Ne zaman ‘seçim’ konusu açılacak olsa, bıkkınlık veren bir edayla ‘adam kazandı’ denilerek hemen kaybettiren bir suçlu aranmaya başlanıyor.
Ya da çokbilmişlerimiz böyle bir çabayı ‘bahane bulmak’la açıklamaya çalışıyorlar.
Oysa İzmir’de yerleşik Polimetre Veri Madenciliği ve Analizi adlı bir kuruluş, son yıllarda yapılan tüm seçimlerin ‘bilimsel çözümlemeleri’ni yapmakta olup, son seçimlerle ilgili bulgularını da yayımlamış bulunuyor.
Gerek yönetmen Mehmet Günal Ölçer ve gerekse yönetici Meriç Köyatası, özellikle son seçimlerle ilgili olarak, çeşitli gazetelerde yazdıkları gibi Tele1 televizyonunda da kamuoyunu açıkça bildilendiler.
Kaldı ki internet sitelerine girip tüm verileri oradan izlemek de mümkün.
Peki bu ‘bilimsel çözümleme’ kuruluşu 14 Mayıs milletvekili ve 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimi için ne diyor olabilir?
Her iki seçimi de ‘muhalefet’ önde götürmüş ve Cumhurbaşkanlığını Kemal Kılıçdaroğlu kazanmıştır diyor.
Üstelik 2017 referandumunda da Hayır oyları %52 iken, Yüksek Seçim Kurulu Evet oylarını %52 olarak ilan etmiştir diye ekliyorlar.
Şimdi burada, bu konuyu hekesin bildiğini ama nedense kimsenin sesini çıkarmadığını nasıl açıklayabiliriz diye sormayacağım.
Öncelikle, son seçimlerle ilgili kimi saptamaları sıralamak istiyorum:
-Bu kuruluş veri toplmamakta, sadece Yüksek Seçim Kurulu’nun onaylayıp ilan ettiği verileri çözümlemekte imiş.
-Yani bu verilerdeki ‘anormallikler’e örneğin YSK nezdinde itiraz edilebilirmiş
-Örneğin Dr Recep’e 3771 sandıkta %90 ve üzeri oy çıkmış, ki toplamda 600 000’den fazla bir oya karşılık geliyormuş
-Diyarbakır Ergani’de 1124 nolu sandıkta, birinci turda Dr Recep 10 Kemal Kılıçdaroğlu 260 oy çıkarken; ikinci turda nasıl olmuşsa Dr Recep’e 263 Kemal Kılıçdaroğlu’na ise 13 oy çıkmış
-Sandık sonuç tutanağı, yani sandığın namusu nasıl olmuşsa olmuş ve 14 gün arayla değişmiş.
-Bu ‘namus değişikliği’ sadece Diyarbakır Ergani’de değil, sandık numaraları ile tescilli 51 568 sandıkta böyle imiş ve toplam 1 milyonun üzerindeki bir ‘oy değişikliği’ yani oyların ‘yer değişikliği’ne karşılık geliyormuş.
-Seçmen listelerine bakıldığında, normal nüfus artışına göre seçmen sayısının 4 883 000 olması gerekirken 1 milyondan fazla bir ‘fazla seçmen’ saptanmış
-Öte yandan CHP’nin bu işlerden sorumlu adamı Onursal Adıgüzel, o günlerin Suç İşleri Bakanı’nın ileri sürdüğü gibi 338 000 Suriyeli/Afgan’ın ‘sığınmacı/seçmen’ olduğunu kabul ederken, bu kalemde kullanılan oy sayısı 1 250 000’lere varıyor imiş
-Genel toplamda bu yolla tam 2 600 000 oy fazlası yaratılmış olmasına karşın, YSK 2 329 000 oy farkıyla seçimi Dr Recep’in kazandığını ilan etmiş bulunuyormuş.
Ayrıntılı tablo ve grafikler ilgili sitede yayınlanmış olmasının yanısıra CHP ve diğer tüm muhalefet partilerine gönderilmiş imiş.
Demek ki, Uğur Dündar’ından, Fatih Altaylı’sına; Fatih Portakal’ından Barış’lara; KRT’sinden Halk Tv’sine, Sözcü Tv’sinden sözde tarafsız diğer yayın kuruluşlarına kadar aklınıza gelebilecek doğruluk ve namus timsali tüm basın mensupları da bunları biliyormuş.
En azından bilmeleri gerekiyormuş, değil mi ama?
Peki ama bu zevat ve artık rahatlıkla söylebilirim ki bu zerzavat seçim gecesinden itibaren ‘adam kazandı’ diye çığlık atmakta değiller midirler?
Ve o gün bugündür ya Kılıçdaroğlu ya da Akşener muhalifliği yapmakta değiller midirler?
Yeni yeni isimler ortaya atıp, bu eskilerle kazanılmaz diye nutuk çekmekte değiller midirler?
Ee bre aptallar, ee bre soytarılar alın size seçim sonuçları…
Bu koşullarda gökten İsa inse seçim kazanamaz.
Siz bu seçim sonuçlarının niye böyle çıktığını sorgulamak yerine, yine halkımızın dikkatini şu kişi bu şahısa çevirmekle meşgul oluyorsunuz.
Tüm önceki seçimleri olduğu gibi, bu son seçimi de kaybettiren asıl sizler olmayasınız.
Kamuoyu oluşturmadan önce kamuoyunu doğru bilgilendirmeniz gerekmez mi?
Ve eleştirecekseniz, niçin Kılıçdaroğlu ve Akşener’in YSK’nın önüne gitmediklarini ve oradaki ‘çete mensupları’ndan hesap sormadıklarını eleştirmeliydiniz.
Muhalif Parti ve vekillerine gelince, bunlar da ne yazık ki burada sayılanları adam yerine koyup onlardan çekinmekteler.
Denildiği gibi değneğin iki ucu da (…).
Bir yanıt yazın