SİGORTA TAZMİNATI  SOYGUNU

Pulat  Tacar[1]

Özet  çeviri

(ERMENİ  ASILLI  AMERİKALI AVUKATLARIN SİGORTA TAZMİNATI  SOYGUNU)

KALİFORNİYA TİMES  SORUŞTURMALARI  (Mart  2023)

 (Harriet Ryan.Matt Hamilton,  (Paris ve Erivan’da  gazeteci) Astrig Agopyan)

 Büyük harfli  ara başlıklar Los Angeles Times raporundaki  başlıklardır

Bu  inceleme  raporu hakkındaki kişisel görüşlerim  çeviri   sonuna  eklenmiştir

—————————————————————————————-

Los Angeles’te  Ermeni asıllı ABD vatandaşı üç avukat   Osmanlı döneminde  bazı Ermeni asıllı  Osmanlı  vatandaşlarının  sigorta şirketlerine yaptırdıkları sigortalardan alacaklarını  bunların varisleri   adına tahsil etmek amacı ile 2000’li yıllarda   bir kampanya başlattılar.

 Ermenilere  soykırımı suçu işlendiği iddiasını sigorta şirketlerine dava (tehdidi) yoluyla    kabul ettirerek   37,5  milyon   dolar  tazminat parası  aldılar.    Bunu izleyen  yıllarda   o avukatların Ermenilerin varislerine   dağıtmak için  aldıkları  paraların büyük kısmını   kendi hesaplarına ya da yandaş hesaplara  geçirdikleri  ortaya çıktı.    Los Angeles Times  gazetesi          Harriet Ryan , Matt Hamilton ve Astrig Agopyan  adlı gazetecileri  görevlendirerek   bu  olayı inceletti  ve  aşağıda geniş çeviri   sunulan    araştırmayı   yayımladı

Fransız  AXA Sigorta Şirketi

New York Hayat Sigortası Şirketi ile  Fransız AXA  Sigorta Şirketinden  de   tazminat  parası sızdırıldı.  AXA’dan    sağlanan para Bewerly Hills  de bulunan   Ermeni asıllı bir  avukatın hesabına  aktarıldı. Sigortalara    dava  açanlar arasında   bu avukatın adı geçmemekte..

 Fransız sigorta şirketinden  alınan paranın, bir Fransız  Vakfı tarafından  hak sahiplerine dağıtılacağı söylenmişti Ama böyle bir   Vakıf yoktu ve   hiçbir  zaman da  olmadı.

 Tazminat parasının yaklaşık 1 milyon doları  Loyola  Hukuk Fakültesi (Okulu)  (Loyola Law School)  hesabına yatırıldı  .Bu okulun  muhasebesinde   yapılan   araştırma,   anılan  okulun iki Ermeni   asıllı  avukatın kontrolunda   olduğunu  ortaya çıkardı  (Bu konuya  araştırmanının sonunda  yeniden   değinilecek)

Dünyanın çeşitli ülkelerine  dağılmış olan bazı Ermeniler ailelerinden kaldığını   iddia  ettikleri  Fransız sigorta poliçeleri karşılığında  para alacaklardı. Ancak, bunların sundukları belgelerin % 92  sinin geçersiz veya  sahte oldukları söylenerek talepleri  reddedildi. Bu  sözde  belgeler arasında    ailelere  ait İncillere yazılmış  doğum  kayıtları bile vardı. Samuel Şorkohyan adlı  bir  emekli iş adamı: “bu bizim kan paramızdı ,  anılan paraların  avukatlar tarafından çalınacağını tahmin edemedik” dedi

Pulat  Tacar - talat pasa

Sigorta Şirketlerine dava açma  fikri:  Vartkes  Yağcıyan

Sigorta Şirketlerine   dava açarak  tazminat  alma     düşüncesi ilk olarak, 1986 yılında     Glendale  kentinde  avukatlık yapan  Vartkes Jeghian (Yağcıyan) ‘ın   aklına   gelmiş.   “Ermeni soykırımından” kurtularak Amerika’ya kaçtıklarını  söylenen  bir Ermeni çiftin oğlu olduğunu söyleyen  Yağcıyan,,  soykırımı  konusunu Osmanlı Devleti  nezdinde  ABD  Büyükelçisi olan Morgenthau’un  anılarını okuyarak öğrendiğini  ve  soykırımında ölenlerin     hayat sigortalarını araştırarak para kazanabileceğini  düşündüğünü   söylüyor. O  dönemin Osmanlı İçişleri Bakanının  (Talat Paşa) Morghenthau’ya,  “Ermenilerin coğu  bilfiil   öldü;  sigorta poliçelerinden yararlanacak makam   Hükumetimizdir”   dediğini  de okumuş.…

Yağcıyan  günün birinde  “  Sigortalıların bir listesi olmalı .O  listeyi bulmalıyız”  demiş  ve  araştırmaya başlamış. Tam 13  yıl   sigorta poliçesi aramış. Ermenice gazetelere ilan vermiş . Vaşington, Cenevre,  Halep  arşivlerinde  araştırma yaptığını yazmış..

Sonunda, New York Hayat Sigortası Şirketinin  elinde  bulunan,  hayatlarını kaybeden   Sigorta Poliçesi sahibi Ermeni müşterilerine  ait  7 milyon dolarlık  hayat sigortası  bulunduğunu  ileri süren bir mektuba rastlamış.  “O  zamanın 7 milyon  doları; günümüzde  100 milyon dolar  eder “diyen  Yağcıyan,  Sigorta Şirketinin  bu parayı Ermeni hak sahiplerine   zamanında  ödemediği  , şimdi ödemesi  gerektiğini  savunarak yola çıkmış  ve  “Ermeni soykırımında” hayatlarını kaybedenlerin   çocuklarını ve  torunlarını aramaya başlamış (Kaynak: Robert Gauthier/Los Angeles Times).

Yağcıyan  amacının sadece   sigorta poliçelerini  bulmak değil, aynı zamanda    soykırımı  suçunu ispatlamak olduğunu   söylüyor. Bu işe koyulduğunda parası  yokmuş.  Örneğin, bir ara  Glendale Halk Kütüphanesinde   494   sayfa mikrofilmi   kağıda bastıracak parasının bulunmadığını , kendi  avukatlık   bürosunun   vergilerini ödeyemediğini  , bu nedenle iflas  masasına başvurduğunu   söylüyor.  Yağcıyan,  buna rağmen   araştırmalarını sürdürmüş ve  1999   yılında  New York Hayat Sigortası Şirketine  dava açmış.  Bunu üç yıl sonra  Fransız   AXA  Sigorta  şirketi davası  izlemiş

Marc  Geragos

Aynı konuyla ilgilenen bir  başka Ermeni avukat   Marc Geragos  ta  Los Angeles’te    daha  ziyade   cinayet davalarına bakarak  çalışmaktaymış. Bir  dönem Clinton  ailesine yakın bir kişi olan  Susan Mc.Gougal’ın  davasını almış; bu onun sosyetede tanınmasını sağlamış. Bu sayede Wimona Ryder  ve Mıcheael  Jackson’un davalarını  da almış

Brian Kabateck

Yağcıyan  önce Marc Geragos ile temas  etmiş ve   2001  yılında onu  da sigorta davalarına methaldar etmiş  . Bu   avukatlar    Brian  Kabateck adında  L.A.  barosu başkanı  da olan     tanınmış  bir avukatı  da yanlarına almayı başarmışlar .

Bu  grup    soykırımı söyleminden  yararlanarak    dava   açabileceklerini ve   para kazanabileceklerini  düşünmüşler ; bunu     başarmışlar. 

Dava  yoluyla  önce  New York Hayat Sigortası  şirketinden   2004  yılında   20 milyon dolar, AXA  Sigorta Şirketinden de 17,5 milyon dolar   sigorta  tazminat   alınmasını    sağlamışlar

 Bu paranın  7 milyon dolardan  fazlasını     dava masrafı ve   avukatlık parası olarak kayda  ve   doğrudan  kendi hesaplarına geçirdikleri    sonradan yapılan incelemelerden  anlaşılmış.

Sigorta  Şirketleri   ödedikleri paranın  bir  bölümünün,  Sigorta Poliçesi  sahibi Ermenilerin ardıllarına veya  onların  varisi  olduklarını  ispat edebilenlere  ödemişler.  Sigorta şirketlerinden  sağlanan ama  hak sahiplerine dağıtılamayan paranın     Ermeni toplumuna  yardım vakıflarına  ödenmesi  konusunda  Sigorta Şirketleri   ile anlaşmışlar.

New York Hayat Sigortası (Life Insurance)

New York Hayat Sigortası  Şirketi  ödemeler için  bir Tazminat Talebi  Değerlendirme  Komitesi kurmuş ; başına Paul Kirkoryan adında   bir  sabık  Belediye Başkanı Yardımcısını getirmiş. Tazminat  talep eden  Ermeniler  bu Komiteye poliçe  sahibi  olan  akrabaları ile bilgi ile   hayatta kalanların ve  ardıllarının   ABD de Fresno’da, Erivan’da, Fransa’da Marsilya’da,  Beyrut’ta  yeni bir hayat  kurduklarını gösteren kanıtlar sunmuşlar. Bu kanıtlar çok çeşitli:   Örneğin, bir aile,   büyükannelerinin   çölde  yürüdüğü  ve orada öldüğü   dönemde   üzerinde uyuduğu bir  kumaşı yollamış; bir başkası  yaşlı bir adamın  Osmanlı döneminde,  Harput’ta terzi dükkanının  önünde dikiş makinası olan fotoğrafını  göndermiş . Komite   kendisine ulaşan    taleplerin %44 ünü kabul etmiş

Ancak, avukatların  New York  Hayat Sigortası Şirketinden  ve  Fransız  Sigorta devi AXA şirketinden   sağladıkları 37,5 milyon dolar   tazminatın  tümü Ermenilere dağıtılmadığı için    hak sahibi olduklarını   düşünenler  kızmışlar  (Nick Ut /Associated Press)

AXA  tazminat paraları

Olayın kamu oyuna  yansıması    Paris’teki bulunan  AXA şirketinin  Osmanlı    Ermenilerinin  ardıllarına  11,35 milyon dolar  tazminat tahsis ettiğinin  açıklanması   ile  tetiklenmiş.  (AXA   17,5 milyon dolar  tazminat ödemeyi kabul  etmiş . Hak sahiplerine   ödenmeyen, – geri kalan- para   Hayırsever Ermeni Derneklerine  ödenecekti) 

Tazminat taleplerinin  haklı olup olmadığının saptanması,  yargıya  sunulan belgelere ve   tazminat ödeme koşullarını  irdeleyecek olan   Ermeni asıllı  üç Fransız  vatandaşının  üye olduğu  bir  Heyet tarafından   karara bağlanacaktı. Ancak Amerikalı  Ermeni avukatlar    Fransız AXA’dan sağlanacak paranın  dağıtımının kontrolunu da  ellerinde  tutmak istemekteydiler.

Fransa’da oluşturulacak  Heyete atama yapılmadan  aylar önce, Amerikalı avukatlar (Kabateck, Yağcıyan ve Geragos)  Los Angeles ‘te   yürütülen   tazminat    sürecine  sunulan  belgelerin önemli bir bölümünü, bu konudaki  e-posta yazışmaları  ve mahkeme zabıtlarını  bir araya getirmişler. Talepleri  ele alacak  bir  koordinatör  de  atamışlar. . Bu koordinatör    Glendale de bir  mahkemenin  Ermeni tercümanı. Bu kişi daha  önce New York Hayat Sigortası dosyaları incelenirken de   görev yapmış.. Bu  tercüman  koordinatöre  L.A. kent merkezinde  Wildshire Bulvarında bir  ofis  tutulmuş ve  kendisine  yardımcı  o personel bulması istenmiş.Avukatlar böylece  Paris’teki AXA şirketinden  sağlanan paraların dağıtımı da   L.A. de kendi kontrollerine almak için gerekli  tertibatı almışlar.  Ama, bu  yöntem  9.000 km uzakta bulunan  Fransız   Tazminat İnceleme  Heyetinin  süreci   etkin biçimde  yürütmesini    adeta imkansız kılmakta. Paris’teki   Heyetin bir üyesi  olan   Şnorhokyan   adlı    üst düzey memur   emeklisi: “ Biz Fransa’dayız   ve  Amerika’dakilerin nasıl çalıştıklarını , ne yaptıklarını   bilmemiz   mümkün  değildi” demiş.. Marsilya’da cerrah olan  bir başka Heyet üyesi   Dr. Jean-Charles Zaven Gabrielyan,: “ bizim  görev yapmamız  fiilen olanaksız  hale getirilmişti”  demiş. Buna rağmen,  Heyet  üyeleri avukatların  ABD de bir  koordinatör    atanmasına  karşı  çıkmamışlar;   hatta   atanan koordinatöre   güvendiklerini  söylemişler.Bu konuda,   diğer iki  Amerikalı avukata 2008 yılında  bir  e-posta  yollayan   Kabateck,  “ Heyet üyelerinin  güvenlerini yitirmemelerini sağlamamız  çok önemli. Böylece , ileride   Heyet  üyelerinin   tazminat talepleri konusunda  ( verecekleri  kararlarda )  daha  muhafazakar olmalarını sağlamış oluruz”    demiş.

Heyetin muhafazakar olmasını sağlayan   taktik  başarılı sonuçlanmış   ve talep  sahiplerinin   çok azına olumlu cevap verilmiş. Sigortadan sağlanan paranın büyük kısmı  “hak sahiplerine  dağıtılamayan  paralar” havuzunda kalmış.  (Artan paralar Ermeni sivil toplum örgütlerine  ve hayır  cemiyetlerine   ödenecekti)

Geragos ve Kabateck   kendilerinden  bilgi isteyen  The  L.A. Times gazetesi  muhabiri ile görüşmeyi  reddettiler ve  yazılı  cevap verebileceklerini bildirdiler. Yağcıyan   ise 2017  de öldü

Kabateck in  ortaklarından  olan  Şant  Karnikyan , The Times ‘a yazdığı bir mektupta “ avukatların eline geçen paraların  savrulmasının   ardında   talepleri  değerlendirme görevlisi  ile  bir başka avukatın  parmağı vardı ”  demiş. Talepleri  değerlendiren  Heyetin  “muhafazakar”  davranması  konusundaki  tavsiyenin  nedenini de  “ her talebin otomatik olarak kabul edilmemesinin  sağlanması” olarak izah etmiş. Karnikyan’a göre  “ belgeyle desteklenmeyen  ve çoğu sahte olan  tazminat taleplerinin liberal bir şekilde  toptan kabul edilmesi,    daha ileride  çıkabilecek    haklı taleplere   para kalmaması sonucunu  verecekti”.

Sigorta  poliçesi sahiplerinin ardıllarına  önce   e posta ile   “ taleplerinin kabul edilebilir  kategorisinde  bulunduğu” yolunda    genel  ön bilgi  iletilmiş. .Bunlar  kendilerine iletilen   belgeye imza  atmışlar ve ön ödeme olarak bir   çek  almışlar. Tabii , gerisi gelmemiş . Avukatlar  böylece  çok  para kazanmışlar.

Kimin   ardılının    atası soykırımına  uğradığı  için  tazminat alabileceği konusu  ise daha karmaşık.  Eylemlerden kaçan Ermeniler    ayrılırken  her şeyi  arkalarında   bırakmışlar.  Sigorta poliçelerini  de yanlarına almamışlar  Kaçanlardan hayatta kalanlar  dünyanın  çeşitli kıtalarındaki ülkelere  dağılmışlar. Kim ölmüş, kim kalmış belli değil. Bunların adları  sığındıkları ülkelerde  soyadı sırasına göre  bazı belgelere yazılmış.  Sığınmacılarla ilgili öyküler  kulaktan  dolma bilgilere  dayanmakta ve zaman geçtikçe bu bilgiler   silinmiş, araştırılamaz  duruma gelmiş.. Birinci elden  bilgi sahibi   kişi  sayısı yok denecek kadar az..

Bu olağanüstü koşullar nedeni ile   Heyet ,AXA  tazminat taleplerini  kabulü  konusunda görece  gevşek  bir  ölçüt  kabul edilmiş.  Nihai  karar mercii Heyet olmakla  birlikte , tazminat talep eden kişi   kanıt  sunamazsa, sigorta poliçesi  sahibinin yasal  varisi olduğu konusunda  vereceği bir yeminli ifadenin yeterli  sayılması   kararlaştırılmış.

Fransız  Tazminat Komitesine mensup üyeler     2008  yılı Mart ayında   Los Angeles’e   tazminat süreci konusunda brifing   almak için gittiklerinde, kendilerine  tazminat  onayı  için  Amerika’da  çok daha katı    ölçüt  uygulandığının   söylendiğini  belirtmişler. Talep sahiplerine  istemlerinin kabulü için , çoktan ölmüş olan akrabalarının ikamet ettikleri kentin  adını    doğru  bildirmeleri  gerektiği  bile  söylenmiş. Hatalı kent adı verirlerse   sundukları kanıta  bakılmaksızın talepleri  reddedilmekteymiş

Emekli bir iş adamı olan Samuel  Şnorhokyan , talepleri   inceleyen  heyette    görev almış. Hem kendisi,  hem de  diğer üyeler  tazminat  fonlarının   dağıtımının  hakça yapılmadığına ve  usulsüzlükler  yapıldığına  kanaat getirmişler.  Şnorhokyan, yıllar boyu   ‘hem  FBI  ,   hem de  diğer yetkili makamları  bu konuları  tahkik etmeleri için  iknaya  çalışmış.  Fransız  Tazminat  Heyeti üyesi olan  Şnorhokyan,   Ermeni avukatların kendisine ve  diğer Komite üyelerine AXA  dan   sağlanan tazminatın dağıtım ölçütlerinin  New York Sigorta şirketinden a  sağlanan paraların    dağıtım  ölçütü ile aynı olması gerektiğini  söylemişler. Komiteye dayatılan  yeni ölçütler  “olumlu  sonuç”  sağlamış olacak ki  , mahkeme   zabıtlarına göre,   AXA’ya    sigorta  tazminatı ödenmesi için  sunulan taleplerin sadece % 8 ine  olumlu cevap verilmiş. Bunun sonucu olarak ta   milyonlarca dolar  “ Ermeni hayır derneklerine”  havale  edilmek üzere  hesapta  kalmış .

Oysa L.A. The Times’ın  araştırmacı gazetecileri    arşivlere konulmuş  dosyaları tarayarak   kabul edilmemiş olan  geçerli belgelere  rastlamışlar ve sağlam  kanıtlara rağmen   taleplerin   reddedildiğini  saptamışlar.

KALİFORNİYA The  Times   23 Mart  2022 

Sylvia Bergin adında  bir  İngiliz emeklisi, büyük babasının  sigorta poliçesini, doğum belgelerini,  polis raporlarını ve pasaportları  sunarak tazminat  talebinde bulunmuş. Los Angeles’te  (L.A.)  bu belgeleri inceleyen  eksper  belgeleri inandırıcı buldu  ve  “bu bayanın sigorta  poliçesi sahibinin  torunun olduğu  anlaşılmıştır”   diye yazdı. Ancak  sigortalının oturduğu yer ile  sigorta poliçesinin  hazırlandığı yer Rodosto (  Günümüzde  Tekirdağ/Türkiye)   aynı  değil  diye  kayıt bir  ek  düştü.  Talep bu  nedenle  ret edilmiş: Bayan Bergin  büyükbaba ve büyük annesinin  Tekirdağ’daki  evlerinin bulunduğu mahalle  1970  te gittiğini söyleyerek itiraz  etmiş. İtirazı kabul edilmemiş olacak ki   “Bunlar  güya  Ermenilere yardım için   görev yapmağa çalışan  başka Ermeniler,  ama işlerini  dürüstçe  yapmıyorlar    ve  beni hasta ettiler”  demiş 

Tazminat konularına bakan Koordinatör   Parseğ Kartalyan    bu konu  gazeteciler tarafından kendisine  sorulduğunda  cevap vermeyi  reddetmiş,  beyin  ameliyatı olduğu için, ayrıca  başka hastalıkları sebebi ile  belleğini kaybettiğini ileri sürmüş

2009  yılında    tazminat taleplerinin değerlendirilmesi süreci  sona yaklaşırken, L.A. bürosu , incelediği taleplerin  yaklaşık  dörtte birini değerlendirmek için Fransa’daki Heyete   yollamış.  Heyet  (Komite) üyelerinin talepleri kabul  veya ret yetkisi var. Bunlar  yaptıkları  inceleme sonunda L.A.’  daki   uzmanlar tarafından “reddi gerekir”  notu düşülen taleplerin çoğunun kabul edilebilir olduğu  sonucuna varmışlar. Ama  sonuçları düzeltmeğe kalktıklarında  Avukat Geragos  devreye girmiş ve Fransa’daki Komite üyelerine  kendilerine karşı   dava açılabileceği yolunda tehdit ile , “  Tazminat Taleplerini Değerlendireme Komitesinin   kabul   eğilimi gösterdiği talepleri yeniden gözden geçirmesini       tavsiye ederiz   “  demiş . Komite  de bu tavsiyeye uymuş .  AXA  sigorta şirketi   yapılan incelemenin sonuçlarını  talep sahiplerine 2010  yılı başlarında  duyurmaya başlamış.  Alınan   13.856  talepten  12.795’  i reddedilmiş  Bu da talepleri reddedilen  Ermenilerin ayaklanmasına neden olmuş.

Bir  talep sahibi  ABD’de bu davalara bakan   Yerel Mahkeme Hakimi Chrstina Snyder’e  “ Ben gereken  tüm belgeleri yolladım. Asıl varis  benim; büyükbabamın sigorta parasını kim aldı ? “  diye yazmış . Bir başka talep   sahibi: “23   belge  yolladım  Bu paraya kalp  ameliyatım için gereksinme duyuyorum   Büyük babamın başını babamın önünde  kesmişler”  diye yazmış

Başka  talep sahiplerinden   örneğin ikiz kardeşlerden biri  tazminat taleplerini   aynı gün, aynı postaneden   yolladıklarını, ama   sadece ikizlerden birinin talebinin onaylandığını yazmış, “ Kızkardeşim  aldığı parayı bizimle paylaşmayı reddediyor;  size  para ödenmemiş olması  beni ilgilendirmez”    diyormuş.”  

Büyükbabalarının sigorta poliçesini  sunan altı yeğen  aynı kanıtları göstermişler, bunlardan sadece üçüne çek yollanmış. Bu yakınmalar üzerine, tazminat talebi belgelerinin hazırlanmasına yardımcı olan Ermenistan Adalet Bakanlığı  bile     devreye  girmiş, 2020 yılında  L.A. yargıcına    “ son  derecede  rahatsız  ve   şikayetçi olduklarını”  bildirerek mahkemelerin devreye  girmelerini talep etmişler ve “bu yapılmaz ise   tüm sürecin  amacının ne olduğu  belli  değil”   diye yazmışlar.

Yağcıyan rahatsız oluyor ve devreye giriyor

Tazminat talebi sürecini  başlatan  ve  yazıhanesi Brand Bulvarında bulunan Yağcıyan   her  geçen gün  bu gelişmelerden daha fazla rahatsız olmaya başlamış.  Kabateck ‘e  ve Geragos’a yazdığı e posta mesajlarda  “Şikayet edenlerin   kendisinin ve diğer  avukatların “Türklerden daha kötü olduklarını”  yazdıklarını  söylemiş  . Mark Geragos ve Brian Kabateck  2008   yılında  bu  projeden koptuklarının söylemişler.  Kabateck’in iş ortağı  olan   avukat Şant Karnikyan ise The Times  gazetesine yazdığı bir mektupta   “tazminatın dağıtılmasında ortaya çıkan usulsüzlüklerin sorumlularının,    tazminat taleplerini  inceleyen  yöneticiler ile  başka   avukatlar olduğunu “ yazmış.(Rick Loomis /Los Angeles Times

Yağcıyan  kızgınlığını  ve  rahatsızlığını, sorumlu saydığı diğer   avukatlara iletmekle kalmamış,  yetkili hakime yazdığı bir  yazıda , bağımsız bir  denetçinin  devreye sokulmasını istemiş,  “ Geragos ile Kabateck’in birinci sınıf   uçak bileti ile  seyahat  ettiklerini ve   talep   sahiplerinin parasını savurduklarını da” ileri sürmüş. . Bu suçlamalara kızan Geragos ise Yağcıyan’a    e posta ile  yolladığı mesajda” Bu  yalan iddiaları  ortaya atmanızın   sebebi  sadece umutsuz  durumda olan  para sıkıntınızdır ”  demiş. Geragos  ve Kabateck   yargıça verdikleri uzun cevapta  “Yağcıyan’ın  elinde hiç bir kanıt bulunmadığını” bildirmişler  ve   yargının tazminat   dosyalarının yeniden gözden geçirmesini kabul etmediklerini    söylemişler; yargıca   işlemlerin en doğru şekilde   yapıldığı  konusunda teminat vermişler; kendilerinin   Ermeni halkı adına  kutsal bir görevi ifa etmekten  şeref duyduklarını ilave etmişler. Yargıç ta  bağımsız    denetici  atama talebini  reddetmiş.  İhtilafla ilgili  sorulara   bir  yardımcısı vasıtası ile cevap vererek,  “yargılama usulü hukukunun  kendisinin  bu konuda yorum yapmasını engellediğini”  söylemiş .

2011  yılı Şubat aydında  Fransa’daki  Tazminat Heyeti üyeleri,  L.A.  dan  aldıkları  bir  e- posta mesajı  okuyunca   donup kalmışlar. Kabateck ve Geragos  “Tazminat Komitelerini lağvetmek  ve   dünyanın  dört bir yanından gelen  talep  dosyalarını,    bu dosyaların hepsi   tarihsel   değeri olmayan belgelerdir”  gerekçesi ile imha etmeğe karar vermişler “. Bu talebe karşı  çıkan diğer avukatlara göre ise,  bu belgeler  Ermeni soykırımı konusunda  son derecede önemli  bilgiler  içermekteymiş ve bunlar   ABD Shoah  Vakfında   ileride yapılacak  araştırmalarda kullanılmak üzere kilit altında tutulmaktaymış.

Geragos ise  tazminat taleplerinin incelenmesi  süreci sona ermiş bulunmasına rağmen, Komitelerin  yapılan   şikayetleri ele almaya  ve   talep sahiplerine ödeme yapılıp yapılmadığını incelemeye devam etmelerine itiraz  etmiş.

Yargıcın    belgelerin imha  edilmesine ilişkin  talebi kabul etmemesi üzerine Komite üyelerinden bir bölümü L.A.  giderek incelemek istemişler.

 Kabateck  L.A.   gelecek Komite üyelerini  kabul etmeye  vakti olmadığını   e-posta ile  bildirmiş. Geragos ise  “ bu  dosya  artık  benim için kapanmıştır”  cevabını  vermiş. Yağcıyan    bir Fransız  Komite  üyesine yazdığı   “Fareler batan gemiyi terkediyorlar”  mesajını  daha sonra yetkili makamlara   da  tevdi  etmiş. Kabateck’in hukuk bürosundaki ortağı  Karnikyan, belgelerin imhasına ilişkin  soru soran Fransız Komitesi üyesine  cevap vermemiş. Ancak daha sonra , belgelerin imhasına ilişkin talebin  muhtemelen   bu konudaki belgeyi  yazan   genç bir  avukatın      “yanlış  anlaması sonucu” oluştuğunu  ve “talebin  birkaç saat içinde geri çekildiğini”  söylemiş.   Dosyada yapılan inceleme ise belgelerin  imhası talebinin hiçbir zaman geri  çekilmediğini   göstermiş

Fransız Komitesi  belgelerin  imha girişiminden  sonra alarma geçmiş  ve  Yargıça  doğrudan   başvurarak     Komite üyeleri  Güney Kaliforniya’ya  gelinceye kadar  belgelerin güvence altına alınmasını  talep etmişler. Komite üyelerinin  doğrudan   başvurdukları Yargıç Snyder, Komite üyelerinin   belgeleri incelemelerine izin vermiş.  Bu incelemeler  sonucunda  ciddi usulsüzlükler  saptanmış  ama  sonuç alınamamış.

AXA  fonlarından  ödenen tazminatlar arasında   yer alan  Zaven Halepliyan adlı  Suriyeli bir kişiye  574,425  dolar ödendiği anlaşılmış.. Bu para  bir tazminat  talebi  sahibine   ödenen en yüksek  tazminatmış.  Ancak, Fransız Tazminat Komitesi  Halepliyan’ın bu tazminattan hiç haberi olmadığını; hatta  tazminat talebinde bile bulunmadığını saptamış . Bunun üzerine hem Yağcıyan , hem de  Fransız Komitesi  konuyu araştırmaya başlamışlar. Yağcıyan  Halepliyan’ı Halep’te  bulmuş. Bu kişinin    ABD’ye gelerek mahkemeye  ifade  vermesini sağlamış .  Halepliyan  kendi adına çekler yazılmış  olduğunu duyunca  çok geçirdiğini , tazminat  tahsil   belgelerinde   adı Fındıklıyan   olarak yazılı  olan  sözde  ataları hakkında hiçbir bilgisi olmadığını belirtmiş.   

Fransız Komitesi ile Yağcıyan’ın  ele aldıkları bir diğer konu,   gizli bir banka hesabına ilişkin. Kabateck ve Geragos   Fransa’daki Tazminat Komitesine  ve  daha sonra yetkili yargıca , Pacific Western Bank ‘ta  bir  hesapta bulunan    11 milyon dolar  paradan,  ödenen tazminatlar  ile  harcanan     idari giderlerden geriye    346.050,62  dolar kaldığını   belirtmişler. Ancak   Fransa Komitesi  hesapları incelerken,   Geragos ve Kabateck, yetkili yargıca   Comerica Bankasında bir hesap daha olduğunu, orada da    2,5 milyon  dolar  bulunduğunu  açıklamışlar.

AXA  tazminatı dosyasının    muhasebecisi  Parseg Kartalyan’ın, kendi   eşi  ile  eşinin  annesine    tazminat parasından 300.000  dolar ödendiği ortaya  çıkmış.  Kartalyan, bu konuda kendisine  sorulan sorulara  ameliyat olduğunu ve bellek kaybına uğradığını  hiçbir şey hatırlamadığını söylemiş   (Kaynak:  Aram Arkun/ Armenian Mirror- Spectator)

Bu konuda  ne  diyecekleri   sorulan  avukatlar,    bilgi sahibi olmadıklarını,  Kartalyan’ın   daha iyi faiz   sağlamak için parayı   başka hesaba   yatırmış olabileceğini ,  ama  kendilerine  haber vermediğini  söylemişler. Bu konuda yapılan inceleme,  yüzbinlerce doların kimliği açıkça  belli olmayan  kişilere   ödendiğini  ortaya çıkarmış.  Mahkeme  kayıtlarına ve mali  belgelere göre,  bunlar  arasında  güya  Bağdat’ta ikamet eden  Aşot Mikhitaryan adında bir Hristiyan Ermeni var. Mahkeme kayıtlarına göre  bu kişiye    toplamı 400.000 dolara ulaşan 5 çek  ödenmiş.Yağcıyan ve ortakları bu kişiyi bulmak için Ermeni ve Irak Hükumetlerine başvurmuşlar. Ama böyle bir insana  rastlanamamış. Bu adamın  sözde adresine  yollanan kişi orada yaşayan Sünni Müslümanlarla  görüşmüş, ama hiçbiri, böyle bir kişinin orada yaşadığını doğrulamamış. Bu  durumu belgeleyen  evraklar Mahkemeye sunulmuş.  Banka  kayıtları  Mikhitaryan    adına  yazılan çeklerin Güney  Kaliforniya’da nakite çevirildiğini  kanıtlamakta.

 Los Angeles Times  gazetesi   574,425 dolar ödendiği ileri sürülen Halepliyan  ile Mikhitaryan  konusunu  fotoğraflarla      kamu oyuna açıklamış. Tazminat Komitesi ve Mahkeme  bu iki,  örnekle ilgili belgeleri incelemek isteyince, belgelerin dosyadan kaybolduğu  anlaşılmış   . Bunlar dışında  Suriyelilere , Iraklılara  ve  bir düzine başka kişiye ödendiği  ileri sürülen 2.000.000 dolarla ilgili  belgelerin  tümünün de   yok edildiği ortaya çıkmış.  Yeminli ifadesine başvurulan Kartalyan, kaybolan belgelerin nerde olduğunu biliyor musunuz?  Sorusuna. “Bilmiyorum”  cevabını vermiş

Loyola Hukuk  Okulu

AXA   arşivlerinde araştırma yapanlar  50 den fazla  Banka dosyasında ve Loyola Hukuk Okulu kütüphanesinde bulunan  belgelerde     çok sayıda  usulsüzlük  saptamışlar.

Atlanta’da yaşayan  June Howard    adlı bir kadın  “soykırımı olaylarından” önce Amerika’ya göç etmiş olan    Ermeni büyükbabasına ve akrabalarına ait olduğunu söylediği  17   değişik poliçe  sunmuş. Bu belgeler Bodros Bazyan  adınaymış. Ancak  talebi  sunan ile  poliçe  sahibi arasında bir  akrabalık bağı bulunduğu  ispatlanamamış. Buna rağmen kadının talepleri kabul edilmiş ve  kendisine 100.000 dolar para ödenmiş . Howard   2019  da ölmüş. Ailesi önce    basına  konuşmayı kabul etmiş , ama  kendilerine  sorulan soruları görünce  cevap vermeme  kararını almış

Geragos ve Kabateck ise bu  usulsüzlüklerden sorumlu olmadıklarını söyleyerek,   mesuliyeti  Fransız Tazminat Komitesi ile  Fon Yöneticisine  atmışlar. Bu konu Kabateck’e  2011  yılında  sorulduğunda, “bu süreç ile hiç bir ilişkimiz olmadı “ demiş

Bewerly Hills te ikamet eden bir    başka  avukat ,Beri Boyacıyan  da bu   olaylara karışanlardan biri. Banka hesaplarını  inceleyen Komite  üyeleri ile Yağcıyan, kimi şahıslara ödenen banka  çeklerinin  arka yüzünde   Boyacıyan’ım imzasının bulunduğunu  saptamışlar . Bu çeklerin    toplamı  312.000 doları bulmaktaymış.

Boyacıyan bu tazminat  sürecini  iyi bilen bir kişi. New York Hayat Sigortası sürecinde   de  değerlendirme  heyetinde bulunmuş . Bürosu AXA    tazminatı  değerlendirme komitesinin  görev  yaptığı binada;  tazminat taleplerini   değerlendiren    pek çok uzmanı yakından  tanıdığı ortaya çıktı. Ancak, Boyacıyan’ın   AXA   dosyalarının incelenmesinde  hiçbir  resm,i görevi yok. Buna rağmen  çeklerin arkasında imzasının neden ve nasıl  bulunduğu hiçbir zaman ortaya çıkarılamamış.      Boyacıyan’ın bu konudaki rolü Kartalyan’a  sorulduğunda,  onun   tazminat talepleri konusunda   alınan kararlarda  rolü olmayan bir  danışman olduğunu söylemiş. Tazminat talepleri listesine nasıl ulaştığı,  çeklerin ardındaki  imzanın  neden ona ait olduğu  sorusunun cevabı bulunamamış. Ama Mahkeme kayıtlarına göre Boyacıyan,  Kartalyan’ın    eşine ve kayınvalidesine  yazılmış  90.000 dolarlık çeki  de  tahsil eden kişi. Boyacıyan,    en yakın arkadaşlarından  biri olan   Kaliforniya   milletvekili,   Walter Karabiyan’ın  kız kardeşi adına yazılmış 23.805  dolarlık bir çeki de tahsil etmiş.

Tazminat talebinde bulunmamış olan   Suriye’de mukim  Halepliyan’ın,   Boyacıyan’ın  çocukluk arkadaşı  olduğu da ortaya  çıkmış.  Onun adına yazılmış olan yarım milyon dolarlık  çekteki paralar, bir L.A. bankasında    Boyacıyan tarafından  Halepliyan adına , ama   Halepliyan’ın haberi  olmadan- açılmış bir  hesaba yatırılmış. Bu husus  Halepliyan’ın Mahkemeye  verdiği ifadede kayıtlı.

Bütün bu hususlar mahkeme  dosyalarına girince Boyacıyan  bir ceza hukuku avukatına  vekalet vermiş  ve ABD Anayasasının tadil  edilmiş    5.ci maddesinde kayıtlı, kişinin kendi kendini   suçlamama hakkından yararlanarak  mahkemede kendisine   sorulan soruları yanıtlamamış. . Daha sonra Baro’ya bir bildirimde bulunmuş  ve AXA  tazminat talepleri konusunda  Geragos ve Kabateck ile bir  ek anlaşma yaptığını ve bu anlaşma gereğince tazminat  paralarından  bir kısmını almağa hakkı  bulunduğu kanısında olduğunu açıklamış. Bu   anlaşmaya   göre, Geragos  ve Kabateck in    kendisine ,  Hayır Vakıflara  ödenecek  paraların  %  25 sini vermeyi kabul ettiklerini  söyleyerek , bu konuya ilişkin  e – posta yazışmaları   mahkemeye  sunmuş.. Kabateck in ortağı  ise böyle bir  uzlaşma  olduğunu  yalanlamış

Pulat  Tacar - ermenilerin tazminat talepleri

KALİFORNİYA, ERMENİ SOYKIRIMI  PARALARI  KONUSUNU   NASIL VE  NEDEN  AÇIKLADIK ?

 23 MART    2022

Boyacıyan,  Kalforniya’da  Trusdale Estate’e   nazır malikanesinde  yüzme havuzunun kenarında  gazetecilere verdiği demeçte   “ Ben  yoksul biri değilim Kimsenin 100.000 veya  200.000 dolarını çalmaya ;Tazminat paralarını  kendi hesabıma geçirmeye   ihtiyaç duymam”   dedi. Tazminat talepleri dosyasında  hak  sahiplerinin tahsil etmediği, bazı çeklere rastlamış  ve bunları kimse tahsil etmesin  diye   yazıhanesindeki dosyalarda muhafaza etmiş.

Suriyeli  Halepliyan’a  verilen 500.000 dolarlık çek konusunu izah edemiyor. Ama başka  bir hatasını kabul ediyor.  Tazminat fonlarından bir arkadaşına  150.000 dolar yollamış. Bu  arkadaşı L.A.  bir mücevherci. Tanınmış  L.A. avukatlarından biri   olan Tom Girardi, Erika adlı   eşine  bir   takı  satın almak istemekteymiş ve bunu alabilmek için  kendisine o  150.000   doları  borç  vermiş. Bu para sonradan  iade olunmuş.

Kabateck,  ortağı olan   Boyacıyan’ın tazminat  talepleri konusunda büyük sorunlara sebep verdiğini;  kaybolan dosyaların  sorumlusu olduğunu   söylemiş. ”Boyacıyan sahtekarlığın ortaya çıkmasını engellemek için   bazı  dosyaları yok etti”  demiş. Boyacıyan ise   bu ididaların  tümünün yalan olduğunu  belirtmiş. Ancak   tazminat  talepleri  dosyası  konusunda özeleştiri de yaparak  “bu dosyalar hakkında benim   rolüm neydi? ;  ben de  bilmiyorum; aptallık ettim”  demiş. Araştırmalar sonunda   ortaya çıkan  şu:  Avedis “Avo”  Markaryan  adlı bir bankacı,  Boyacıyan’ın  çok eski arkadaşı ; hatta  onun kişisel bankeri.  Bu bankacı  AXA tazminat taleplerinin   ele alındığı dönemde   L.A.   Pacific  Western   bankasında görevliymiş. Gazeteciler kendisi ile Pasadena’da görüşmüşler ve o  görüşmede,  anılan bankacı, Boyacıyan’ın kendisine   demet  demet  çek getirdiğini , kendisinın de uzun  zamandır  tanıdığı arkadaşı olduğundan,   Boyacıyan’ın  getirdiği  bu çekleri, iyi incelemeden işleme  koyduğunu kabul  etmiş. Daha sonraki  dönemde  AXA   fonlarının  usulsüz  dağıtımında  Pacific Western Bankasının oynadığı rol ortaya çıkmış Banka da Markaryan’ın   görevine  daha önce son vermiş  . Markaryan Bankadaki işine son verilmesinin  AXA  tazminatındaki yolsuzlukla ilişkisi  ulunmadığını  söylemekle birlikte,  o tarihten bu yana    daha ihtiyatlı davrandığını  da  kabul ediyor.                               

Hesapların  denetlenmesi gündeme gelince,    Geragos ve Kabateck   tazminat talepleri konusunun  denetlenmesini  önce  reddetmişler, ancak Fransa Tazminat Komitesi yargıya başvurduktan sonra,  bu konunun temelden  araştırılmasını kabul ettiklerini  belirtmişler . Geragos , ertesi yıl, yargıca  Boyacıyan’ın  avukatlığından ayrıldığını ve müvekkilinin  eline geçen parayı şimdi geri ödeyeceğini    söylemiş. Yaklaşık 700.000 dolar   fona iade olunmuş. Boyacıyan   geri kalan paranın    hak  sahiplerine dağıtıldığını ileri sürmüş.  Yağcıyan ise, Boyacıyan’ın  hak sahiplerine ödeme yaptığı savının   doğru olmadığını   söylemiş  . “Ortada işlenmiş bir suç var. Şimdi  bu  hırsızlığın üstünü örtecek  uzlaşma  yoluna mı gidiyoruz?  “ diye sormuş.

Ancak,  bu  sırada  tüm hukuksal süreci başlatmış olan  YağcıyanIn kendisi  soruşturmaya  konu olmuş. Geragos ve Kabateck, Yağcıyanı ve  kendisi   gibi   avukat olan   eşini dava etmişler  ve onları  “  soykırımı parasından   hayırsever derneklere  aktarılan paraları yağmalamakla”  suçlamışlar;  Yağcıyan ve eşini , eğitim alanında görev yapan hayır derneklerine  tahsis olunann  paranın yaklaşık 300.000 dolarını kendi kızlarına ödemekle  suçlamışlar.  Bu paranın 11.000  doları  kızlarının  hukuk tahsili için ödedikleri   kayıt parasıymış. Yağcıyan ve eşi  kendilerine karşı açılan bu davanın,  yaptıkları şikayete karşı  misilleme olduğunu   söylemişler. Yağcıyan ve karısı  hayır derneği tarafından kendilerine  derneğin yönetim kurulu onayı ile   ödenen paranın  ,  AXA tazminatının  sağlanması ve  dağıtımı  için  ücret almadan yaptıkları   çalışmalar karşılığı olduğunu vurgulamışlar . Konu  Baro tarafından irdelenmiş; Baro da Yağcıyan’ın eşinin ve kızının bu tazminat dosyası konusunda   azımsanmayacak çalışmalar yaptıklarını ve masrafa girdiklerini kabul etmiş.

Yağcıyan kendisine ödenen paranın 31.000 dolarını iade ederek  kendisine karşı  davayı sonuçlandırmış;    suçlamaların kendisini ve  Ermeni toplumunu aşağılamayı  amaçladığını belirtmiş. Yağcıyan öldükten sonra  eşi  Rita Mahdesyan  bu konuda sorulan sorulara cevap vermemiştir.

Yağcıyan ölmeden önce,  tazminat hesapları konusundaki yazışmaları, banka hesaplarını ve mahkeme  zabıtlarını  içeren  bir dosya hazırlamış;  Garagos, Kabateck  ve Boyacıyan hakkındaki suçlamaları konusunda  20 sayfalık bir belge kaleme almış  ve  başlığına “AXA sahtekarlığı”  yazmış.  The Times  gazetesinin elinde bulunan ve  yargıya da  sunulmuş olan  bu belge , baştan itibaren   AXA fonları hakkındaki  usulsüzlükleri tarih  sırasına koyarak  anlatmakta. Yağcıyan’ın yazışmaları, 2021  yılından itibaren   hem ABD savcılığına,  hem de  FBI  a   şikayet iletildiğini  göstermekte. Ancak  her iki, kurumun  sözcüleri  de bu konudaki iddiaları ne  doğrulayacaklarını  ne  de reddettiklerini beyan ettiler. Kabateck ve Geragos un  temsilcileri ise  kendilerine karşı açılmış bir ceza davası bulunmadığını  veya yaptıkları işlerde  hatalı olduklarına dair bir  sonuca rastlanmadığını  açıklamışlar.

Geragos   firmasının bir ortağı olan  Ben Meisalas , L.A. Times  gazetesinin yönelttiği soruları   “aşağılayıcı, yanlış ve tuhaf” olarak nitelemiş, bu suçlamaların  Baro, yerel   ve  federal makamlar ile Federal Mahkeme başkanı tarafından reddedildiğini  belirtmiş.  Federal makamların Yağcıyan’ın şikayetlerini  inceleyip incelemediği ise  belli değil. Yağcıyan 2013  yılında  FBI  ın kendisine  umut kırıcı bir   haberle geri döndüğünü, ve “yetkili   yargıç bizzat devreye girip talep etmeden  Federal Adalet Bakanlığının hiçbir soruşturma  yapılmayacağını”  belirttiğini  söylemiş.  

Soykırımı davalarına 2000   yılından bu yana  bakan hakim Snyder , Fransız AXA şirketi konuyu  2022  yılında  dile getirdiğini  duyduğunda  hayret ettiğini,  bu  sorunların kendi   dikkatine   çok daha önce  getirilmesi gerektiğini,     elinde  350  den fazla dava olduğunu,  5 milyon dolar  kadar  Tazminat parası eksikliği  hakkında  yeni bir  soruşturma açmağa niyetinin  bulunmadığını  açıkça  söylemek istediğini   belirtmiş . Oysa,  gerek Yağcıyan, gerek Fransız  Tazminat Komitesi  yargıç Snyder’den  beş kez  bu konuyu araştırmasını istemişlerdir. Yargıç Snyder   yeni  bir   denetlemenin  giderinin,  hak sahiplerine ödenmesi gerekirken,  geri kalmış  paraları  da tüketeceğini  söylemiş. Kabateck ve Geragos  yargıcın bu görüşünü  desteklemişlerdir 

Hakim Snyder  binlerce dolar  usulsüzlük yapmış olan  Boyacıyan’ı  Baroya şikayet etme konusunda  da  duraksama yaşamış,  elinde yeterli kanıt olmadan böyle bir adım atmayacağını söylemiştir. Bu konuda daha sonra  açılan dosyalar  da kapatılmış  ve L.A.Times  o dosyaları inceleme talebinde bulunduğunda,  bu isteme karşı çıkan tek avukat Geragos olmuştur. Hakim  de  kendisini  desteklemiştir. L.A. savcılığının  2016  yılında  konuyu yeniden açmak istediği  tarihte ise     zaman aşımı  engeli ile karşılaşılmıştır.  AXA  avukatı  Profesör Lee Boyd  bu konuda “Hakım hayır  dedikten sonra yapacak şey kalmıyor” 

2014  yılı ilkbaharında   Kabateck ve Geragos   bu tazminat davaları dosyasını  kapatmak istemişler,   Fransız AXA Tazminatı Komitesine başvurarak  avukatlar  hakkında  açılabilecek  davalardan vazgeçmelerini talep etmişlerdir.   Ancak Komite bu talebi reddetmiştir.  Geragos ta  Komite üyelerinin araştırmayı  sürdürmek için  yapacakları  seyahat masrafları için talep ettikleri  30.000 doların ödenmemesini yargıçtan istemiş . Yargıç  Snyder    Komite üyelerine  sadece  3.000 dolar tahsis  ederek , ret kararının temyiz  edilmesini engellemiş. Ama aynı hakim Geragos ve Kabateck’in   1. Milyon  dolarlık mahkeme ve avukatlık  giderini onaylamış.  Bu paranın  450.000 doları Geragos ‘un şirketine ödenmiştir.

Yargıç  Snyder  bu dosyayı 2016 yılında kapatmıştır. Kabateck  Snyder’e   Ermeni  asıllı avukatlar Barosu  adına bir  ödül  vermiştir.  Yargıç şerefine düzenlenen  yemek davetinde  “ Her  yargıç   Sayın Christina Snyder’i örnek almalıdır. Kendisi  herkese   sabır  göstermiş,  ama      mahkeme  salonundaki kontrolunu  da kaybetmemiştir;  hukukun girdisini çıktısını iyi bilen bir yargıçtır”  demiştir. Alkışlar sonunda  söz alan   Hakim Snyder,  “soykırımı tazminatı  davasının ilgi  çekici bir deneyim “olduğunu söylemiştir.

AXA  tazminatı  davası Fransa’da yaşayan  yaklaşık  600.000 Ermeni asıllı kişiyi ilgilendirmiştir. Paris’te imzalanan  tazminat anlaşmasından sonra  Paris’e  yaptıkları  zafer kutlama ziyaretinde  konuşan Geragos , Yağcıyan ve Kabateck Fransız Ermeni Hayır  Derneklerine  en az  3 milyon  dolar yardım  sağlayacaklarını söylemişlerdi. Ara Toranian adındaki  gazeteci ve  Fransız Ermeni sivil toplum örgütlerinin   lideri , “ben bu avukatların gerçekten kahraman olduklarını sanmıştım”  demiştir.   Tazminat Komitesi üyelerinden Şnorhokyan ‘ın söylediğine göre, Los Angelesli avukatlar, Fransız -Ermeni sivil toplum örgütleri temsilcilerine bu parayı nasıl  harcayacaklarına   dair  teklifler hazırlamalarını istemişlerdir. Kendilerine 50 kilodan fazla  ağırlığı bulunan   talep listeleri verilmiştir.  Yapılan anlaşmaya göre, ilk aşamada  3 milyon dolar ve daha sonra  da   ödenmeyen tazminatlardan artacak olan paralar    Fransa’daki Ermeni toplumunun   çıkarlarını korumak için  oluşturulacak  bir Hayır   Vakfına   ödenecekti.  L.A.  avukatlar bu parayı  hayır işlerine  en uygun şekilde  dağıtmak için  bir Komite  oluşturacaklardı.

Ancak  öngörülen  Fransız Vakfı hiçbir zaman oluşturulamadı. Avukatlar – mahkeme kayıtlarına göre- sivil  topluma  aktarılması planlanan  fonları  kendi    seçtikleri bazı Hayır Derneklerine  yolladılar  ve  yetkili makamlara   bu konudaki e-posta yazışmalarının örneklerini aktardılar. Her üç avukat,  daha sonra mahkemeye  yaptıkları duyurularda   tazminat ödeme  uygulamalarında   bazı  değişiklikler yaptıklarının kabul ettiler . Bunun  sebebi  olarak   Fransa’da  bir   Hayırsever  Vakfı  kurmanın ve   devamını sağlamanın  çok pahalıya mal olacağını  vurguladılar. Daha sonra  bu konu kapatıldı ve  bir daha kamu oyunun önüne  getirilmedi…Kabateck ‘in ortağı olan Karnikyan, AXA ile yapılan anlaşmanın Vakıf kurulmasına ilişkin  hükmünün uygulanmayacağı konusunu  yargıya  açıkça   duyurduğunu ve  ne AXA, ne  kamu oyu,  ne  de hiç kimsenin buna  itiraz  etmediğini açıkladı.  Fransa’daki    ( Ermeni  Hayırseverler   Genel Birliği)  AGBU’nun   Paris  şubesine  1 milyon dolardan fazla para  ödendi. Bunun dışında (parasal  açıdan)  daha  küçük  hibeler    çeşitli  kültür  gruplarına ve okullara  yollandı.

Bu  arada,  Fransız-Ermeni toplumu ile  ilişkisi bulunmayan bazı örgütlere  de  para  dağıtıldı. Kabateck,  bizzat kurduğu   L.A.  Kent Konseyi  Komşuluk Bürosu Hukuk Servisine   25.000 dolar ödemiş. Bu  ödeme avukatların hakime sundukları “para  verilen  hayır kurumları “listesine  dahil  değil. Kabateck’in ortağı Karnikyan  yetkili yargıca  haber vermeden ödeme yaptığını ; ancak   tazminat  yönergesine  göre bunu haber vermek  zorunda  olmadığını bildirdi.Oysa,   o tazminat yönergesi bu paraların Fransız Ermeni  Hayır örgütlerine ödenmesini  öngörmekteydi. Karnikyan    bu paranın   düşük gelirli Ermenilere dağıtıldığını   söyledi.

AXA  tazminatından  para ödenen  (Fransız Ermenileri  dışında) kurumlar arasında   L.A. merkezinde bulunan  Loyola Hukuk Okulu var. Bu kurumun Fransa  ile bazı ilişkileri bulunuyormuş. Ama  okul  asıl Geragos ve Kabateck ile yakın ilişki içinde. Bu iki avukat   sık sık okulun Kampusuna   gelirlerdi  ve  okul öğrencilerine iş sağlarlardı. Kabateck uzun yıllar  okulun yönetim kurulu başkanlığını yapmıştı.  Geragos ile Yağcıyan’ın   çocukları bu okuldan  hukuk   diploması almışlar. Bu okul  yönetimi New York  Hayat Sigortası ile AXA   tazminatı parasından    1,4 milyon dolar  hibe aldıklarını açıkladı. Bu para  herhangi bir  başka kurumun aldığın paradan  fazla.  Ama, avukatların  yargıca verdikleri listede  Loyola okuluna sadece  400.000 dolar  verildiği yazılı.  (Fransa’da  Ermeni Hayır Dernekleri Çatı Örgütü olan)   AGBU’ya  verildiği belirtilen  350.000 dolar  da   Loyola  okuluna ödenmiş. Kabateck’in   ortağı  AGBU’nun bu  parayı    belge karşılığında Loyola’ya  havale ettiğini  kabul  etti.  AGBU Başkanı olan Berge Setrakian  paranın Loyola okuluna  avukatların “yönlendirmesi” ile havale edildiğini  söyledi.   Hayır Derneği yetkilileri  bu ödemeye ilişkin  bilginin   Mahkemeye nasıl ulaştığını bilmediklerini söylediler. AGBU ‘nun parasal konulardan sorumlu muhasebecisi  Mark Gitlen   kendisine soru soran gazeteciye, “ bu konu bizi ilgilendirmiyordu, zira bu ödemenin    saygın bir amaca yönelik olduğuna  inanmaktaydık”  demiş  

Loyola  okulu    daha sonra   Soykırımı Hukuku Araştırma Merkezi olarak tanınmaya başladı . Geragos  ve Kabateck in  de hocası olan Stanley Goldman   adında bir uluslararası hukuk profesörü   Holokost ve soykırımı    dersi verilmesi için  az  da olsa bir  para  bulunmasına  gayret  etmekteydik  demiş.  Kabateck    alacakları tazminat parasından   50.000 dolar kadar para  sağlayabileceklerini kendisine  bildirmiş. Daha sonra   para akmaya başlayınca oldukça şaşırmış

Kabateck’in ortağı Karnikyan,  Loyola’ya bağış yaptıklarını  bunun bir kısmı için AXA  dan sağladıkları tazminat parasını kullandıklarını   söyledi. Ancak   bu konuda hiçbir kanıt veya belge göstermedi. The Times   adına araştırma yapan gazeteciler  avukatların    Dinsel   Ermeni derneklerine 750.000 dolardan fazla  yardım edildiğini,  bunun  100.000 dolarının Katolik ve Protestan Ermeni Kiliselerine ödendiğini    yargıça   söylediklerini,   ancak bunu  kanıtlayacak bir  belge  sunamadıklarını saptadılar. Kendilerine para ödendiği  Kabacek, Yağcıyan ve Geragos  tarafından  mahkemeye   sunulan  listede kayıtlı  bazı Kiliseler  para almadıklarını bildirdiler

Kabateck’ın ortağı paranın  hesaptan çıkmış gözükmediğini  ve  sonradan   Ermeni Derneklerine  dağıtılmış olacağını söylemiş. Geragos    450.000    dolarlık bir hibenin  Ermeni Apoyolik Kilisesine  yapıldığını  söylemiş  Apostolik kilisenin   sözcüzü    Kabateck’in   kiliseye 2008  yılında 300.000 dolarlık ,  2010  yılında ise   50.000 dolarlık bir çek imzaladığını  doğrulamış .   Kilisenin merkez  teşkilatı  ile Fransa’edaki Ermeni kilisesi ise böyle bir para almadıklarını beyan etmişler.  Avukat Geragos   450.000 dolarlık çek  koçanlarını   araştırıcalara  göstermiş, ama orada   alıcıların  ad ve unvanları yazılı değilmiş. Geragos’a  Ermeni kilisesinin  neden  hiçbir para almadıklarını söylemiş olacağı sorulmuş;  ama  cevap vermemiş

Burbank  Diyosezi (Psikoposluğu) temsilcisi   ise   “bize  verilen  fonlar  ilgili yerlerde  kullanılmıştır”  demekle yetinmiş. Burbank Ermeni Psikoposluğu   ile   Geragos  arasındaki ilişki uzun yıllara   dayanmakta.  Geragos  20 yıl o kilisenin  avukatlığını yapmış ve Kilisenin Pasadena’daki  şubesine   kiliseye  yaptığı yardım nedeni ile Geragos adı verilmiş . 

Kabateck  firmasının ortağı olan Karnikyan, Loyola’ya  ve  diğer   sivil toplum örgütlerine  Fransa ile bağlantı kurulmadan  yapılan hibelerde  AXA’dan alınan paranın bir bölümü vardı diyerek olanları kabul etmiş The Times  adına araştırma yapanlar,   sözleşmelerde  bu konuda bir kayıta rastlamamışlar..Karnikyan ise  sözlerini destekleyecek bir kanıt gösteremedi

Yardım vakıflarına  yapılan ödemeler konusu  açıklığa kavuşamadı.The Times  araştırıcıları  avukatların   bazı  dini örgütlere ödendiğini   söyledikleri  750.000 dolardan fazla hibe kaydına rastlamadılar.  Temas edilen  kilise yetkililer kendilerinde böyle bir  hibe  kaydı bulunmadığını söylediler.   Avukatlar hakime  100.000 doların Ermeni  Katolik ve Ermeni Protestan  Kiliselerine   verildiğini söylemişler.. Kilise  yetkilileri   ise böyle bir para almadıklarını belirttiler. Kabateck’in avukat ortağı, bu paranın hesaplarından hiç çıkmadığını,  yardım vakıflarına daha sonraki tarihlerde  verildiğini  söyledi

Geragos,  2010 yılında,   birm dava dosyasına,  okyanus ötesinden bir  Ermeni Apostolik Kilisesine  450.000   dolar verildiği yolunda  bir   kayıt  düşmüş. Anılan kilisenin Paris bürosunda görevli bir kişi   AXA parasından   300.000 dolarlık bir çek  alındığını 2018  yılında    doğruladı. 2010  yılında  da Geraagos imzalı  50.000 dolarlık bir çek almışlar. Fransa’daki Ermeni  kilisesi Ermeni merkezi The Times’a     450.000 dolarlık bir hibe   almadıklarını yazılı olarak  bildirdiler. Daha sonra bu ifadelerini  mahkemeye de  teyit  ettiler. Bu paraları ödediklerini  söyleyenler paranın  bilfiil kime verildiğini açıklamadılar. Bu paranın kaynağı  olan  AXA   Sigorta Şirketi   ile Geragos   sorulan sorulara  cevap vermediler.  Geragos,  parayı Ermenistan’a  transfer eden  Kilisenin yerel psikoposluğunun    sözü edilen paranın  10 yıl önce hesabına geçirdiğini  söylemiş. Bu   sözünü kanıtlamak için  Pacific Bankasındaki Piskoposluk hesabından  “Tüm Ermenilerin Katolikosluğuna”  450.000 dolar dolar yollandığına  dair    iki yazılı  belge  sunmuş. İngilizce “Catholicos of all Armenian” terimi  Ermeni Kilisesinin  başına   (Yani Ermenistan’daki Eçmiazin Kilisesine) verilen ad. Yazılı metinde  ne  alıcının  kimliği, ne  de transferin  kaynağı olarak AXA  yazılı.  Geragos,  Ermenistan’daki  Kilise yetkililerinin böyle bir para   almadıklarına dair  beyanının nedenini soran   gazeteciye  hakkında  cevap  veremedi .

Burbank’taki kilise   temsilcileri de  aldıkları  tazminat parasım konusunda  bilgi vermekten kaçındılar , sadece “ Tüm paralar  gerektiği gibi dağıtılmıştır”  dediler. Geragos,  Burbank kilisesi psikoposluğu  ile yakın ilişki içindeydi ;  20 yıl  boyunca onların avukatlığını  yapmıştı. O  dönemde  Pasadena’daki  kilisenin idare binasının  girişindeki büyük salona – kiliseye  yaptığı katkı karşılığında-  Geragos’un  ebeveyninin adı verilmişti

Yağcıyan,  Geragos’un   ebeveyninin   adının o  salona konulmasıda  atıf yaparak,  tazminat  paralarının kötüye  kullandığını  Fransadaki Tazminat Komitesine  şifahen söylemiş,  yazılı  olarak teyit etmiş :  “Geragos AXA’ nın  verdiği yoksullara yardım parası ile ebeveyninin adının   kilise  salonuna konulmasını  sağladı ( satın aldı) ”  demiş.

Bir  dönem Pacific Western Bankasının sahiplerinden olan  Markaryan  tazminat  dağıtımı  uygulamasının  muhasebesini tutuyordu . -Tazminat   dağıtımı işi  yanında Burbank kilisesinin  muhasebesini  de yürütmekteydi. Kendisi ile yapılan bir   söyleşide  “tazminata ilişkin  çeklerin  tevdii     AXA hesabından   deniz ötesi  kiliselere doğrudan   yollanarak yapılsaydı,   daha   doğru olurdu”  dedi .

Başkan Biden’ın Ermeni soykırımı savını tanıması

Geçen yıl, ABD  uzun baskılar  sonucunda  Ermeni soykırımını tanıdı. 24 Nisan’da   verdiği bir  demeçte Başkan Biden    1915  yılında  Osmanlı Ermenisi   entellektüellerin  ve  cemaat liderlerinin   tutuklanmasının    yıldönümünde     “ hayatta kalanların ve onların ardıllarının  direnme     gücünü  inatla  sürdürmelerini”     övdü.” Onlar  (Ermeniler) trajik  tarihsel olayların bizim kıyılarımıza  sürüklediği atalarının hiçbir  zaman unutmamışlardır”  dedi

Geragos   yayımladığı haftalık Podcast’ta  Biden’in attığı bu   adımın  siyasal bir   sembolden daha  fazla önemi bulunduğunu ve  Türkiye Hükûmetine veya bankalarına  karşı  açılacak davalar konusunda   kendilerine yeni  bir  kapı açtığını beyan etti.  “Bu konuda bulunacağımız  yer  ilgi çekici olacaktır”  dedi

Sigortalardan sağlanan   tazminat  paraları konusu    hala  savsaklanmakta.  Fransa’daki  Tazminat Komitesi ile  bir  avuç   talep sahibi  Fransız Barosuna  şikayette bulundular. Baro Boyacıyan’ın  avukatlık yapma yetkisini   2018  yılında   elinde aldı. Boyacıyan da  avukatlık  ruhsatını iade  etti

ABD Barosu, Yağcıyan’a    soruşturma açtı ve eşini Baro’dan uzaklaştırmak için  başarısız kalan  bir  girişimde bulundu. Oysa, Baro Kabateck ve Geragos’a karşı   harekete geçmedi. Bir baro müfettişi  ,  zarar gören  bir şikayetçiye  “bir kişi hakkında kuşku duymak    soruşturma nedeni  olmaya yetmez”  demiş

Fransız barosu üyelerinden Şnorhokyan, ABD Barosuna  ve  diğer  ABD  soruşturma makamlarına  Geragos ve Kabateck’ın bu  dosyaları suiistimal ettiklerine  ve yolsuzluk yaptıklarına dair    kanıt saydığı  belgeleri yollamaya devam ediyor. “Ben  sadece  adaletin yerini bulmasını istemekteyim. Sonuna kadar mücadele edeceğim”  diyor.

Yağcıyan  Baronun  yönelttiği suçlamalara karşı kendini savunma  olanağını bulamadı. Soykırımı davalarının mimarı olan bu kişi   29 Eylül 2017 tarihinde  81  yaşında  öldü. Öldüğü  sene You Tube ta yayımlanan bir  demecinde  Ermeni toplumunun  bu  tazminat sahtekarlığını  ortaya çıkarmak için yaptığı çalışmaları  desteklediğini  söyledi. “Kirli çamaşırlarımızı  başkalarına  açıklamamak   tipik bir Ermeni davranışıdır”   dedi.”Kirli çamaşırlarımı  ortaya  çabuk çıkarırsak, gelecek kuşaklar Ermeni örgütlerinden para çalmaya  cesaret edemeyeceklerdir”    dedi

———————————————————————————————————————–

Pulat Tacar’ın  bu    araştırma  konusundaki görüşleri,

Ermeni avukatlarının New York Life Insurance ve  Fransız AXA   sigorta şirketlerinden  sağladıkları toplam  37,5  milyon dolar  tazminat parasının büyük bölümünü  nasıl “yağmaladıklarını”  ortaya çıkaran   bu  araştırma  kanımca   “dehşet verici” bir   belgedir. Demokrasi ile yürütülen,  yargının tamamen bağımsız olduğu bir ülkede  bu  araştırmanın yapılmış ve yayınlanmış olması  doğaldır. Ancak, yargının, baronun  ve ABD’de federal makamların   bu  yolsuzluğa  yeterli  tepkiyi  göstermemiş olmalarını;  olan bitenin  üstünün adeta kapatılması  eğilimini   soru işaretleri  ve teessüfle karşıladım  .Dünyanın neresinde olursa olsun böyle bir yolsuzluğun  çok  daha büyük  dalgalara  neden olması  ve cezaî sonuçları bulunması  gerekirdi

Bu araştırmanın geniş özetini  yaparak yayına hazırlamamın   nedeni , ilgilenenlerin  ve akademisyenlerin   raporu  ibretle   okumasını sağlamak;  Türkiye’yi ve Türkleri karalamak için kapsamlı bir    siyasal  propaganda savaşı açmış olanların,  yüklü paralar harcayarak giriştikleri  ve görece başarılı oldukları  beyin yıkama   faaliyetinden  almamız  gereken  dersleri  düşünmek ; bunlara  karşı koymak için  yapmamız  gerekenleri  yeniden   tezekküre yönlendirmekti.

1)Bu araştırma çevirisinin  de yer aldığı  e-kitapta  sunulan  daha önce   AVIM      tarafından yayımlanmış  olan makalemde[2],      Ermeni avukatların Alman Münih   Sigorta şirketine   götürü tazminat   sağlamak için   dava   açtıklarını  bildirmiştim. Alman Sigorta  şirketi (Victoria & München Reassuranz ) baskılara  boyun eğmemiş,   Amerikalı  Ermeni avukatların  açtıkları davaları göğüslemiş ,   kendini  savunarak davayı  kazanmıştır. Yukarıda   çeviri özetini sunduğum  The L.A.Times  araştırmasında  Münih Şirketinin  kazandığı    dava konusunda  bilgi bulunmaması   eksikliktir.

2)Bir  diğer   dikkat çekici husus,  yapılan araştırmanın  odak noktasının  AXA   dan alınan   tazminat fonlarına  yönlendirilmiş  olmasıdır. Oysa,  Ermeni avukatlar    New  York Hayat sigortasından da 20 milyon  dolar  sigorta parası  sağlamışlardı. O paraların  hesabı bu araştırmada  ele alınmamıştır.  New York  Sigorta Şirketinden  sağlanan  paraların    dağıtımında  da    yolsuzluk  yapıldığı hususunda   kuşkum yok. Ama, o  dağıtımın hesabı verilmemiştir , Los Angeles Times  gazetesi AXA’dan  alınan   17,5 milyon   dolar tazminatın dağıtımındaki usulsüzlere   yoğunlaşmakla yetinmiştir. Neden?  Büyük olasılıkla New York Hayat Sigortası şirketi kendi  usulsüzlüklerinin açıklanmasına  engellemek için   devreye girmiştir. Zira  bunların   açıklanması New York  şirketinin ticari ve hukuksal   güvenilirliğine    zarar getirecekti.  Şirketin borsadaki hisseleri     bundan olumsuz  etkilenebilirdi.

3) Gerek New York Hayat Sigortası, gerek AXA  çok köklü sigorta şirketleri. Her ikisinin   de   ehil  ve   sigorta talepleri konusunda  kılı kırk yaran   hukuk bölümlerinde çok   deneyimli avukatları  var. En ufak usul hatası,  belge eksikliği buldukları zaman,  sigortalıların  tazminatlarını  ödemedikleri  veya pazarlık ederek ödeyecekleri tazminatı  azalttıkları  herkesin bilgisi  dahilindedir. Bu  sigorta  şirketlerinin   “ soykırımına uğramış  bir halkın   ardıllarına”  ve “kiliseleri  ile yardım derneklerine”   yardım bahanesi ile  , fazla kurcalamadan ,   poliçe veya  kanıt belgesi aramadan  toplam  37,5   milyon dolar tazminat parası  ayırmalarının ardında   farklı bir irade , başka bir  neden bulunmalı.  Normal koşullarda bu iki sigorta şirketinin  de  tahsil olunacak  sigorta tazminatı konusunda karar vermeden önce    poliçeler üzerinde  ayrıntılı bir  araştırma yapması gerekirdi. Hiç olmazsa   o  dönemde   yapılan sigorta mukavelelerinin birer örneği    sözü edilen iki sigorta  şirketinin de  arşivinde  bulunuyordu.   Bu  araştırma  yapılmamış,  Axa ile New York Sigorta şirketinin üst düzey karar vericileri, 1915  te   Osmanlı topraklarında kırıma  uğradığı konusunda genel kanaat oluşmuş bulunan  bir  Hristiyan  azınlığın ardıllarına  ve bunların  hayır dernekleri ile kiliselerine para transferi yapılmasının,  kendi şirketleri  açısından, talebi reddetmekten daha fazla yarar sağlayacağını   düşünmüşlerdir. 

Ben  Lozan’dan sonra  ABD ile  Türkiye arasında  yapılan  29.12.1923  tazminat   anlaşması ile  1934 Ek Anlaşma  dosyalarını   ve  ABD Hükûmeti vasıtası ile  Değerlendirme Komitesine   iletilmiş  tazminat taleplerini   Dışişleri Bakanlığı  arşivlerinden çıkararak, iki hafta   inceledim. O nedenle   geçerli tazminat taleplerinin    niteliklerini  biraz olsun öğrendim. Yüzlerce  tazminat talebi arasında  Amerikalı Ermeniler  tarafından  sunulmuş  sadece iki  dosya vardı. Bu dosyalardaki  belgeler  de geçerli  kanıt  olmaktan uzaktı ; sonunda iki dosya da  ABD değerlendirme  heyeti  tarafından  reddedilmişti. Yapılan müzakereler  sonunda  Türkiye  ABD  uyrukluların  Osmanlı’dan  Türkiye Cumhuriyetine intikal eden topraklarda   savaş  nedeni ile oluşmuş   zararların tazmini için  ABD  ‘ye 899.333,09 dolar  ödedi.  ABD bu ödeme ile  ABD uyrukluların olası  tüm tazminat taleplerinden  nihai olarak vazgeçti.[3]

4) Ermeni toplumunun  daha fazla   huzursuz  edilmemesi  için   tazminat parasının dağıtımındaki yolsuzluk  daha ziyade  Fransa’daki dağıtım Komitesine  ve  Kaliforniya’daki birkaç  Ermeni  avukata   odaklandırılmış,  Ermeni kilisesi  ve   Ermeni   toplumunun  geniş kesimleri , hayır  dernekleri  korunmak istenmiştir. Süreçte  görev alan  yargıcın  verdiği kararların  tümüne bakıldığında, hem yerel makamların, hem  de  ABD   federal makamlarının bu  can sıkıcı yolsuzluk davasını  halı altına  süpürmek sureti ile  konuyu daha fazla  kurcalamama eğilimleri ortaya çıkmaktadır.   ABD iş politikasında  ve  Kaliforniya’da Ermeni toplumu   çok etkilidir  ve köşe başlarını  tutmuş bir  cemaattir. Kişilere, sivil toplum örgütlerine ve  kiliselere  ödenen paraların akibeti   ciddi şekilde  araştırıldığı  takdirde,  kilise  dahil   pek çok kurum ve (tanınmış)  kişiye bulaşan bu  usulsüzlük     lekesinin  çok geniş alanlara  dağıldığı   görülecektir.

5)  Bu  “halı altına süpürme   sürecinde”  yargının oynadığı  rolü  ve   siyasal/toplumsal   açıdan hassas   konularda   yargının  tarafsız ve  bağımsız  hareket ederek   adalete uygun ve   hakça karar verme  olasılığını  düşük  gördüğüm için,   soykırım  iddiası  yoluyla   tarihimize ,  onurumuza  zarar  verildiğini ileri sürerek,  başka ülkede dava açılması    girişimlerine    olumlu bakmadım.  Buna  Uluslararası Adalet Divanında   dava açma  düşüncesi  de  dahildir. Orada görevli yargıçlar da  ülkelerinin  aday göstermesi  sonucunda   yargıçlığa  seçilmişlerdir ve    kanımca pek çoğu   siyasal  baskılara  boyun eğmektedir. Bunun  en  bariz    örneği  Sırbistan ile Hırvatistan’ın birbirlerine karşı açtıkları  davada  Uluslararası Adalet Divanının (UAD) verdiği  karardır.  Anılan kararda UAD, (AB üye  adayı Hırvatistan  başta olmak üzere) tarafların  karşılıklı eylemlerinin   “soykırımsal   fiiller”  olabileceğini (yani actus reus öğesinin  bulunabileceğini); ama  o eylemlerde  özel kasıt   (dolus  specialis) bulunduğunun ispatlanamadığını , o nedenle   eylemlerin  soykırımı  sayılamayacağını   vurgulamıştır. Bu karar   soykırımı suçunun  (hukuksal   açıdan)     sınırlarını  çok  daraltmaktadır;  zira “özel kasıt bulunduğunun kuşkuya meydan vermeyecek kesinlikte ispat edilmesi”  neredeyse olanaksızdır. O   fiillere  siyasal bağlamda, medyada veya halk arası konuşmada , o eylemlere   soykırımı  denilmesi  konusunda ise   “karalama  serbest bırakılmıştır. Bizim karşılaştığımız  durum  da   aynen   budur.   

Ayrıca,  Perinçek / İsviçre  davasında    AIHM ‘nin aldığı karar, düşünceyi  ifade  özgürlüğünün  sınırlarını  çok genişletmiştir. AIHM  kararına   göre  bir  eyleme ilişkin  söylem ( soykırımı nitelemesi )   şiddet kullanımını    özendirmiyorsa,  ırk ayrımcılığı  yapmamaktaysa,  “ o   eyleme  soykırımıdır”    veya  “soykırımı  değildir”  demek    suç teşkil etmemekte  ve  düşünceyi ifade özgürlüğü  çerçevesinde  korunmaktadır. Bu karar  soykırımı suçlamasının  siyasal  niteliğinin de   “düşünceyi ifade özgürlüğü koruması altına  alındığını kanıtlamaktadır..

———————————-


[1] Emekli Büyükelçi

[2] Pulat Tacar:”Ermenilerin Soykırımı Savını Yadsıyanların Cezalandırılması ve Türkiye’den Tazminat  Almak için Yaptıkları Yargı Mücadeleleri”; Ermeni Araştırmaları Dergisi 2013. Sayı  46  .Sayfa  55-128.

[3]  Tacar,  a.g.makale

Pulat  Tacar - ermenilerin tehciri

Yorumlar

  1. erman türegün avatarı
    erman türegün

    Sn Pulat Tacar..harika bir derleme olmuş…zahmetinizi takdir ederim…tabii bu çalışma diyaspora ermenilerinin birbirlerini nasıl “öptüğünün” kanıtı..bizi doğrudan ilgilendirmiyor.sigorta şirketlerinin ödenen paraları şimdi bizden talep etmeleri beklenir..bukonuda henüz bir gelişme görmedim..buna cesaret ederlerse o zaman AİHM nin bile inkar edemeyeceği belgeler ortaya çıkacak..cesareti olan girişimde bulunur…saygılarımla..

  2. erman türegün avatarı
    erman türegün

    Sn Pulat Tacar..harika bir derleme olmuş…zahmetinizi takdir ederim…tabii bu çalışma diyaspora ermenilerinin birbirlerini nasıl “öptüğünün” kanıtı..bizi doğrudan ilgilendirmiyor.sigorta şirketlerinin ödenen paraları şimdi bizden talep etmeleri beklenir..bukonuda henüz bir gelişme görmedim..buna cesaret ederlerse o zaman AİHM nin bile inkar edemeyeceği belgeler ortaya çıkacak..cesareti olan girişimde bulunur…saygılarımla..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir