Haydarpaşa’da kendisine uzatılan aşk mektubunu okumadan yırtıp atmıştı genç kız, mektubu verene “sokak çocuğu” derken. Belki de o mektubu süpüren aynı “kör olası” çöpçüler, Haydarpaşa’nın merdivenlerinde yere attığım sigara izmaritini henüz süpürmüşlerdi ki, babamın bana gelmekte olduğunu gördüm.
O zamanlar henüz Lisede, her ders arasında tuvalete gidip, bahçenin sınırlarını ıssız yerler konusunda zorlayanlar kadar olmasam da, arada bir içtiğim sigara ile tiryaki sayılır mıydım bilmiyorum. Sessizliğini koruyan, beni görüp görmediğinden emin olmadığım babam, erdemli bir insan olarak, ya ben onu, ya da o beni Ankara’ya yolcu ettiğimiz trenin merdivenlerinde, gençliğinde sigaraya başlamasının ne kadar kötü olduğundan, kalp krizi geçirdikten sonra bırakmasının onu ne kadar zorladığından bahsetmişti.
Haydarpaşa tren garı, Anadolu’dan ve hatta daha doğudan gelen milyonlarca insanın geçmişlerini bıraktıkları yolda son nokta gibi gözükse de, aslında yepyeni hayatlar kurma arzusundakiler için yeni başlangıçların Ellis adası idi.
İster zengin ol ister fakir, çocukluğunda bugünkü nüfusun onda birini bile yaşamamış babama göre, bu kent herkese mutluluk sunabilir idi. Doğululuk, hazmetme kapasitesinin üzerinde arttıkça, kentin sunacağı mutluluk, kaba bir şekilde salt kaba kuvvete, onu yenmeye dönüştü.
Haydarpaşa’nın merdivenleri, hatta onlar yapılmadan çok önceleri dahi, mavinin üzerinden karşı kıyıya bakabildiğin bu topraklar, milyonlarcası için dünyalılaşma macerasının başlangıcı idi. Batının doğuyu tam olarak yenemediği tek yerdi. Sadece o merdivenlerden, o yollardan geçenlerin nostaljileri bile, deniz, kum, güneşin turizm gelirinden daha değerli olabilir, daha fazlasını getirebilir Türkiye’ye.
Urfa’dan gelen bir sokak çocuğunun bu merdivenlerdeki aşk, hüzün ve ayrılık dolu arabesk ruhu, isyankar, özgür ve modern rock müziğine dönüşürken, Erkin Koray’ın eser sahibi hakkında hiçbir zaman bir şey söylememiş olması, ortadoğululuğu reddedişimizin mağrur sessizliği olabilir bu topraklarda.
Aynı söz ve notalarla Haydarpaşa’nın merdivenlerinde başlayan kültürel ve toplumsal dönüşümümüz, birini Kanada’ya diğerini Urfa’da imamlığa ayırırken son yıllarda başarısız olmuş gözüküyor.
Gene de doğuyla batıyla çok da farklı olmamalıyız sokaklarda aradıklarımızda.
Türk rock müziğinin babası Erkin Koray’ı sokak çoçuğu Ali’nin sözleri ile anmak istiyorum:
Aşktan yana şansım yok
Ağlıyorum derdim çok
Aşkımı kaybetmişim
Sordum sordum bulan yok
Dün gece çok aradım
Aradım bulamadım
Kör olası çöpçüler
Aşkımı süpürmüşler
Sokaklarda ne ararsın?
Beni kimden sorarsın?
Ben düştüm aşk ateşine
Sende düşme yanarsın
Dün gece çok aradım
Aradım bulamadım
Kör olası çöpçüler
Aşkımı süpürmüşler
Bir yanıt yazın