Günümüzden 250 yıl geri giderseniz Amerikalı bulamazsınız 700 yıl geriye giderseniz Rus bulamazsınız, 1200 yıl geri giderseniz İngiliz, 1700 yıl giderseniz Fransız, 2000 yıl geriye giderseniz Alman bulamazsınız ama insanlık tarihinde ne kadar geriye giderseniz gidin her yerde Türk’e rastlarsınız.
Türk milleti deyince içinde yaşayan tüm unsurlarıyla bir kültür etrafında birleşmiş bir millet anlaşılır. Tüm alt unsurlarıyla bu milletin bir adı vardır. Bu ad Türk’tür. O nedenle T.C’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk; “Ne Mutlu Türküm Diyene” demiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde yaşayan herkes Türk’tür. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına Türk denir. Almanya’nın vatandaşlarına Alman dendiği gibi.
Türkiye’de liselerin yüzde 80’ni imam hatip lisesi olarak dönüştürüldü. En küçüğü 10 bin, en büyüğü 60 bin kişi alan binlerce cami yapıldı. Dini faaliyet gösteren yüzlerce vakıf, dernek, cemaate “ne isterlerse verildi”, kuran kurslarının sayısı artırıldı, imamlar geniş yetkilerle donatıldı. Buna rağmen neden son yıllarda yolsuzluk, hırsızlık, kadın cinayetleri, uyuşturucu kullanımı, nikâhsız yaşama, suç işleme oranları, imar talanı zirve yaptı. Göçle gelen yabancılar Ülkede demografik yapıyı, ekonomiyi, yaşamayı zorlaştırdı.
Tunceli’nin bir bölgesinde yapılan sokak röportajda her yaştan, cinsten kişiler, ezandan rahatsız olduklarını dile getirdiler. Camiye kimsenin gitmediğini, sabah erkenden çocukların sesten korktuğunu, uyandıklarını söylediler.
Kimileri de okullarda okunan andımızdan, Türkiye Cumhuriyeti’nden, Türklerden rahatsız oldu. Okuma oranı arttıkça uykuları kaçanlar, cahil halka güveniyorum diyenler, Türk kanı içmek isteyenler, her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alanlar, Türklüğün bir faydasını görmediğini söyleyenler, Türk diye bir ırk olmadığını savunanlar, Türk bayrağı istemeyenler, Vatan bölünsün isteyenler oldu. Başka bir ülkede olsa vatan ve millet ile sorunu olanlar sınır dışı edilirdi.
Türkiye’de yaşayan ama kendini Türk hissetmeyen, “Türküm” diyemeyen, Türklüğü “ırkçılık” olarak nitelendirenler “Neden Türk milleti diyorsunuz. Ben Türk değilim ki” gibi itirazları oldu.
Başka ülkede yaşamak ırkçılık değil Türkiye’de yaşamak mı ırkçılık! ABD’de 72 millet var. Hepsi ‘I am American’ diyor. Keza Fransa; Bröton, Korsikan, Frank vb. gibi milletten oluşuyor. Hepsi ‘Je suis Français’ diyor. Hangi milletten olursa olsun evlerinde vatandaşı oldukları ülkenin bayrağını asıyor.
Sonuç itibarı ne Araplaşan ne de Almanlaşan Türk olmaz, olursa o zaten Türk olmaz ya Arap ya da Alman olur. Hem öyle, hem böyle olunmaz. Geçmişi olmayanın geleceği olmaz. Geçmiş geleceğin anahtarıdır. Ailen en küçük millet, evin en küçük vatan parçasıdır. Ailende ve evinde istemediğini vatanın ve milletin için de isteme!
Heredot’un yazdığı tarihte, Yunanlılara medeniyeti öğretenler Turanlılardı. Turan sözcüğünün Farsça olduğunu iddia edenlerin savlarını çürüten Ulduz Tuğrul Çavdar Hoca açıklamasında:”Turan sözcüğü, Farsça’da ilk kez, 977-1010 arasında yazılan Firdevsi’niŋ Şahnames’inde İranlı Yunus ile Turanlı Efrasiyab (Alper Tunga) arasında geçen savaş anlatılırken yine Türkleri tanımlamak için kullanılmıştır. Turan adının geçtiği Yenisey yazıtı Barık-1 Bengütaşı ise Şehname’den en az 450 yıl öŋce yazılmıştır. Görüldüğü üzere Farsçadan eski bir dönemde Türkler yaşadıkları bölgeye, yaşadıkları topluluğa Turan dediklerini ve bu ismin Türkçe olduğunu” anlatır.
Alparslan 1071’de Malazgirt zaferini Arap veya Müslüman coğrafyası yardımıyla değil Bizans ordusundaki Hıristiyan ve diğer inançlardan Türk boylarının saf değiştirerek birleştirmesi yoluyla kazanabilmiştir. Türklerin kahramanlığı; Osmanlı’nın Mehter marşında anlattığı “Hep kahraman Türk milleti” sözlerinde de geçer.
Kendini Türk hissetmeyen, “Türküm” diyemeyen, Türklüğü “ırkçılık” olarak nitelendirenler:
“Türk başka, Kızılderili başka.” dediler. “Türk başka; Macar, Fin, Eston başka. Onlar Urallı, Türk ise Altaylı.” dediler. Yetmedi, “Türk başka, Moğol başka.” dediler. Daha da ileri gittiler: “Oğuz, Kıpçak, Uygur bir değildir.” dediler. Ve “Türk başka, Türkmen başka.” dediler. Hattâ “Türk başka, Azerbaycan başka.” bile dediler. Kültürel soykırım yaparak Türklüğü unutturmaya çalıştılar.
Ama Türkler Ötüken’i atalarını unutmadı. Günün birinde Macarlarla, Yakutlarla, Kazaklarla, Tatarlarla, Moğollarla, Uygurlarla ve tüm kökteşlerinin toplanacağına inandı.
İnancı gereği tek bir tanrının varlığına inanan Türk boylarından zaman içerisinde, bugün çoğunluğu Müslüman olmakla birlikte, Maniheizm, Budizm, Musevilik ve Hıristiyanlık inançlarını benimseyenler olmuştur. Bugün büyük çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Türk dünyasında Museviliği benimseyen Karaylar ve Kırımçaklar, Budistliği benimseyen Tuvalar ve Sarı Uygurlar, Hıristiyanlığı benimseyen Gagauz, Çuvaş, Kreşen Tatar, Hakas, Saha, Dolgan ve Tofa-Karagas gibi Türk boylarının da var olduğu çoğu zaman gözden kaçırılabilmektedir.
Ancak, Müslümanlık dışında inançları benimseyen Türk topluluklarının geçmişte olduğu gibi günümüzde de inanç yönünden bir çeşitlilik sergilediği tarihi bir gerçektir. Sonuç itibarı ile din ayrı ırk ayrı kavramlardır. Bir Türk’e inancı farklı diye Türk değil diyemeyiz.