“Bomba çoktan düşmüştü”

Sıcağın yaktığı o topraklar havaya alevler üflüyor sıcak, insanları o çöl kumu arasında geleceklerini düşünemeyecek şekilde içinden çıkamadıkları bir kısır döngü yaşatıyor ve pişiriyordu. Aynı bölgede Körfez ülkelerinde çıkan petrol kendilerine ait değildi. ABD nin petrol çıkarma teknolojisi kullanılıyordu ve çıkan ve çıkacak petrol ABD ye ipotek edilmişti. BM çalışanların maaşları ile az ve gelişmekte olan ülkelere yapılan uluslararası yardımlarının yüzde 70 i ABD tarafından finanse edilirken, İsrail’in 1948 yılında Filistin topraklarını işgal etmesine BM dur mu diyecekti.? ABD nin 10000 km uzaktan gelerek Ortadoğu petrollerini kontrol altında tutma olanağı yoktu. ABD hükümranlığını devam ettirerek Körfez ülkeleri petrolünü denetlemesi yanında, Asya kıtası ülkelerine ticari ve stratejik olarak açılması gerekiyordu. Yandaş olarak algıladığı İsrail varken Filistin bağımsızlığını ilan etse bile, BM gibi ABD nin sözünden çıkmayacak IMF ve Dünya Bankası gibi finans kuruluşları, komşu ülke olarak İsrail’e sorun çıkarması muhtemel Filistin’in gerek duyduğu kredilerin çıkmasına ne derecede olur verecekti. Özellikle, ABD kendi ülkesindeki zenciler için ayrımcılık (apartheid) yaparken Israil’in yanı başındaki Filistin’in haklarını koruması fazla iyimserlik olacaktı.

Üstelik Arap’ların birbirine dayanışma içerisinde olmadığını gördüğünden, İsrail’e yandaş çıkacak ılımlı itaat ve biata uygun bir Kürt devleti kurma girişimlerinin adı (bizim de Ilımlı İslam olarak içinde bulunduğumuz) BOP-Büyük Ortadoğu projesi idi.

Dünya’da ırk, dil, din mezhep ayırımı olmayacak insan hakları korunacak sloganı atan gelişmiş ülkeler, her zaman ayrımcılık yaparak çifte standart uygulamaktan vazgeçememişlerdir.

Savaşın yıktığı ve yok ettiği sokakları, binaları, medya kameraları senelerdir sık sık gerçekleri gözönüne serse de, çifte standart değişmiyor insan haklarından bahseden uluslararası kuruluşlar soykırıma sessiz kalıyordu.

İncil, Tevrat ve Kuran’ın doğduğu Ortadoğu’da akan kanın ve havada güneşin sıcaklığı belki ondan daha yakıcı bitmek bilmeyen bombaların sıcaklığı vardı. Bir dehlizden ötekine sürgün edilen çoluk çocuk çaresizce, derine çöreklenen korkular, endişeler, oldum olası savaşın getirdikleri ile nerden gelip, istemeden nereye gittiklerini bilmiyordu..

Yakınına bomba düşen ve çocuğunu kay beden anne yere çömeldi. Civciv ayaklarının ucunda gezinmeye başladı bir yavru civciv şu sıra yaşasa ne olacaktı. Elindeki çubuğu istemeden civcivin kanatlarına şöyle bir dokundurdu. Debelenerek sırt üstü yere düştü civvciv, küçük sarı bir yumak gibi. ayaklarını birkaç kez gerdirerek uzattıktan sonra sesini çıkaramadan boylu boyunca cansız uzattı, kanatlarının üzerine yığıldı. Bomba çoktan düşmüştü anne dalgındı sadece sabahı bekliyordu aydınlık olsun önündeki kötülüğü daha net görebilsindi. Su gıda elekektrik yoktu. Solup giden gölgesinden kurtulmak ister gibi ne yapacağını bilmiyordu!. Sebepler, içinden çıkılması zor sonuçlara girdap girdap işlevsiz dolanmış dönüp durmaktaydı en çok da çoluk çocuk aç ve sefil çare bekliyorlardı.

Çocuğunu saldırıda kaybeden Filistin’li anne, esen rüzgâr, uçuşan kumlara karşın, tutuşup yanan ve kavrulan yapılar arasında İsrail’li askerin yüzüne başını kaldırıp derin bir iç çekişle baktı ve önünde beliren moloz yığınlarına basa basa. yürümeye devam etti.

Elleri, kolları, kokuları ve renkleri eriyip birbirine karışıyor vurulan kâbusa dönüşen evlerin sessizliğinden yayılan ölen insanlarını yakınlarının feryatları ve bedenlerden taşan öfke sıcakta insanları daha bir kimsesiz kılıyordu. Kadın koşar adımlarla elindeki çubuğa var gücüyle dayanarak başka bir sokağa doğru yöneldi artık eve dönüş yoktu. Birkaç kez ayağı kaydı düşmemek için tutunduğu yarı yıkık duvardan kan damlıyordu.

Erdil Ünsal


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir