Hiç kimse vatan haini değil, keşke düzelse/düzeltilse. İstemeyenin iki gözü kör olsun.
İngiltere’den özel rica ile ekonomiyi kurtarsın diye getirilen M. Şimşek, ülkeyi zam+ vergi + enflasyon cehennemine çevirdi.
Şimşek’in ifadesine göre bizlerin her gün, her saat yaşam kalitemiz düşmekte.
Şimşek ekonomik krizin ağır olduğunu söylüyor da, bu duruma kimin nasıl getirdiğini söylemiyor.
Neden acaba?
Bizim saflar da sanıyor ki, bu ekonomik krizi, bir başka hükümet, iktidar ve kadrolar yaptı.
Evet! Sn. Şimşek bu ekonomik buhran kimin eseri ve sen bu batık ekonomik düzeni kimden devraldın?
Kış aylarında ekonominin yaz aylarında düzeleceği müjdesini veren iktidar sebze, meyve fiyatlarının aşırı olmasından ve gariban halkın meyve ve sebzeye ulaşamamasından oldukça tedirgin.
Hem dedikleri olmadı hem de tepkiler çığ gibi!
Yaz aylarında ucuzlaması beklenen sebze meyve fiyatlarının delirdiği bir ortamda, ekonomi ve maliyeyi yöneten bakan, Temmuz enflasyonundan söz ederken “UYUM” sözcüğünü kullanabiliyor.
Uyum dediği de Temmuz ayı enflasyonunun 9.49 olması. Bu enflasyon bizi kıskanan(!) Batı’nın bir yıllık enflasyonundan bile fazla.
Şimşek haklı mı?
Haksızlık etmeyeceksek, bir bağlantı var.
Sn. Şimşek sosyal medya mesajında “UYUM” derken piyasa beklentileri ile uyumlu bir sonuçtan söz ediyor.
Ne dersiniz?
Sizin piyasa ile sizin pazar ile sizin avm ile Şimşek’in “UYUM” dediği fiyatlar da, enflasyonda uyumlu mu?
Şimşek’in tam uyum ifadesi şöyle:
Mali tedbirler, döviz kuru gelişmeleri ve ücret artışlarının etkisiyle enflasyon temmuzda yıllık yüzde 47,8 ile piyasa beklentileriyle uyumlu gerçekleşti.
Ne diyorsunuz, katılıyor musunuz? Hangi mali tedbirler bir bilsek?
28 Mayıs’ta mazot kaç lira idi şimdi kaç lira?
Bakanın teknik, siyasi ve steril lisanını, günlük konuşma diline dökersek;
Mali tedbirleri yeni vergi zamları, vergi artışları, döviz kuru gelişmelerini de TL’nin ABD Doları, Bulgar Lari’si karşısındaki değer kaybı olarak anlayabiliriz. Siz de anladınız mı? Yani Bakan Şimşek, Temmuz’da yıllık yüzde 47,8 olarak açıklanan enflasyonun, bizzat planlayıcısı olduğu vergi (KDV+ÖTV+MTV)+ HARÇLAR) artışları ile değer kaybeden TL ve maaş artışlarının doğal sonucu olduğunu anlatmak istiyor. Ben öyle anladım. Daha doğrusu, piyasanın zaten bu beklentide olduğunu ifade ediyor. Alınan önlemlerin de neticesi böyle olacakmış. Yine iktidarın sorumluluğunu görmeyen, görmek istemeyen, gözü ve kulağı kapatan, fiyatlarda hiçbir nizamın kuralın kalmayışında, AKP iktidarının bütçe tercihlerinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “nas” ısrarlı faiz politikasının hiç payı yokmuş gibi bir yaklaşım.
Yani DİB’in, TÜİK’in AKP ve Sn. Erdoğan’ı kurtarma, aklama yarışına ekonomik dehasına(!) rağmen Sn. Şimşek’te katılmış vaziyette.
Adam gibi çıkıp rasyonel politikalar gereği ekonomi, iş bilmezlik, kural tanımamazlık, aşırı lüks, gereksiz harcamalarla bu hale geldiğini söyleyemiyor.
İlim adına, insanlık adına, rasyonellik ve şeffaflık adına yazık!
Muhatabınız piyasa olduğunda, siyasal sorumluluk almamak, özeleştiri yapmamak, gerçekleri gizlemek de mümkün olabiliyor demek.
Ekonomi böyle mi düzelecek?
Esen kalınız.
Bir yanıt yazın