Peygamber-resul Kıssaları?!
Ve, KUR’AN…
(Nahl,35)”Resullere düşen yalnız, Vahyi açıkça tebliğ etmekten başkası değildir?”
Tarihî kaynaklar,
yalan-yanlış, uydurma hikaye-rivayetlerin desteklediği;
ya ALLAH yerine konumlandırılmış
ya da ALLAH’a ortak, oğul edilmiş resul-peygamber kıssaları ile dolu!
Kıssaların gerçeği KUR’AN’da;
çevirisi bilimsel olması şartıyla.
Bir örnek: KUR’AN’da;
Musa peygamber, firavun ve etkili bilginler buluşması bir kıssa olarak anlatılıyor.
Hakkı Yılmaz ‘Etkili bilginler’ çevirisi; ‘büyücü-sihirbaz’ denilerek ayetlerin UYARICI etkisi yok edilmiş.
Bâtınî, kadim bilgiler, ezoterik, spiritüel diyerek ticarî, sömürüye açık akla, insanlığa zararlı alanlar açılmış!
Aslında ‘Etkili bilginler’, kelimelerin gücü ile manipüle eden firavunun destekçileri, ikna edici konuşmacıları!
Firavun-etkili bilginler kıssası; ülkemize ibretlik ders!
Her dâim gücü elinde tutanların yanında yer alan ülkenin ‘etkili bilginleri’ manipülatif söylemlerini tek doğruymuş gibi dayatıyorlar.
SADECE KONUŞAN, sözlerine sadakatleri ve eylemsel karşılığı olmayan niteliksiz siyasetçiler-saltanat dincileri de aklı ipotekli halkı bölerek kolaylıkla yönetiyorlar.
Doğrunun mücadelesini verenleri de tehdit, baskı ve zulümle susturuyorlar!
Ortadoğuda yaşananlar da;
farklı dinlerle,
kendi içinde bile bölünmüş mezheplerle,
ayrılıkçı-dinci gruplarla
‘Böl, parçala, yönet’ politika izleyen saltanat dincisi, çıkarcı, niteliksiz siyasetçilerin eseri.
(Mü’minun,53)”İnsanlar dinleri konusunda çeşitli gruplara ayrıldılar-yollarını ayırdılar.”
(Âli İmran,105)”Sakın, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra gruplara ayrılıp anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. Mezheplere-gruplara bölünüp birbirine düşman olanlar için çok büyük bir azap vardır.”
(Mülk,10)”Eğer biz Vahye kulak vermiş olsaydık veya aklımızı kullansaydık alevli ateşin halkı içinde olmazdık.”
(Ra’d,19)”Ancak aklını işletenler düşünüp anlar-öğüt alıp gerçeği kavrarlar.”
(Hac,55)”Gerçeği yalanlayan-Allah’ın ilahlığını ve rabliğini bilerek reddedenler, kıyamet-Sâ’at kendilerini ansızın yakalayıncaya veya kısır bir günün azabı kendilerine gelinceye kadar Kur’an’dan kuşku içinde olmaya devam eder dururlar.”
TANRI, kıyamete kadar geçerli olan Sözlerini içeren Kitabı KUR’AN’ı;
yazmada, toplamada ve tebliğle görevlendirdiği ve denetimi, kontrolü altında yönettiği Peygamberi aracılığı ile insanlığa iletmiş.
(Necm,3,4)”O (Peygamber), hevasından konuşmuyor. Kur’an, kendisine vahyedilen Vahiyden başka bir şey değildir.”
(Mâide,67)”Ey resul! Rabbinden sana indirileni-Kur’an’ı tebliğ et! Bunu yapmazsan, Allah’ın sana verdiği elçilik görevini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır.”
Görevi bitince Peygamberini almış ve KUR’AN’ın orjinal metnini de son güne kadar Kendisinin koruyacağını bildirmiştir. Binbeşyüz yıldır orjinal metin korunmuştur! Korunacaktır!…
(Hicr,9)”Hiç kuşkusuz, Kur’an’ı Biz indirdik, Biz; her hal ve şartta onu muhakkak koruyacak olan da elbette Biziz.”
KUR’AN’ın;
insan sözü olduğunu iddia eden,
eksik bilgilerle yargılayan,
peşin hüküm-önkabullerle eleştiren
ya da yok sayanlar!!!?
(Yusuf,111)”Kur’an asla uydurulabilecek bir söz değildir.”
(Yunus,37)”Kur’an, Allah’tandır.”
Maalesef ki KUR’AN;
siyasî, ticarî, kişisel çıkarları için kullanan ‘insanlığın değerleri; özellikle kadın, çocuk, doğa, sanat, bilim’ ve ‘özgürlük’ düşmanlarının ‘TEKEL’inde!?