EMPERYALİSTLERİ DE UNUTMAYALIM!..

2 Temmuz’daki Madımak ve 5 Temmuz’daki Başbağlar katliamlarının yıl dönümlerinde, özellikle sosyal medyada herkes “UNUTMADIK” başlıklarıyla kaybettiklerimizi anarken, eylemleri gerçekleştirenleri lanetlediler.

Elbette acılarımızı unutmayalım. Ama asıl bu olayların arkasındaki emperyalist ülkeleri unutmamalı ve lanetlemeliyiz. Bunlar, yüz yıllardır uyguladıkları “böl ve yönet” politikasıyla insanları birbirine kırdırarak dünyayı sömürmektedirler.

Bunu en güzel, emperyalistler tarafından soykırıma uğramış Kızılderililerin bir atasözü betimlemektedir: “Eğer bir derede iki balık kavga ediyorsa, bilin ki oradan az önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir!”

İngiliz, burada bir simgedir. Yoksa tüm Avrupalılar “insanlık düşmanı dünyanın lanetlileri”dir.

Kuşkusuz insancıl Avrupalılar da vardır. Ki yukarıdaki tümcede tırnak içinde yazılan söz de böyle bir Avrupalıya, Jean Paul Sartre’a aittir.

İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar en büyük sömürgeci, yani en büyük lanetli İngilizler olduğu için onlar simge idi. Günümüzde İngilizlerin yerini Amerikalılar almıştır…

Sözde “Kutsal Toprakları” fethetmek, gerçekte Ortadoğu’nun zenginliklerine el koymak amacıyla düzenlemiş oldukları Haçlı Seferlerinde, karşılarına çıkan Türklerbin yıldır Anadolu’dan atmaya çalışan bunların, Türk düşmanlıkları genlerine işlemiş, bilinç altlarına sinmiştir.

11 Temmuz da Srebrenitsa Soykırımı’nın yıldönümüydü. Bunu da unutmamalıyız…

Bu soykırımı yalnız Sırplar değil, yıllarca süren katliamlara seyirci kalarak ve en son, silahlarını aldıkları sivil halkı Sırp kasaplarına teslim ederek, Amerika ve Avrupalılar (AB-D) elbirliği ile işlemiştir...

Bu acıları yaşamış Boşnakların bilge lideri Aliya İzzetbegoviç, Türk ulusuna açık bir mektup yazarak hem halkını bize emanet etmiş hem de bizi, önümüzdeki tehlikeye karşı uyarmıştır. Rahmetli İzzetbegoviç mektubunda, “Avrupalılar bizi Boşnak veya Müslüman olarak görmez, Türk kabul ederler. Bizi yok etmek istemelerinin nedeni budur” diyerek, Avrupalıların bilinç altındaki Türk düşmanlığına işaret etmektedir.

Gerçekten bin yıl Haçlılara karşı İslam’ın kalkanı olan Türkleri, Avrupalılar İslam’la özdeşleştirmiş ve tüm Müslümanları Türk kabul etmişlerdir. Boşnaklar da aynı duyguda olmuş ve Türkiye’yi hep sığınabilecekleri anavatan kabul etmişlerdir. Keza Çarlık Rusya’sı da Çerkez, Abaza, Çeçen v.d. Kafkas halklarına aynı gözle bakmış, bu halklar da Boşnaklar gibi Türkiye’yi sığınabilecekleri anavatan kabul etmişlerdir.

İzzetbegoviç, mektubunda bu konuda şöyle demektedir: “Türk’ün evladı!….Seni yok etmek için bin yıldır hazırlananlar, bir gün bile durmadan çalışıyorlar. Sen Türk’sün. Bir ırk, bir din, bir mezhep değilsin, olamazsın. Batı, Haçlı Seferlerini düzenlerken Araplara Arap demiyordu, Türk diyordu. Ne zaman ki çıkarı için yeni devletlere ihtiyaç duydu, Arap’a Arap demeye başladı. Seni ondan, onu senden ayırdı. Bugün de Kürt’ü senden, seni Kürt’ten ayırmak için gece ve gündüz çalışıyor. Türk’ün Evladı, sen var olmak zorundasın. Bu yüzden bir ve beraber olmak zorundasın. Sömürgecilerin tezgâhıyla saflara ayrışmamalısın. Türk’ün Evladı, bizi, onların bize yaptıklarını ve sorumluluğunu sakın unutma.” (Aliya Izzetbegoviç’in Türklere yazdığı mektup, (https://www.muharrembalci.com/hukukdunyasi/Aliya/780.pdf) Mektubun  okumanızı öneririm…

***

Batılı emperyalistler Birinci Dünya Savaşı sonunda, bin yıllık düşlerinin gerçekleştiğini sandılar. Ancak karşılarına Atatürk çıkınca hayalleri kursaklarında kaldı.    Bu yüzden nefret ettikleri Atatürk’ü ajanları aracılığı ile hep kötülemeye çalıştılar…

İşgal yıllarında İngilizler, 3 dernekte topladıkları işbirlikçi hainleri Milli Mücadeleye karşı kullanmışlardı: genelde devşirme kökenli ve Saray’a yakın liberalleri topladıkları “İngiliz Muhipleri (hayranları)”; gene kökleri belirsiz, “ulema” denilen gericileri topladıkları “İslam Teali” ve çengel attıkları bazı Kürtleri topladıkları “Kürt Teali” dernekleri.

İngiltere bunlarla ilişkisini Kurtuluş’tan sonra da sürdürdü…

Günümüzde sayıları daha da artmış olan bu hainlerin ardılları, şimdi AB-D ajanı olarak çalışmaktadırlar. Dünün İngiliz muhibbi liberaller, günümüzde AB-D hayranı liboş, Kürt Tealicileri PKK’lı, İslam Tealicileri Siyasal İslamcı oldular. Örneğin, dün Mustafa Sabri ve İskilipli Atıf gibi İslam Tealiciler, “Yunan Ordusu Halife’nin ordusudur” diyorlardı. Günümüzdeki ardılları “keşke Yunan kazansaydı” diyor…

***

Bilge devlet adamı İzzetbegoviç’in dediği gibi, “Türk’ü yok etmek için bin yıldır hazırlananlar”, Kurtuluş’tan sonra da “bir gün bile durmadan” çalışmalarını sürdürerek, bu hainler aracılığı ile 10’un üzerinde isyan çıkartıp Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak istediler. Fakat Atatürk’ün sağlığında başaramadılar…

Ne yazık ki Atatürk’ten sonra devletin başına geçen, “aymazlık (gaflet), sapkınlık (dalalet)  ve hatta hıyanet içindeki” yöneticiler emperyalistlere teslim olunca, bin yıllık projelerini yaşama geçirmek için, bir yandan kültür emperyalizmi ile insanlarımızı yozlaştırarak ulusal bilincimizi yok etmeye, bir yandan da ayrıştırıp vuruşturarak parçalama planları yapmaya başladılar…

1960’larda AB-D karşıtı solun güçlenmesi üzerine, sağ-sol çatışmaları başlatıldı…

Kıbrıs’ın Yunanistan’a katılması (enosis) için, 1974 yılında Rumlar Türklere soykırım uygulamaya başladı. AB-D’nin karşı çıkmasına karşın Ecevit Hükümeti Kıbrıs’a müdahale ederek enosisi önledi. Oysa o zamana kadar hükümetler, hep AB-D’ye sadık (!) bir müttefik olmuşlardı. Buna yanıt olarak Ermeni ASALA terör örgütünü kurdular…

ASALA,Paris- Orly havalimanında THY uçağına sabotaj yapmak isterken, aralarında Türk olmayanların da bulunduğu büyük bir katliama neden olunca, bu terör örgütünün kendilerine de zarar verdiğini gördüler ve görevine son vererek, yalnız Türkiye’de eylem yapacak PKK terör örgütünü kurdular. Ayrıca bir an önce parçalayıp yok etmek için yeni ayrıştırma ve çatıştırma odakları arayışına başladılar!..

PKK dışında, bölücülük yapabilecek başka etnik kimlikler aradılar. Bazı Laz ve Çerkez ajanlar buldular. Fakat bunlar halk arasında taraftar bulamadı…

Emperyalistler, uzunca bir süredir, yoğun bir şekilde Aleviler üzerinde çalışmakta ve Madımak- Başbağlar acılarında görüldüğü gibi Alevi- Sünni çatışması üzerinden Türkiye’yi yıkmak istemekteler. Bunu ayrı bir yazıda işleyeceğim…

***

Gene bu ay içinde, 15 Temmuz 2016’da bir garip darbe girişimi yaşamıştık. AKP, buna “FETÖ Darbesi” diyor, bastırılmasını zafer kabul ediyor ve bugünü bayram olarak kutluyor. Ancak, FETÖ’nün arkasında AB-D’nin olduğunu bilmesine karşın bunu ağzına almıyor. Hatta darbe ile ilişkisi olduğu iddiası ile tutuklanan Amerikalı Papaz Bronson’u Amerika isteyince, Erdoğan FETÖ Örgütünün elebaşı Fetullah Gülen’i kastederek “ver papazı, al papazı” dedi. Fakat Amerika bastırınca, bizim papazı almadan onların papazını gönderdi!..

Muhalefetin 15 Temmuz’a bakışına gelince:

Kılıçdaroğlu, başlangıçta AKP ile aynı görüşte gibi göründü, Yenikapı Mitingine katıldı. Fakat sonra, geçmişteki AKP- FETÖ birlikteliğinden hareketle, altından birçok AKP’linin çıkacağını öne sürdüğü “darbenin siyasi ayağının araştırılması” istemi ile yolunu ayırdı. Oysa herkes biliyordu ki AKP- FETÖ birlikteliğinin arkasında da AB-D vardı. Geçmişteki kumpas davalarında bu açıkça görülmüştü.

Sonuç olarak iktidar ve muhalefet Türkiye’nin asıl düşmanı emperyalist AB-D’ye karşı çıkmak şöyle dursun, ağızlarına bile alamıyorlar!..

Bizim 15 Temmuz’a bakış açımızı ise Türk ulusunun kutsalı olan MEHMETÇİK belirler. O gece FETÖ’cüler Mehmetçiği kullandı. Darbeyi bastırdığı öne sürülen gericiler ise daha 5 günlük asker olan, eline silah bile almamış Mehmetçiği kasap gibi keserek, köprüden atarak ya da linç ederek öldürdüler. Oysa Mehmetçiği bizim halkımız kendi oğlu gibi görür, gerektiğinde bağrına basar, açsa doyurur, susuz ise su verir v.s…

Biz de Mehmetçiğe yapılanları not ettik ve hiç unutmayacağız!..

2 Temmuz’daki Madımak ve 5 Temmuz’daki Başbağlar katliamlarının yıl dönümlerinde, özellikle sosyal medyada herkes “UNUTMADIK” başlıklarıyla kaybettiklerimizi anarken, eylemleri gerçekleştirenleri lanetlediler. - suleyman celik

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir