HÜSEYİN MÜMTAZ
CUMHURİYET’İN “NİGÂHBAN”I OLMAK
HÜSEYİN MÜMTAZ
Koğuşumuz, Ankara’daki tarihi Harbiye binasının dışında idi.
Binanın girişindeki yüksek taş kapının iki tarafındaki duvarlarda mermer kitabe üzerinde, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşında hayatını kaybeden bütün şehitlerin isimleri kazılıydı.
Onun için sabah ve akşam yahut Cumartesi-Pazar izin giriş-çıkışlarında bölükçe tören adımlarıyla yürürdük.
Harbiye Marşı’nın ilk kıtasının son iki satırı;
“Kanla, irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti
Cehennemler kudursa ölmez nigâhbanıyız”dır.
“Nigâhban”ın anlamını bilmeyenler, bilenlere sorup öğrensin.
…
Yıl 1973.
Çok dilli, çok dinli, çok etnisiteli İmparatorluk yıkılınca Atatürk önderliğinde, (sırtlarında mermi taşıyan büyükannelerimizin de desteğiyle) kurduğumuz Cumhuriyet’in 50’inci yılı.
Atatürk o “Cumhuriyet”i şöyle tarif eder;
“Türkiye Cumhuriyeti, dünyada aldığı yere lâyık olduğunu eserleriyle isbat edecektir.
Arkadaşlar! Bu yüce yapıyı kurmuş olan Türk ulusunun son dört yıl içinde kazandığı zafer, bundan sonra da artan parıltılarıyla bir kat daha belirecektir.”
O yıl Çıldır’da görevliyim.
Ankara’ya izinli gelmiştim. O 29 Ekim gecesi, yâni 50’inci yılın gecesinde annem, babam, kardeşim ve ben Kızılay’dan, Sıhhiye Atatürk anıtına doğru yürüyoruz.
Zor yürüyoruz.
Çünkü bütün Ankara sokakta. Herkes ellerinde bayraklar, dillerinde marşlar ve türküler.
100’üncü yılın bu 29 Ekim gecesine bakacağım.
Adım atacak yer olmaması lâzım. İnsanların yürüyememesi lâzım.
Her evin her penceresinde bayrak olması lâzım.
Türk Kırmızısı…
TÜRK BAYRAĞI.
Ama İlber Ortaylı diyor ki;
“Memleketimizde ise Cumhuriyet’e saygıyı insanlar göstermedi. Kimse kusura bakmasın; Türkler Cumhuriyetlerine saygı göstermediler, sahip çıkmadılar. Umarım 150. yılda başka bir tablo ortaya çıkar.”
200’üncü, 300’üncü, 400’üncü yılları da inşallah torunlarım ve onların torunları görecek…
…
O yıllarda her sabah…
“Türk’üm, Doğru’yum, Çalışkan’ım” ile okula başlayıp…
“Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diye bitirirdik.
(Kuzey Kıbrıs’ta halâ öyleymiş).
Çünkü Atatürk demişti ki;
“Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz”.
“Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir”.
Ya Türklük üzerine neler söylemişti?
“Beni olağanüstü bir kişi olarak yorumlamayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdir”.
“Bir Türk dünyaya bedeldir”.
Başka ne demişti Atatürk?
“NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!”
…
O halde kimse endişelenmesin, kaygılanmasın, hiç merak etmesin…
“Cehennemler kudursa… Ölmez nigâhbanı” olacağız… 29 EKİM 2023
Yazıları posta kutunda oku