Ormanları keserek,dere yataklarına ve fay hattı üzerine inşaatlar yaparak,havayı hızla kirleterek dünyanın dengesini hızla bozmayı başardık.
Önce bozup sonra nasıl düzelteceğiz telaşına kapılıyoruz.Çünkü artık doğa intikamını almaya başladı.Yani dünyayı yaşanır hale olmaktan çıkardık ,üstüne plastik çöplüğü haline getirip.
Bilmediğimiz,tanımadığımız fırtınalar çıkmaya,aylarca yağmur yağmayıp,dünya çölleşiyor çığlığı atmaya başladığımızda,birden günlerce yağmur yağıp su baskınları ve sel felaketleriyle karşı karşıya kalıyoruz.Bir de geleceğini bildiğimiz ama hiç bir önlem almadığımız depremler var….
1989 yılında, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 13 Ekim “Uluslararası Afet Riskini Azaltma Günü (IDDRR)” olarak belirlenmiştir. 2023 yılı ana teması; “Dayanıklı Bir Gelecek İçin Eşitsizlikle Mücadele” olarak belirlenmiştir.
Afetlerin etkileri eşitsizliği daha da arttırıp,risk altında olanları yoksulluğa ittiği de bilinmektedir.Yoksulluk, eşitsizlik ve ayrımcılık artan afet riskinin nedenleri ve sonuçları olarak karşımıza çıkıyor.
İklim tahminlerine göre 2030 yılında dünyada yılda 560 felaket olayı olabilir ve sonucunda 37,6 milyon kişi ile 100,7 milyon kişinin aşırı yoksul kalabileceği,öngörülmekte.
İnsanların afet zararlarını dikkatli ve koordineli planlamayla, tehlikelerin felakete dönüşmesini engellenebiliriz.Bu konuda toplum bilgilendirilmeli,daha fazla yatırım yapılmalı.
Afet risklerini anlama, afet risklerini yönetmek için afet risk yönetimi, güçlendirme,risklerini azaltmak,risklerini yönetme; afetlerin meydana getirdiği kayıp ve zararları azaltma konusunda ülkeler hazırlıklı olmalı.
Ülkemiz, bulunduğu coğrafyanın jeolojik yapısı gereği sıklıkla doğa kaynaklı afetler meydana gelmektedir.Depremlerin yanı sıra, aşırı yağışların neden olduğu sel, taşkın, heyelan ve kaya düşmeleri, orman yangınları gibi afetler nedeniyle çok sayıda insanımız her yıl yaşamını yitirmekte,binlerce konut,iş yeri yıkılmakta veya ağır hasar görmekte, milyarlarca lirayı bulan ekonomik kayıplar yaşanmaktadır.
Bu da ülkemizin doğa kaynaklı afetlere hazır olmadığını, eşgüdüm içinde uygulanan politika, strateji, kurumsal yapı ve uygulamada birliktelik sağlanamadığını gösteriyor.
1999 depremin üzerinden 24 yıl geçti. Toplantılar yapılıp,imza atılıp,deprem paraları toplanmasına rağmen,ortada somut bir şey yok.Sahi yıllardır toplanan depreem paraları ve afet toplanma yerleri nerede?
2023 Hatay ve Kahramanmaraş depremlerinde 50.000 kişi öldü,100.000 kişi yaralandı, 310.000 ne yakın bina ağır hasar gördü,1.5 milyon insan“çadır-konteyner” kentlerde yaşamak zorunda kaldı ve yüzbinlerce insan başka kentlere göç etmek zorunda bırakıldı
Hızlı kentleşme, planlama ve denetim konusundaki eksiklikler, yerel yönetimlerdeki kapasite yetersizliği,kentsel planlama ve yapı üretim ve denetim süreçlerinde,planlama ve mühendislik hizmetlerinin göz ardı edilmesi, sorunları daha da büyütmektedir.
Ülkemizde deprem, heyelan, tsunami, çığ, yangın, sel ve taşkın gibi doğa kaynaklı afet risklerinin azaltılması için“erken uyarı sistemlerini” kurup,altyapı güçlendirilmeli.“Afet, Acil Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığının” kurulmalıdır.İçişleri Bakanlığı“Afet Risk Azaltma Kanun Tasarısı”nı yasalaştırılmalıdır.
Son depremlerde ve Suriye’de savaştan kaçıp ülkemize sığınan yoksul halk kesimlerin ise çadır ve konteyner kentlerde yardıma muhtaç ve doğanın zorlu koşulları ile mücadele içine düştüler.
Afet bölgelerinde yoksulluk ve eşitsizliği önlemek için inşaat çalışmalarına hız verilmeli, barınma sorunu acilen çözülmeli, iş ve istihdam olanaklarının geliştirilmeli,yaşanacak afetlerin neden olabileceği yoksulluk, eşitsizlik ve ayrımcılığın önlenmesi için finansal kaynaklar yaratılmalı..
Bu kapsamda afet risk analizleri yapılmalı,“dayanıklı bir gelecek için yoksulluk, eşitsizlik ve ayrımcılıkla mücadele” edilmeli.
Afet risklerinin azaltılması için Makro Riskleri Azaltan Türkiye Afet Risk Azaltma Planı (TARAP),AFAD“İl Afet Risk Azaltma Planları (İRAP)” gibi kuruluşlarımız var ama acaba hangisi amacına uygun çalışıyor.
Deprem zamanı toplanan yardımların yerine ulaşmadığı ve Kızılayın çadırları sivil kuruluşlara parayla sattığını unutabilir miyiz!
Afet riskini anlamak;Dirençlilik için afet risk azaltmaya yatırım yapmak;Etkili müdahale için afete hazırlık çalışmalarını geliştirmek ve iyileştirme, rehabilitasyon ve yeniden inşa safhalarında “ Öncekinden Daha İyisini İnşa Etmek”
Afetlerle birlikte nasıl yaşayabiliriz?Doğal tehlikelerin ülkemizin bir gerçeği olduğu bilinci ile önceden hazırlanarak, afet ve acil durumlarda bilinçli, eğitimli ve planlı hareket etmeliyiz.
Güvenli Yaşam Kültürü;Güvenli Yaşam, her türlü tehlikeye karşı bilgili ve hazırlıklı olmakla mümkündür.Oluşabilecek afet riskleri hakkında bilgi sahibi olmalı,Yeni yerleşim alanlarını afet riski taşıyan bölgeler dışında kurmalı,Tehlike kaynaklarına yakın bir yerde yaşıyorsak, binamızın bu duruma uygun güvenlik seviyesinde inşa edildiğinden emin olmalı,Afet ve acil durumlara karşı bir ‘Aile Afet Planı’ hazırlamalı,Tüm aile bireylerimizin afet ve acil durumlardaki temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir ‘Afet ve Acil Durum Çantası’ hazırlamalı,‘Zorunlu Deprem Sigortası’ ve gerekli diğer sigortaları yaptırmalı,Tüm aile üyelerinin acil durum telefon numaralarını ve bu numaraların nasıl aranması gerektiğini bildiğinden emin olmalı,Afete hazırlık eğitimlerinin yanı sıra tamamlayıcı bilgileri içeren ilkyardım, yangın gibi eğitimleri almalı,Afet ve acil durumlar sırasındaki doğru davranış şekillerini öğrenmeli ve çocuklarımıza öğretmeliyiz.
Sel yataklarında yapılaşmaya son verilmeli, her yıl tekrarlayan sellerden etkilenen bu gibi mevcut yerleşimler derhal güvenli yerlere taşınmalıdır.
Sel yataklarında ve fay hattı üstündeki yerleşimlerde hayatını kaybeden insanlarımızın oturdukları binaların tamamına yakını, resmi kurumlardan gerekli ruhsatı almış olan binalardan oluşmaktadır. Sel yataklarında hızlı rant amacıyla yapılaşmaya izin verilmemelidir. Mevcut mevzuatın uygulanması dahi bunu yapmaya yeterlidir.
Fay hattı üstündeki ve olası deprem yönünden riskli yapılar, başta İstanbul olmak üzere, hızla tespit edilmeli ve gerekli dönüşüm için işe girişilmelidir. Fay hatları, 1/1000 ölçekli imar planlarında gösterilmelidir.
Yanan orman alanlarının yapılaşmaya açılması mutlaka engellenmelidir.
Mevcut İl Risk Azaltma Planları, ilgili kamu idaresi tarafından derhal hayata geçirilmelidir.
Türkiye Afet Müdahale Planında mevcut olan eksiklikler, TTB ve diğer meslek örgütlerinin önerileri doğrultusunda düzeltilmeli ve güncellenmelidir.
AFAD ve diğer kamu kurumları, afet önleyici çalışmalar konusunda meslek örgütleri ve TTB’nin bu süreçlere katılmasını sağlamalıdır. Kamu otoritesi, afetleri önlemek için yaptığı çalışmaları ancak bu şekilde gerçekçi bir biçimde hayata geçirebilir.
TTB toplum sağlığı ve afet ve olağandışı durumlarda sağlık hizmetleri konusunda, afet sonrasında olduğu gibi afetlerin öncesinde de katkı vermeye hazırdır.
İklim krizi, yakın gelecekte doğa kaynaklı yaşanan ve insan kaynaklı olarak felakete dönüşen afetlerle daha sık karşılaşacağımızı gösterirken 13 Ekim Uluslararası Afet Risklerinin Azaltılması Günü dolayısıyla çağrıda bulunuyoruz: Rant için toplum sağlığı riske edilmesin; hayatı ve doğayı koruyacak önlemleri birlikte gerçekleştirebiliriz.
BMGS Antonio Guterres“Dünyamızın her bir yeri fırtınalarla boğuşuyor. Önce kısa vadeli küresel bir ekonomik kriz başladı. Buradaki görünüm oldukça kasvetli. Diğer yandan eşitsizliklerin derinleştiğini ve artan yaşam maliyetlerinin özellikle kadınları ve kız çocuklarını olumsuz etkilediğini görüyoruz. Tedarik zincirlerinde kesintiler yaşanıyor, enerji krizi büyüyor, fiyatlar yükseliyor, enflasyonla birlikte faiz oranları da artıyor. Borç krizleri ise en çok savunmasız ülkeleri vuruyor”dedi.
Türkiye Afet ve Acil Durum Teknolojileri Platformu”Ülkemizde ve dünyada yakın zaman içinde yaşanan son derece üzücü, büyük can ve mal kaybına neden olan, ekonomiyi ve toplumsal düzeni derinden etkileyen afet ve acil durumlar bu konuların eskisine nazaran daha ayrı bir hassasiyet ve odaklanma ile ele alınması gerçeğini ortaya koydu. Bunun bir yansıması olarak tıpkı bilişim ve savunma teknolojilerinde olduğu gibi afet ve acil durum teknolojilerinin veya bu konularda teknolojik geliştirmeyi hedefleyen bilimsel ve teknolojik çalışmaların diğer tüm alanlara göre öncelikle ele alınması zorunlu bir hal aldı.Alt yapıların geliştirilmesi, iş dünyasının bu alana yatırım yapmasının teşvik edilmesi, akademinin bu alanları öncelemesinin sağlanması, kamu, özel sektör ve üniversiteler arasındaki işbirliği ve eşgüdümün artırılması ve tüm bu süreçleri destekleyecek, etkinliğini artıracak teşvik mekanizmaları geliştirilmeli.”
Prof. Dr. Naci Görür“13 Ekim Uluslararası Afet Zararlarını Azaltma Günü’dür. Bunu olmuş afetlerin yaralarını sarmak gibi algılamayın. Afetlerde yara almamak için gerekenler yapılışını hatırlatma günü olarak düşünün. Günümüzde afetler hakkında belirli bir tutarlılıkla daha olmadan önce bilgi edinilebilir ve verebileceği zararlar önceden hesaplanıp önlem alınabilir.
Ülkemiz ve bazı kentlerimiz çok uzak olmayan bir gelecekte deprem, iklim değişikliği, susuzluk, vb afetlere maruz kalacak. Yöneticilerimiz ve biz, halk olarak, devletimize sahip çıkıp gerekli önlemleri alalım ve alınmasını talep edelim. Günlük sorunlarımız ve gereksinimlerimiz önemli ama bir ülkenin BEKASI ancak ileri görüşlü olmakla mümkündür. ”dedi.