42 Yıl Süren çifte Vatandaşlık Mücadelemiz Nihayet Çözüme Kavuşuyor!
Almanya`da Sosyal Demokrat Parti, Hür Demokrat Parti ve Yeşillerden oluşan koalisyon hükümeti Bakanlar Kurulu, Alman vatandaşlığına ve çifte vatandaşlığa geçişi kolaylaştırma kararı aldı. Bakanlar Kurulu kararının, Federal Mecliste ve Eyalet Temsilciler Meclisinde onanması gerekmektedir. Bu konuda Koalisyon ortaklarında gerekli çoğunluk bulunduğundan, tasarının kararlaştırıldığı gibi yasallaşması bekleniyor.
42 yıldır ısrarla üzerinde durduğumuz en önemli istemimiz, kendi vatandaşlığımızı koruyarak Alman vatandaşlığının (çifte vatandaşlığın) alınabilmesiydi. Berlin’de değişik meslek guruplarından oluşan 30 kadar arkadaşımızla oluşturduğumuz “Eşit haklar ve toplumsal uyuşum çalışıma gurubu (IGI)”, bir yıl süren çalışma sonunda, Mayıs 1981 tarihinde bir basın konferansıyla görüşlerimizi Berlin`de kamuoyuna açıkladık. Türkçe-Almanca 60 sayfalık bu yayınımızda ilk defa, kendi vatandaşlığımızı koruyarak (çifte vatandaş olarak) Alman vatandaşı olmanın gerekliliğine vurgu yaptık.
1986 da kurucuları arasında bulunduğum ve uzun yıllar başkanlıklarını yaptığım “Hamburg Türk Toplumu (TGH)” ve 1995 kurduğumuz “Almanya Türk Toplumu (TGD)” olarak , Almanya`da toplumun her kesiminde eşit haklarla yaşama uğraşımızı, yüzlerce üye derneklerimiz ve arkadaşlarımızla birlikte karalılıkla sürdürdük. Ayrıca Hamburg`daki Öğretim Üyeliğim, Almanya Parlamentosu ve Avrupa Parlamenterler Meclisi üyesi olarak da tüm diğer öneri ve taleplerimizin yansıra, Alman Vatandaşlığında köklü bir reform talebimize aralıksız vurgu yaptım. Üye derneklerimiz benden sonra da bu uğraşımızı sürdürdüler.
Çünkü Türkler ve diğer ülke insanları kendi vatandaşlıklarından çıkmadan Alman vatandaşı olmak istiyorlardı. Birçok Batı Avrupa ülkesinde ve ABD`de çifte vatandaşlık uygulanmaktaydı.
Özellikle Hristiyan Birlik Partileri, Alman Vatandaşlık Yasasında çağın gereğine uyan kolaylaştırıcı değişikliğin yapılmasına öteden beri karşı çıkıyorlardı. Günümüzde de bu politikalarına vurgu yaptılar. Ancak bu partilerinde bu defa çoktan zamanı gelmiş olan modern bir vatandaşlık yasasına daha fazla direnmeyeceklerini umut ediyorum.
Ben Türk ve Alman vatandaşıyım. Bu ikili kimliğimle her iki ülkeye de eşit oranda bağlıyım. Kendi siyasi görüşlerimin gereği olarak, bu iki ülkede yanlış bulduğum politikaları öteden beri eleştirmekteyim. Son yıllarda ise Türkiye`deki siyasi ve ekonomik durumu ve Erdoğan’ın izlediği tek kişi odaklı politikaları eleştiriyorum.
Yeni yasa, geçimini kendi işiyle sağlayanların 8 yıl yerine 5 yıl sonra, kendi vatandaşlığını da koruyarak Alman vatandaşı olabilmelerine olanak sağlıyor. Benim şahsen tanıdığım Almanya Başbakanı Olaf Scholz`dan, Almanya`ya ilk gelen kuşaklara bir kolaylık (jest) gösterilmesi ve bunlardan Almanca sınavı istenmemesi dileğinde bulunmuştum. Yeni yasada bu kuşaklar için yazılı sınav yerine, sözlü basit Almanca bilmeleri, Alman vatandaşlığı için yeterli sayılacaktır.
Öter yandan beş yıldır Almanya`da yasal olarak bulunan anne babadan birinin Almanya`da doğan çocuğu, otomatikman Alman vatandaşı olabilecek ve anne baba da çifte vatandaş olabilecekler.
İçişleri bakanı Faeser`in „Bizim değerlerimizi kabul etmeyenler Alman vatandaşı olamazlar“ görüşüne katılıyorum. Böylece Alman Anayasasının öngördüğü demokratik hukuk devletini ve seküler anlayışı kabul etmeyenlerin, yani şeriat devletini savunanların, Alman vatandaşı olamayacakları öngörülmektedir.
Uzun süren bu gecikmeye karşın, bu yasanın Federal Meclisten ve Eyaletler Meclisinden geçerek yasalaşmasına, tüm göçmenlerle birlikte ben de çök sevineceğim.
Cumhurbaşkanı Steinmeier 18.9.2021 de Alman televizyonuna verdiği demecinde; doğru bir tespitle „Almanya’nın bir göçmen ülkesi olduğu gerçeğini çok geç kavradık.” diyor. Bu gerçeği kabul etmenin yansıra, Alman vatandaşlık yasasında da köklü bir reform yapılmasında da bir hayli geç kalındığının kabul edilmesini anlamamız gerekir.
Şahsen iyi tanıdığım yeni seçilen Kanzler Olaf Scholz`e özellikle birinci kuşağa Alman vatandaşlığına geçerken kolaylık sağlanmasına ilişkin yazdığım mektubun Türkçesi aşağıdadır!
15.12.2021
Sayın Kanzler (Başbakan) Olaf Scholz
Willy-Brandt-Straß 1, 10557 Berlin
Çok Sayın Kanzler Olaf Scholz,
Sevgili Olaf,
Senin Almanya Kanzleri (Şansölyesi) seçilmene ve yeni hükümetin oluşumuna çok sevindim. Sana ve yeni hükümete tüm kalbimle başarılar dilerim.
Koalisyon anlaşması, devletin ve toplumsal düzenin geleceğine yönelik bir dizi önemli hedefleri öngörmektedir. Örneğin, asgari saat ücretinin 12 avro olması, büyük kent merkezlerinde yüksek kiraların önlenmesi ve Dünya iklim anlaşması koşullarının yerine getirilmesi, ülkemiz ve Dünya için önemli hedeflerdir.
Almanya`da en temel üç alanda yaşam koşullarının köklü olarak düzeltilmesi ilişkin olarak, sana aşağıdaki önerilerimi iletmek gereği duydum.
- Almanya`da iş hayatında alt ücret kesimlerden emekli olanların aylıkları, Almanya gibi zengin bir ülkeye ve Dünyanın dördüncü büyük ekonomik ülkesine yakışmamaktadır.
Çalışma ve Sosyal Bakanı Hubertus Heil bu durumun düzelmesi için çok başarılı bir uğraş verdiği halde, Büyük Koalisyon ortakları Hristiyan Birlik Partileri CDU/CSU dan gelen engellemeler nedeniyle, amaçladığı hedefine ulaşamamıştır. Bu nedenle senin Başbakanlığında emeklilik ücretlerinin gerekli düzeye çıkartılması mümkün olmalıdır. Bunun Sosyal Devletin ve Sosyal Demokrat Parti`nin en telem görevi olması gerekir.
- Almanyalı Türkler ve diğer göçmenler için vatandaşlık yasasının çağın gereklerine uygun olarak yenilenmesi ve çifte Vatandaşlık hakkının kabul edilmesinin nedenli önemli olduğunu, sen çok iyi biliyorsun. Bu istek on yıllardır örgütümüz „Almanya Türk Toplumu “`nun en önemli öneriler arasındaydı, bugün de böyledir. Ne yazık ki SPD ve Yeşiller Koalisyon hükümeti tarafından 2000 yılında çıkartılan yasa, bizlere verilen sözün aksine, Çifte Vatandaşlık hakkını sağlamamıştır.
Oysa çifte vatandaşlık birçok ülkede on yıllardır uygulanmaktadır. Bunun ülkeye herhangi bir zararı olmadığı gibi, Almanya`ya olan bağlılığı daha da güçlendirmektedir.
Sen çok iyi biliyorsun ki, birinci kuşak ağır yaşam ve çalışma koşulları nedeniyle, Almancayı yeterince öğrenme olanağı bulamadı. Bu nedenle birinci kuşaktan insanlara Almanca bilme koşulunda özel bir jest yapılarak, Alman Vatandaşlığı verilmelidir. Böylece emekliliklerini çoğunlukla kendi ülkelerinde geçiren bu insanlar, Almanya`daki çocuklarını ve torunlarını ziyarete gelirken vize alma veya benzeri sorunlarla karşılaşmamalıdırlar.
- Önceki Kanzler sayın Merkel Hanau`daki ırkçı saldırı nedeniyle yaptığı önemli açıklamasında; „ Rasizim (Irkçılık) bir zehirdir, düşmanlık bir zehirdir. Bu zehir birçok cinayetin ve suçun temel nedenidir. “ Demiştir. Bu nedenle ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının önlenmesi için, kararlılıkla gerekli yasal ve uygulamaya ilişkin önlemlerin zaman kaybetmeksizin alınması, büyük önem taşımaktadır.
Ayrıca toplumsal yaşamdaki her türlü dışlanmanın önüne, gerekli yasal ve kurumsal önlemlerle geçilmesi yönünde gereken adımlar atılmalıdır. Irkçılık ve Musevi düşmanlığı Almanya`ya öteden beri büyük zarar vermekte ve toplumsal barışı temelden yaralamaktadır.
Kalpten selamlarımla
Hakkı Keskin
Not: Kanzler Olaf Scholz`a mektup önce postayla 10.12.2021 tarihinde gönderildi. Konuyla ilgili olan Çalışma ve Sosyal Bakanı Hubertus Heil`e ve Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser`e de bu mektup e-posta yoluyla bugün gönderilmiştir.
Bir yanıt yazın