Suriye’de 1200 yıllık bir varlığı olan Türkmenlerin siyasi mücadeleleri hakkında herhangi bir kitabın veya akademik çalışmanın olmaması, büyük bir eksikliktir.
Ayrıca Mondros Mütarekesi ile birlikte Türk askerinin Ortadoğu coğrafyasından çekilmesi üzerine emperyal güçler tarafından suni sınırlar çizilerek oluşturulan Suriye’de kalan Türkmenlerin siyasi mücadeleleri merak edilen bir konu olmuştur.
Türkiye ile tarihi, kültürel, sosyal, dilsel ve dinsel birçok bağlarının bulunması yanında stratejik, ekonomik, askeri, siyasal birçok ortak kaygıları olan Türkmenlerin kaderine terk edilmesi, Türkmenlerde büyük bir travma yaratmıştır. Bu kitabın arka planında Suriye coğrafyasında yaşayan Türkmenlerin siyasi mücadeleleri ve bu mücadelede yaşadıkları zorlukların tespit edilmesi ve çözüm önerilerinin sunulması yatmaktadır.
Türkiye’nin Ortadoğu bölgesindeki en sadık partneri olan Türkmenler, Osmanlı Devleti’nin bakiyesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin uzantısı olarak telakki edildikleri için Suriye’de iktidara gelen tüm rejimler tarafından düşman hanesine yerleştirilmişlerdir. Türkmenler, Esat ve Baas’ın sistematik asimilasyon ve tecrit politikaları nedeni ile Suriye’de herhangi bir siyasi faaliyet yürütme imkânı bulamamışlardır. Suriye’de 2011 yılında yaşanan halk ayaklanması ile birlikte ortaya çıkan otorite boşluğunda ve Esat ile muhalefetin inkâr politikalarına karşı Türkmen siyaseti ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Türkmen siyaseti, planlı, programlı ve rasyonel bir şekilde değil, duygusal bir tepki üzerine çıkmıştır.
Esat ve Baas rejiminin Suriye’de siyasi hayatı askıya alması nedeni ile siyaset yapma imkânı bulamayan Türkmenler, siyaset yapmaktan ve deneyim kazanmaktan mahrum bırakılmışlardır. Suriye’de meydana gelen sokak hareketleri ile birlikte siyasallaşan Türkmenler, siyasi deneyimsizliklerinden dolayı siyasi mücadelelerinde birçok sorunla karşı karşıya kalmışlardır.
Türkiye, siyasi ve askeri olarak güçlü bir şekilde bulunduğu Suriye meselesinde Türkmenlerin ne masada ne de sahada bir varlık gösterememeleri, Türkmen siyasetine dikkatlerin çekilmesine neden olmuştur. Suriye’de yaşanan olayların ciddiyetinin kavranamaması durumunda Türkmenlerin Suriye sahasında varlık sorunu yaşamaları kaçınılmaz olacaktır.
Büyük bir meşruiyet ve itibar kaybı ile karşı karşıya olan Türkmen siyasetinde gerekli dersler çıkarılmaz ve düzenlemeler yapılmaz ise yüzyılda bir gelen fırsat, tepilmiş ve Türkmenlerin heyecanı ve umutları tüketilmiş olacaktır. Zira Suriye meselesi yalnızca Suriyelilerin ve Türkmenlerin meselesi olmaktan çoktan çıkmıştır. Küresel ve bölgesel güçler, Suriye üzerinden Ortadoğu bölgesini yeniden şekillendirdiği bir dönemde Suriye denklemi içerisinde yer alamayan Türkmenlerin siyasi görünümü düşündürücüdür. Çünkü Türkmen siyaseti, bu süreçte gerekli adımları atamaz ise Ortadoğu bölgesinde Türkmen varlığının yüzyıllık geleceği ipotek altına alınmasına sebep olacaktır.
Tarık Sulo Cevizci Literatürk Academia / TURKISHFORUM – ABDULLAH TÜRER YENER
Yazıları posta kutunda oku