Türklerde Devlet Anlayışı

Dünya Devleti Fikrinin Temelleri

Türklerin en erken devirlerden beri oluşturdukları devlet anlayışı, diğer milletlerden ayrılır. “Türk Cihan Hakimiyeti”, ile ifade edilen “üniversal” yani “cihanşümul” devlet fikrinin temelinde elbette Türklerin üzerinde bulunduğu coğrafyanın, yaşayış ve inanç tarzının etkisi büyüktür. Bunları bilmeden Türk milleti ve devletini izah edebilmek, Türklerin imparatorluklar kurma ve yaşatma başarısını anlayabilmek oldukça güçtür.

Devlet bir anlamda milletin en üst seviyede organize olmuş şeklidir ve bu anlamıyla günümüzde hemen her devletin yapılanması birbirine benzer. Ancak devlet anlayışı, milletlerin tarih ve kültürü ile doğrudan ilişkilidir. Bu sebeple Türk devlet anlayışı kendine mahsus özelliklere sahiptir. Devleti tanımlayan veya devletin unsurlarını oluşturan kavramlar dahi, Türklerin köklü ve kendine has bir devlet fikrine sahip olduklarını gösterir. Daha önce de belirtildiği gibi Türk devletleri “cihanşümul” bir anlayış ile oluşturulmuştur. Yani cihana hakim olma ve yönetme düşüncesi tarihte kurulan Türk devletlerinin ortak hususiyetidir. Bu düşüncenin oluşmasında elbette eski Gök Tanrı inancının izleri görülür. Nitekim Göktürk kitabelerinde bu anlayış açık bir şekilde dile getirilmiştir:

Üstte mavi gök altta yağız yer kılındıkta, ikisin arasında kişioğlu (insanoğlu) yaratılmış ve kişioğlunun üzerine babam, amcam Bumin Kağan ve İstemi Kağan (Tanrı tarafından) oturtulmuştur”.Kağanlığa oturma görevi Tanrı tarafından verilmektedir. Nitekim II.Göktürk Devleti’nin kuruluşu anlatılırken, İlteriş Kağan ve İlbilge Hatun’un “Türk Tanrısı”, tarafından tepelerinden tutulup katına çekilerek kağanlığın verildiği ifade edilir.

Devlet Anlayışı ve Hükümdar

Günümüz devlet kavramına göre devletin oluşabilmesi için şu unsurların bir arada bulunması gerekmektedir; ülke, millet, siyasi hakimiyet ve teşkilatlanma. Türkler en eski çağlardan beri bu unsurları esas alan pek çok devlet kurmuş ve yaşatmıştır. Gerek İslam öncesi olsun, gerek İslami dönemde olsun kurulan her Türk devleti birbirinin devamı niteliğindedir. Çünkü, devletlerin adı veya coğrafyası farklı da olsa, Türk devlet anlayışı umumi hatlarıyla hep aynı kalmıştır.

Daha önce de belirttiğimiz gibi Türk devlet anlayışı cihan hâkimiyetini esas alan ilâhî kaynaklı bir hâkimiyet esasına dayanır. Tanrı yönetme yetki ve gücünü Türk kağanına vermiştir. Kitabelerde bu durum; “kutum var olduğu için, tanrı yarlıgadığı için özüm kağan oldu.” şeklinde sık sık geçmektedir.

Dolayısıyla Türklerde kağan olabilmek için üç unsur gerekmektedir;

1-Kut Sahibi olmak; Tanrının devlet yönetme yetki ve gücü

2-Yarlık Sahibi olmak; Tanrının emretme ve bağışlama yetkisi

3-Ülüg Sahibi olmak; İyi şans, talih ve kadere sahip olmak.

Bu özelliklere sahip olduktan sonra hükümdar “ün” sahibi de olur.

Tanrı, Türk’ün yeri suyu ıssız kalmasın diye kağanlık görevini tevdi etmektedir. Hâkimiyetin ilâhî menşeli olduğu bu anlayış, İslâmî döneme girildiğinde de nispeten devam etmiştir. İslâmî dönemde de aleme nizam verme ülküsü “gaza ve cihat” yoluyla sürdürülmüştür.

Kağan olduktan sonra bir hükümdarda bulunması gerekli özellikler ise şunlardır;

1-Alplik

2-Bilgelik

3-Erdem

İslami dönemde, eski Türk devlet anlayışında görülen ve geçiş sürecinde Kutadgu Bilig’de sisteleştirilmeye çalışılan, alplik, erdem ve bilgelik gibi kavramlar, mahiyet itibariyle biraz daha islamileştirilerek sürdürülmüştür. Buna ilave olarak Türklerdeki mevcut anlayışa “adalet” kavramı, daha ağırlıklı olarak girmiştir. Törenin yerini adaletin alması, hukuk kavramının tek taraflı olarak algılanması anlayışını biraz daha kuvvetlendirmiştir. Bu nedenle, İslami müesseseler Osmanlı dönemine kadar adalet kavramı dışında pek etkili değildir. Siyasetnamede devlet protokolünün ve işleyişinin daha sağlam olması gerektiğine dair öneriler bu açıdan değerlendirilebilinir.

Türk devlet anlayışına göre devlet hanedanın ortak malıdır ve sonuçlarına katlanmak şartıyla hanedan üyeleri taht üzerinde hak iddia edebilirler. Bu anlayış da Osmanlı tarihine kadar bütün Türk devletleri tarafından korunmuştur. Ancak batıda olduğu gibi yönetme yetki ve kudreti babadan oğula süren ve soy asaletine bağlı olan bir anlayışla açıklanamaz. Aksine Türklerde hükümdarlık “liyakat” ile kazanılır. Kutadgu Bilig’de devlet yönetiminin esasları açık bir şekilde ortaya konmuştur.

Kut, doğrudan doğruya tanrının bir kişiye devlet yönetme güç ve yetkisini vermesidir. Zaman içerisinde bu kavram doğrudan doğruya devletin kendisini ifade eder olmuştur. Yarlıg da umumiyetle kut kavramı ile beraber kullanılmıştır. Kelime anlamıyla bu söz, tanrının emir ve bağışlamasını ifade eder. Tanrının devlet yönetme yetkisini vermesi, bu görevi bahşetmesi de yeterli değildir. Bu özelliklerin yanı sıra kağanın iyi talih ve kadere sahip olması yani ülüg’ünün de bulunması gereklidir. Bütün bu özellikleri şahsında toplayan kağan kül yani şan ve şöhret sahibi olabilir.

PROF.DR. ÜÇLER BULDUK-ANKARA ÜNİVERSİTESİ / TURKISHFORUM – ABDULLAH TÜRER YENER

Türklerin en erken devirlerden beri oluşturdukları devlet anlayışı, diğer milletlerden ayrılır. “Türk Cihan Hakimiyeti”, ile ifade edilen “üniversal” yani “cihanşümul” devlet fikrinin temelinde elbette Türklerin üzerinde bulunduğu coğrafyanın, yaşayış ve inanç tarzının etkisi büyüktür. Bunları bilmeden Türk milleti ve devletini izah edebilmek, Türklerin imparatorluklar kurma ve yaşatma başarısını anlayabilmek oldukça güçtür. - baskurtlar turkler 1814

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir