Her şey ufaktan başlar. Dokunulmadıkça gelişir, büyür.
Ayrık otunu bilir misiniz?
Önce küçük bir parça olarak yapışır. Temizlenmedikçe büyür, etrafındaki diğer otları da zaman içinde öldürür, kendine alan açar.
Zamanla orası artık bir ayrık tarlasıdır artık.
Günümüzde Araplar, İslam adı altında pek çok ulusu Araplaştırmışlardır.
Milli olamayan din insanları da bu olguya maalesef çanak tutmuşlar, kendi milletlerinin Araplaşmasına hizmet etmişlerdir.
Bu tehlikenin farkına varan Nursultan Nazarbeyev, bizleri örneklerle uyarmaktadır.
Nazarbyev diyor ki;
Köklü bir kültürü olan Farslar Arap değildir,
Araplaştı.
Pakistanlılar, Afganlılar Arap değildir,
Araplaştılar.
Iraklılar Arap değil, Sümerlerin, Babillerin, Asurların torunlarıdır,
Araplaştılar.
Suriyeliler Arap değil, Süryanidir,
Araplaştılar.
Mısırlılar Arap değil, antik Mısır medeniyetinin, Kıptilerin mirasçılarıdır,
Araplaştılar.
Kürtler Arap değildir,
Araplaştılar.
Savaşçı Çeçenler Arap değildir,
Araplaştılar.
Tunus Arap değildir. Kartacalı Anibal’ın torunlarıdır,
Araplaştılar.
Cezayirliler, Libyalılar, Faslılar Arap değildir. Tuareg ya da Berberidir,
Araplaştılar.
Lübnanlılar Arap değildir. Tarihin gördüğü en iyi denizcileri olan Fenikelilerin torunlarıdır,
Araplaştılar.
Boşnaklar Arap değildir,
Araplaştılar.
Osmanlılar Arap değildir,
Araplaştılar.
Türkler Arap değildir. Atatürk özüne döndürdü. Ancak hızla Araplaşıyorlar,
Maalesef acı ama gerçek. Bir gerçek daha var ki: Türkiye’de büyük bir kesim, Cumhuriyeti hak etmiyor. Arabistan’da deve güden bir kabile olmayı hak ediyor..!!
İşte böylesine bir toplum ve Arabı, Arapçayı kutsallaştıran din insanlarıyla baş başayız.
Bu zihniyet ve bu İslami anlayışla, Irk olarak Türk kalabiliriz ama medeniyet ve uygarlık olarak Araplaşmak kaçınılmaz görünüyor. İlahiyat fakültelerinde ırkını seven din insanı yetiştirmek zorundayız.
Esen kalınız.