerinin “soykırımsal fiiller” olabileceğini (yani actus reus öğesinin bulunabileceğini); ama o eylemlerde özel kasıt (dolus specialis) bulunduğunun ispatlanamadığını , o nedenle eylemlerin soykırımı sayılamayacağını vurgulamıştır. Bu karar soykırımı suçunun (hukuksal açıdan) sınırlarını çok daraltmaktadır; zira “özel kasıt bulunduğunun kuşkuya meydan vermeyecek kesinlikte ispat edilmesi” neredeyse olanaksızdır. O fiillere siyasal bağlamda, medyada veya halk arası konuşmada , o eylemlere soykırımı denilmesi konusunda ise “karalama serbest bırakılmıştır”. Bizim karşılaştığımız durum da aynen budur.
Ayrıca, Perinçek / İsviçre davasında AIHM ‘nin aldığı karar, düşünceyi ifade özgürlüğünün sınırlarını çok genişletmiştir. AIHM kararına göre bir eyleme ilişkin söylem ( soykırımı nitelemesi ) şiddet kullanımını özendirmiyorsa, ırk ayrımcılığı yapmamaktaysa, “ o eyleme soykırımıdır” veya “soykırımı değildir” demek suç teşkil etmemekte ve düşünceyi ifade özgürlüğü çerçevesinde korunmaktadır. Bu karar soykırımı suçlamasının siyasal niteliğinin de “düşünceyi ifade özgürlüğü koruması altına alındığını” kanıtlamaktadır..
———————————-
[1] Emekli Büyükelçi
[2] Pulat Tacar:”Ermenilerin Soykırımı Savını Yadsıyanların Cezalandırılması ve Türkiye’den Tazminat Almak için Yaptıkları Yargı Mücadeleleri”; Ermeni Araştırmaları Dergisi 2013. Sayı 46 .Sayfa 55-128.
[3] Tacar, a.g.makale