‘Para-sermaye’nin başlangıçta, metalik para, kredi senedi, değerli kâğıt vb biçiminde olmasının önemi yoktur.
Tek koşul “ sermaye olarak para (argent) biçiminde avans edilmiş olmasıdır” (1).
Bununla birlikte, avans edilecek miktarın “sanayi sermayesinin dolanım sürecine” uygun olması, yani daha önce (Livre premier, chap III) açıklanan, genel yasalar tarafından belirlenen miktara uyması gerekmektedir. Bir başka deyişle, metaların genel dolanım içindeki gelişmelerini izleyebilmelidir.
Eğer M belirli bir miktar olarak varsayılırsa, avans edilecek para miktarı, veri koşullar değişmedikçe, paranın dolanım hızına bağlı kalacak; bu hız verili ise malların maliyetine; yok eğer hız ve maliyet verili ise paranın kendi değerine bağlı kalacaktır.
Burada sözü edilen hız, basitçe [A-M . .. P … M’A’] biçiminde formüle edilen dolanımının, biri tamamlanmadan diğerinin başlamadığı ama gerçekte her üç sürecin eşzamanlı olarak devindiği bir süreçte gerçekleşen bir hız olup, denildiği gibi ‘değerin değerlenme’ süreci ya da ritmi (rythme) içinde gerçekleşmektedir. Bir başka deyişle, bu süreç ya da ritm, sermayenin çoğalma kapasitesini gösterdiği kadar, emek gücünün sömürülme kapasitesini de verecektir.
Eğer M miktarı değişken olarak alınacak olursa, bu kez A, M’in fonksiyonu olarak değişecektir.
“rotasyon dönemlerinin (période) süresi ve bu iki bileşenin karşılıklı ilişkisi (2), emek dönemi ve dolanım dönemine göre, sürekli olarak para biçimi altında avans edilip yinelenen avans sermaye-değer ögesi, üretken sermayenin fonksiyonu olarak değişecektir, ki kesintisiz üretim ölçeğinin fonksiyonu olarak devinime sokan bu üretken sermeyenin kendisidir” (3).
Demek ki, A miktarı, finanse edilecek üretim gereksinmelerinin fonksiyonudur.
Bununla birlikte, M’in fonksiyonu olan A’daki değişmelerin kökeni ne olursa olsun, A’nın miktarı M miktarına göreli olarak bağımlıdır.
“Her koşulda, üretken sermaye işlevini hakkıyla yerine getirecek olan devinim halindeki değer-sermayenin oranı, avans edilen değer-sermeye oranıyla sınırlıdır ama her zaman üretken sermayenin yanıbaşında para biçiminde bulunmak zorundadır” (4).
Peki ama parasal finansmanın üretken sermaye devinimi üzerindeki etkisi değilse, bu ‘sınırlı olmak’ ne anlama gelmektedir?
Kuşkusuz kapitalist üretimin ölçek ve etkinliği, üretim sürecinin asla ‘mutlak sınırlar’ını oluşturmayacak olan finansal koşullara bağlı değildir. Üretken metaların (M) kullanım sonuçları, (A) tarafından finanse edilmiş olacaklardır ama avanse edilen para-sermayenin hacmiyle ne doğrudan orantılıdırlar ve ne de orantılı olabilirler. Çünkü onlar üretken sermayeyi oluşturan bileşimin bileşke ögelerinin etkinliğine bağlıdırlar.
Finansal koşullara özgün etkiler ile onların üretken kullanımına atfedilen etkiler arasındaki fark, sermaye dolanımı sırasında uğradıkları gerçek metamorfoza benzer biçimde, para-sermaye ile üretken sermayenin formel farklılığının içeriğini vermektedir.
Sonuçta, sürecin başında hazır olan A miktarı tarafından belirlenen ‘sınır’, dolanım sürecinin bütünlüğüyle ilintili olup, A’ (yani A +a)’nın yeraldığı sürecin sonunu göstermektedir.
Ve bu ‘sınır’, finansal koşullar tarafından çizilen ‘göreli’ sınır olarak, para-sermaye teriminin, füzyon oluşturmayan iki farklı terim arasındaki bir ilişki olduğunu göstremektedir. Ondan ne kapitalistin kullanımında paranın işlevi, ne de kendi biçim-para olmasından sermaye türetilemez. Ve Marx, gerek para ve gerekse kapitalizm konusunda yanılgıya götürenin bu olduğunu söyleyecektir (5).
Finansman sorunu, demek ki, A ile göreli olarak M arasında uygun oranların belirlenmesine indirgenmiş olmaktadır.
Basit yeniden-üretim, yani üretim ölçeğinin sadece kendi kendisini sürdürebildiği durumda, A ile A’ arasındaki nihai fark, yani artı-değer parasal biçiminde iken, kapitalist tarafından tümüyle tüketim malları için harcanabilecektir.
Kapitalist tüm artı-değeri kendi geliri olarak (birikime ayırmaksızın) harcayacak ama daha fazlasını harcayamayacaktır (ki bu olursa, o zaman aşırı-tüketim, ya da birikimi bozmaktan‘déthésaurisation’ sözedilebilir).
Bu son koşul, çevrimin başında avanse edilen A miktarının tümüyle para-sermaye olarak işlev görmediği ve dolayısıyla bir ‘yatırımsızlık’a yolaçtığı anlamına gelmektedir.
Ve sermaye çevriminde bir kopukluk, paranın kapitalistik kullanımında bir yitik ve sermayenin diğer metamorfoz biçimleri yani yeniden-üretiminde bir kesiklik sözkonusu olacaktır.
(Sürecek)
(1) Ibid., p. 14.
(2) Bu rotasyon konusu ayrıca geniş biçimde ele alınacaktır.
(3) Le Capital, ouv. cité, livre deuxième tome II, p. 10
(4) Ibid.
(5) Ibid., tome I, p. 34.