Turizm denince Akdeniz ve Ege akla geliyor. Aslında Karadeniz ve yaylaları, yemekleri ile turizmde iddialı bir bölgemiz. Özellikle Trabzon yoğun turist ağırlıyor. Arap turistler bu bölgede yoğunlar.
Trabzon’a bu yılın ilk 9 ayında gelen turist sayısı 1 milyon 138 bin kişiye ulaşarak bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 43 arttı. Kente gelen yabancı turist sayısı yüzde 66 artışla 652 bin olurken, yerli ziyaretçi sayısı da yüzde 20 artışla 486 bin kişiye ulaştı.
Trabzon’a en çok ziyaretçi gönderen ülkeler arasında ilk sırayı 269 bin ziyaretçi ile Suudi Arabistan alırken bu ülkeyi 58 bin ziyaretçi ile Umman, 41 bin ziyaretçi ile Kuveyt, 41 bin ziyaretçi ile Birleşik Arap Emirlikleri, 33 bin ziyaretçi ile Ürdün takip etti.
Trabzon’a gelen uçak sayısı da geçen yılın ilk 9 ayına göre yüzde 27 arttı. Suudi Arabistan, Umman ve Katar gibi ülkelerden direkt uçuşlar düzenlenen Trabzon’a bu dönemde 62 ülkeden 3 bin 514 sefer yapıldı.
Gazete Duvar’dan Fatih Saygın’a konuşan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Doğu Karadeniz Başkanı Volkan Kantarcı, rakamların artmasına rağmen işletmelerde geçen yılki karlılığın gerçekleşmediğini söyledi. Bunun sadece bölgeye özel olmadığını belirten Kantarcı, Türkiye genelinde aynı durumun olduğunu kaydetti.
Geçen yıl pandeminin sona yazdan itibaren ciddi bir yoğunluk yaşandığını hatırlatan Kantarcı, “Geçen yılın bu verimliliğinden sonra sektörümüzdeki paydaş sayısı da inanılmaz bir şekilde arttı. Resmi ya da gayri resmi, konaklama belgesi var ya da yok sektörde ciddi bir kapasite artışı oldu. Trabzon’daki acente sayısı 200’lerden 300’lere çıktı. Ulaştırma Bölge Müdürlüğü’ne bağlı turizm taşımacılığı yapan D-2 veya B-2 belgeli minibüsten büyük otobüse varıncaya kadar taşıma araçlarının sayısı yüzde 30 artarak 2 bin 600’lü rakamlardan 3 bin 500’ün üzerine çıktı. Dolayısıyla bölgede çalışan turizm işletmesi sayısı artınca pastanın dilimleri ufaldı” sözlerini kullandı.
Sektördeki arzın artmasının dışında da etkenler bulunduğunu belirten Kantarcı, ülkede yaşanan ekonomik sıkıntıların turizm sektörünü sarstığını söyledi. Dolar kurundaki artışın enflasyona göre düşük kalmasının turistleri etkilediğini kaydeden Kantarcı, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Geçen yıldan bu yıla yüzde 100’ün üzerinde bir enflasyon var. Fakat döviz kuru aynı oranda artmayınca bölgemize gelen yabancı turistler için destinasyon bir anda aşırı pahalanmış gibi görüldü. Örnek olarak 150 dolara odasını veren bir otel bu yıl giderlerin yüzde 130’dan fazla artmasından dolayı oda fiyatını 320 dolar civarında kiralamaya başladı. Çünkü bütün giderler aynı oranda arttı. Fakat dolar kuru ise yüzde 30-35 arttı. Bu sefer hem Arap turist için hem diğer ülkelerden gelen turistler için Türkiye pahalı olmuş oldu. Geçen yıl 1 buçuk aylık bir süre çok ciddi bir yoğunluk vardı. Bu yıl o periyodu 3 haftalık dönemde ancak yaşayabildik. Bireysel olarak bazı acentalarımız çok, bazıları az yapmış olabilir. Fakat önce ülke, sonra bölge sonra da şehrimize bakmamız lazım. Netice itibariyle geçen senenin üzerinde bir rakam söz konusu. Önümüzdeki süreçte günübirlik konaklama yerleri, işletme belgesiz konaklama tesisleri ile ilgili olarak düzenlemeler kanunlaşacak. Seyahat acenteleri için düzenlemeler yapılırsa saha çok daha rahat olacak. ‘Şu kaçaktı, bu belgesizdi’ gibi polemikler kanunla ve kanun sonrasındaki doğru uygulamalarla birlikte umarım tamamen ortadan kalkar.”
Bölgede turizmin sadece yaz dönemine sıkışmasını da değerlendiren Kantarcı, çözüm olarak turist pazarının genişletilmesi gerektiğini dile getirdi. Sektörün tek bir pazara bağlı kalmasının doğru olmadığını belirten Kantarcı, “Orta Doğu pazarı garanti bir pazar ama sepetteki ürün çeşitliliğini artırmamız gerek. Çünkü birinde sorun çıktığında diğerinin seni ayakta tutması gerekiyor. Avrupalı turistlerin Anadolu’ya geldiği kültür turlarında azalış görüyoruz. Bunun sebeplerinin başında da siyasi meseleler geliyor. Bu noktada ne kadar uğraşırsanız uğraşın pek değişiklik yapamıyorsunuz. Farklı pazarlarla ilgili çalışmalar yapılıyor. Orta Asya ile ilgili çalışmalarımız olacak” diye konuştu.
Kruvaziyer turizmini de değerlendiren Kantarcı, devam eden Rusya-Ukrayna savaşının bundan pay alma şansını kısıtladığını ifade etti. Büyük operatörlerin güvenliğe çok önem verdiğini ve bu sebeple Karadeniz’e girmeyi tercih etmediklerini dile getiren Kantarcı, “Şu anda Rus bir kruvaziyer firmasının düzenlediği Trabzon, Sinop, Amasra, İstanbul ve sonrasında Ege’ye inen turlar gerçekleşiyor. Karadeniz’e cruise gemilerinin güvenlik sebebiyle girmediği bir ortamda Ruslar kendi firmalarıyla birlikte böyle bir tur düzenliyor. Savaş ortamının bitmediği bir durumda Avrupa’nın cruise firmaları Karadeniz’e girmez” sözlerine yer verdi.
Turizm sezonunun darlığının bir sebebinin de bölgede sadece Orta Doğu pazarı odaklı çalışma yapılması olduğunu belirten Kantarcı, kültür turizminin Karadeniz’de ikinci plana bırakıldığını kaydetti. Kantarcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sümela Manastırı, Krom Vadisi, Santa Harabeleri, Rize’de doğa sporlarının yapıldığı alanları daha ön plana çıkarıp parlatmamız gerek. Bunda biraz zayıf kaldık. Bu sebeple sadece doğa turizmiyle Ortadoğu pazarına yönelebildik. Bununla alakalı alternatif pazar arayışlarımız var. Çin bölgemiz için önemli bir pazar olabilir. Biz tarihi İpekyolu’nun limanıyız. Bu markayı öne çıkarabilirsek Çin niye gelmesin ki. Çinli turistler kültür odaklı turizmi tercih ediyor.
Çinli turistlerin aradığı birçok özellik Trabzon’da ve bölgemizde mevcut. Onlara uygun rotalar kolaylıkla oluşturulabilir. Çin çok ciddi bir nüfusa sahip ve bizim için önemli bir potansiyel. Bunla ilgili şu anda altyapımızda Çince bilen rehberler, Çin mutfağına yönelik ürünlerle ilgili bir hazırlık eksikliği var. Şimdiden bunun altyapısını oluşturursak bir kaç yıl içinde Çin’i hedef pazar haline getirebiliriz. Kuzey Afrika da hedef pazar arayışlarımız arasında.
Pazar farklılaşmasının yanında ürün farklılaştırma da sektörümüz içim çok önemli. Trabzon’da yıllardır yapımı tamamlanmayan ve ne zaman biteceği belli olmayan bir kongre ve fuar merkezi var. Eğer bu merkez tamamlanırsa fuar ve kongre turizmi konusunda Trabzon kademe atlayabilir. Bu şekilde turizmi yapılacak fuar ve etkinliklerle turizm sezonu yaz aylarına sıkışmaktan çıkabilir. Kentin siyasilerinin de bunun takipçisi olması gerekiyor.”
Trabzon Turizm İşletmeleri ve Seyahat Acenteleri Derneği (TİSAD) Başkanı Murat Çavga da geçen yıl yaşanan turizm hareketliliğin sektörde arz artışına neden olduğunu bu sebeple de turizm işletmelerinin çoğunluğunun bu yıldan yeterince memnun kalmadığını ifade etti.
“Dışarıdan baktığımız zaman resmin bütününde dağ taş, yabancı misafirle doldu ama esnafa yansıması çok pozitif olmadı” sözlerini kullanan Çavga, yaz döneminde herkesin sektöre dahil olmaya çalıştığını kaydetti. Kamu idaresinin kayıt dışı işletmeleri sektörün dışında tutmasıyla turizm sektörünün rakamlardan daha pozitif yararlanacağını ve yatırımlarını artıracağını dile getiren Çavga, “Bölgede turizmin 3 aya sıkıştığı söylemi çok iyimser bir rakam. Aslına bakarsanız bu yıl için konuşursak Temmuz’dan Ağustos ortasına sıkışan bir turizm hareketliliği var. Yani bölgede turizm yoğunluğu 45 gün yaşanıyor. Kayıt dışının önüne geçersek bu 45 gün daha uzun süreye yayılır ve turistler müsait olan günleri tercih eder. Temmuz ve Ağustos’ta yer bulamayan Eylül’e kaydırır ya da daha önceki tarihleri tercih eder” değerlendirmesini yaptı.
Bölgenin kıyı turizminden yeterince yararlanmadığını ve bu yönde de potansiyelin kullanılması gerektiğini belirten Çavga, Karadeniz’in su sıcaklığının son yıllarda artmasının bölgeyi cazip hale getirdiğini belirtti. Özellikle kuzey ülkelerinden gelen turistler için kıyı turizminde tercih edilecek bir sıcaklık dengesi olduğunu ifade eden Çavga, “Yaz ayları güney bölgelerinde dayanılmayacak düzeylere çıkıyor. Küresel ısınmanın da etkisiyle bölgemiz deniz turizmi için de cazip hale geliyor. Plaj sayılarımızı, denize girilebilecek noktaları artırmamız gerekiyor. Biyolojik arıtma sistemleriyle de kıyılarımızı daha temiz hale getirmeliyiz” ifadelerini kullandı.