Rusların 1552 yılında Kazan Hanlığı’nı işgali ile başlayan süreç bugün de devam etmektedir. Rusya’da Türk olmak Rusların aşağılamalarına, zulmüne, hakaretine maruz kalmak, ana dili, millî tarihi öğrenememek, gelenek ve görenekleri yaşatamamak, kendi öz vatanında söz sahibi olamamak, soruşturulmak, yargılanmak, hapsedilmek demektir. Rusya’da Türk olmak bir suç unsurudur. Türklere her alanda potansiyel “suçlu” gözüyle bakılmakta ve ona göre muamele yapılmaktadır.
Yazıyı kaleme almamın nedeni son bir haftada Türklere yapılan haksızlıkları dile getirmek içindir. “Rusya, Ruslarındır” sözünü kanıtlar nitelikte yaşanan olaylar son derece ağır ve düşündürücüdür. Ruslar kirli işlerinin büyük çoğunluğunu kendi elleri ile değil de satılmış hainleri elleriyle yaptırmaktadır. Bunun en bariz örneği 15 Ocak 2021 tarihinde Tataristan Savcılığı’nın, Tatar İçtimai Merkezi hakkındaki “aşırılık” suçlaması ile Tataristan Yüksek Mahkemesi’ne başvurması ve kapatılmasını istemesidir. 1990’lı yıllarda kurulan Tatar İçtimai Merkezi, o yıllardan bugünlere gelen ve başkaları sus pus otururken Tatar okullarını, ana dilde eğitimi, ana dil eğitimini dile getirip farkındalık yaratmak için çeşitli etkinlikler düzenleyen, bu konuda yerel ve uluslararası mahkemelere başvuran, protesto gösterileri tertip eden, Kazan Tatarları için önemli günleri hatırlatıp millete seslenen yegâne sivil toplum kuruluşudur. Tatar İçtimai Merkezi’nin kapatılması Kazan Tatarlarının sesinin ve nefesinin kesilmesi, yok edilmesi demektir. Tataristan Savcılığı’nın şikâyeti ise “çocuğunu” kendi elleriyle boğmaktan başka bir şey değildir. Başvurunun yukarıdan gelen emir üzerine yapılmış olduğundan bir şüphe yoktur. Önünde Tataristan tamlaması olan savcılık 18 Ocak 2021 tarihinde Tataristan’da “cumhurbaşkanı” ibaresinin kullanılmasının doğru olmadığı kararına varmıştır. Zaten bu çoktan beklenen bir durumdu, ancak Rusya Anayasası’nda yapılan değişiklik sonrası Tataristan Anayasası’nda yapılacak olan değişikliklerde “cumhurbaşkanı” ibaresinin muhafaza edileceği belirtilmişti. Görünen o ki, Tataristan savcılığı Tatarlar ile ilgili her şeyi bitirmekte ve yasaklamakta kararlı. Burada bilinmesi gereken durum, yarın öbür gün savcılığın önündeki Tataristan ibaresi de kalmayacaktır.
Kazan Tatar gençlerine yönelik “suçlamalar” da hız kesmeden devam etmektedir. Kazan Tatar milliyetçisi, yazar rahmetli Fenzaman Battal’ın (1939–2015) torunu olmaktan başka bir suçu olmayan Moskova Devlet Üniversitesi Matematik Bölümü yüksek lisans öğrencisi Azat Miftahov 2 yıldır Rus zindanında yatmaktaydı. 1 Şubat 2019 tarihinde Moskova’da bomba hazırlamak suçuyla tutuklanan Miftahov’un delil yetersizliğinden dolayı bu suçu düşürülmüş, ancak bu sefer 2017 yılında “Birlik Rusya Partisi” ofisine yapılan saldırıya katılmakla suçlanmıştır. Uluslararası insan hakları merkezi “Memorial” Azat Miftahov’u siyasi suçlu olarak tanımıştır. Miftahov’a dünyanın dört bir yanından destek gelmiştir. “Amerika Matematik Cemiyeti” adil yargılama talebinde bulunmuş, Fransa’daki matematik âlimleri adaletsizce suçlamalara karşı çıkmıştır. Krasnoyarski bölgesinin Kanski şehrindeki lise 9 sınıf öğrencileri Azat Miftahov’u savundukları için “terörist eylem” yaptıkları gerekçesiyle tutuklanmıştır. Siyasi tutuklu matematikçi Azat Miftahov hapishane şartlarında dahi çalışmalarını sürdürmüştür. Aralık ayı başında afXiv.org sayfasında onun “Modulus of continuity for a martingale sequence” başlıklı makalesi yayımlanmıştır. 23 Aralık 2020 tarihinde yapılan duruşmaya medya mensupları ve Azat Miftahov’u desteklemek için gelenler salona alınmamıştır. Destekçiler mahkeme önünde “Azat Miftahov’a – Özgürlük”, “Rusya’nın Geleceği Hapishanede Yatıyor” yazılı pankartlar açmışlar. Pankart açanlar polis tarafından gözaltına alınmıştır. Azat Miftahov’un son duruşması 18 Ocak 2021 tarihinde yapılmıştır. Miftahov’u desteklemek için gelenler ve gazeteciler mahkeme salonuna alınmamıştır. Destekçilerin video çekip konuşmalarına tahammül edemeyen Rus polisleri bazı katılımcıları gözaltına almıştır. Azat Miftahov 6 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve böylece en verimli döneminde Rus zindanında çürümeye mahkûm edilmiştir. Alınan karar sonrası Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (OSCE) Azat Miftahov’a verilen cezayı “endişe verici” olarak nitelendirmiştir.
Diğer Tatar genci Ramil Şemsetdinov 25 Ekim 2019 tarihinde Baykal ötesindeki Gornıy şehrindeki askeri bölükte nöbet değişimi sırasında 8 kişiyi vurmuştur. Askerde aşağılama, hakaret, taciz ve tecavüze maruz kalan Şemsetdinov komutanlarına şikâyette bulunsa da sözleri dikkate alınmamıştır. Psikolojik olarak etkilenen Ramil son çare olarak silaha başvurmuştur. Ramil duruşmada “Vaziyet beni bu duruma getirdi”, demiştir. Davayı inceleyen bilirkişi Şemsetdinov’a “Neden başkalarını öldürmek yerine kendin intihar etmedin” sorusunu yöneltmiştir. 21 Ocak 2021 tarihindeki duruşmada Ramil Şemsetdinov davasında karar çıkmıştır. Karara göre, Şemsetdinov 24 yıl 6 ay ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırılmıştır. Burada düşünülmesi gereken nokta şu ki, Ramil Şemsetdinov’u bu duruma getirenler ve onun şikâyetini dikkate almayan komutanlardan neden hesap sorulmadı? Tüm suçu gencecik bir askerin üzerine yıkıp onu hapse atmak bu kadar kolay mı? Zaten askerde Rus olmayan milletlere zulüm uygulandığı gerçeği vardır. Ancak bu gerçeği kimsenin dile getirmemesi, yapanların suçlarının örtbas edilmesi başlı başına bir cinayettir.
Rusya’da Türklerin dirisine de ölüsüne de yer yoktur. 20 Ocak 2021 tarihinde Sankt-Petersburg şehir savcılığı, 2008 yılında Petersburg Devlet Üniversitesi’nin bahçesine dikilen ünlü tarihçi Ordinaryüs Prof. Dr. Zeki Velidi’nin büstünün Rusya ceza kanundaki aşırılıkla mücadele yasasını ihlal ettiği gerekçesiyle kaldırılmasını istemiştir. Savcılığın bu talebine insanın aklı hayali ermiyor. Bunun tek bir yanıtı vardır, Ruslar Türk asıllı tarihçiye tahammül edememişlerdir. Başkurt Türkü olan Zeki Velidi Togan dünya çapında tanınan bir tarihçi, bilim insanıdır. Bundan Rusların Türklerin dirisinden de ölüsünden de korktuğu sonucuna varmak mümkündür.
Son bir haftada Rusya’da Türklere yapılan bildiğimiz haksızlıklar bunlardır. Ya bilmediklerimiz? Rusların Rus olmayan milletleri yok etme siyaseti bugün de hız kesmeden devam etmektedir. Rusya’da Türklere zulüm uygulanmaktadır. Yapılan bu haksızlıkları, zulmü dünyaya duyurmak boynumuzun borcudur. Zulüm karşısında sessiz kalmak suça ortak olmak demektir. Bu suça ortak olmak istemiyorum. Rus zulmü son bulsun!!!
Roza Kurban-KAZAN / TURKISHFORUM – ABDULLAH TÜRER YENER